Yeni Üyelik
7.
Bölüm

BÖLÜM 7

@nesibeyldz63

Elena uyanır uyanmaz, etrafına baktı. Bu ona verilen odaydı, yavaşça kalktı ve gördüğü balkona doğru yürüdü. Güzel ve büyük olan balkondan gecenin karanlığına baktı, ay yine her zamanki gibi parlamaya başlamıştı. Manzara mükemmel ve büyüleyiciydi. O farkında değildi ama gülümsedi an bütün yıldızlar parlamaya başladı. Ve sadece o bunu göremiyordu. Aşağı baktığında ise bir çok ev olduğunu gördü. Burada ki şekil değiştirenler lanetlendiği için çok üzgündü. En çokta bilmediği ve tanımadığı annesine kızgındı. Nasıl olurda masum olan varlıkları lanetleyebilirdi ki. Birden köprücük kemiklerinin ortasına iğne batar gibi his oluşmuştu. Elena elini oraya koyup kaşıdı, kendini kendine sinirle;
"Of yinemi başlıyor."

Dedi , sinirle küçüklüğünden beridir. Bu durumu yaşıyordu, her sonbaharın ortasında elenanın köprücük kemiklerinin ortasında boğazının aşağısında batma hissi oluyordu. Tam Kasım ayının on ikisine yaklaştığı zaman başlıyordu. Hata Kasımın on ikisi olduğunda bu batma avucu kadar bir benek oluşturuyor, onu çok kötü bir şekilde hasta ediyordu. Ardından hemen geçiyordu.

Düşündü kasımın on ikisinde gölge ayın olduğu gece oluyordu hep ve tekrar düşündü gerçekten şekil değiştirenlerin lanetiyle ilgili bir bağlantısı olabilirdi. Her o gece hastalandığında babası ona sabaha kadar bakar ilgilenirdi. Birden yüzü düştü, gölge ay yaklaşmıştı peki bu sefer hastalanırsa kim onunla ilgilenecekti. Babası yoktu, hatta babası bildiği adam onun gerçek babası bile değildi, napıcaktı.

Elena üzgünce yüzünü düşürdüğü gibi birden etrafını ateş böcekleri sarmaya başlamıştı. Onlara gülümseyip elini havaya kaldırdı ve avucuna birinin konmasını bekledi. Sonunda biri avucuna konarken, ona gülümseyip yüzünün yakınına getirdi ve diğer elindeki parmağıyla yavaş ve nazikçe okşadı. Ardından ateş böceğini avucuyla birlikte gökyüzüne kaldırdığı gibi ateş böceği elenanın avucundan uçup gökyüzüne gitmişti. Elena elini indirip kendine sardı ve lanetli ama bir o kadarda muhteşem olan şekil değiştirenlerin ülkesine baktı.

🐉

Ares ağaçların arasında ejderha formunda, otuza yakın geyiği avlamış, iştahla zarokun yemesini bekliyordu. Ancak birden kafasını saraya çevirdi ve elenayı balkonda gördü. O kadar güzeldi ki onun gülümsemesiyle yıldızlar daha çok parlamaya başlamıştı, bu aresin ve ejderha ruhu zarokun gözünden kaçmamıştı. Birden etraflarındaki çiçekler açmıştı, ares ve zarok etrafına baktı. Elenanın gülüşüyle doğanın ona nasıl taptığını gördüler. Tekrar kafasını elenaya çevirdiğin de gözlerini kısıp büyücü afro'nun lafını düşündü.

"Söylesene kral ares gercektende , kraliçeye olan öfken yüzünden, ... eşini öldürecek misin?"

Ares ve zarokun iştahı kaçmıştı. Elenaya baktıklarında kollarını birbirine sarıp üzgünce etrafına baktığını gördüler. Ares düşündü gerçekten de masum bir kızı öldürecek miydi. Ama kısa sürede derinliklerinde kalan merhameti yok sayıp öfkesini geri getirmişti. Ardından adım sesleriyle arkasına döndü. Ejderha formunda ki iki kardeşini bulmuştu karşısında. İrina ve agra üçü zihin bağlantısıyla konuşmaya başladı. Agra
"Bunu görüyor musunuz, o gülümsediğinde dünya ona tapıyor sanki."

