Yeni Üyelik
63.
Bölüm

40. BÖLÜM

@nektariguzeli

Merhaba Sevgili Okurlarım bügün 40. Bölüm ile karşınızdayım.

Sizce bölümler nasıl gidiyor?

Size bölüm sonunda minik bir sır vereyim mi? Tabi birazcıcık kızabilirsiniz.😁

Ama bence olsun. Onlarınki çok farklı olacak.

Oy sınırı: 16

Neyse sizlei daha fazla tutmayayım. Sizleri seviyorum💖❤💕💋🥰😍

İyi okumalar.

 

Gece uyanmış ve etrafıma bakmıştım. Kaan hemen yanı başımda arkasına yaslanmış bir şekilde kollarına bana sarmış uyuyordu. Üzerimizde kırmızı bir pike vardı. Karşımda Göktuğ ve Arda vardı. Onlarda arkalarına yaslanmışlardı ve uyuyorlardı üzerlerinde mavi bir pike vardı. Arabadan getirmiş olmalılard hepimiz için. Elif ve Mina da birbirine yaslanmış bir şekilde uyuyordu, üzerlerinde sarı bir pike vardı. Araf ve Aysima da uyuyor olmalıydı. Bir tek ben uyanıktım ve her yerim ağrıyordu. Boynumu Kaan'ın omzuna yaslamış da olsam ağrı vardı. Yüzümü ekşiterek yerimden kalkmaya çalıştım. Ama Kaan'ın kolları yüzünden kalkamadım. Kollarını hafifçe kaldırdım ve tam çıkacakken daha sıkı sarıldı. Oflayarak Kaan'a döndüm. Hafifçe dürttüm.
"Kaan bıraksana bir." Dedim. Sesimi duymuş olacak ki başta mırın kırın etti. Sonra kısık ve kalın bir sesle "Nereye?" dedi. Gülmemek için zor

durarken "Kaan altıma mı işeyeyim, bıraksana. Tuvalete gidicem." dedim.

Yine kısık ve kalın bir sesle konuştu.

"Senin bugün niye bu kadar çişin geliyor ya? Offf! Git çabuk gel. Bekliyorum." Diye homurdandı. Kısık sesli gülerken kollarının arasından çıkıp yanağına minik bir buse kondurdum.

"E napayım yani şimdi? Mesanem fazla hızlıysa." Dediğimde uykuda olmasına rağmen o da güldü.

"Hadi hadi, çabuk gel." Dediğinde yanından ayrıldım. Uykum biraz açılmıştı ama tam değil. Sarhoş gibi bir sağa bir sola yalpalıyordum sjsjsj. Gözlerimi açık tutmaya çalışarak etrafa baktım. Biri ya da bir şey eksikti sanki. İyicene bizimkilere de baktım. Bir dakika Kutlu nerede? Etrafıma bir daha baktım. Boş koridora baktım ama yoktu. Ama çişimin de sabrı yoktu. Tuvalete acilen gitmem lazımdı yoksa dediklerim bir bir olacaktı. Önce tuvalete gidip sonra bakardım Kutlu'ya. Hızlı hızlı tuvalete doğru gittim. Tuvalete girip işimi de hızlıca hallettim. Kapıdan çıktım ki yan taraftaki kapı da açıldı. Kızlar ve erkekler tuvaleti yan yanaydı. Erkekler tuvaletiydi açılan kapı. Korkuyla yerimden zıplarken hızla o kapıya döndüm ve kimi göreyim? Kutlu'yu. Uyku mahruru gözleri ile komik bir ifadeyle bana bakıyordu. Elimi ağzıma atıp damağıma baş parmağımı bastırdım.

"Tövbe tövbe ne yapıyon Kutlu? Ödümü bir taraflarıma kaçırttım." Derken güldüm. O da güldü.

"Sen tuvalette ne yapıyorsan ben de onu yapıyorum Mavimtırak. Ne yapayım ya tuvalette?" Dedi gülerken. Gülerken ters ters ona bakmaya çalıştım.

"Ben onu sormadım sapık Kutlu. Her neyse. Ben de neredesin diye sana bakacaktım zaten. Yerde ararken gökten düştün." Güldü.

"O yerde ararken gökte bulmak değil miydi? Ne ara yerde ararken gökten düşmek oldu?" O kıs kıs gülerken tip bir bakış attım. Elimi saçlarıma atıp omzumdan savurdum.

"Canım benim bu Mavimtırak özdeyişidir. Gerçi sen nereden bileceksin? Hıh." Yaparken bizimkilerin yanına doğru ilerliyorduk.

