@nesaaylahikayler
|
1. Bölüm sizlere merhaba diyorum💐
Saygı içinde her türlü yorum ve eleştiriye açığım 🌸
21.06.2028
Hayat karanlık bir girdaptı seni kendi kötülüklerine çeken bir kara girdap Aile ise bazen seni bu girdaba düşmemen için senin elini sımsıkı tutar bazende seni o girdaba kendi iter Ailem beni bi girdabın içine atmamışlardı belki ama ölümleriyle kendimi karanlıkta bulmuştu onlardan geriye adım ve hayallerim kalmıştı Babam Kenan Tufandan kalan ululuk ve yüceliği simgeleyen ve ondan kalan ismim ve soyismim Esna Tufan'dı Annem Neslihan Kızıl Tufandan kalan ise yeşil gözlerim ve asiliyimdi 2016 Van'da askeri karagahta yapılan suikaste annem ve babamın şehit haberi ile babaannem beni yanına Çanakkaleye götürdü Bir süre bana baktıktan sonra İstanbul'datıp kazanmış hem okuyup hem çalışıyordum Şimdi ise atamam Hakkari'ye çıkmıştı oraya gidecektim babamın eski dostu Murat Amca bir şekilde geliceğimi öğrenmişti bu duruma az da Olsa canı sıkılmıştı severdi babamı gözü gibi bakardı bana Hakkari'ye atamamın çıkması onu tedirgin etmişti ama en azından gözümün önüdesin demişti valizleri kapıya doğru çıkardığımda holdeki boy aynasında son kez kendime baktım gür kahve saçlarımı düzeltim göz ucuyla evi tekrar kontrol edip kapıyı iyice kilitlediğimden emin olup valizimi alıp çağırdığım taksite bindim Camdan dışarı izlerken kulaklarıma dolan şarkı sesi ile mırıldanmaya başlamış olduğumu bile fark etmemiştim
Tut elimi bur'dan gidelim Olmaz demeden dinle beni bi Rüzgarım söndü dindi ateşim Ah bebeğim ben hâlâ deliyim
Sen yokken ne gece ne de gündüz ne ay var ne tek bi yıldız her yer karanlık ve ıssız göremiyorum
Taksi havalimanının önünde durduğunda ücretimi ödeyip araçtan indim valizimi sıkıca tutup yürümeye başladım
Karanlığı üstümde hissederken insanların sıcak cana yakın vedaları içimi ısıtmıştı çoğu ailenin yüzünde hüzün vardı vedalar hep hüzün kaplardı ben ne annemle ne babamla vedalaşabilmiştim
Koltuk numarama ilerleyip yerime oturdun verilen anonsla beraber kemerimi taktım
İstanbul/Hakkari uçakla yaklaşık 2 saat sürüyordu
Yolculuk boyu müzik dinleyip uyumuştum saatin erken olmasına rağmen en ufak yolculukta zaten beni bir yorgunluk basardı
Uçak indiğim gibi Murat Amcanın araması telefonumda belirdi "Alo Murat amca" Dediğim gibi rahat bir nefes verdi " Esna güzel kızım indinmi uçaktan" " Merak etme indim amca birazdan taksiyle bana tutuğun eve geçeceğim" demiştimki hemen " ben seni alıcam hiç taksi filan çağırmıyorsun geliyorum" Demesiyle yüzümde gülümseme oluştu " pekala bekliyorum" demiştim
Dışarı doğru adımlarken gözüme kestirdiğim banka doğru ilerlemiştim
Oturduğum bankta kulaklığımı tekrar takmıştım müzik bana göre kaçış noktasıydı kalabalıktan nefret ederdim kendi içimde kalabalığı dindirmek için müzik dinlerdim kimseyle iletişim kuramam istemediğim yine kulaklığımı takar dışarda olan herkesle bütün bağlantılı keserdim
