Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Karşılaşma

@nehosunhikayeleri

Nil Yakamoz ;

Birine güvenirsiniz , birini seversiniz , birine bağlanırsınız. İşte o an o kişi hayatınızdan bir kanayan yara olarak hayatınızın kara geçmişi olarak kalır. Anıları silmek kolay. Mesajlar , fotoğraflar. Ama anılar silinsede akılda kalır. Kalpte taşınır o anılar. Belkide unutulmak istenmediği için akılda kalıyordur o anılar. Acaba o özlüyor mu diye düşünmeden de duramaz bazen insan. Acaba pişman olmuş mudur diye düşünmeden duramaz insan. Siz özlersiniz , her gece onun fotoğrafını izleyip ağlayarak uyuya kalırsınız ama karşıda ki insan hayatına kaldığı yerden devam eder. Hiçbir şey olmamış gibi hayatını yaşamaya devam eder.

İki elimde montumun cebinde uçurumun orada ayakta durup gökyüzüne çevirmiştim bakışlarımı. Hayatımın kayan geçmişine bakıyordum. Düşünüyorumda bazen , hiç sevmedi mi beni ? Ya da başka bir şey. Akla gelecek her türlü şey var. Ama onu dile getirebilmek zor.

Arkamdan Işığın cılız ses tonunu duydum. “Nil evde bizi kahvaltıya bekliyorlar hadi gidelim. Hem havada soğudu.” Dedi. Yavaşça omzumun üzerinden bakışlarımı ona çevirip başımı salladım tamam dercesine. Ardından başımı tekrar gökyüzüne çevirip derin bir iç çektim. Onu düşünmenin bir faydası yoktu. Artık onu aklımdan , kalbimden silmeliydim. Gerçi sürekli böyle diyordum ama bir bakıyorum yine onu düşünmediğim bir gün geçmiyordu. Unutması zordu onu. Yavaşça gözlerimi kapattım. Yine onunla olan anılarım gözümün önüne geldi. Ne zaman salise gözlerimi yumsam onunla olan anılarım göz önüne geliyordu. Yavaşça gözlerimi açıp tekrardan büyük bir derin iç çektim. Nasıl unutacaktım bilmiyorum , ama bir şekilde onu unutmam lazımdı. Yoksa böyle her gün kendimi yıpratıp bitirecektim. Güzeldik , ama her şey zamanla bitiyor işte. Tam bağlandığınız an sizi terk edip gidiyor insanlar. Ben bunu öğrendim yaşadığım bu hayatımda. Ders çıkardım mı ? Çıkardım. İnsanlara güvenmenin ne kadar büyük bir hata olduğunu , insanlara bağlanmamayı , insanlara gereğinden fazla değer vermemesini öğrendim. İnsan bu yaşadığı şeylerden ders çıkarmak zorunda. Aynısını tekrarlarsan , bu sefer de başka bir kişiye güvenip , seversen oda seni terk edip gider. İnsanlara güvenmek zor bu hayatta. Çünkü senden istediğini alıp siktir olup gidiyor. Daha fazla bunları düşünmemin bir faydası yoktu. Çünkü o burada yoktu. Onu zorda olsa unutacaktım. Buna mecburdum. Yavaşça bedenimi karşımda durmuş bakışlarını benim üzerimde gezdiren Işığa çevirdim. “Hadi gidelim.” Diyerek onun yanına gittim.

Işık bir elini sırtıma koyup sıvazladı. “Bir gün onu unutacaksın. Bu süreçte hepimiz yanında olacağız Nil.” Diyerek dudaklarının üzerine tebessüm kondurdu.

Başımı olumlu sallayıp kollarımı onun beline doladım. “Teşekkür ederim Işık.” Diyerek yavaşça geri çekildim.

Işık onunla ayrıldığımdan bu yana kadar hep yanımda olmuştu. Ağladığımda beni güldürmek için her şeyi yapmıştı. Kızlarla dışarı çıkarken beni de alıp zorla götürüyordu. Onu unutmam için elinden her gelen şeyi yapıyordu. Ama sonucunda değişen bir şey olmuyordu. Ben yine gece yatağıma giriyor onun fotoğrafını izleyerek ağlıyordum. Ne zaman ayrıldık diye merak ediyorsunuz değil mi ? 1 yıl önce. Ayrılmamızın sebebi yok. Bir sabah ona kahvaltı hazırlamak için mutfağa girdiğimde masanın üzerinde bir not olduğunu fark ettim. Notta ; “Ben artık yapamıyorum , ayrılalım. Kendine iyi bak.” Diye yazıp evden çekip gitmişti. Ondan sonra kaç defa krizler yaşadım , kaç kere bayıldım , kaç kere hastaneye kaldırıldım bilmiyorum. Daha yeni yeni kendime gelebilmiştim. Şu an ne bir kriz ne de bir bayılmam olmuştu. Elimde ki bitmiş sigarayı camdan dışarıya fırlatıp ardından camı kapattım. İki elimde direksiyon da yeşil ışığın yanmasını bekliyordum. Yeşil ışık yandığı anda arabayı çalıştırıp sürmeye başladım. Yanımda ki kız telefonu kapatıp bakışlarını bana çevirdi. “Bizi bekliyorlarmış hala. Ama bir sorun var.” Diyerek derin bir iç çekti.

Yavaşça kaşlarımı çattım. “Noldu ?” Diyerek bakışlarımı ona çevirdim.

Dudaklarını ıslattı. “Altay seni yanına çağırıyormuş acilen.” Diyerek camı araladı.

Bakışlarımı tekrar yola çevirdim. “İyi bakalım gidelim. Ne isteyecekmiş acaba yine.” Diyerek alayla dudaklarımı aralayıp güldüm.

Yanımda ki kızda gülmeye başladı. “Yine bir zorlu görev verecektir. Ya da başka bir şehire gönderip birini öldürmeni isteyecektir. Altay bu her boku ister.” Diyerek sırıtmaya başladı alayla.

Işıkla bir süre sonra evin önüne gelmiştik. Kemerimi çıkarıp arabanın kapısını açıp indim. Ardından kapıyı kapatıp Işıkla beraber evin kapısının önüne gelip cebimde ki anahtarı çıkarıp kapının deliğine taktım. Anahtarı çevirip kapıyı açtım. Işıkta ardımdan eve girip mutfağa girmişti. Bende kapıyı kapatıp elimde ki anahtarı anahtarlığa takıp mutfağa yönelttim adımlarımı.

“Herkese afiyet olsun.” Diyerek gülümseyip sandalyeyi çekip oturdum. Işık çaylarımızı doldurup masanın üzerine bıraktı. Ardından oda sandalyesini çekip oturdu.

“Altay beni çağırmış. Sebebi ne ?” Diyerek elime çayımı alıp yudumladım. Ardından arkama yaslandım.

Selin omuz silkti. “Hiç bir fikrim yok. Ama bana telefonda ; “Nil acil yanıma gelsin.” Dedi.” Diyerek çayından bir yudum aldı.

Yavaşça sandalyemi ittirip ayaklandım.“Nereye ?” Diye sorduğunu duydum Nazın.

Bakışlarımı ona çevirdim. “Odama. Üzerimi değiştirip Altay’ın yanına gideceğim. Bekletilmeyi sevmez beyefendi biliyorsun.” Diyerek güldüm. Ardından adımlarımı merdivenlere yöneltip odama çıktım. Kapının kulpunu indirip yavaşça içeriye girdim. Dolabıma yönelecekken kitaplığımın ikinci rafında duran bir fotoğraf gördüm. Sertçe yutkunup fotoğrafı elime aldım. Onunla benim ayrılmadan çektiğimiz bir fotoğraftı. Yavaşça yatağa oturup ikimizin fotoğrafına baktım. Gözümden bir damla yaş düştü. Çok güzeldik biz. Ne oldu birden bire bize ? Neden koptuk bir birimizden. Toparlanman lazım Nil. Geçmiş geçmişte kaldı. Onu unutacaksın. Onu unutman lazım. Zorundasın! Fotoğrafı çerçeveden çıkarıp hızlıca buruşturup ayaklandım. Masamın yanında ki çöpe attım. Ardından dolabıma yönelip siyah bir ceket , Siyah bir kot pantolon , siyah bir üst alıp dolabı kapattım.

Üzerimi giyinip kapının kulpunu açıp odadan çıktım. Derin bir iç çekip merdivenlere yöneldim ve aşağıya inip mutfağa girdim. "Hanımlar ben çıkıyorum." Diyerek el sallayıp dış kapıya yönelip ayakkabılıktan ayakkabımı alıp hızlıca giydim. Doğrulup anahtarlıktan araba anahtarını alıp kapının kulpunu tutup aşağı çekip evden çıktım. Arabaya yönelip şoför kapısını açıp arabaya bindim. Ardından kapıyı çekip kapattım. Kemerimi taktım. Elimde duran anahtarıda deliğe sokup çevirip arabayı çalıştırıp sürmeye başladım. Altayın açıkçası ne bok isteyeceğini az çok tahmin edebiliyordum. Yine birisiyle bir görev verecektir bana. Oda adam öldürme olsun , adam kaçırma olsun. Hep aynı işler. Acaba bu görevde partnerim kim olacak. Açıkçası merak etmiyor değildim.

 


 

Kırmızı ışıkta beklerken telefonum çaldı. Telefonumu elime alıp kimin aradığına baktım. Alayla dudaklarımın üzerine bir gülümseme oturttum. Altay arıyordu. Ne bok söyleyecek acaba merak ediyordum. Derin bir nefes alıp telefonu açıp kulağıma dayadım. "Ne oldu Altay?" Diyerek ses tonumu alayla yansıttım.

"Neredesin sen ? Burada kaç saattir bekliyorum." Diyerek kızgınlıkla söylendi.

Ardından gülmeye başladım. Yeşil ışık yandığında arabayı çalıştırıp sürmeye başladım. Telefonu kulağımdan çekip hoparlöre aldım. "Yoldayım geliyorum. Da , sen bana şu yapacağın sürprizi söylesene Altay." Diyerek keyiflice iyice arkama yaslanıp sırıttım.

Kızgınlıkla derin bir iç çektiğini duydum. "Nil , sürpriz zımbırtısını bırakta çabuk gel. Biliyorsun-"

Sözünü kestim. Dudaklarım tembelce yukarı kıvrıldı. "Biliyorum Altay , biliyorum. Bekletilmeyi sevmezsin. 10 dakikaya orada olurum. Kapatıyorum." Diyerek telefonu hemen kapattım.

Altayın yanına gelmiştim. Anahtarı ve telefonu elime alıp kemeri açtım. Arabanın kapısını açıp indim. Ardından kapıyı kapatıp adımlarımı karşımda duran büsbüyük şirket gibi görünen yere yönelttim. İçeriye girip derin bir nefes aldım. Altayın odasına doğru yönelttim adımlarımı. Kapıyı tıklattım. Ardından yavaşça içeriye girdim. Bakışlarım birden yanımda duran adama kaydı gözlerim. Şaşkınlıktan dudaklarım aralandı. Zorla yutkundum. Tam karşımdaydı. Yıllar sonra tam karşımda dikiliyordu. Kuzey Akgün yıllar sonra tam karşımdaydı. Kahretsin! Tam unutmuşken neden şimdi karşımda! Sikeyim! Bakışlarımı sinirle ona çevirdim.

Dudaklarını tembelce yukarıya kıvırdı. Ardından yavaşça eğilip kulağıma yaklaştı. Nefesini tam boynumun girintisinde hissettim. "Hoşgeldin Nil Yakamoz. Yıllar sonra karşılaşmamız büyük tesadüf. Sakın bu operasyonda bana yanaşayım deme. Yoksa olacakları düşünmek bile istemezsin." Diyerek nefesini boynuma üfleyerek doğruldu. Ardından göz kırpıp dudaklarının üzerine çarpık bir gülümseme yerleştirdi.

Sikeyim!

 

 

Loading...
0%