"Bilmiyordum ama artık öğrendim Mavimtırak. Yani mantıkken ben nereden bileyim kızım?" Dedi ellerini iki yana açarak. Oflayıp omzuna bir tane sille patlattım.

"Yürü Kutlu yürü! İki hava attırmıyorsun." Gülerek bana ayak uydurdu. Birkaç adımdan sonra bizimkilerin yanına varmıştık. Kaan'ın yanına giderken Kutlu da kendi yerine gitmişti. Tam iyi geceler diyecekken aklıma Aysima geldi. Bir baksam iyi olurdu. Tekrar yerimden kalkarak Aysima'nın odasına doğru ilerlemeye başladım.

"Mavimtırak nereye?" Diye arkamdan seslendi Kutlu.

"Aysima'ya bir bakıp geliyorm." Dedim ama birkaç saniye sonra onu da yanımda buldum.

"Ben de bakıcam." Diyerek benimle aynı hizada yürümeye başladı. Omuz silkerek kapının önüne kadar yürüdüm. Yavaşça kapıyı aralayıp içeri girdim. Tabi arkamdan da Kutlu girdi. Karanlık odada gözlerimi gezdirerek etrafa baktım. Önce Araf'ı gördüm. Kafası arkasına atılı bir şekilde uyuyordu. Adem elması ve yüzünün bir kısmına yın ışığı vuruyordu. Abimize bakın tablo gibi sjsjsjjs. Kutlu da hemen arkamdan gelmiş. Kafasını öne doğru uzatarak Araf'a bakıyordu.

"Adama bak tablo gibi. Kız olsaydım kesin buna aşık olurdum hee." Dedi. Elimin tersini kendim ve onu ağzının üzerine yapıştırdım. Kısık bir sesle "Sus, uyandıracaksın onalrı. Sonra Araf'a iltifatlarını edersin." dediklerime kafa sallayarak sustu. Ben de elimi ikimizin ağzından da çektim. Birkaç adım sessizce öne attım. Biraz daha dikketli bakarak Aysima'ya bakmaya çalıştım. Ama yatağında değil gibiydi. Tam paniklemiştim ki Araf'ın yakınında bir karaltı gördüm. Elindeki örtüyü Araf'ın üzerine örtüyor gibiydi. Biraz daha yaklaştım ve Aysima'yı gördüm. Elindeki siyah pikeyi Araf'ın üzerine örtüyordu. Haata örtmüştü. Eliyle üzerinden atmasın diye pikeyi yanlara doğru sokuşturuyordu. Bizi fark etmemişti çünkü işine iyicene odaklanmıştı. Sessizce Aysima'ya doğru ilerleyerek ona seslendim.

"Aysima, pişt!" Sesimle korkuyla arkasına yani bize dönmüştü. İki büklümdü. Yarası sızlıyor omalıydı. Yanına iyicene sokularak Kutlu ile koluna girdik. Yatağına dikkatlice yatırıp başının ucuna iliştik.

"Sen yaralısın niye kalkıyorsun? Seslenseydin bana." Dedim. Omuz silkti yavaşça.

"Ne yapayım? Hasta olacaktı." Başımı iki yana sallarken konuştum. "Tamam, aşıksın da kendine de acı be gülüm. Aç bakayım yaranı." Dedim. Kutlu dediklerimle kapıya doğru ilerledi.

"Bir şey olursa bana seslenirsiniz, ben yatmaya gidiyorum. Aysima sen de bir daha ayağa kalkma, dikişlerin patlar." Dediken sonra çıktı. Lambayı açtıp Aysima'nın yarasını açmasına bekledim. Yavaşça doğrulmuştu. Elimi atıp önlüğünü biraz kaldırıp yarasına baktım. Düzgün bakmak adına örtüyü iyicene yukarı sıyırıp Aysima'nın eline tutuşturdum.

"Tut şunu, düzgün bakayım yarana." Dedim. Kıyafeti iyicene yıukarı sıyrılmıştı. Vücudunun ön tarafında şu an sadece omuzları kapalıydı. Elimi bandaja doğru atıp hafifçe bandajı çektim. Yarası hafifçe kanamıştı. Elimi komidine atıp çekmecelere baktım. Bandajını değiştirmem gerekiyordu. Kanlanmıştı bandaj, mikrop kapardı belki.

Tamamen ellerimi ondan ayırıp çekmeceye eğildim. Minik bir yardım kiti çıkardım. Tam kalkmıştım ki kalın bir ses duydum.

"Noluyor burada? Yaran mı kanadı Aysima?!" Diyen telaşlı bir sesti. Eğildiğim yerden kalkıp baktım. Araf ayağa kalkmış Aysima'ya eğilmiş, yarasına bakıyordu. Aysima ise kıpkırmızı bir şekilde bana. Utançtan kıpkırmızı olmuştu. Yanakları renkten renge giriyordu. Aysima beyaz tenliydi bir de sjsjsjjs. Araf ise bunun farkında olmayarak elini bana doğru uzattım ama konuşmadı. Anlamıştım, sessizce kiti ona uzatıp minik adımlarla dışarı çıktım.

Aysima arkamdam küfürler ediyordu kesinlikle.

AYSİMA'DAN...

Şu an utanç içinde yanıyordum. Alev aldım hatta. Mavi yere eğilmiş kiti alırken ben sabit bir şekilde oturuyor, yukarı sıyrık olan kıyafetimi tutuyordum. Bir yandan da Araf'a bakıyordum. Uyanırsa mahfolurdum. Bir an önce bu olayın bitmesini umarak Mavi'nin kalkmasını bekliyordum. Mavi tam kiti almış kalkarken Araf'ın sesini duydum.

"Noluyor burada? Yaran mı kanadı Aysima?!" Telaşlıydı sesi. Mavi daha kalkmadan bir adımla yanıma sokuldu. Hızla eğilip elini yarama attı. Tenimdeki dikişlere hafifçe dokundu. Kaskatı kesilmiş bir şekilde ona bakarken yanaklarımın ısındığını hissediyordum. Ama bu normal bir ısınma değildi. Bildiğiniz yanağım önce pembe, sonra kırmızı, sonra da mora dönmüştü utançtan. Ama Araf bunun farkında değildi. Biraz panik gibiydi ama soğuk ifadesinin yanında kırıntı kadar kalıyordu bu endişesi. Bir dakika o benim için mi panik olmuştu? Benim için edişelenmiş miydi?

Gözlerim pörtlerken ne yapacağımı bilemedim. Elim mavi yeşil tonu olan hasta kıyafetimdeyken her yerim gözüküyordu. Mor sütyenim de cabasıydı. Her şeyim ortadaydı. Kulaklarım da artık kırmızıydı. Mavi'ye bakıyordum çaresizce. Çünkü Araf elini Mavi'ye uzatmış, bekliyordu. 'Yapma' der gibi baktım Mavi'ye. Ama o dünden razıydı zaten. Pis enişteci!

Elindeki kiti Araf'a uzattı, sonra da sinsi adımlarla odadan sıvıştı. Baş başa kalınca daha da gerildim. Alt dudağım dişlerimin arasındayken biraz sert ısırmış olmalıyım ki ağzıma kan tadı bulaştı ama fazla kan çeneme de damladı sanırım. Öylece Araf dışındaki her yere bakarken kıyafetimi tutan elimle dudağımdaki kanı sildim. Ben etrafa öylece bakarken Araf sessizliği bozdu.

"Nasıl becerdin dikişlerini kanatmayı? " Diyerek kiti açtı. Hafifçe yanıma sokulup daha da eğildi göğsüme yani yarama doğru. Kafasını eğip kite baktı İçindeki pamuğu alırken tendürdiyot döktü biraz. Kafasını iyice eğerken hafif uzun olan saçları tenime değmiş, gıdıklandırıyordu. Kömür karası saçları beyaz tenimle çok zıttı.

Kafasını kaldırıp yaraya tendürdiyotlu pamuğu sürttü. Hafif kanamıştı zaten. Bu yüzden sadece etrafını temizliyordu. Başımı önüme eğip dikişlerime baktım. Bakarken biraz fazla eğilmiş olamlıyım ki hem canım acıdı hem de kafamız çarptı. Dudaklarımdan minik bir inleme kaçarken hızla kafasını kaldırdı.

"Acıttım mı?" Acıdı mı dememişti. Acıttım mı demişti. Yüzümü buruştururken kafamı iki yana salladım ama o görmemişti. Hafifçe bana yaklaşıp üflemeye başlamıştı. Ben donakalırken o biraz daha üfledi. Sonra kafasını kaldırıp bana baktı.