Önümde duran siyah araçla kaşlarım çatılmışstı arabadan inen Murat amca ile yüzümde ufak bir tebessüm oluştu ancak şöför koltuğunda başak biri vardı " Güzel kızım" diyerek bana sarılmıştı sarılmasına karşılık " amca" Diye mırıldanmıştım Garip bir histi nerdeyse yıllardır görüşmüyordum garip bir şefkat hissediyordum " Pars Oğlum bi bağajı aç hele" demişti Murat amca Pars bagajı açtığında aşağı inmişti siyah saçları kahverengi gözleri vardı ama gözleri daha çok kehribar gibiydi sanırım tam çözememiştim oldukça iri yarı yaklaşık 1.90 geçen boyu vardı elimdeki bavula uzanıp bagaja koydu
Ardından sadece ufak bir teşekkürde bulunmuştum arabaya bindiğim gibi arkamdan kapımı kapatmıştı " Esna kızım buraya geldin ama burda yapabilecekmisin çiçeğim" demişti Buraya alışabilirmiyidim bilmiyorum ama dayanabilirdim Burda yapabilirdim her ne olursa olsun bir şekilde dayanmayı güçlü durmayı öğrenmiştim " merak etme sen beni yapamayacağım bir şey yok amca hem sen düşünme beni"
Buraya geldiğim için kendini hep bana karşı sorumluluğu olduğunu düşünecekti ve bu beni ister istemez huzursuz hissettiriyor
Murat amca yaralı bir adamdı bu hayattaki canımdan çok karısını kanserden kaybetmişti yarım kalmıştı Hala parmağında karısının yüzüğünü takıyordu İnsanlar bazen sevdikleriyle sınanıyordu Şimdi yapayalnız bir hayat yaşıyordu onun artık sadece vatanı vardı Tek derdi şehit olup karısı Leyla'nın yanına gitmekti Bazı hayatlar yarım kalıyordu kimi dünyadan göçerek kimi bu dünyadan gidenlerle yarım kalıyordu
Murat amcamın hayatı böyleydi içinde derin bir acı saklıyordu
"Ee kızım Babaannenin sağlığı nasıl" 72 yaşında olmasına rağmen dimdik ayakta duruyordu asla yaşlandığınıda kabul etmezdi bir haylide huysuzdu " iyi Hatice sultana bir şey olurmu o önce beni gömecek" Murat amcada kısa bir kahkaha dökülmüştü o sırada dikiz aynasında Parsın kehribarlığıyla yeşilerim karışmıştı
Gözleri güzeldi "Pars oğlum şuraya park et "
Dediğinde pars kafa sallamıştı fazla sessizdi Arabadan indiğimde Pars valizimi bagajdan çıkarmıştı valizime uzandığım an beni durdurmuştu " Ben taşırım" kısa ve özdü Arkasından onu takip ettim
Binaya girdiğimiz dairemin kapısını pars valizi hole bıraktı kendini kanepeye attı açtı ev oldukça ferah duruyordu 1+1 di Ama balkonunda ve salonda Saksılara dikili renkli menekşeler vardı Balkonumda ise pembe ve kırmızı güller vardı Sol tarafta ise sadece bir adet beyaz gül " Esnam bunları ben yetiştirmiştim leylam dan kalanlar ama senin daha iyi bakacağına ama özellikle beyaz güllü senin için getirdim ona gözün gibi bak" dediğinde gülümsemiştim " bakarım tabi amca"dediğimde telefonu çalıp Mutfağa doğru geçmişti amacam
Gözlerim parsa kaydığında telefonla ilgileniyordu Kısa bir an bana baktı "Çok sessizsin yorgunda duruyorsun" Demiştim çekingen bir tonla ama başım ve bakışlarım dikti
"Başım ağrıyor sadece üzerinize alınacağınız bir durum yok esna hanım" pekala dercesine kafa sallamış yanına oturmuştum Bir süre sonra zilim çalmasıyla kaşlarım çatılmıştı Benle birlikte parsta ayaklanmıştı " birinimi bekliyordunuz" demiştim " ev senin birini çağıracak olsam kendi evime çağırırdım"
