Yeni Üyelik
1.
Bölüm

-Yeniden Doğuş-

@nehiburck

💙

Hepimiz hayatımıza yani doğmuş saf ve temiz bir bebek olarak hastanede başlarız ama durum benim için aynı değildi. Bende herkes gibi hayata hastanede başladım ama gözlerimi bir yetişkin olarak açtım.


Kendimi sersemlemiş ve uykulu hissediyordum sanki bir tren çarpmış gibi. Başımı yastıktan kaldırarak doğrulduğum an etrafımı hemşireler ve doktorlar sarmıştı. Doktorlar heyecanla beni muayene etmeye başlamışlardı. Doktor bana bakarak konuşmaya başladı.


"Bana kim olduğunu söyler misin?" dedi. Sorduğu soru anlamsızdı benim için. Soruya alaycı bir tavırla cevap vermiştim.


"Bendeniz Kraliçe ||. Elizabet. Siz kimsiniz?"


"Sana adını soruyorum senin adın ne?"


Beynimi bu soru için zorladım ama hatırlamıyordum. Aslına bakılırsa ben hiçbir şey hatırlamıyorum. Beynim bomboştu resmen. Hatırlamak için kendimi zorluyordum ama hatırlayamıyordum. Gerçekten benim adım neydi?


"Doktor hanım ben hiçbir şey hatırlamıyorum?"


"Hiçbir şey hatırlamıyor olman beklenen bir durumdu Lina." Lina demişti benim adım Lina mıydı? Eğer gerçekten adım buysa gayet güzel bir ismim vardı.


" Lina... Lina benim ismim mi?" diye garip bir soru yönelttim doktora. Bir insanın kendi ismini bile hatırlamıyor olması kötü bir duyguymuş bunu deneyimleyerek öğreniyordum.


Doktor etrafında ki hemşirelere baş hareketiyle kapıyı göstermişti. Hemşireler ne demek istediğini anlayıp dışarı çıkmışlardı. Doktor yanıma doğru yaklaştı ve ayaklarımın yanına oturdu. Elini benim elimin üzerine koydu. Gözleri gözlerimi bulunca konuşmaya başladı.


"Lina 2 hafta önce bir trafik kazası geçirmiştin. 2 haftadır komadaydın tam umudu keceğimiz anda gözlerini tekrar açtın anlaşılan her şeyi unutmuşsun." dedi sanki çok yakınmışız gibi konuşuyordu unuttuklarım arasında o da mı vardı? Onu da mı unutmuştum? En önemlisi 2 haftadır buradaysam ailem neredeydi? Anne ve babam kimdi? Kaza geçirdiğim de onlarda var mıydı yanımda?


"Sen... Sen beni tanıyor musun?" Sorumdan sonra gözleri dolmaya başlamıştı. Elinin tersiyle gözlerini silip hafifçe onaylar bir tavırla kafa salladı.


"Evet Lina seni çok iyi tanıyorum. Sen benim bu hayattaki en önem verdiğim nadir insanlardansın." Konuşurken sesi titriyordu anlaşılan o benim en iyi arkadaşlarımdan biriydi. Belki de tek arkadaşımdı. Hatırlamıyorumdum.


"Tamam şimdi anladığım kadarıyla sen benim arkadaşımsın. Hemde yakın bir arkadaşımsın o halde soracağım sorularada cevap verebilirsin."


"Elbette merak ettiğin ne varsa sor bana cevap vereceğim" dedi.


"Benim anne ve babam neredeler?" Sorduğum sorudan sonra yüzünü diğer tarafa dönerek gözlerinin yaşını tamamen kurutup bana döndü.


"Annen sen küçükken ölmüştü. Babanın nerde olduğunu kimse bilmez sizi terk edip gitmişti. Birde abin var. Asker. Sana olanlardan dolayı izin kullanarak buraya gelmişti. Bir kaç gündür gelip gitmiyor ama hastaneye geldiğin günden beridir hep başında bekliyordu." Anlattığı şeylerden sonra gözlerim dolmaya başladı." Lina ağlama lütfen ağlarsan diğer sorularına cevap vermem haberin olsun!" dedi stemli bir sesle. Başımı onaylar bir şekil de salaladım.


"Tamam diğer sorumu soruyorum. Kaç yaşındayım ben? Ne iş yaparım?"


" Önümüzdeki ay 27 yaşına gireceksin. Herkes tarafından korkuyla anılan bir Avukatsın." Ben 27 yaşındamıydım ne kadarda yaşlanmışım ama herkesin korktuğu bir Avukat olmak hoşuma gitmişti.


"Yani ben koca bir 27 yılı unuttum mu?" Başını onaylar bir şekil de salladı.


"Anıların zamanla canlanacak. Hem iyi tarafında bak kötü şeyleride unutmuş oldun." diyerek hefifçe gülümsedi.


"Beni biraz yanlız bıraka bilir misin? Kafamı toplamaya ihtiyacım var." Kafasıyla beni onylayarak yavaş hereketlerle odadan çıktı.


Koca bir odanın içinde unuttuğum 27 yıl ve birbirine girmiş düşüncelerle yalnız kalmıştım. Yaptığım tek şey karşımdaki duvara bakarak öylece durmaktı.


