@nektariguzeli
|
Merhaba Sevgili Okurlarım, normalde boş bölümü öne çıkarmak için atıyordum ve galiba bu sizin heyecanınızı kırıyordu. Eskisi kadar kitap aktif değil. Belliki hayal kırıklığı yaşıyorsunuz bu yüzden bundan sonra boş bölümü attığım gibi sileceğim. Sizleri hayal kırıklığına uğrattığım için özür dilerim. Farkında değildim. Bir daha olmayacak. Aysima ve Araf için kitaba ne dersiniz yapayım mı?😉 Hı, yapim mi? Alayım o güzel aklınızdaki fikirleri. Canlarım benimmm. Sizleri seviyorum.💋❤💖 İyi okumalar💖
Sabah okula gittiğimde sormuştum ve adını bilmediğini söylemişti. Gerçekten bunu söyledi! Hadi benim gibi numara sallasa neyse de yaniii! Bilmediğini söylediğinde gülmekten adeta çatlamıştım. Şaka gibiydi. Kaan'ımı da unutmadan sabah mesajını atmıştım. Ben: Günaydın yakuşuklum , Ben: Ağrın var mı Yazmıştım ancak hala cevap gelmemişti. Okuldan bir haftalık rapor almıştı ve şu an yatıyor olmalıydı. O yüzden zorlamadan telefonu kapatmıştım. Ve şimdi yeni yeni mesajlar geliyordu. Efulimm: Günaydın Kırmızı Güzelim Efulimm: Ağrım yok, merak etme sen beni Efulimm: Derslerini iyice dinle tamam mı Efulimm: Eskisi kadar ders çalışamıyorsun ve sınava sadece aylar kaldı Efulimm: Yaklaşık beş ay Efulimm: İkimiz de biraz derslere odaklanalım tamam mı Ben: Tamam yakuşuklum ama her gün yine konuşcaz Efulimm: Tamam tabii ki Efulimm: Sevgilimden ayrı kalamam Ben:💋❤💖 Yazdıktan sonra kapatmıştım. Gerçekten artık derslere tamamen odaklanmalıydım. Derslerim düşmemişti ama bu düşmeyeceği anlamına gelmiyordu. Teneffüsteydik ve şu an bile çalışabilirdim. O yüzden gerçekten de çalışmaya gittim. Aysima bana göre daha sıkı çalışıyordu. O yüzden onun için pek bir sıkıntı yoktu. Hızlı adımlarla sınıfa girip başımı testlere gömdüm. _____________________ KAAN'DAN... Kırmızı Güzelime söylediklerimi ben de şu an yapıyordum. İlişkimiz iyi hoştu ama üniversite de çok önemliydi. İlişkiyi hep ön planda tutarsak üniversiteyi kazanamazdık. Şu an mutfaktaydım ve atıştırmalık kendime hazırlıyordum. Çok abur cubur sevmezdim ama ara sıra yerdim. Yine o günlerdeydik. Elimdeki cipsi tabağa döktüm. Yanına da portakal suyu falan koydum. Yanında başka abur cuburlar da vardı. Hepsini bir tepsiye dizip kucakladım. Çalışma odama giderken keyifliydim. Ders çalışmak güzeldi. Okulu da severdim çoğu kişinin aksine. Hatta bu yüzden dışlanmışlığım vardı ya. Ne günlerdi be! Yaşlanmışız shshsh. Aptal aptal sırıtarak odaya girip tepsidekileri dizdim masaya. Tepsiyi geri bırakırken bilgisayardan arkama yaslanarak konu anlatımı dinlemeye başladım. ________________ Yaklaşık dört saattir çalışıyordum ve çok yorulmuştum. Ara sıra dikişlerimde sızlıyordu. Zaten çok fazla koltukta oturmamdan dolayı dikişlerim zorlanmıştı. Elim dikişlerimde ayağı kalkıp yatağıma oturdum. Uzanacaktım ki kapı çaldı. Kaşlarım çatılırken gözlerim kısıldı. Mavi değildi, olamazdı. O da ders çalışacaktı. Benimkiler de haber vermden gelmezlerdi. Kaşlarım çatık bir şekilde kapıya yanaştım. Kapının göz kısmından dışarı baktım. Araf'tı. Kaşlarım düz bir çizgi halini alırken kapıyı açtım. Hayırdır dercesine kafamı salladığımda elini boş ver dercesine sallamıştı. İçeriye girme iznini umursamadan içeri girdi. Ceketini alıp bir kenara fırlatırken arkasından kınayarak baktım. "Ne dağınık adamsın." Dedim. Yerdeki ceketi alamayacağım için ayağımla tutup elime kaldırdı. Elimle ceketi düzeltip koltuğa bırakırken "Maşallah ne kadar da titizsin sen öyle! Ayakla ceket alana da ne diyeyim." Diye alayla konuştu. Gözlerimi devirerek yavaşça oturdum. "Çok biliyorsan kaldırsaydın lan." Dedim. Umursamadan bana baktı. Her zaman fazla donuktu. Onun aksine ben komiktim. Ama o sert mizacının hakkını tam veriyordu. Siyah gözlerindeki soğukluğu herkese karşı olduğunu bilmesem gerçekten benden nefret ediyor zannederdim. "Eeee, noldu?" Dedim. Kolay kolay gelmezdi. Bir derdi ya da öylesine kafa dağıtmak içindi. Kafasını