Garip ve soğuk biri anlaşılan fazlasıyla tersti gıcık herif Kapıyı açtığında bir kurye vardı Kuryenin elindeki paketleri alıp kapıyı kapatıp salona geçti Peşinden ilerlediğimde paketi açıyordu yemek sipariş vermişti 3 adet ayran ve döner ekmek ti Amcam masaya geçmişti " Saol oğlum iyi düşünmüşsün" Dediğinde " kızım hadi gel" sesini duyup masaya ilerledim tam karşısındaydım " teşekkürler" diye mırıldandığım "Ne demek afiyet olsun esna hanım" demişti oldukça resmiydi Yemeği yerken ara sıra kaçamak bakışlar atıyordum niye yapıyordum bunu bilmiyorum ama ona karşı içimde bir merak oluştu Gözleri, gözleri kafamda karmaşıklığa neden oluyordu tanıdık gibiydi kehribarlığı
Yemekleri yedikten sonra çöpleri toparlamıştım Amcamlar gitmişlerdi saat gece yarısına geliyordu yorgun olmama rağmen uyku tutmuyordu Nedeni bilinmeyen bir karanlık kaplamıştı sanki içime, gecenin huzursuzluğu üzerimdeydi hava fazlasıyla basıktı Yatağa girip gözlerimi kapatıp uyumaya çalışıyordum En sonunda kendimi uykuya bıraktım
🌻
Geçmişin yaraları kapanmazdı zamanla kabuk bağlardı ama o kabul soyulur tekrar kanardı Bunları bir kenara bırakıp sadece vatanını ve milletini daima korumaya yemin etmiş
Murat Albayla, Pars Alaz askeriyeye geçmişlerdi oldukça ciddi bir şekilde askeriyenin koridorunda sert adımlarla yürüyorlardı " Pars Kartallar hazırlasın harita odasında toplansın" dedi Murat albay Pars kaşları çatık bir ifadeyle başıyla onay verip " hemen komutanım" dediğinde
Pars askeri kışlaya ilerlemişti Odanın kapısını açtığı gibi kartal timi ayaklanıp hazır ola geçmişti " Emret Komutanım"dediklerinde Pars aynı ciddiyetle devam edip " Hazırlanın harita odasına çabuk" Demişti Kartal timi anlamıştı Erbile girecekler büyük ihtimalle, kendi evlerinden ayrılıp askeri kışlaya çağrılmışlardı yaklaşık bir haftadır kışladalardı ama Kartal timi alışıktı bu duruma. Harita odasında toplanan Karatla timi projeksiyonda yansıtılan üç isimle Dikkatle Albayı dinliyorlardı "Bu gördüğünüz en baştaki Nikolay Anton ortadaki ise Ivan Rusyanın köklü kaçakçılarından çok mafyatik işlerle uğraşıyorlar, Irak sınırından Erbil'e ordan İran'a İran'dan Ermenistan giden çeşitli silah,nükleer,uyuşturucu sevkiyatı, yapılacak sondaki ise İranlı bir tüccar adı Yasir Yapılacak sevkiyatta karşılık çeşitli silahlar sunulmuş bu adama bu adamda terör örgütüne bağlı bir terörist sizden öncelikle bu sevkiyatı durdurmanızı bu adamları bana sağlam getirmenizi istiyorum ." Kartal timinden gür bir ses gelmişti " Peki komutanım" Vatanları için canlarını dişlerine takmıştı kartal timi Bu Ay Yıldızlı Al bayrak'a Her daim dik tutmaya bu al bayrak'a Kanlarının karışmasını istiyorlardı çünkü onlar için en büyük mertebe şehitliktir "05.00 hazır olun çıkabilirsiniz kartallar"dedi Murat albay