İrina kendine beğenmiş ve sesindeki kıskançlıkla konuştu.
"Bu hiç birşeyi değiştirmez o hala düşmanımızın kızı."

Agra düşünür gibi yere baktı, kimsenin kuracağını düşünmediği sözcüğü kullandı.
"Bilemiyorum."

Dedi , İrina kaşlarını çatarken aynı şekil, bu sefer ares kaşlarını çattıp konuştu.
"Ne demek istiyorsun?"

Agra yüzünü kaldırıp arese baktı ardından yavaşça kafasını aya çevirip gözlerini kısıp konuştu.
"Bence o ölmemeli. "

İrina duyduğu sözle öfkeyle agraya hırladı ve ona yaklaşarak bağırdı zihin bağlantısıyla;
"Agra yeter nedemek bu."

Agra hala durgun ve sakince gözlerini kısıp kardeşlerine baktı ve konuştu.
"Kız lanetli ve lanetin ne olduğunu bilmiyoruz, bu bize ve halkımıza yansıya bilir. Onu geçtim eğer ay tanrısının kızıysa ay tanrısı bizi kızını öldürdüğümüz için cezalandırabilir."

İrina agranın dediğiyle sinirle, daha çok bağırdı.
"Siz aptalardan bıktım, korkaksın agra. O kız yabancı biri ve bizim düşmanımız."

Diyip tıslamıştı. Agra irinanın söylediği şeye takılmayarak, soğuk bir şekilde irinaya bakıp konuştu.
"Bence yanılıyorsun, bunu en iyi Ares bilir."

Dedikten sonra arese döndü. Aynı şekilde irina sessizce gözlerini kısıp arese baktı.
"Ares mi ?ne alaka."

Agra arese bakıp başını dik tutarak konuştu.
"Çünkü prenses onun eşi."

Demesiyle irina ve ares agraya baktı. İrina şokla bakarken, ares nasıl biliyorsun demek istercesine baktı. Agra ardından devam edip;
"Anlamıyacağımı mı sandın, ben buz ejderiyim kalbindeki o değişikliliği hissedebiliyorum ve ejderhanın bir anda ortadan kayboluşunuda."

İrina hala duyduğu şeyin şokuyla, ares ve agraya bakıp durdu konuştu .
"Ama bu nasıl olur, o normal bir insan ya da başka bişey, şekıl değiştiren değil ki."

Ares hala kafasındaki düşüncelerle, düşünceli yüz ifadesiyle yere bakarak kardeşleriyle konuştu.
"İnan bilmiyorum, her defasında zarokla konuşamaya çalışıyorum ama benimle konuşmuyor ve bir şey daha bugün afroya gittim."

Dedikten sonra İrina ve agra şokla duydukları şeyle arese doğru bağırdılar.
"NEEEE!!"

İrina, sesindeki sertlikle;
"Ne yani nasıl bir büyücüye güvenip gidersin ki?"

Agra da irinayı onaylayıp;
"İrina haklı nasıl yaptın bunu."

Ares hala kafası yerde eğik düşüncelerle ne yapacağını bilmez bir şekilde devam etti.
"Bunu yapmak zorundayım."

İrina kendini dikleştirdip kendini beğenmiş yapısıyla tek kaşını havaya kaldırdı.
"Peki ne dedi o ucube büyücü."

Ares iki kardeşine de dönüp, ciddi ifadeyle;
"Yine hikayeyi anlattı ama bu sefer herkezin dilindeki gibi değil farklı bir şekilde."

Agra tek kaşı yine havada şüpheyle;
"Nasıl yani"

Ares hala durgun bir şekilde;
"Prensesin kanında cadı kanı var."

Derken agra ve İrina birbirlerine baktılar şaşkınca, agra
"Ama cadılar artık yok, nasıl olur bu, sadece zero kalmıştı ama oda ortadan kayboldu."