"Daha iyi oldu mu?" Dedi. Ona bakakalırken başımı hafifçe sallayarak onayladım. Sonra biraz daha üfledi. Her pamuğu sürtüşünde bir daha üfledi. Ilık nefesi tenime çarpıyor, içimi bir hoş ediyordu. Dudakları tenimin sadece biraz uzağındaydı. Son kez pamuğu sürtüp son kez üflemek adına dudaklarını araladı. O üflerken bir anda yavaşça tenime değen dudaklarıyla irkildim. Gözlerim sonuna kada raçılırken o hiç bir şey olmamış gibi çekildi. Ama ifadesinde bir kırılma va gibiydi. O da bunu beklemiyor olmalıydı. Hızlıca ifadesini topladı. Az önceki ifadesi yerine eski soğuk ifadesi geldi.

Kitten yapışan kare yara bandını çıkardı. Yavaşça, canımı acıtmadan yapıştırdı. Uzun ve damarlı parmakları tenimi yara bandını yapıştırmak adına ovaladı. İyicene yapıştırdıktan sonra yanımdan kalkıp kiti kapattı. Çekmeceye eğilip kiti eski yerine koydu. Sonra kalkıp koltuğa geçerken bir anda konuştu.

"Elinle vücudunun ön tarafını açık tutmaya devam edecek misin?" Dedikleriyle şaşkına döndüm. Ben üzeriimi kapatmamış mıydım? Elimi utançla yanarken hızla aşağı indirdim.

"Yavaş." Dedi yandan. Ama umursamadan hızlıca yatağa girmeye çalıştım. Ama canım yanınca inleyerek kalakaldım. Utançla gözlerimi kapatıp içimden kendime belalar okudum. Bugün kaç kere rezil oldum hiç bilmiyorum.

.Hızla ayağa fırlamış olmalı ki ellerini belimde hissettim. Dokunduğu yer uyuşurken tamamen hareketsiz kaldım. Elleri belimi sararak dikkatli bir şekilde beni yatağa yatırdı. Bir yandanda söyleniyordu.

"Neden yavaş olmuyorsun ki? Canın yanacak. Sanki az önce görmedim vücudunu daha niye kaçıyorsun?" Kısık sesle kendi kendine söyleniyordu. Benim duyduğumdan habersiz gibiydi. Artık utançtan kızaramayacak haldeydim. Ağlamak istiyordum. Cidden bir insan bu kadar rezil olabilir miydi? Galiba rekortmenim djdjjdj. Bir de içimden ağlanacak halime gülüyorum. Allah'ım sen bana yardım et! Ben kendimle uğraşmak istemiyorum artık!

Sedyenin diğer ucunda kalan örtüyü kavradığı gibi üzerimi sıkı sıkı örttü. Eliyle benim ona yaptığım gibi ama onun bunu bilmediği hareketi yaptı. İyicene yanlara sokuşturdu örtüyü. Ondan sonra bana ters ters bakarak ışığı kapatıp koltuğuna geçti.

"Ayağa kalkma ve uyu artık. Vücudun zaten dirençsiz. Yarına yorgun uyanırsın." Diyerek üzerine hiçbir şey örtmeden kafasını arkaya atıp kollarını birbirine sardı. Nasıl ve nereden bu cesaret geldi bilmiyorum ama yaptım yapacağımı.

"Şeyy."

Mırıltıyla konuştu. "Ney?" İçim bir tuhaf olurken konuşmaya devam ettim ama konuşmak denirse.

"Şey işte."

Oflayarak konuştu. "Ney işte?" Tam ağzımı açacakken lafımı ağzıma tıktı.

"Şeyleyip durma, sinirimi de bozma. Ne söyleyeceksen söyle artık." Deyince hemencecik söyledim.

"Üzerini yanındaki siyah pikeyle ört." edim, derin bir de yutkundum tabi ki. Ama ondan ses gelmedi sadece birkaç hışırtı gelmişti.

"Örttün mü üstüne?" Dedim kalan cesaretimle. Onaylayan bir mırıltı geldi kulağıma. Hafifçe gülümseyip bu defa gözlerimi kapadım.

_______________________

Merhaba Sevgili Okurlarım bugünlük bu kadardı.

Bu bölüm en uzun bölüm oldu. Kelime sayısı bin altı yüzü geçti, bin yedi yüz olmak üzere. Belki de oldu, bilemiyorum.

Bölüm sonu size minik bir sır verecektim. O sır: Aysima ve Araf'ın ilişkisi biraz daha çetrefilli olacak. Mavi ve Kaan gibi hızlı olmayacak ve bu ilişkilerini kendi kitaplarında göreceksiniz. Onların ki biraz farklı olacak.

Bölüm nasıldı?

Araf nasıl? Aysima ile yakışıyorlar mı?

Bol bol yorum bekliyorum ve tabi ki de oy.

Sizleri seviyorum, görüşürüz💕

Loading...
0%