Verilen emirle tim kışlaya geçip hazırlıklara başlamışlardı Pars bugün neredeyse hiç uyumamıştı ona rağmen dikti ama migreni tutmuştu Timin ise keyfi oldukça iyiydi yine Aralarında en sessizi Üsteğmen Yaman Özbekti Pars Alazın en yakın hata tek dostuydu Gereksiz yere konuşmazdı Yaman Sevmezdi gevezeliği belkide birbirlerine çok benzedikleri için dostlardı Pars rütbeyi bozmadan asla rütbeden çıkmazdı Yaman emret komutanım der dediğini yapardı rütbe dışında Pars pek bi iş yaptıramazdı ona Yaman için o sadece görevdeyken ve rütbedeyken Komutanı Kıdemli Üsteğmen Pars Alaz Bintuğ olurdu. Birde Asteğmen Burçe Gür vardı gerektiği yerde konuşur konuştuğunda ise insanı yerin dibine sokardı ne kadar time katlanamasada onlar için varını yoğunu koyardı "eee Efe komutanım sizde az yaman çıkmazdınız ha Eslem hanıma o bakışlar neydi be" diye Furkanın sesi yükselmişti Hemen ardından " Harbi komutanım resmen gözlerinizle yediniz Eslem hanımı" Diye Yasinin sesi yükselmişti Hepsi bir ağızdan gülüyordu "Hemşire olan Eslemi" demişti Burçe " Evet evet Burçe kaptan ama bir görmelisiniz Efe komutanı siz" Efede artık sabır taşmıştı Dişlerini sıkarak bir nefes verdi " Kesin lan sesinizi" Diye sesini yükseltmişti büyük bir ciddiyetle Efe " Ne oldu Efe komutanım Sanki biraz utandınız gibi" diye. Yavuzun sesiyle Efe derin bir nefes aldı " sendeni yavuz sendemi şu aptaların arasında bir akılı sen varsın sanmıştım" Diyen sesine karşılık Yusuf " Efe yalanmı diyor lan çocuklar kulaklarına kadar kızarıp gelmiştin kışlaya" hepsi bir ağızdan gülünce artık Parsın sabrı taşmıştı " bir daha ağzınızı açarsanız o dilinizi sikerim sabrımı zorluyorsunuz" Parsın sesiyle sessizlik oluşmuştu Yaman ise içten içe bir oh çekmişti
Pars gözlerini kapatmıştı ama lanet olası şekilde aklına düşen şey yıllar sonra bu kızı görmesiydi tam tamına sekiz yıl geçmişti ama hala aynıydı Murat Albay Esnanın durumunu öğrenmek İçin beni yanına göndermişti uzun bir izleyişte oldukça koşturmalı bir hayat geçirmişti hem çalışıp hem okuyordu dik başlıydı kimseye minneti yoktu Çevresinde çok insan barındırmazdı Asi bir kadındı
"Eee Siz birde Pars komutanımı bi bakın şu yakışıklılığa düşmeyecek insanımı var be" demişti Furkan gevezeliğiyle
Pars ise sadece derin bir nefes bıraktı " Furkan ecdadını siktiğimin furkanı ne zaman susacaksın lan" Demesiyle Furkan arsızca güldü "Yalanmı komutanım kaç kişi tavlamışsınızdır siz Yaman komutanla hem her zaman en sessizinden korkulacakmış değilmi Efe komutan" Pars sinirle Furkanım ensesine bir fiske vurdu Parsa göre yavaş bir vuruştu ama Furkan neredeyse yere düşecek gibi oldu yasinin gür kahkahası herkesin sesini bastırmıştı O sırada Yaman ağzında bir küfür savurdu
🌻
Sevkiyat Erbil'e yaklaşmıştı Nikolay Antonun dudakları kıvrılmıştı bu sevkiyat ona yüklü bir para kazandıracaktı Torpidoya uzandığında bir çakmak çıkartıp sigarasını yakıp Ivana döndü "Dostum bu sevkiyattan sonra güç tamamen elimizde" Ivanın dudağı kıvrılmıştı
" Nikolay şu Yasiri ara bakalım Bi sorun çıkmasın malların hepsi o tırda" Nikolay gülmüştü Ivanın tedirginliğine
