@neptun29_
|
Normal bir gündü. Her zamanki gibi uyanmıştım ama gördüğüm rüya beni derinden etkilemişti. Normalde uyanır uyanmaz rüyalarımı unuturum, ama bu rüyayı ne yaparsam yapayım unutamıyordum. Anneme anlattım, hayal gücüm olduğunu, hepsinin benim ürettiğim şeyler olduğunu söyledi. Ancak aklımdan bir türlü çıkmıyordu ve başım ağrıyordu. Annem hep aynı şeyi tekrar edip duruyordu: "Hayal gücün." Oysa ben bunların hiçbirini düşünmemiştim. Bu, benim hayal gücümün ötesinde bir şey gibi geliyordu. Adım Gabriel, bugün müzik atölyesine gitmem gerekiyordu, diğer adıyla müzik kursuna.
Bu arada mükemmel bir yeteneğim var: gitar çalabiliyorum. En çok ilgim akustik gitarlara. Birçok enstrümanı çalabiliyorum ama başımın ağrısı gittikçe artıyordu. Ağrı kesici hap alıp evden çıktım; çantamda gitarım ve telefonum vardı. Normal bir şekilde otobüse bindim.
O kadar güçlü bir kramp girmişti ki elime, başıma götürdüm. Daha sonra bir yerden destek aldım ve başım dönmeye başladı. Bir anda geçer gibi oldu. Parmaklarımdaki yüzüklerden biri garip bir şekilde parlıyordu. Bu, ailemin bana küçüklüğümden beri verdiği antika bir yüzüktü. Üzerinde yıldız işareti vardı Büyük büyük dedemden kalmıştı.Ancak ben inanmıyordum çünkü yüzük yepyeni duruyordu. Küçüklüğümden beri parmağımda takardım, çıkartmazdım; bana uğur getirdiğini düşünürdüm. Parladığını hiç görmemiştim. Bu bana tuhaf gelmişti. Aklıma bir anda gördüğüm rüya geldi:
Rüyamda bir gezegen var ve adı Efindiraya. Gezegen dünyaya benziyordu ama dünya kadar adaletsiz değil, daha adaletliydi. Bu huzurlu topraklarda acımasız bir işgalci ve açgözlü bir hükümdar vardı; adı Traicionero. Burayı işgal ordusuyla ele geçirmişti ve buranın kralı bütün gücünü bir yüzüğe aktarıp bir bebeğe vermişti. Diğer iki kral ve kraliçe de, Okyanus Kralı bir deniz kabuğundan yapılan kolyeye, Kelebek Kraliçesi ise bir kelebekli küpeye gücünü hapsetmişti. Rüyamda, yıldız prensi ben oluyordum ve bu gezegen benden yardım istiyordu.
Bu olamazdı, imkansızdı. Ancak parmağımda rüyamda gördüğüm yüzüğün aynısından bir yüzük taşıyordum ve yüzük parlıyordu. Rüyam gerçekse cidden çok şaşırtıcı olacaktı. Böyle şeyler genellikle çizgi filmlerde olurdu. Nihayet otobüs durdu ve müzik atölyesine geldim. Birkaç deneme yaptıktan sonra birkaç şarkı çaldım ve müzik atölyesinin en iyisi bendim. Daha sonra otobüse bindim ve eve döndüm. Saat 6.30 civarıydı.
Yatağımda uzanmış telefona bakıyordum. Bir anda başıma öyle kuvvetli bir ağrı girdi ki bayılmak üzereydim. Etraf bulanıklaştı, gözüm karardı ve bayıldım. Gözümü hastanede değil, yatağımda açtım. Olağanüstü bir şekilde kimse beni fark etmemişti. Normalde böyle durumlarda fark edilirdim.
Daha sonra aşağıda yemeğe indim. Ailem varlıklı bir aile değildi, annem moda tasarımcısı, babam ise bir fabrikanın genel müdürüydü. Yemek yedikten sonra odaya çıktım ve gitarımı çalmaya başladım. O kadar uzun süre çalmıştım ki bir saat geçmek üzereydi. Çok yorulmuştum ve parmaklarım ağrıyordu. Ancak yine de çok güzel çalıyordum.
Dolabımı açıp pijamamı alacaktım, dolabın kapağını açtığımda bir kitap düştü. Salona doğru yürüdüm, anneme ve babama gösterdim. Babam bunu bana aldığını söyledi. Ona teşekkür ettim ve odama çıktım. Ancak babam bunu söylerken tereddüt etmişti. Kitaplığıma koydum. Kitap okumayı sevdiğimi bildiği için almış olmalıydı, ama neden tereddüt ettiğini anlamamıştım. Parmağımdaki yüzük artık daha fazla parlamaya başlamıştı, hiç sönmüyordu. Sanki bir şey benden yardım istiyordu. Gördüğüm rüyanın etkisi olduğunu düşünerek bu düşünceleri bir kenara bırakıp güzel şeylere odaklanmaya çalıştım. Ancak tekrar başıma bir ağrı girdi. Bu sefer bayılmadım ama gözlerim hafifçe karardı. Tekrar başım ağrırsa anneme söyleyecektim.
Başım ağrıyordu ve bir türlü geçmek bilmiyordu. Telefonun başında oturmuş sosyal medyada birkaç video izliyordum ama ağrım o kadar arttı ki galiba bayılacaktım. Annemin yanına gitmek istiyordum fakat bir şey beni engelliyordu. Saat 11.30 olmuştu. Yatağa yatmıştım, neler yaptığımı hatırlamıyordum. Belki bayılmamak için birkaç şey yapmış olabilirim ama ne yaptığımı kesinlikle bilmiyordum.
Odanın ışığı kapalıydı, etrafa ışık saçılıyordu, sanki odada bir lamba yanıyormuş gibi. Başımın ağrısı geçmemişti, daha da artmıştı. İlaç içmeye kalkmıştım ama başım o kadar dönüyordu ki yere çömeldim. Neden böyle olmuştu ki? Her zamanki gibi normal geçmesi gerekiyordu. Yaz tatili bitmek üzereydi ve 9. sınıfa geçecektim. Ancak neden böyle olmuştu ki? Neden böyle bir rüya görüp sonra aynı olaylar tuhaf bir şekilde gerçekleşmişti? Yoksa gördüğüm rüya mı gerçekleşmeliydi?
Bu düşünceler içinde bayılma derecesine gelmişken ayağa kalktım, mutfağa gidip ilaç içtim ve odama döndüm. Yatağa yattım ama ağrı kesici bile geçirmedi. Anneme söylemeye gitmek istiyordum ama yatağımdan kalkamıyordum. Başımın ağrısı canımı çok sıkıyordu. Belki hastaneye gidersem geçerdi.
Bu hallerin hepsi geçecek, diye düşündüm. Günlüğüme yazmaya başlayacaktım. Günlüğüme saçma bir hayal gücüne kapıldığımı yazacağım ve tüm bu olayları unutmamaya çalışacağım. Ama önce bu olayların geçmesi gerekiyordu. Kafamın ağrısı bayılmama neden olmuştu.
---
|
0% |