@nektariguzeli
|
Merhaba Sevgili Okurlarım 19. bölüm ile karşınızdayım. Önceki bölümde bir duyuru paylaşmıştım. Pazartesi, çarşamba, cuma ve pazar bölüm atacağım diye. Arkadaşlar o biraz sekteye uğradı. Bu hafta düzelteceğim. Ayrıca eskisi kadar oy vermiyorsunuz, 18. Bölüm oyu çok az en az 10 oy beklerdim. Ama sadece 5 oy almış. Bölümleri beğenmiyor musunuz? Halbuki iki bölüm texting neredeyse yoktu bu yüzden 18. Bölümde bolca texting koymuştum. Lakin sadece 5 oy almış. Gerçekten çok emek veriyorum. Elimden geleni yapıyorum. Texting yazmak da kolay değil. Bu yüzden size buradan: Duman- Kolay Değildir şarkısını ithaf ediyorum. Bu bana göre daha çok türkü. Ben çok severim. Bence siz de seveceksiniz. Neyse çok konuştum. Bölüme geçelim. Ne olursa olsun sizleri seviyorumi iyi okumalar😘❤
Sabah yine ben ve sakarlıklarım devam etmişti. Musluğu açarken musluğun kulpu kırılmıştı. Etraf hep su olmuştu ve ne yapacağımı bilememiştim. Anlık patlayınca yüzümü yıkamama bile gerek kalmadamn tüm vücudum su altında kalmıştı. Çığlık ata ata annemin yanına gidince annem de panik yapıp kaymıştı. Annem düşmesin diye tutacakken ben yere annem de üstüme düşmüştü. Annem üstümdeyken nefessizlikten ölüyordum az kala. Bayağı ağırdı. Annem vanayı kapatıp evin suyunu kesmişti. Tamirci çağırmak için giderken ben de üstümü giyinmiştim. Zaten zahmetsiz bir duş almıştım sjsjsj. Tek sorun saçlarımdı onları da kurutup yukarıda bağladım. Mutfaktan hazır olan sandaviçlerden iki tane çantama attım. Artık orada yiycektim. Servise bindiğimde sevgiliciğim daha gelmemişti. Yerime oturup beklemeye başlamıştım. Okulda indiğimizde hala yoktu. Acaba oula özel arabayla falan mı gelmişti? Merakla etrafıma bakındım ancak yoktu. Derin bir nefes alaark telefonumu çıkardım. Ben: Kaan, sevgilim neredesin Ben: Okula geldin mi Ben: Geldiysen sınıfında mısın Ben: Ortalıkta görünmüyorsun Ben: Otobüse de binmedin Ben: İyi misin Ben: Hasta mı oldun Ben: MERAKTAN ÖLCEM Ben: Cevap versene artık Ben: Normalde dönersin Mesajlarımı yazdıktan sonra bir nefes daha çektim içime. İçime bir kurt düşmüştü şimdi. Bir şey mi oldu acaba? Düşünceli bir şekilde yürürken yanıma gelen Kutlu'yu daha yeni fark ediyodum. "Naber güzelim?" Diye gülümseyerek sordu. Zoraki bir tebessüm ile karşılık vermeye çalıştım. "İyi, sen?" Saklamaya çalışsam da anlamıştı yüz ifademi. "Noldu, neden böyle zoraki gülümsemeye çalışıyorsun?" Ciddileşmişti. Kaşalrı çatık bir şekilde bana bakıyordu. Geçiştirmek adına boş ver dercesine elimi salladım. Ancak o boş veri geçiştirdi. "Noldu güzelim? Kaan mı sorun?" İşte bu noktada bakışlarım titredi. Bunu gördüğünde "Bir şey mi yaptı?" dedi. Hızla başımı iki yana salladım. "Hayır." Kaşları sorgularcasına çatıldı bu defa. "E o zaman ne seni üzüyor?" Derin bir nefes aldım. Çok çabuk panik yapan ve bunu abartan bir insandım. Belki de bu yüzden içimde tuhaf bir ağırlık vardı. "Kaan o yok." Dedim. Anlamamıştı. "En son dün konuştuk ve normalde sabahın köründe bile uyandığımız gibi konuşuruz ama bu defa