" sakin ol dostum ne gibi bir sorun çıkabilir Yasir bir bok yapamaz it gibi korkuyor bizden" dedi Nikolay Ama İvan ise dişlerini sıkmıştı " Siktiğimin adamının bir bok yapamayacağını biliyorum Sınırda sorun yaşamadık ama Erbil tehlikeli bölge " diyerek bir soluk aldı "Tamam dostum Yasiri arıyorum sakin" Nikolanın rahat tavrı Ivanı sinirlendirmişti her şeyin oluşabilecek tüm sorunları göz önünde bulundurmalıydı
" Erbil'e geçtinmi" demişti Nikolay Gelen yanıtla kaşları çatılmıştı " Ne zaman sevkiyat ulaşır,Bana bak bir sorun istemiyorum Erbil'de adamın yokmu lan senin ara sorun görünüyormu şehir merkezinden çıkmak üzereyiz Irak sınırına bu sevkiyat sağlam gelecek duydunmu sınırda bekliyor olacağım hızlı ol" Nikolay telefonu kapattığı gibi bir sigara daha yaktı Ivana uzatı bir dalda kendine yakan Nikolay sigarasından derin bir nefes verdi "Hadi ama dostum hiç bir sorum çıkmayacak daha riskli sevkiyatlarda yaptık" Ivanın bakışları nikolaya döndü " umarım dostum umarım" Bu sevkiyat onların itibarını daha da güçlendirecek çoğu kişi bu gücü görüp yanlarında çalışmak için can atıcaklardı farklı ülkelerdeki yeraltı işleri yapanlarda adını duyacaktı bu ise daha çok güç demekti Bir kere gücün tadını alan daima daha fazlasını isterdi
🌻 Kartal timi iki gruba ayrılmıştı Pars Nikolay'ı ve Ivanı sağ götürecekti Onların artık kaçış yolu yoktu Burçe,Yusuf,Yavuz,Furkan,Yasin Sevkiyat için Erbil'deydi Arazide pusuda bekliyorlardı Bugün ne bu sevkiyat gerçekleşecekti nede Nikolay bir kaçış yolu bulacaktı Pars,Yaman ve Efe Irak sınırındaydı Nikolayı bekliyordu oldukça hoş bir kaşılama ile, Nikolay şehir merkezinden Irak sınırında sevkiyat aracıyla buluşacağını sanıyordu Ama sevkiyat Erbil'den öteye gidemeyecekti. " Kartal bir kartal bir" demişti Efe "Söyle Efe" diyen Parsın sesiyle " Komutanım kuzeyde hareketlilik var dört tane siyah Jip var geliyorlar" efenin sesiyle kuzeye doğru odaklanmıştı Pars ve yaman Araçları gören Parsın dudakları kıvrılmıştı Bu iş bitecekti bugün " başlayalım yaman" demişti Pars Silahını aracın lastiklerine odaklamış arka iki aracın lastiklerine sıkmıştı O iki araçtan diğer iki araca Yaman ateş etmişti Araçtan çıkanlara Ateş ediyordu Yaman Efe ise sahaya inen Parsı koruyordu Nikolay ve Ivan görüş açısına girmişti Parsın Nikolay ve Ivan silahını parsa doğrultmuş aralarında yaklaşık 3 metre vardı " burada geberip gideceksin" demişti Rusçayla "Burdan çıkışın yok biliryorsun" Rusça karşılık vermişti Pars Nikolay'ın dudakları kıvrıldı karşıdan gelen araçları görünce Etraf toz duman olmuştu Silah sesleri birbirine karışmıştı Ivan namluyu parsa tutmuşken Efe Omzundan vurmuştu Nikolay'ı kaçarken gören pars omzuna ve bacağına bir kurşun sıkmasıyla yere düşmüştü Ivan ise başka bir araca binmeye çalışıyordu Yaman sahaya indiğinde Efe bizi koruyordu
