
"Çünkü ben seni ihtiyaçtan öte arkadaşım olarak görüyorum. Bu yüzden bizi iki yakın arkadaş gibi düşün. Hemen yan dairendenim kapı zilini çalman yeter."
Kiraz'ın dolan gözleri gitmiş yerine ışıl ışıl gözleri gelmişti. Annesi onu ihtiyaç olarak görüyordu aynı benim annem gibi. Ne tiksinç bir şeydi bu olay. Kapıyı kapatacakken Ege'nin gözlerinden sinsi bir parıltı geçti. Ayağını kapatacağım kapıya koyup engel oldu. "Gün ışığı madem siz dostsunuz o zaman dostunu uyutmaya ne dersin? Ben uyutamıyorum çünkü meleğimin bir nedenden dolayı uyku problemi var."
Bir şey söyleyecekken Kiraz'ın uyarı dolu mırıltısını duydum. Annem böyle sorunlarımızı anlatırsak insanların bizden uzaklaşacağını söylerdi abiciğim bu yüzden uyuyabildiğimi söyler misin? Alina’yı çok sevdim kaybetmek istemiyorum Dedi. Şaşkınca baktım. Kiraz'ı bu yaşında nasıl olgun bir kıza çevirmişti bu kadın? Kızını kusursuzmuş gibi göstermek istiyordu ama psikolojisinin iyi olması için de anladığım kadarıyla bir doktora bile götürüp çaba harcamıyordu. İç çektim. Ege'nin kucağındaki Kiraz'a yaklaşıp pembe yanaklarından öptüm.
"Kiraz yanaklım bunlar düzelecek şeyler. Hem küçükken bende çok zor uyurdum biliyor musun? Bazen saatlerce hikaye anlatırdı babam ama gene uyuyamazdım sonra babam beni alanında iyi bir doktora götürmüştü. Orada rüyamda gördüklerimi anlatmıştım. Doktorla altı ay kadar görüştüm sonra mis gibi uyudum. Şimdi güzelce uyuyabiliyorum. Eğer istersen seni kendi doktorumla görüştürebilirim. Ne dersin?"
Kiraz panikle gözlerini açıp Ege'ye baktı. Ege de çaresiz bir sesle gerek yok doktor olmaz diye mırıldandı. Sanırım onun da annesi doktorlarda adı geçsin istemiyordu çünkü ben de babamla annemden gizli gitmiştim.
"Peki Kiraz bana anlatmak ister misin neden uyuyamadığını?"
Kiraz iyice gerildiği için sustum. Konuyu değiştirmeye karar verdim ama bu konuyu da öğrenmeyi aklıma not ettim. Benden bir şey sakladıkları kesindi.
"O zamaaaan gecemiz başlasıııın. Kiraz aklıma ne geldi? Bizim seninle Gumball dizimiz yarım kalmıştı hadi izleyelim birlikte."
Ellerini çırptı. Minik ellerini bana uzattı. Gidelim demeye çalışıyordu. Bende evin anahtarını alıp kapıyı kilitledim. Yan daireye geçtiğimizde Kiraz üzerini değiştireceğini söylerek odasına gittiğinde ben ve Ege yalnız kalmıştık. Biz de salona geçmiştik. Koltuğa oturduğumuzda Ege'ye merakla baktım.
"Bu süreç ne zamandır devam ediyor?" Ege dalgınca yere baktığı için ne dediğimi anlamamıştı. Ege'de yorgun gözüküyordu. Herhalde dün Kiraz uyuyamadığı için kendi de uyuyamamıştı. "Ne?" Biraz çekinerek baktım. Burnumu çok sokuyor gibi duruyordum ama kendim de bunları yaşadığım için destek alması gerekliydi. Ege anlamadığı için daha açık kelimeler seçtim. "Uyku sorunu?" Sorduğum soruyla anlamış gibi kafasını eğdi. Hoşuna gitmiyordu sormam ama çözüm odaklı da davranmıyorlardı küçük bir kız çocuğu böyle yok olup giderdi. Uyku sorunu o yaştaki bir çocukta gözükmemesi lazımdı hem büyümesini engellerdi hem de hastalıkları tetiklerdi. "Küçüklüğünden beri var. Çabuk uyuyamıyor bende onun için bitki çayları yapıyorum. Çabuk uyutuyor diyorlar ama işte pek işe yaramıyor." İstemsizce heyecanlandım. Ben o zamanlar doktorun demesine göre annemi ve babamın sıcaklığını ararmışım belki de istediği şey anne şefkati olabilirdi. "Belki ben uyutmayı başarabilirim. Belki de istediği şey anne şefkati gibi birinin ona sımsıkı sarılmasıdır. Yanında olduğunu göstermesidir."
