Yeni Üyelik
5.
Bölüm

BÖLÜM 5

@nesibeyldz63

Eş şekil değiştirenler tarafından kutsal ve onur duyulan bir özellikti. Tanrı'nın onlara verdiği bu yetenek, şekil değiştirenler ve onların ejder ruhlarının bağıdır. Eşler birbirlerini red edebilirler ve başka bir şekil değiştirenle olabilirlerdi. Ancak şimdi ki olay farklıydı. Çünkü şekil değiştirenlerin kendi türünden eşleri olurdu. Peki Ares ve Elena nasıl eş olabilirlerdi.

 

🐉

 

Ares ejder ruhu zarok'un sesini duyduğu an elenayı bir anda bıraktı. Bu durumda ares şoka uğramıştı, nasıl olurdu da bu kız onun eşi olabilirdi. Şaşkınlığını ve öfkesini atamadan elena'yı orada bırakıp hızla kendi odasına odasına gitti. Saray aresin çarptığı kapı sesiyle yankılanırken kendi odasına girer girmez boydan olan aynasının karşısına geçti. Sinirle aynaya yumruğunu vurdu. Hâlâ aklı almıyordu, kesik oluşan elinden akan kan parçalanmış aynadan aşağı inmeye başladı. Ares sadece kırık ayna parçasından gözlerine baktı, çenesini sıktı. Ve hemen sesli konuşarak zarok'a bağırmıştı.

"Zarok ne demeye çalıştın sen ha!"

 

Bir kaç saniye beklesede sessizlikten başka birşey yoktu. Ares daha da öfkelenerek tekrar kükremişti.

"Sana cevap ver dedim zarok!"

Ancak yine bir sonuç alamamıştı. Daha sonra sinirle yürüyüp balkona çıktığı gibi bedenini aşağı aşağı bırakmıştı. O saniyede hemen siyah ejderhaya dönüşmeye başladı gökyüzünde. Dönüşümünü yere çakılmadan tamamlayan ares büyük bir kükremeyle hızla saraydan uçarak uzaklaştı.

🐉

Elena yaşadığı şokla yere çömelmişti. Nolmuştu şimdi , o adam da kimdi neden ona zarar vermeye çalışmıştı, anlam veremiyordu. O an göz yaşları akıp gitmeye başladı kendiliğinden ama anlam veremediği şeyden biride şuydu. Gözlerini açtığında adamın gözlerinde bir ejderha görmüştü ve onunla konuşmuştu. Sanki zihninin derinliklerinde, ona tapıyor gibiydi.Nasıl olmuştu bu hala anlamıyordu. O gördüğü ejderha sanki ona bağlı gibiydi.

Elena neler yaşıyordu hiç bir fikri yoktu. Sadece bir günde normal hayatından başka bir evrene geçmiş gibiydi. Korkuyordu, gerçekte ne olduğundan , neden burda olduğundan ve neden ona kayıp prenses ya da lanetli prenses dediklerinden, içindeki korku büyürken o sadece göz yaşlarını akıtmıştı. Birden odaya lorin girdi gülümseyerek, ancak gözü duvara sinmiş ve ağlayan elenaya kaydığında tedirgin bir şekilde hızla yanına koştu elbisesini tutup.

"Prenses iyi misin? neyin var, noldu?"

Elena kafasını kaldırıp karşısındaki güzel kadına baktı. Burukça dudaklarını büzüp, buğulu gözlerini lorin'in mavi gözlerine değdirdi. Ve pembe güzel dudaklarını aralayıp;

"Ben neden burdayım?"

Lorin üzgünce baktı elenaya ardından onu yavaşça yerden kaldırıp yatağa oturttu. Lorin elena'nın yanına gelip oda oturdu ve ellerini tutu yüzünü baktı. Bir eliyle göz yaşını silip;

"Merak etme herşeyi anlatıcam, hadi önce üstünü giyin."