Pars Ivanın bindiği aracı kurşunlamıştı lastikleri patlayan araç fazla gidememiş Nikolay'ın kaçacak hali yoktu çatışmanın ortasında kalmıştı Yaman Nikolay'ı ensesinden tutup kaldırmıştı Pars ise ise aracın içinden çıkan teslim olan üç adamı almıştı Efe de yanlarına doğru sırıtıp geliyordu Oldukça keyifliydi Efe Ivanın yanına yaklaştığına " İtin şıçtığına bak hele tavuk götü" Demişti
🌻
Sevkiyat aracının Erbil'e girmesini bekliyorlardı Burçe oldukça bıkkındı Buraya geldiklerinden beri hiç biri susmak bilmemişlerdi " Eee Burçe Kaptan ne var ne yok" diyen yasinin sesiyle "Lütfen kesin şu gevezeliği" demiş bıkkın bir nefes verdi Furkan ise Yusuf'la uğraşıyordu Arada Efenin dedikodusu dönüyordu Yavuz en sonunda " Gevşek gevşek davranmayın lan araç bu değilmi" demişti Yavuz Furkan ve Yusuf didişmeyi kesip Araca odaklandı Büyük bir tırdı içindeki malları eksiksiz el koyacaktık Bir çok nükleer silah ve uyuşturucu Araç durduğunda şöför inmişti karşıda iki araç geliyordu tam şöförün önünde duran araçtan inen tüccar Yasirdi araçtan inen yaklaşık sekiz yada on kişi vardı bir kaçı Tırın arkasına geçip malları kontrol ediyordu bir diğerler de etrafı kolaçan ediyorlardı "Yavuz komutanım sıkalımı" demişti Yasin " Biraz bekle Yasin Burçe başkan siz tırın arka tarafına geçin Furkan sol sende Yusuf sağ sende Ön tarafta sende Yasin" demişti Yavuz herkes yerlerine geçtiğinde yavuz telsizi eline alıp "Kartal dört kartal dört araçtan inildimi" dediğimde Bütçeden bir ses geldi " Evet komutanım" Dediğinde Yavuz ateş emri vermişti Tim sahayı temizlerken yavuz silahına sarılıp sahaya inmişti Tüccar ne olduğuna şaşırmıştı " neler oluyo e bunlar nereden çıka verdi sikecem bu işe" diye yanındaki şöföre söyleniyordu kaçmak için bir hamle yapacaktı ama boğazına sarılan koldan olduğu yere çivilendi şöför ise yavuzun anlına yaslamıştı silahı Burçe ise tam kafasında tek kurşunla vurup beynini dağıtmıştı "Saol Burçe " Burçe ise tebessümle karşılık verdi Yasin ve Furkan yanımıza gelindiğinde tırın hareketlendiğini gördüklerin ufak bir küfür çıkmıştı yavuzda aracın içindeki Yusuf'u görünce bir kahkaha koptu timden Onlara göre bu görev, görev gibi gelmemişti
🌻
Sabah erken kalkıp hastaneye geçmişti Esna ilk iş günüydü Oldukça yoğun geçiyordu hastane Esnanın ise gözlerinde uyku akıyordu " Evet sorununuz nedir Ayşe hanım " Demişti Esna " Valla doktor hanım midemin ağrısı çoktur bir şey yiyip içemiyorum bile" demişti Ayşe hanım " lütfen şuraya uzanın ve şimdi bastırdığım yerlerde ağrı veya acı varmı söyleyin"midesine bastırdığımda acı veya ağrı yoktu alt karının sol tarafına götürdüğümde ise " Ağrıyordur doktor hanım" demişti " şimdi sarı alana geçin röntgen çekilecek apandisit olabilir" demişti Esna Hasta çıktıktan sonra başımı masaya koymuştu Gözleri istemsizce kapanmıştı Oldukça yoğun geçmişti günü Şuan tek düşündüğü şey biraz uykuydu "Ooo ilk iş gününü uykuyamı tutun esna çiçek" Demişti Murat amca Esna gözlerini aralayarak ovuşturduğun masada olan kahveye gülümsedi " buna ihtiyacım vardı amca saol hoşgeldin bu arada" demişti esna Murat amca sandalyeye oturduğunda "Hoşbulduk kızım