Ege ağzının içinde belki de istediğimiz şey senin tekrar gelmendir bize dediğini duydum ama soru sormama izin vermedi. "Belki de." Deyip konuyu kapattı. Tekrar bize gelmek ne demekti ki? Ege'yi ben hiç tanımıyordum ki. Aklımı mı karıştırmaya çalışıyordu? Bu adamda beni kendine çeken güven vardı ama bir yandan da kendimi rahatsız hissettiriyordu. O sırada içeriye Kiraz koşarak girmişti. Üzerinde ilk defa Kirazlı bir şey yoktu. Gumball pijamaları vardı. Geceye uygun olmak istemişti sanırım küçük hanım. Bir yandan da ben geldiiiim diye bağırıyordu. Kollarım açtım. "O zaman kollarıma atla fıstık."
Kiraz kollarıma gülerek atlamıştı. Kollarımı beline sardım. En sevdiği yer balkonmuş. Ödevlerini hep orada yaparmış ve Ege de uyutmaya balkonda çalışırmış. Balkonları çok güzeldi. Yerlerde renk renk puf, pufların karşısında televizyon, televizyonun yanlarında da Kiraz'ın çizdiği resimler duvarda asılıydı. İçim ısınmıştı ve burulmuştu çünkü benim abim de küçük yaşta beni evde bırakıp yurt dışında okuyacağım diye gitmişti. Şimdi de büyüyünce yanına çağırıyordu. Gitmek istememiştim çünkü ona çok kızgındım. Biraz olsun benimle ilgilensin istemiştim ama o işlerle uğraşıyordu. Abimle yurtta büyüsek de abim hiç benim kadar üzülmemiş ve ağlamamıştı. Onun yerine daha çok çalışmıştı. Aklımdaki düşünceleri kenara bırakıp Kirazla izlediğim Gumball'a odaklandım. Ege de bir yandan bitki çayları yapıp getiriyordu. Gözlerinin altı kızarmıştı. Biraz da ağlamış gibiydi. Kardeşinin bu durumu onu fazlasıyla üzüyor olmalıydı.
Biz bitki çaylarımızı içtik. Kiraz'ın dört saatte beşinci çayıydı ama hiç esnemiyordu. Ben esniyordum ama onda da tık yoktu. Hep erken yattığımdan olsa gerek bu saat gözlerimi bile açamama neden oluyordu. Telefonumun sesiyle ikisi de bana döndü. Biraz korkunçtu aynı anda bakmaları ve telefonumun üzerinde aşkım yazısında kaşlarının çatılması. Murat arıyordu. Ne kadar açmak istesem de bunu yapamazdım. Merak ederdi. Bu durumu onunla da artık paylaşmalıydım. Buraya gelir gelmez beni uyarmıştı. Kimseyle yakın olma. Okul ortamı başka ev ortamları başka cadım. Sen burayı İzmir gibi sanma demişti. Şimdi ilk günden yerde kanlar içinde bir adam gördüm ve kardeşiyle ilgileniyorum çünkü kendime yakın gördüm diyemezdim. Bana delirmişim gibi bakardı. Kesin çocukken konuştuğum psikoloğu arardı. Bu yüzden ilk defa Murat'ı meşgule attım. Bir anda Kiraz öfkeyle kapatmıştı televizyonu. Mırıldanarak ben çok sıkıldım dedi. Dudaklarımı bükerek birkaç dakika düşündüm. Resim yapabilirdik. Hem gözleri yorulurdu belki daha kolay uyurdu.
"Resim mi çizsek Kiraz?"
Sorduğum soruyu düşündü sonra da çizmek istemediğini söyledi. Sohbet edelim dedi. Kirazla okuldaki arkadaşlarını çekiştirirken telefonuma arka arkaya mesajlar düştü.
