Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Ernest ve Celestine'i bilirmisin?

@nehirturran

Öğle vaktiydi, şiddetli bir rüzgar esiyordu. Küçük kızın resim defterindeki yırtılan sayfalar rüzgarın etkisiyle uçtu. Bahçede oradan oraya koştu küçücük çocuk, babası bağırdı tam o vakit.

 

"Ayla, hadi hastaneye gideceğiz, bekletme beni."

 

"Geliyorum baba."

 

Ayla, uçan kağıtlarını yakalamak için apartman binasının önünde bekledi. Üstü başı giyinikti; bahçede resim çizmek için daha önce çıkmıştı çünkü ablasına hediye vermek istemişti. Ancak, istediği kağıt uçtu ve gitti. Yine de üzülmedi. Ayla, bidahakine çizerim dedi kendi kendine.

 

"Yürü kızım, hadi bin. Arka koltuğa otur, kemerini de tak. Benden bekleme, hadi."

"Tamam baba kemerimi ben takacağım bu sefer."

 

Yolculuk başladı böylece. Yolda bir sürü tabela gördü, okumaya çalıştı. Bazılarını güzelce okudu ve mutlu oldu. Kendisiyle gurur duydu. Okulda tüm alfabeyi öğrenmişti; sınıf öğretmeni alıştırma yapmalarını istemişti. O da yapıyordu ve pek iyi almak istiyordu. Karnesinde yanına da yaldız eklenmesini istiyordu. Hocasından tam puan almak, yıl sonunda babasının ona bisiklet almasını sağlamak istiyordu. Ablasının bisikleti vardı ama kaza yapmıştı. Bundan sonra babası izin verir miydi, bilmiyordu. Belki Ayla için de izin vermezdi. Yolculuk devam ederken Nilüfer aradı Kemal’i. Ayla bilmiyordu tabii, babası telefonu açtı ve konuştu. Kimdi acaba diye düşündü. Konuşma bitsin diye bekleyecekti.

 

"Gelirken bir gofret al, hastanenin kantininden. Kemal, Işıl çok istiyor. Doktora da sorduk, izin verdi. Yesin bari bir tane."

"Tamam, yoldayım. Geliyoruz. Ayla ile alırım. Hadi görüşürüz."

 

"Kimdi o baba? Annem miydi?"

"Annen, kızım. Ablan gofret istemiş, al dedi."

"Bana da alalım mı?"

"Hadi sana da alalım."

"Ablamla beraber yerim değil mi baba?"

"Evet, beraber yersiniz. Ayla, çizgi film de açarım size."

"Tamam, olur. Ablam çok sevinir."

"Sevinir tabii, güzel kızım. Çok sevinir."

 

Yolculuk, konuşmayla geçti. Ablasının olduğu odanın kapısındaydılar. Işıl’ın odasının numarası 345’ti. Işıl’ın hastanede kaldığı odaydı. Bir nevi Işılın hapishanesiydi yani. İçeri girdi babasıyla. Elinde iki gofret vardı. Yatağa doğru koştu, kocaman sarıldı ablasına, alnından öptü iki kere. Kocaman öptü hemde.

"Ablacım."

"Ayla'm."

"Bak, gofret aldık babamla sana."

"Teşekkür ederim, çok seviyorum seni."

"Bende seni çok seviyorum, abla."

"Ayla'm, bir şey söyleyeceğim sana bilir misin, buradaki hemşire bir bilgisayar getirdi ve bir film açtı bana."

"Ne filmi ki o?"

"Ernest ve Celestine. Filmin ismi Fransız filmiymiş ama çok güzel bir film."

"Ne var peki filmde?"

"Bir ayı var, bir de fare var. Bu ayılar ve fareler apayrı dünyalarda yaşıyor ve birbirlerinden hiç hoşlanmıyorlar. Ama Ayı Ernest ve Fare Celestine, ona rağmen arkadaş oluyorlar ve ikisi de istedikleri mesleği yapamıyor. Biliyor musun?"

"Ne istiyorlarmış?"

"Ayı Ernest müzisyen olmak istiyor, Fare Celestine de ressam. Ama izin vermemişler onlara. Sonra Ernest ve Celestine birbirine yardım ederek istedikleri mesleği yapabilmişler."

"Ressam mı? Ben de resim çizmeyi çok seviyorum."

"Evet, Ayla'm. Sen ressamsın zaten; hayal dünyan çok geniş. Ama biraz kendime benzettim ben bu filmdeki karakterleri."

"Neden ki? Kendine benzettin?"

"Baksana, Ayla'm. Futbol takımına girmek istiyorum ama artık koşamıyorum. Kalbimi çok zorlarmışım, yoksa."

Araya Nilüfer teyze girdi. İkili, annelerine doğru döndü tabii.

"Sen hastaneden çıkınca, birtanem, beraber bahçede, kardeşin, baban, sen ve ben, birbirimizi yormadan futbol oynayalım olur mu?"

"Evet, abla, biz de kendi takımımızı kurarız, olmaz mı?"

"Yaşasın, olur! Kendi takımımızı kuralım tabii."

 

"Mahallede kızımla hava atacağım demek en iyilerinden biri olacaksın adının anlamı gibi parlayacaksın Işıl."

 

"Çünkü sen yanımdasın baba, annem ve Ayla'm siz yanımdasınız."

 

_________________________________________

 

O zamanları hatırlıyorum, abla. Sen bahsettiğin gibi Ernest ve Celestine’e çok benziyordun. Filmin sonunda Celestine ressam, Ernest de müzisyen oldu. Senin gibi, sen onların çaresiz oldukları hallerine benzettin kendini. Ama bence sen, filmin sonunda olduğu gibi başarmış biriydin. Sen mahalledeki en iyi futbolcuydun. Kalbine rağmen koşmakta zorlanmana ve hatta bazen tekerlekli sandalye kullanman gerektiğinde bile, sen en iyisiydin. Ama merak etme, intikamını alacağım. Senin hayallerini yıkan ve umudunu yok eden, seni öldürenlere yaşattıklarını yaşatacağım. Sonu müebbet bile olsa bunu yapacağım. Onları bulacağım, canından çok sevdiğin Ayla'n, onları bulacak ve bu kadar zaman sonra bu karara varıp seni beklettiğim için de affet beni. Bunu telafi edeceğim.

Loading...
0%