Duvarla ne kadar bakıştım bilmiyordum ama açılan kapıyla dikkatimi kapıdan içeri giren adama vermiştim. Boyu baya uzundu, siyah saçları kısa kesimdi, yüzünde ufak bir tebessümle bana bakıyordu. Ben ona alık alık bakarken o yanıma geldi ve bana sarıldı. "Linam uyanmışsın sonunda çok korkuttun beni abicim. Bir yerin ağrıyor mu? Melisi çağırayım mı?"dedi.


Ben sadece gözlerine bakıp boş boş göz kırpıştırmıştım. Bu adam benim abim miydi? Melis az önceki doktor muydu? Kafam iyice karışmıştı. Kafamın içinde herşeyi birbiri ile düzgün sıraya koymaya çalışıyordum ama daha çok karışıyordu.


"Siz... Siz kimsiniz?" Sorumla yüzündeki o küçük gülümseme de silinmişti. Gözleri dolmaya başlamıştı. Gözlerinin dolduğunu anladığı an başını hafif eğerek gözlerini benden saklamıştı." Melisle konuşup heme geliyorum abicim." diyip anlımdan öpüp odadan çıktı.


Odadan çıkmasıyla benim tekrardan duvarla bakışmam başlamıştı.


💙


Genç adam kardeşinin onu tanımamasıyla yıkıma uğramıştı. Yanında kalan tek yakınıda onu hatırlamıyor muydu? Hastane koridorlarında hızla ilerleyip doktorun odasını bulmuştu. Odaya girmeden önce gözü kapıda ki isme takıldı -Uzm. Dr. Melis Yılmaz- gözlerini yazıdan çekip kapıyı iki kez tıklatıp içeriye girdi genç adam.


"Melis Lina beni tanımadı bu nedemek oluyor? Nolur bana düzgün bir açıklama yap yoksa deliricem. Benim biriciğim bana siz kimsiniz dedi! Melis nolur mantıklı bir açıklaması olsun Lina'nın beni tekrar hatırlamasın bir yolu olsun!" Son kelimeler titrek bir sesle çıkmıştı ağzından. Sesi çatallanmaya başlamıştı.


Melis gözlerini diktiği yerden kaldırıp genç adamın gözlerine dikmişti. İkisinin de gözleri dolmuştu. İkisinin de sesleri çatallanmaya başlamıştı. Hayatta en değer verdikleri insanlardan biri onları unutmuştu adlarını dahi hatırlamıyordu.


"Lina'nın durumu hakkında erkenden birşey söylemek zor olur. Unuttuğu tek şey sen veya ben değilim Lina bütün hayatını yaşadığı her şeyi unutmuş. Lina'nın şuan an da yeni doğmuş bir bebekten farkı yok. Geçirdiği kazada başını çok sert vurup çok fazla hasar almıştı. Bunu üzülmen için söylemiyorum ama Lina'nın hayatta olduğuna şükretmemiz gerekiyor. Hiç uyanmaya da bilirdi ama o gözlerini açtı. Zamanla hafızasını toplamaya başlayacak."


Genç adam duyduğu şeyler karşısında sevinmelimiydi yoksa üzülmelimiydi. Aklı bir hayli karışmıştı. Başını hafifçe sallayarak odadan dışarı çıktı hızlı adımlarla koridorda ilerlemeye başladı. Koridorun sonun da asansörlerin önünde durdu asansör geldiğin de binerek otoparka indi. Otoparkta en köşede duran spor arabasına doğru ilerledi ve arabaya bindi.


Dakikalardır tuttuğu göz yaşlarını tutamadı daha fazla dayanamamıştı. Göz yaşları yanaklarında farklı yollar izleyerek aşağıya doğru akmaya başlamıştı. Babası dünyanın en iğrenç insanıydı. Annesi onları küçük yaşta bırakarak hayata gözlerini yummuştu ve en önemlisi hayatta en değer verdiği insan biricik kardeşi onu hatırlamıyordu. Genç adam dakikalarca bunlar için ağlamıştı. Kimse görmemişti ağladığını. Arabadan inince yine omuzları dikti gözleri kızarmıştı ama koyu kahveleri o kadar sert bakıyordu ki saklıyordu kızarıklığı.


Tekrar kardeşinin yanına çıktığında kapı hafifçe aralıktı eli kapıyı açmak için kalktığında onu durduran içerden gelen tanıdık sesti. Genç adamın aklında tek bir soru yer edinmişti kendine. -Bu adamın burda ne işi vardı? Hangi yüzle buraya gelmişti?- Genç adam çattığı kaşlarıyla kapıyı hızla açıp içeriye girmişti. "Sen buraya hangi yüzle gelip bir de kardeşimle konuşuyorsun şerefsiz!" diyerek kardeşinin ayak ucunda oturan adamın boğazına yapışmıştı.


"Abi ayıp ediyorsun ne şerefsizliğimi gördünde kızıyorsun?" diyerek pişkin pişkin sırıtıyordu.


Olanları yattığı hasta yatağından izleyen Lina karışık olan düşüncelerine bir yenisini daha eklemişti.


"Lan! Lan şerefsiz kardeşim senin yüzünden bu halde senin yüzünden beni abisini bile unutmuş." Gittikçe sesi çatallaşıyordu "Çık dışarıya. Çık dışarıya Sinan!"


Devam Edecek...


Loading...
0%