iki yana salladı. "Bir şey yok." Ardından koltuğa iyice yaslanaark kafasını geriye attı. Vardı bir derdi bilirdm ben. "Var bir şey var. Konuş, noldu?" Dedim ama konuşmamakta ısrarcıydı. Ayağa kalkıp mutfağa girdim. İkimize de birer bardak çay doldurdum. Elimdekileri orta sehpaya koydum. "Anlamayacak mısın bir şey?" Kafasını kaldırıp ters ters baktı. "Hayır dedim ya, ne anlamıyon?" Dediğinde omuz silktim. Ha bu arada onun kafa dağıtma şekli benim yanıma gelip sessizce kafasını arkaya atmaktı. Birbirimize fazla zıttık ama her daim birbirimizin yanındaydık. "Bana anlatmadın?" Dediğinde sorgularcasına baktım. Neyi der gibi kafa salladığımda "O piçin sana saldırdığını ya da yengemin sapığı olduğunu söylemedin. O gün kafana hareket etmeyip beni çağırsaydın." Dediğinde sesindeki sitem ve kendine duyduğu bir kzıgınlık vardı. Niye yanında değildim diye kendine kızıyordu, biliyorum. Gülümseyerek başımı salladım. "Anlık bir karardı. Ortadan kaybolmasın diye arkasından takip ediyordum, o sırada seni arasaydım. Deşifre olurdum. Kendini suçlama." Dediğimde başını aşağı yukarı salladı ama hala kendine yediremiyordu. "Çayını iç soğumasın." Dediğimde daha konuşmadık. Bakışlarımız yetiyordu bize. ___________________ MAVİ'DEN... Eve geldiğimde o yorgunlukla her şeyi fırlatmıştım. Duşa girip iyice yıkandıktan sonra duştan çıkmıştım ama hala banyodaydım. Cilt bakımımı yapmazsam olmazdı. Elimdeki kremi yüzüme yedirirken fazla ciddiydim. Cilt bakmı gerçekten ciddiyet istiyordu. İyice kremi yedirip son kez kendime baktım. Ardından şıpıdı şıpıdı banyodan çıktım. Odama açılan kapıyı açtığım sırada annem içeri girdi. Kızgın bakışlarını bile göremeden yerdeki kıyafetleri eliyle toplayı gülle misali suratıma fırlattı. ıslak saçlarımın üzerindeki siyah pantolonum ve yüzümün tam ortasına yapışan beyaz kalpli çorapla kalakaldım. Gözlerimi kırpıştırırken elimi yüzüme atıp çorabı aldım. Hala annemin şokunu atlatamamışken "Pasaklı ben seni çöplükte mi doğurdum ne? Bu ne mikropluk ya! Ben bu evde olmasam yemin ederim salonun ortasında bok olsa üzerinde atlayıp geçersin!" diye bağıra bağıra odadan çıktı. Cidden mi?! O kadar da mikrop değilim ben! "Anne yuh ya! Merak etme daha bokun üstünde atlama seviyesine gelmedim." Dedim ve adeta anırırken annem bir anda kapıda belirdi. Sol elindeki terliği yüzüme fırlattı. Anlık eğilip kurtuldum. "Iska-" Sözümü söyleyemeden ikinci terliği kafama yedim. Gelen terlik ile minik bir sarsılıp geriye düştüm. Bilerek bayılmış gibi yapıp kendimi yere attım. Ama cidden sert düşmüştüm! Yarın yanağım morarırsa dayak yeddiğimi düşünecekler! E artık bunu da yapmadım demem, gerçi benim denemediğim bir şey kaldı mı ki? Gerçekten bunu düşündüm. Düşünürken annemin feryadı ise beni gerçekten bayılta bilirdi. "Ay ben daha temizlik yaptıracaktım sana. Hay ben elimin ayarına ya. Bütün temizlik bana kaldı." Evet, evet yanlış duymadınız. benim annem beni gerçekten hizmet etmem için doğurmuş. Cidden şuracıkta ölsem umursamazdı. Gözlerim kapalı olsa da göz devirmeyi denedim. Annem bir kaçık bence! Tımarhane olsa onlar kabul etmez ya! Annem iflah olmaz bir temizlik hastasıydı. Şu yaşıma kadar beni beslediğine şükredeyim de iki rekat namaz kılayım. İçimden söylediklerimin aksine annem gidene kaadr hareketsiz kaldım. Gittiğinde sinirden saçma sapan ellerimi savurdum. Arkasından söylenirken aniden kapının açılmasıyla kendimi yatağa bıraktım. Tekrar bayılma modunu açmışken "Seni pis yalancı. Kalk dayınlar gelecek. Ders çalışmıyorsan gel yardım et!" Dedikten sonra ofladım. Annem ise kesin mutluluk dansını yapıyordur. Çünkü temizlik bana kaldı! _____________________________ Merhaba Sevgili Okurlarım bugünlük bu kadardı. Bölümü beğendiniz mi? Kaç gündür yoksunuz, kitap eskisi kadar güzel gelmiyor mu? Sizleri seviyorum. Bolca yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın lütfen. Öpüldünüz.😘 Bekliyorum sizi! |
0% |