- Cadım meşgule attığına göre işin var yazayım dedim ben bugün gelmezsem korkar mısın?
- Alperen çok içti.
- Yani içti derken gece kulübüne gitmedik. Kendisi içip bizim oturduğumuz kafeye gelmiş.
- Ben gelecektim de hıyar kötü durumda yoksa seni yalnız bırakmam biliyorsun.
- Darılır mısın bana?
- Bu da sorumu tabii ki.
-Geliyorum ben şimdi. İkinci günden arkadaşlarda kalma olmaz. Sen hep babanla uyuyordun zaten evde biri olmalı.
-Geliyorum cadım.
Mesajlardan sonra ufak kıkırdadım. Murat çok düşünceli biriydi. Her arkadaş birbirlerini kıskanırdı hem de çocukluk arkadaşımsa daha da kıskanırdım yani. Bence bu benim hakkım(!) Ondan gece kulübü açıklamasını yapmıştı. Haklı değil miyim? Aktif olduğu için hızlıca Korkmam Çillim. Kötü durumdaysa yanında kalman daha iyi diye mesaj attım. Muratta bana cadı emojisi ve kalp emojisi attı. Bende gülücük emojisi attım. Kiraz merakla telefonuma bakıyordu ama okuyamayacağı kadar uzaktı.
"Arkadaşımla birlikte kalıyoruz evde de Kiraz. Murat bugün gelmeyecekmiş mesaj attı. İleride seni onunla da tanıştırırım." Kaşları çatıldı. "Yani sevgilin mi var?" Sanki bunu Ege de merak eder gibi elinde Kirazla konuştuğumuzdan beri düşmeyen telefonu kenara koydu.
"Hayır sevgili değiliz. Biz çocukluk arkadaşıyız. Her şeyimizi birlikte yaparız." Kiraz anladığını gösterir gibi kafasını salladı. Açıklamamdan sonra Ege tuttuğu nefesini dışarıya verdi ama yorulduğu için yapmıştır başka ne için yapsın? Murat yüzünden iyice paranoyak olmuştum. Egeyle Kiraz'ı üç saate yakındır uyutmaya çalışıyorduk ama uyumuyordu artık uyuyamadığı için de ağlıyordu. Ege de bir köşede göz yaşlarını döke döke bitki çayları yapıp getiriyordu. Mutfakta bitki çaylarını yaparken sövüyordu. Abiliğime de diye başlıyordu cümlelerine. Bir anda aklıma küçüklüğümde babamın beni uyutması geldi. Kiraz'ı kucağıma alıp puflara geri oturdum. Ağlak suratlımın kafasını kalbime koydum. Babamın bana yaptığı gibi saçlarını okşuyordum. Küçükken rüyalardan korktuğum için ben yanındayım rüyalarını kovarım kızım diyordu. Acaba Kiraz da benim gibi yaşadığı bir olayı unutamıyor olabilir miydi?
"Kiraz ben buradayım canım. Eğer rüya görmekten korktuğun için uyuyamıyorsan yanında olduğumu ve rüyana ne giriyorsa onu yok edeceğimi bil. Biz abinle seni korkutan her neyse elimizin tersi ile sileriz. Toz gibi atarız."
Bana gözlerini kırpıştırarak baktı. Bunu bir şeylerden kaçarken çok yapıyordu. Bir şey demeden sadece kafasını sallayarak başını kalbime tekrar yasladı. Babamın bana anlattığı masalı anlatmaya başladım. Ege de battaniye getirip üzerimize örttü. Kiraz üçüncü hikayede uyumuştu. Ege etrafı topladığı için mutfaktaydı. Yerim çok rahatsız ediciydi ama artık gözlerim daha fazla uykusuzluğa dayanamadı ve Kiraz'ın bebek kokusuyla uykuya dalmıştım.
Yorumlarınızı ve oy vermenizi bekliyorum canlarım. Sizin varlığınızı hissetmek beni mutlu ediyor.
Sizce kitap nasıl ilerliyor?
Ege ve Alina nasıl?
Kiraz ve Alina uyumunu nasıl buldunuz?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |