Merhaba Sevgili Okurlarım.
16. Bölüm ile karşınızdayım.
Nasılsınız?
Kitap hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sizleri seviyorum, iyi okumalar.❤😘
Sabaha karşı uyuya kalmıştım.Ve üstümü de örtmemiştim. Her tarafım çok kötü ağrıyordu. Yavaşça kaldım. Her tarafımda laktik asitler vardı. Kuyruk kemiğim dahi ağrıyordu. O derece... Mutfağa gidip bir bardak su içtim. Açtım biraz buz dolabını açıp içine baktım, alış veriş yapmam gerekiyordu. Yüzümü buruşturdum gerçekten mi? Bari biraz esneteyim vücudumu. Belki biraz ağrısı azalırdı. Bugün okula bu halle gidemezdim. Esnettim biraz kendimi ancak pek bir işe yaramadı. Sıcak suyla yıkanmayı düşünüp ağır adımlarla zeytin yağını da alıp banyoma girdim. Sıcak suyu açtıktan sonra yanımda getirdiğim zeytin yağıyla vücudumu ovmaya başladım. Ovarken sertçe ve bir o kadar da yumuşakça ovuyordum. Vücumu ovdukça ağrılarım azalmıştı. Derin bir nefes aldım. Gerçekten salağım ya sjsjsj. Nasıl koltukta öyle uyudum? Ağlanacak halime güldüm. Gülümseyerek iyice temizlenip çıktım. Ağrılarım biraz geçince hızlıca üstümü giyinip motora atladım. Saçlarımı kurutmuştum zaten pek bir sorun olmazdı motorla gitmem. Motoruma atlayıp markete gittim. Hem mutluydum hem üzgün. Dün yüzünden sabaha kadar acıklı filmlerle halime ağlamıştım. Bir de iyice içimi dökeyim diye Titanik'i bir daha açtım sjsjs. Yüzüm durgundu ancak içim her zaman ki gibi iyimserdi.Derin bir nefes alaark şiş gözlerimle etrafa baktım. Şişliği hala geçmemişti. Sıcak suya rağmen... İçeri girip elime market arabasını aldım. Etrafta dolana dolana eşyalarımı aldım. Parfümlere bakarken izlenme hissiyle doldum. Arkama bakmadan bakınmaya devam ettim ancak keskin bakışlar hala üzerimdeydi. Merakla arkamı döndüm. Etrafa bakarken onu gördüm. Yolun ortasında durmuş beni izliyordu. Çok kötü görünüyordu. Göz altları mosmordu. Uzaktan bile belliydi. Dudakları solgun, yanakları bembeyazdı. Saçları birbirine karışmıştı. Üstünde sanki yas tutar gibi sadece siyah vardı. Özür diler gibi olan bakışlarımı içimi yaktı ancak gururum izin vermiyordu ona sarılmama, geçti dememe. O kendi gururu için beni ezmişti. Başımı iki yana derin bir nefes alarak sallayıp önüme döndüm. Arabayı sürükleyip kasaya ilerledim. Kasiyer suratsız ve üzgün gözlerle bana bakıyordu. Adı yanlış hatırlamıyorsam. Kaya'ydı. Önce bana sonra arkama baktı. Üzgünce tekrar bana bakışlarını çevirdim. Anlamıştı kavga ettiğimizi. Başımı iki yana sallayıp kafamla işaret verdim. Üzgünce eşyaları geçirdi. Ödememi yapıp çıktım. Malzemeleri güçlükle taşıyıp motoruma astım.
Dolu gözlerle motoruma baktım. Ben de ondan farksız değildim ki. Gözlerim benim de şişti, yanaklarım beyazdı ve dudaklarım ağlamaktan kıpkırmızıydı. Üstümde benim de gri vardı. İkimiz de matemdeydik sanki. Dolu gözümden bir yaş süzüldü. Başımı çevirip gözlerimi sildim. O sırada dışarı çıkmıştı. Kapı önünden bana bakıyordu. Umursamamaya çalışarak motorumu çalıştırdım.
Eve geldiğimde güçlükle poşetleri mutfağa koydum. Bir yandan da ağlıyordum. Sinirim bozulmuştu gerçekten. Hem onu istiyordum hem de onu istemiyordum. Kollarım da ağrımıştı zaten. Poşetler ağırdı. Aslında taşıyamayacağım kadar değildi ama kollarım bugün gerçekten hassastı. Ağrıdan dolayı hassaslaşmıştı. Kendime yiyecek bir şeyler hazırlarken arkamda şarkım çalıyordu.
İmkansız Bir Aşk Denir- Yunusemre ve Şekersiz
Çayı koyarken yağmur yağmaya başlamıştı. Yağmuru izlerken çoktan çay kaynamıştı. Çayı da sofraya koyup kahvaltımı yaptım. Masayı topladıktan sonra çayımı da alıp balkonuma çıktım. Çok şiddetli yağıyordu. Armut koltuklarımdan birini attım. Üzerine kendimi bıarakırken dikkatliydim. Çayı üzerime dökmek istemezdim de mi?
Çayımı yudumlarken dışarıya bakıyordum. Kendi kendine çalan şarkı listesi de fazla hüzünlüydü.