Demesiyle lorin'in yardımıyla elena ona verilen mükemmel elbiseyi giydi. Lorin ona gülümseyip, son kez turuncu saçlarını taradı, kenarlarına elflerin özel kullandığı çiçekli tokalardan takıp, elena'nın elini tutu ve kalkmasına yardım ettikten sonra onu boydan olan aynanın karşısına geçirdi. Elena kendini hayatında ilk defa böyle görüyordu. Hayatı boyunca hiç süslenmez doğal kalırdı oysaki ama bu elbise ve takılarla mükemmel olmuştu. Tıpkı gerçek bir prenses gibi. Elena kendini ilk defa çok beğenmişti;

Üstündeki çiçekli elbise çok hoştu, lorine dönüp, utangaçla;

"Şey ben böyle elbiselere alışık değilim, acaba eski kıyafetlerimi giysem."

Dedi mahcup bir şekilde. Lorin ona gülümseyip, iki elini tutu ve ona güven verircesine konuştu.

"Hayır bu elbiseyle çok daha güzel oldun, hadi gel seninle biraz dolaşalım."

Demesiyle ,elena burukça gülümsedi ve elini tutan lorinle yürüdü. Ayağındaki toplu ayakkabıyla zor yürüyordu ama şikayet etmiyordu. Lorin onun bu tatlı yürüyüşüne gülümsemişti içten bir şekilde.

Etraflarındaki askerler onlara garip bakarken elenaya da öfkeli ve kinli bakıyorlardı. Elena yüzlerindeki kini görmemek için başını öne eğdiği gibi birden bir ses koptu yan kolidordan, İrina bir öfkeyle hizmetçiye bağırıp;

"Dikkat et dedim sana , siz insanları ne diye hizmete alırız ki! "

Dedikten sonra arkasını döndü. ve o anda lorin ve elenayı gördü. Elenayı görmesiyle öfkeyle hızla elenaya doğru yürüdü hırlayarak, lorin hızla önüne geçerken birden irina, lorini hızla yan tarafa fırlatmıştı ve o anda elena'nın boğazını sıkıp yukarı kaldırdı.

"Seni lanet olası prenses bozuntusu!!"

Diyip bir anda ejder pençeleri çıkmaya başlamıştı. Elena'nın boğazını küçük kesikler bırakmaya başlayınca, agra hızla irinayı tutup itiği gibi. Elena yere düşmüştü. Boğazında ki minik çiziklerden kan damlamaya başladığında , lorin bileğinin acısını unutarak hızla elena'nın yanına geldi.

"Prenses iyi misin? prenses."

Elena minik öksürükler nefesini kontrol etmeye çalıştı. O sırada agra irina'nın kollarını arkadan tutup onu sabitleştirmeye çalıştı ve bağırdı.

"Irina sakin ol kontrolü eline al , virozu kontrol et İrina!"

Ancak irina'nın ejder ruhu viroz kontrolü elinde tutmaya çalışıyordu. Agra daha da sıkı tutarak onu sakinleştirmeye çalıştı. İlk etrafındaki askerlere ve hizmetçilere bağırdı.

"DAĞILIN HEMEN!!!"

 

Demesiyle herkes korkarak işlerine dönmeye başladı. Agra irinayı daha sıkı tutarak onunla konuşmaya çalıştı tekrardan.

"İrina kontrolü eline al! "

 

Ancak işe yaramıyordu, İrina yavaşça dönüşmeye başlıyordu. Agra daha da bağırdı, ancak İrina;

"Bırak beni onu parçalara ayıracağım!! "

 

Dedi Elena korkuyla irinaya baktı. Neden böyle oldu, bu kadın kimdi ondan ne istiyordu ve neden bir yaratığa dönüşür gibiydi. Agra daha da bağırıp;

"Sana sakin ol dedim İrina, virozu kontrol eet!!"

İrina gözlerini kapatı, kendini sakinleştirmeye çalıştı. İçindeki ejderha ruhu virozu kontrol etmeye başladığında agra hızla lorine bağırıp;

"Onu hemen götür burdan!!"

