Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@nehirruya

Sabah kalktığımda aşağıdan güzel kokular geliyordu. Yüzümü yıkadıktan sonra üzerimi değiştirdim. Bugün Kirazla yapacağımız kurabiyeler için malzemeler alacaktım. Aşağıya indiğimde Murat mutfaktan sıkma portakal sularını içeriye taşıyordu.

"Hemen otur minik cadım. Soğumasın bende geliyorum. Bu arada dün uzun süre gelmedin. Bilekliğini bulmak için aşağıya indim ama seni göremedim. Bana hiç yalan da söylemezdin sen? Bir şey mi oldu dün?"

Sorusu yüzünden boğazımda kalmıştı lokmam. Birkaç öksürük sonrası Murat'a ilk söylediğim yalanı kurguladım.

İç ses: Bu son olmayacak gibi.

İç sesimi takmadım. Ben Murat'a bir daha asla yalan söylemezdim zaten. "Bilekliğimi bulamayınca biraz hava almak istedim Çillim."

"Tamam cadım. Ben bugün dışarıya çıkacağım. Burada arkadaşlarım vardı onlarla buluşacağım sorun olur mu senin için?"

"Olmaz çillim."

Birlikte kahvaltımızı yaptıktan sonra Murat arkadaşlarıyla buluşmaya hazırlanırken bende Murat hazırladığı için masayı toplamaya başladım. Toplamaya dalmışken yanağımdan öpüldüm. "Çıktım cadım."

"Görüşürüz çillim. Kendine dikkat et."

Murat gittikten sonra bende markete çıkacakken aklıma Ege geldi. Eğer ağrısı varsa kendine bir şey yapamamıştır diye düşündüm ama sonra bana ne ki diye geçirdim içimden. Biraz para alıp evin kapısını kilitleyip çıkacakken vicdanım rahat etmedi. Yukarıya çıktım. Kapıyı çaldım. Açılmasını beklediğimde göz altları kıpkırmızı olmuş Ege'yi beklemiyordum.

"Ne oldu sana?"

"Gün ışığı gibisin yine ışık saçıyorsun."

"Ege benim bir adım var. Hem ne oldu sana?"

"Kiraz uyuyamadı bende uyutmaya çalıştım. Senin sesini duysun hemen kalkar o yüzden güzel ses tellerini kısar mısın?"

"Tabii. Bende ağrın vardır diye ihtiyacın bir şey var mı diye uğradım."

"Gün ışığım bir şeye ihtiyacım yok."

Kafamı salladım ve kaşlarım çatın Ege'ye bakmaya başladım. Tek kaşımı kaldırdım.

"Uykusuzsun herhalde ondan bu anlayamaman ya da genetik herhalde. Ben gidiyorum. Uyanınca fıstığımı aşağıya gönderirsin."

Bir şey demesine izin vermeden hızlıca yanıdnan ayrıldım. Aşağıya indim. Sokakları keşfetmeye başladım. Murat bir zamanlar burada yaşıyordu. Bu yüzden eli gibi bilir burayı. Sonunda bulmuştum bakkalı. Girdiğimde ihtiyacım olanları alıp çıktım. Eve gidene kadar şarkı mırıldanmaya başladım. Kiraz'a şimdiden içim ısınmıştı. Acaba neden uyuyamıyordu ki? Kiraz'ı kendime benzettiğim için sorunu sorunum olmaya başlamıştı. Balkona çıktığımda Ege'nin telefonla konuşmalarını duydum.

- Beni ilgilendirmiyor. Vermeyeceğim sana şirketi.

Karşı taraftan sadece bağrış sesi geliyordu.

- Ne yaparsan yap! Dedem bana emanet etti size değil. Benden ve Kiraz'dan uzak duracaksınız. Ayrıca şirket benim üzerime artık değil sadece bunu bil.

Hemen kafamı içeriye soktum. Neydi bu şimdi? Kapım üç dakika sonra çalmıştı. Kiraz minik çantasıyla kapımdaydı.

"Nasılsın tatlım?" Tavşan dişlerini çıkartıp sormuştu bana. Ufak kıkırdayıp "İyiyim kiraz yanaklım. Gözler şiş yeni uyanıldı sanırım?" Dediğim de hafif kızarmıştı yanakları. Utanmıştı. Çantasını kenara koymuştu. Heyecanla bana bakıyordu. Kucağıma aldım birlikte kurabiyelerimizi yapmaya başladık. Fırına koyduğumda ikimizi de temizlemeye başladım.

"Alina."

"Efendim fıstığım."

"Benim ödevim vardı birlikte yapabilir miyiz?"

"Olur canım. Ödevlerin çanta değil mi?"

"Evet pembe dosyamın içinde."

Kirazlı çantasının içini açtım. Pembe kirazlı dosyasını aldığımda içinde bir sürü kağıtlar vardı. Kiraz'ı da kucağıma aldım. Aklıma annem gelmişti. Okulda gördüklerini yapacaksın bunlar sana yetmez sen derece öğrencisi olacaksın deyip çalışmaktan bayılmama neden oluyordu.

"Alina. Hu huuuu duyuyor musun beni?"

Kiraz'ın seslnemesiyle kendime gelip gülümsedim. Ödevlerini bitirdiğimde Kiraz boş bir kağıt çıkarttı. "Alina imzalar mısın? Velimizin imzalaması lazımmış."

"İyi de tatlım Ege senin velin?"

"Biliyorum ama seninle yaptım. Yalan olmaz mı öbür türlü? Hem abimin yazısı asla böyle inci gibi olmadı. Aramızda kalsın canım abimin yazısı çivi yazısı ile kapışır."

Kahkaha attım. Bu kız tam kafa dengiydi. "Peki peki tatlım. Yalan olur hem haklısın. Buraya attım imzamı." Kiraz kocaman gülümseyip dosyalarına ödevlerini yerleştirdi sonra çantasına koydu. Kapı çalınca Kirazla birlikte kapıyı açtık. Ege gelmişti.

"Minik misafirini kaçırmaya geldim." Gülümsedim. Aralarındaki ilişki çok güzeldi. "Abiiii seni çok özledim ama ben kurabiyelerimi yiyemedim ki."

Üzülmesin diye fırına baktım. Olmuştu bile. Kapa tüm kirazlı kurabiyeleri koyup Ege'ye verdim. "Abinle kaçtığınız yerde yersiniz olmaz mı fıstığım?"

"Bugünlük böyle olsun o zaman Alina. Görüşürüz."

"Görüşürüz fıstığım."

"Peki yarın da gelebilir miyim? Belki ihtiyacın olur bana."

"Benim ihtiyacım olmaz sana." Dediklerime kırılmıştı. Biliyordum işte beni o da bıraktı annem gibi diye mırıldandı. Abisinin boynuna kafasını gömdü. Ege'nin gözleri donuklaşmıştı. Bana ilk defa öyle bakıyordu sinirli.

Yorumlarınızı ve oy vermenizi bekliyorum çünkü kitabımı okuduğunuzu görmek beni mutlu ediyor.

Sizce Alina neden öyle dedi?

Kiraz hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading...
0%