Ares düşünür gibi yapıp;
"Bilmiyorum ve bişey daha var."

İrina ve agra arese bakmaya devam ettiler. Ares
"Büyücü bana lanetin nasıl bozulacağını da söyledi."

Demesiyle agra ve İrina İkisi birden dahada şoka uğramıştı, agra
"Ee neymiş peki"

Ares
"Prensesi değil zeroyu öldürmemiz gerekiyormuş."

İrina sesindeki öfkeyi beli ederek.
"Ne yani şimdi bunu öğrendin diye o kızı öldürmeyecek misin?"

Ares yüzünü düşürdü üzgünce, gerçekten prensesi öldürmek istiyormuydu?İrina sinirle.
"Umrumda değilsiniz, yarın sabah gidiyorum , bir süreliğine ateş diyarında olucam , şimdiden doğum günün kutlu olsun kardeşim."

Diyip ,sinirle kanatlarını açtı ve ejder ruhu virozla uçup gitmişti, agra da uçmadan önce arese dönüp konuştu zihin bağlantısıyla.
"Umarım doğru olanı yaparsın kardeşim."

Diyip , oda kanatlarını açıp karanlık gökyüzüne uçmaya başladı, Ares tekrardan arkasını dönüp balkona baktı ama bu sefer elena orda değildi, düşündü, zaroka seslendi ruhunda ama yine bir cevap alamamıştı.

🐉

Elena sabah lorinle kahvaltı yapıp lorinle beraber sarayın etrafında dolaşmaya başladı, etrafında ona kinle bakan kimseyi umursamadı. Lorin bir süre sonra elenaya dönüp;
"Bu gece kral aresin doğum günü o yüzden her yıl halk kutlama yapar bizde gidelim."

Dediğinde Elena şaşkınca
"Kral mı?"

"Evet kral ares şekil değiştirenlerin kralı ölüm ejderi. Sanırım onunla tanışmadın. Aslında tanışmasan da olur."

Elena şaşırıp
"Neden ki?"

Lorin beli etmemek amaçlı yapmacık gülümseyip;
"Şey kendisi biraz kontrolsüzdür bu yüzden onunla karşılaşmasan iyi olur. Neyse ee bu gece eğlenelim."

"Ama ben gelemem, kimse beni istemiyor onların huzurunu bozmak istemiyorum."

Lorin elenaya dönüp gülümsedi. Ellerini tutarak ona güven verircesine;
"Saçmalama lütfen hem bende dışlanıyorum."

Elena şaşkınlıkla lorine baktı.
"Nasıl yani"

Lorin gülümseyerek kısa bir özet geçti.
"Ben yarı elf yarı şekil değiştirenim, aslında burda yaşamıyorum. Annemin yanında yani elf krallığında yaşıyordum. Ancak kardeşim Ares buna izin vermedi. Üç kardeşininde yanında olmasını istedi, bu yüzden onun izni olmadan gidemiyorum bir yere, yani şekil değiştirenler sırf yarı elfim diye hep beni dışladılar. Bu yüzden artık takmıyorum onlara alıştım çünkü."

Elena lorine üzülmüştü, ardından gözlerini yerden çekip lorine baktı.
"Bende dışlandım hep , köyümde sırf saçım turuncu diye lanetli derlerdi bana herkes, kimse konuşmaz oynamazdı benimle, ne kadar belki gerçekte babam olmasada baba bildiğim adam hergün beni korudu, mutlu olmam için çabaladı, ne olursa olsun o benim babam ve öylede kalıcak."

"Anlıyorum, istersen senin için aresle konuşurum belki babanın yerini biliyordur."

Elena sevinçle lorine döndü.
"Gerçekten bunu yaparmısın?"

"Elbete yaparım."

Demesiyle lorin ve Elena birbirine sıkıca sarıldılar, ardından ayrıldıklarında lorin.
"Sen burda bekle ben hemen gelicem."