yoğun geçti galiba senin için aradım aradım açmadın evde de yoktun hastanedemisin diye bi bakam dedi ilk günden nöbete tutmuşlar seni" demesiyle esna kahveden bir yudum aldı " ilk günden nöbet bana düştü çok saçmaydı ama neyse ki sabırlıyım siz ne yaptınız" dediğinde " ne yapalım esna çiçek iş güç senin nöbet ne zaman bitiyor" demişti Murat amca " on dakika kalmış bitmesine inanmıyorum" demiş hızla ayağa kalkmıştı esna önlüğünü çıkarıp dolaba sıkıştırmıştı Çantasını alıp " Hadi gidelim amca" demişti murat amcası ise tebessümle karşıladı " geç bakalım çiçek kız" demişti dışarı çıktıklarında murat amca arabasıyla eve bırakmıştı beni " Hadi iyi geceler kızım dikkat et" Demişti " sende dikkatli ol lütfen" İçeri girmiştim Odasına geçip üzerini değiştirmiş mutfağa geçip kendime bir tost hazırlamıştım birde portakal suyu oldukça sağlıklı besleniyordum evet balkona geçmiştim masa ya oturmuş tostan bir ısırık almıştım acıktığımı yeni fark ediyordum bakışlarımı dışarıya çevirdiğimde Karşı binanın balkonun korkuluklarına dayanıp sigara için adamla şaşkınlığa uğramıştım Parstı onun gözleride bakışları bendeydi açmıydı acaba öyle bir bakıyorduki o benim için bir yabancı için bende onun için bir yabacıydım Garip garip bakmasının tek sebebi canın tost çekmiş olmasıdır Diye düşünerek elimle tostu ona doğru istermisin gibisine kaldırmıştım alayla O ise beni bozguna uğratacak bir şey demişti " Yapta yiyelim" demişti kalın sesiyle kaşalarım çatıldığında onun tek kaşı kalkmıştı Bir nevi kendi ayağıma sıkmıştım Yavaş adımlarla mutfağa geçmişti Bir tosta ona yapıyordum Çok geçmeden kapı çalmıştı Kapıyı açtığımda uzun boyuyla karşılaştım " Daha pişmedi biraz bekleyeceksin" demiştim o ise kaşlarını çatıp " izin verirsen içerde bekleyeyim" demişti cevabımı almadan içeri girmiş koltuğa oturmuştu Ben ise sinirle ona döndüm " izin verirsen dedin izin vermiyorum nasıl girersin" demiştim " çok konuşuyorsun tost yandı" dediğinde küçük bir ne demek oldu dudaklarımda aceleyle mutfağa geçtiğimde tostu be portakal suyunu balkona götürdüm Ardından pars geldi Masaya oturduğunda "ellerine sağlık" demiş yemeğe başlamıştı benim ise gözlerimden uyku akıyordu "İyimisin sen" dediğinde kafamı salladım "yorgunum sadece ilk günden nöbete kaldım" demiştim " sende yorgun görünüyorsun" dediğimde portakal suyundan içti " yorucu bir gündü"demesiyle onayladım onu " Murat amcayla nerden tanışıyorsun" diyerek merakıma yenik düşmüştüm "Askeriyeden" demişti " sende askersin yani" dememle kafa salladı " Rütben ne tam ismin ne" demiştim niye soruyordum bende bilmiyordum " sen niye bu kadar çok konuşuyorsun" dediğinde "seni tanımıyorum belkide bir hırsızsın" Dediğimde gülmüştü kısa bir gülüştü ama güzeldi gamzelerini görebileceğim kadar "Kıdemli Üsteğmen Pars Alaz Bintuğ" demişti kehribarları adeta ışık saçıyordu gözleri saçıyordu bu gözler tanıdık gibiydi yabancı gelmiyordu bu gözler Kehribarlığı yeşillerime karışmıştı
İlk bölümü böyle bitirdik 💐
|
0% |