konuşmadık veya hiç mesajlarıma bakmadı." Dedikten sonra telefonumu ona uzattım. Eline alıp baktı. Yüzünde tuhaf bir ifade vardı. "Noldu?" Dedim. Acaba bir şey mi biliyordu. "Bir şey yok. Tuhaf geldi sadece." Dedi. Bana telefonumu geri verirken düşünceli bakışları etraftaydı. O da anlamaya çalışıyor gibiydi. Biraz daha etrafına bakınırken ben mesaj yazıyordum. Ben: Kaan Ben: Neden cevap vermiyorsun Ben: Bir şey mi oldu Ben: Kutluya söyledim o da merak etti seni Ben: Kaan Ben: Cevap ver artık!!!!!!!!!! Ben: Offfff Mesajlarıma dönmüyordu. Kaşlarım çatık bir şekilde okula girdim. Çantamı sıraya bırakacakken biri kolumdan tutmuştu. Yan tarafıma baktığımda Zeynep'ti. Tuhaf bakışlarla ona bakarken dudaklarını dişledi. Kaygılı gibi bir hali vardı ama tereddüt de vardı. Umursamaz bir şekilde konuştum. "Ne var?" Dedim, onlara sinirliydim ama bir yandan da değildim. "Şeyy... Seninle konuşmam gerekiyor." Dedikten sonra gözlerimin içine baktı. Boş bakışlarla karşılık verdim. Kolumu ondan kurtarırken "Seninle veya diğerleriyle konuşacak bir şeyim yok." dedim. Bakışları titremişti ama yüz vermedim. "Def ol şuradan!" Dedikten sonra yerime oturdum. Yanımdaki kitaplarımdan birini açıp okumaya başlarken o hala başımdaydı. Ama bakışlarımı bir kez olsun ona değdirmeden ders başalayana kadar kafamı kaldırmadım. Zaten o da yerine geçmek zorunda kalmıştı. ___________________
Eve gelmiştim ve paniktim hala. Derslerde aklımdan atmayı başarmıştım ama artık dayanamıyordum. Meraktan ölecektim. karanlık çoktan çökmüştü ve ben elim gerdanımda çıksam mı diye düşünüyordum. Volta atarken en sonunda çıkmaya karar verdim. Anneme seslenmiştim ve haberi vardı. Üzerime bir hırka aldığım gibi motoruma atlayıp onun evine gittim. Bahçeye geldiğimde ışıklar yanmıyordu. Sanki terk edilmiş gibiydi. Çok ıssız görünüyordu. Sanki renkler gitmişti. Kasımpatı çiçekleri solmuştu. Eve iyice yaklaştım. Pencereye ilerleyip içeri baktım. Karanlıktı, telefonumu çıkarıp ışığı açtım. Pencereden içeri tuttum. Eşyalar yoktu. Şok ve korkuyla geriledim. Bu onun evi miydi gerçekten? Motorumun yanına gidip uzaktan baktım. Evet, onundu. Şaşkınlık beni esir alırken parmaklarıma kaadr uyuşmuştum. Beni terk mi etmişti yoksa? Önceki güne kadar arkamdan koşarken şimdi bıraktı mı? Ya da okulun yakınlarında bir yere falan mı taşındı? Offff kimi kandırıyorum kendimi mi? terk etmişti işte beni! Sinirle doldum, arkamdan gelen seste cabası oldu. "Ne o? Çok sevdiğin ve uğruna beni görmediğin o çocuğa değdi?" Sinirle arkamı döndüm. O şerefsizi gördüm. ___________________ Merhaba Sevgili Okurlarım bu bölüm kısa oldu ama kusura bakmayın. Sizce Mavi'nin şerefsiz olarak tanımladığı kişi kim? Bence bu kişiye gerçekten şaşıracaksınız. Bölüm nasıldı? Biraz konuşun biraz kitabı tartışın kaynaşın yahu! Bu ne sükunet. Sessiz bir insanımdır ancak yani bu bana bile fazla geldi. Bolca yorum yapmayı ve oylamayı unutmayınnnn Sizin destekleriniz beni gerçekten mutlu ediyor. Sizleri seviyorum , şimdilik görüüşürüz canlarım.❤😘 |
0% |