 

Dedi lorin elena'nın kolundan tutup yerden kaldırdı. Elena zorda olsa yavaşça kalktı ve lorin'in yardımıyla dışarı çıkmaya başlamıştı. Agra ise o sırada irina'nın sakinleşmesiyle, bitkin düşen kız kardeşini kucağına alıp odasına götürdü. Yatağına nazikçe bırakıp, hizmetlisini çağırdı.

"Gidip doktor zack ki çağır onunla ilgilensin."

Dediğinde hizmetli doktor zack'i çağırmaya gitti. Agra ise kız kardeşi'nin başında bekleyip yanında oldu. Lorin ve elenada dışarıya çıkmışlardı. Onları izleyen askerleri umursamadan lorin elenayı çok güzel bir bahçeye getirmişti. Ancak lorin Bir şey fark etmişti. Elena bahçeye nasıl girer girmez bütün yaz çiçekleri açmaya başlamıştı. Lorin bunun farkındayken, elena hiç fark etmemişti.

Lorin elena'nın ne kadar güçlü bir prenses olduğunu bir kez daha anlamıştı. Ancak elena'nın bunu nasıl fark etmediğini de anlamış değildi ve bunu çözecekti. Elenayı alıp sarmaşıkların sardığı güzel bir banka oturttu. Lorin elena'nın boynuna baktığında üzülmüştü. Ve hızla zihin bağlantısı kurup bir askerden şifacı anna'yı çağırmasını söylemişti. Elena gözleri buğulu bir şekilde;

"Neden ,...neden beni öldürmek istedi , ben ona naptım ki? "

Lorin üzgünce elenaya baktı. Ellerini tutup yeniden gözündeki bir göz yaşını silip ona herşeyi anlatmaya başladı.

"Bak prenses"

Elena lorinin söylediği kelimeyle hızla sözünü kesip konuştu.

"Nolur bana prenses demeyi bırak, ben elenayım."

Dedi, lorin onun bu kararına saygı duyup burukça gülümsedi ve öğrenmiş olduğu yeni adıyla konuştu.

"Bak Elena ben lorin altın yaşam ejderiyim, sen çok özel bir prensesin."

Elena hiç birşey anlamıyordu, sadece dinlemeye başladı, buğulu gözleriyle lorini izleyip;

"Efsaneyi biliyor musun? Elena, şekil değiştirenlerin lanetini."

 

Elena duyduğu cümleyle kaşları çatık bir halde kafasını aşağı yukarı salladı onaylayarak,lorin gülümseyerek;

"Peki efsane hakkında ne biliyorsun?"

 

Dediğin de elenaya, Elena düşünür gibi olup devam etti aklına gelen bilgilerle;

"Küçükken bizim köyde bir kadın vardı ondan duymuştum. İki kralık savaş halindeymiş ve kazanan şekil değiştirenlermiş, insan kraliçe sinirlendiği içinde bir büyücüden şekil değiştirenler için lanet istemiş l. Büyücüde bunu gerçekleştirmiş, hata kraliçenin karnındaki bebeğide lanetlenmiş ama nasıl bir lanetmiş bilinmiyor."

Lorin gülümseyerek elena'nın dediklerini başıyla onayladı, gülümseyerek devam etti.

"Evet doğru, biz şekil değiştirenleriz."

"Peki benim burda ne işim var? neden bana kötü davranıyor ve bakıyor herkes?"

Lorin derin bır nefes alıp burukça elenaya baktı ve devamını getirdi.

"Çünkü sen o kraliçenin doğmamış lanetli bebeğisin."

 

Elena gülümseyerek minik bir kahkaha attı, ardından kendini düzeltip lorine baktı.

"Üzgünüm ama ben o bebek olamam , bakın ben babamla yıllardır köyümde sakin bir hayat yaşadım ve inanın bahsetiğiniz şeylerden haberim bile olmadı yıllardır. O yüzden ben o bebek olamam."

 

Lorin elenaya gülümseyip, devam etti.