Yaklaşık bir saattir yağmur yağıyordu. Arkama yaslanmıştım ve yine vücudum ağrımaın diye dikelmiştim ki yağmurun ortasındayken tam olarak bana bakan kişyi gördüm. Ne zamandır oradaydı? Yağmurun altında tam olarak gözlerime bakıyordu. Hem de çok derin... Ayağı fırladım. Sesimi olağanca yüksek çıkararak bağırdım. "Kaan evine git! Hasta olacaksın!" Diye bağırdım lakin sadece gözlerime baktı. Tekrar bağırdım. "Kaanevine git!" Diye ama duymuyordu sanırım. Aşağı aceleci adımlarla indim. Üzerime hiç bir şey almadan dışarı yanına koştum. Tam karşısında durup bağırdım. Yağmurdan sesim gitmiyor olabilirdi. "Kaan evine git! Hasta olacaksın! Duyuyor musun beni!" Diye bağırdım ancak yine sadece gözlerime baktı. Sesimin gittiğinden emindim. Kaşalrımı çattım. "Kaan defol evine!" Diye ancak yine bana baktı. Ama bu defa gözleri dolu doluydu. Yağmurda olsak bile gözlerinin dolduğunu görebilmiştim. Dolu gözlerle bana bakarken tek bir şey söyledi.
"Affet." Dudaklarını sadece oynatmıştı sanki. Ancak anlamıştım. "Kaan evine git!" Dedim ancak bu defa delirmiş gibi ayı kelimeyi tekrarlamaya başladı.
"Affet Mavi."
"Affet Mavi."
Diye defalarca tekarladı. Vücudu her an yere yığılacak gibiydi.
"Kaan sonra konuşalım hadi eve gir!" Dedim, dayanamamıştım artık. Onu tam affetmesem de cani değildim. Yağmurun ortasında bırakamazdım. Kolndan çekiştirmeye çalıştım ancak kıpırdamadı bile. Sadece iki kelimeyi tekrar ediyordu. "Mavi affet." Daha fazla gücü kalmamıştı. Diz üstü yere düştü. Panikle eğildim. Benim de gözlerim dolmaya başlamıştı. İçim artık yanmıyordu sadece yakıyordu. Daha fazla dayanamadım. Gerçekten bu kadar seviyor muydu beni? Yağmurda bayılacak kadar. Gözlerimdeki yaşlar sicim gibi akıyordu lakin yağmura karışıyordu. Sadece gözlerimin kızarıklığından anlaşılabilirdi. Dizlerimin üzerinde ağrımasına rağmen durdum. Yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Bana bakması için küçük bir sarstım. Baygın gözleri bana bakarken hala dudakları kıpırdıyordu. Affet diye. Gözlerimden akan yaşlar sanki ona zehirmiş gibi ellerini yüzüme atıp yüzümü sildi. Bu defa da "Ağlama Mavi. Ağlama Kırmızı Güzelim. Ağlama!" Dedi. Ama daha çok ağladım. Ben daha çok ağladıkça o daha çok zarar görüyor gibiydi. Onunda sol gözünden bir damla aktı. İlk defa bir erkeğin ağladığına şahit oldum. Tek bir damlası kor gibi düştü el kadar yüreğime. Ona bakarken dudaklarını bastırdı dudaklarıma. Sakince öpüyordu. Ona karşılık verirken yağmurun altındaydık. İkimiz de hasta olacaktık ama buna değerdi. Karşılık verirken elleri yüzümü okşuyordu. Boynumdaki eliyle kedi sever gibi seviyordu beni. Elleri mayıştırmıştı. Sakince ayrıldık. Başlarımızı birbirine yaslarken ikimizin nefesleri birbirine karıştı. İkimiz gülümsüyorduk şimdi. Ona bakarken mırıldandım. "Kaan çok hasta olacaksın." Dedim. Bana bakarakken gözlerini kaçırdı. "Benim yüzümden sen de olacaksın." derken o kadar tatlıydı ki. Elimle yüzünü kendime çevirdim. "Senin suçun değildi sevgilim. İkimizin de buna ihtiyacı vardı. Hadi gel eve geçelim." Derken bana yorgunluk ve şaşkınlıkla baktı. "Sevgilim mi?" Dudağının kenarından öptüm. "Evet sevgilim." Dedim. Ve o şoktayken onu eve soktum.
____________________
Üzerlerimizi değiştirdikten sonra onu hemen yatırmıştım.Babamın kıyafetlerinden vermiştim. Tam olmuştu. Kendim de giydikten sonra odamda yatmasını söylemiştim ancak kabul etmeyip koltukta uzanmak istemişti. Mecbur onu koltuğa yatırıp çorba yapmaya gitmiştim. İtiraz etmiştim ancak kafasına terlik yiyeceğini söyleyince susmuştu.
Çorba olunca tabaklayıp yanına bir kaç bir şey daha koydum. Ekmeği de koyunca salona gittim. Masaya tepsiyi bırakıp yanına oturdum. Uyumuştu. Elimi alnına attım. Ateş gibiydi. Ben çok maruz kalmamıştım o yüzden çok sorun olmazdı ama o bir buçuk saate yakın şiddetli bir yağmurda ıslanmıştı.
__________________________
Bugünlük bu kardı Sevgili Okurlarım.
Bu bölüm çok uzun olduğu için iki part yapacağım. Bu birinci part. Yarın ikinci part gelecek.
Bölüm hakkındaki yorumlarınızı alayımmmm.
Bölümü beğendiniz mi?
Yorumlarınızı ve oylarınız alayım canlarımmm.
Sizleri seviyorum, görüşürüz.😘❤
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
39.78k Okunma |
3.48k Oy |
1.4k Takip |
53 Bölümlü Kitap |