@neobangh
|
Emniyet kemerini çıkarırken, yan koltukta Ertan'a döndüm. Ertan da elini uzatıp kulağıma, küpe taktı. Ne kadar yakından bakılırsa bakılsın, kamera olduğu anlaşılmayacak bir küpe. "Dikkatli ol tamam mı?" kafamla onayladım. Duygusuz gözlerime alışmıştı Ertan. "Bunu bana demene gerek yok." "Biricik ajanımız olsan da, sen benim hâlâ ilk göz ağrımsın." gözlerine bakarken, elimle hafifçe göğsüne vurdum. Ruhumda tek bir duygu yoktu. Sadece Ertan'a olan saygım. "Merak etme." gülümsedi ve göz kırptı. "Kamera ve mikrofon hazır güzelim." "Tamamdır. Gittim ben." Arabadan indim ve lüks restoranta yürüdüm. Bugün, en önemli görevimi tamamlayacaktım. Kuruluşun en önemli ajanı olduğumu, bu başarıyla kanıtlayacaktım. Resepsiyonist, beni gördüğünde hemen gülümsedi. Başka bir görevli ceketimi alırken teşekkür ettim. "Hoşgeldiniz Arya Hanım. Melih Beyler İçeride.Size eşlik etsinler lütfen." "Teşekkürler." Melih denen, birçok şerefsizin bulunduğu masaya gelip tebessüm ettim. "Beyler, erkencisiniz." büyük iş adamlı görünümlü şerefsizler. Yanlarında gördüğüm kadınlara şaşırmadım. Karıları olmasına rağmen böyle salaklardı. Boş yere oturduğumda herkes beni selamladı. Tamer denen it konuştu. "Bir kırmızı bu kadar yakışabilir, Arya Hanım. Kocanızın yerinde olsam, piranaların içine tek başına bırakamazdım sizi." sahte bir şekilde kıkırdadım, onlara son derece gerçekti. "Kocam bana güveniyor Tamer Bey. Gözlerinizi benden çekin lütfen." alayla konuştum. Sözde kocam, bu görevde benimleydi. Kocam başarılı, ama karanlık işler yapan bir savcı ve bende avukattım. Bu masanın ihtiyacı olan şeyler. "Siz böyle burada otururken nasıl bakmam." Tamer'e gülümsedim. "O zaman, bakmanıza izin verebilirim." masa da gülme sesleri yankılanırken, Mert Bey konuştu. "Sizin yemeğinizi sipariş edelim Arya Hanım." iki parmağını kaldırması ile gelen bu garson, yeterince şüpheliydi. Önüme servis açarken, başka bir garson da kırmızı şarap koydu. Mert orospusu ne planladı acaba. Ona tebessümle bakarken, masada ki en tehlikeli adam olan Melih konuştu. "Kocanız, Aras Bey. Bize eşlik etmeyecek mi?" "Onun bir sürü işi var. Biliyorsunuz ki bu gece önemli bir güne adım atacağız." "Sorun çıkmayacak değil mi? Çünkü bilirsin, yoluma çıkan en ufak bir taşı, paramparça etmeden bırakmam." Tebessüm ettim. "Siz bize güvenin Melih Bey. Her şey gece 2'de hazır olacak." "Size güveniyorum. Umarım pişman olacağınız şeyler yapmazsınız." tebessümle baktım. "Merak etmeyin. O işi biz halledeceğiz. Peki paketler?" paket dediğimde, çocuklar ve kadınlardı. Onların üzerinde bir sürü şey yapıp, o insanların içine uyuşturucu koyarak gönderiyordu. Bu snearyo yeterince tanıdıktı ve zaman önemliydi. Tek bir saniye bile. Onları ve yeni gelen insanları kurtaracaktık. "Onlar da gelecekler. Büyük bir teslimat olacak sonuçta." "Biz dediğimiz saatte, Aras ile orada olacağız. Tek bir polis bile anlamadan, paketler çoktan gitmiş olacak." "Öyle olsa iyi olur Arya. Kocandan çok sana güvendiğimi unutma." Gülümsedim. Beni süzdü ve o da gülümsedi. "Başarılı ve güzel avukatımıza." kadehi kaldırdığında, hepimiz içkimizden bir yudum aldık. Ben hariç. Mert itine güvenmiyordum. "İzninizle, tuvalete gideceğim." "Eşlik etmemi ister misin?" hepimiz, Mert'in yaptığı aptal şakaya güldük ve çantamı alıp tuvalete adımladım. Bana servis açan garsonu bulmalıydım. Tuvalete girerken, çantamı tezgaha bıraktım ve rujumu çıkardım. Ardımdan girene bakma gereği duymadım. Gelişmiş koku duyumla, Melih'ti. Arkamda durduğunda, aynada gözlerine bakarak rujumu sürdüm. Melih yaşlı da olsa yaşını göstermeyen yakışıklı bir adamdı. Sonu ise idamdı. "Bir şey mi lazımdı Melih Bey?" kollarını belime dolarken tebessüm ettim. Ajanlıkta duygu yasaktı ve gerekirse başkalarıyla yatacak şekilde eğitilmiştik. Yani zaferde her yol mübahtır. Melih, kollarını belime daha sıkı dolayıp boynuma eğildi ve öpücükler kondururken, rujumu sürmeyi bitirdim. "Kokun çok güzel. Bağımlı olmak isteyecek kadar güzel." kıkırdadım. "Bu asla gülümsemeyen, Melih Beyin sözleri mi?" "Kesinlikle güzelim. O kadar duru bir güzelliğin var ki, varlığın gerçek mi kontrol etmek istedim." aptal herif. "Şimdi emin misiniz?" aslın da ona kur yaparsam, tam zamanıydı. Daha fazla şey öğrenirdim. "Emin değilim." diyerek çenemi tutup kendine çevirdi. Yeni ruj surdüğüm dudağıma baktı. Baş parmağı ile alt dudağımı okşadı. "Neden emin değilsiniz?" "Emin olmak isterim." Belimi kavrayıp önüme döndürdü ve kendine çekti. Dudaklarımı öpmeye başlarken, ellerim beline dolandı ve öpücüğüne karşılık vermeye başladım. Büyük bir arzu ile öperken, şarap kırmızısı elbisimden, kalçalarımı tutup tezgaha oturttu. Dilini ağzıma gönderdiğinde midem bulandı. Ellerim saçlarında dolaşırken karşılık vermeye devam ettim, onun gibi arzulu görünüyordum. Ta ki kapı tıklanana kadar. İstemeyerek geri çekilirken boynuma öpücükler kondurdu. "Sikeyim, bağımlılık yapıyorsun. Aras piçi çok şanslı." kıkırdadım. "Masa anlamadan, dönün Melih Bey." son kez sıkı bir öpücük bırakıp geri çekildi. Ben de elimle, onun ruj bulaşan dudaklarını sildim. Göz kırpıp kapıyı açtı ve kadına öldürücü bir bakış atıp gitti. Sırıtarak elimde ki cep saatini çantama koydum. Bu cep saati, önemliydi.
|
0% |