"Bak Elena, kraliçe bizi lanetlediği zaman ortadan kayboldu karnındaki bebeğiyle, ve uzun bir aradan sonra kocası kral onu buldu. Çünkü kraliçe'nin karnındaki bebeğin ondan olmadığını öğrenmişti ve kraliçeyi bütün insan halkının önünde idam etti. Ancak bir sorun vardı, bebeği doğurmuştu ve bebek ortada yoktu. Naptı kime verdi bilinmiyordu ancak şu bir kesindi bebek bir kızdı ve lanetli."

"Ama bu nasıl olur ben yılardır babamla beraberdim."

"O senin baban değildi, sadece sıradan bir askerdi ve annene aşıktı. O yüzden annen seni ona verdi, bakması için tabi. Baba bildiğin adam sevdiği kadının teklifini kabul edip seni alıp götürdü, ve kendi çocuğumuşsun gibi büyütü."

Elena elleriyle yüzünü avuçladı, bu duydukları, yaşadıkları artık çok fazla olmuştu, bir günde hayatı hem değişmiş hemde mahfolmuştu. Elena lorine dönüp;

" Peki beni bunca yıldır bulamadınız şimdi nasıl buldunuz."

Lorin

"Bir çok yeri aradık, ancak bir iz bile bulamamıştık. Baba bildiğin adam seni çok iyi saklamış olmalıydı. Son duyumlarımıza görede senin köyünde yaşanan değişiklerdi. Çiçeklerin açması doğanın canlanması gibi. "

Elena şaşkınca;

"Nasıl yani"

Lorin gülümseyerek.

"Sanırım sen farkında değilsin, ama her adımında bile doğa senin tek hareketine canlanıyor çiçekler açıyor, hayvanlar fısıldıyor ve doğa sana tapıyor."

Elena hala bu duyduklarına inanamasada aklındaki soruyu sormaya karar verdi korkuyla.

"Peki ben bahsetiğiniz bebeksem yani lanetli prensesem, neden burdayım bana napıcaksınız?."

 

Demesiyle lorin bu anlık soruyla affalasada üzgünlüğünü beli etmeden tam cevap verecekti ki başka birinin sesi duyulmuştu.

"Çünkü senin şekil değiştirenlerin lanetini bozucağını düşünüyorlar."

Lorin ve Elena sesin olduğu tarafa döndüler, olağan üstü bir kadın yanlarına gelmişti. etrafında onu saran sarmaşıklar ve bedeninde bir çok işaret vardı. Lorin karşısındaki kadına gülümseyip;

"Hoşgeldin Anna"

Ardından elenaya dönüp, gülümseyerek annayı tanıttı.

"Elena bu Anna bizim şifacımız , kendisi çok iyi yaraları iyileştirir."

Elena hafifçe tebessüm edip ayağa kalktı ve karşısında ki güzel kadına kendini tanıttı.

"Tanıştığımıza memnun oldum."

Dedi , Elena o an hızla aklına gelen soruyu sordu korkarak;

"Peki laneti nasıl kaldıracaklar, yani ben nasıl kaldırabilirim ki laneti ortadan."

Anna tam konuşacaktı ki lorin hızla sözünü kesip konuştu.

"Bunu daha sonra konuşuruz önce boynuna bakalım olur mu? "

Ona seni öldürecekler diyemezdi bu yüzden lafı hemen değiştirmişti. Elena neden sustuğunu anlamamıştı, bu yüzden uzatmadı. Lorin elenayı yerine oturtup boynunu kaldırmasını sağladığında, anna yanına gelip tam kesiklere bakacaktı ki elenanın akmaya hazır göz yaşı yanağından boynuna doğru yol aldı şifacı ve lorin göz yaşını izlediğin de ,göz yaşı kesiğin üstüne gelince bir

anda kesik kapanmaya başladı. O sırada lorin ve anna şaşkınca birbirine baktı, bunun tek bir anlamı olabilirdi.

 

 

Loading...
0%