Diyip gitmişti. Elena lorinin gitmesiyle etrafına baktı gülümseyerek, birden ileride çiçeklerle oynayan üç kız çocuğunu gördü, onlara gülümsedi ve yavaşça yanlarına gitti, üç kız çocuğu elenaya bakıp onlarda gülümsemişti. Elena
"Merhaba çiçeklerle ne yapıyorsunuz?"

Kız çocuklarından biri;
"Hiç kokuları çok güzel onları gözlerimiz kapalı koklayıp hangi çiçek olduğunu bulmaya çalışıyoruz. "

Elena gülümseyip kızların yanına oturdu ve yerden birkaç çiçek alıp onları birbirine bağlamaya başladı, kızlar ise elenayı dikkatle izlemeye başladılar yaptığını merak ederek. Elena elindeki tacı alıp kızlardan birinin kafasına geçirdi, kızlar şaşırarak bakmıştı.
"Ama çok güzel bu , bende istiyorum banada yapar mısın?"

Elena onlara gülümseyip başıyla aşağı yukarı salladı onaylayarak diğer iki kız içinde taç yapmaya başladı. Bitirdiğinde ise kızlara taktı, kızlardan biri bir çiçek koparıp elenanın kulağına taktığında, elena içten bir mutlulukla gülümsedi. Birden etraflarındaki çiçekler sonuna kadar açmaya başladığın da hata kurumuş olanlar bile. Kızlar gördükleri şeyle şoka uğramışlardı. Elenaya dönüp;
"Sen bir peri misin?"

"Peri mi?"

"Evet peri çünkü sen güldüğün an çiçekler açmaya başladı."

Demesiyle Elena etrafındaki çiçeklere baktı ama bir değişiklilik görmedi, oda çocukların hayal ürünü düşündüklerini sanıp onlara gülümsedi.
"Evet ben bir periyim ve sizlerde benim çiçeklerimsiniz."

Demesiyle, üç kızın sevinciyle elenada ayağa kalkıp onların elini tutup birbirlerinin etrafında dönerek oyun oynadılar. Kahkahalarını bütün saray halkı duymuştu. Ares ise taht odasında duyduğu gülüşme sesleriyle başını kaldırıp kaşlarını çattıp pencereye doğru yürüdü heybetli bedeniyle ve gördüğü şeyle şaşırmıştı. Elena üç küçük kızla oyun oynuyordu, yıllardır böyle gülüşme sesleri duymamıştı, halkı o geceden beridir gülmez olmuştu. Ares gülüşüyle etrafı büyüleyen elenaya baktı, ona karşı hisleri daha da gün yüzüne çıkmaya başladığında tekrar öfkesine yenik düşmüştü onu ilk gördüğü geceyi düşündü.

🐉

Her yerde kayıp prensesi aramaya başladı. Birden duyduğu çığlıkla geldiği yere doğru uçtuğu gibi , gördüğü şeyle prensesin kolunu tutan adama doğru uçmuştu. Adam o sırada prensesi yere ittip kaçmaya çalışmıştı. Ancak ares öfkeyle adamın üstüne inip tek hamlede ağzıyla parçalara ayırmıştı.

O anda duyduğu çığlıkla arkasını döndüğünde onu görmüştü. İşte o an yıllardır aradığı prensesi tam karşısında bulmuştu. Kendini sakin tutarak ona doğru ilerledi. Her adımında prenses düştüğü yerden geriye doğru sürünüyordu. Sonunda ağacın gövdesine sırtını yasladığında durmuştu ve dizlerini kendine çekip korkuyla elleriyle yüzünü kapatmıştı. Ağlıyordu, Ares dahada yaklaşmıştı . Tam dibinde durup nefes alıp vermişti. Aldığı mükemmel kokuyla büyülediğinde, öfkesi tekrar yerini alıp onu kendine getirmişti.

Ares hızla zihinden betası olan fareyle iletişim kurduğu gibi hızla yükselmişti gökyüzüne. Bir kaç saniye sonra aralarında geçen konuşmadan hemen sonra dare gökyüzüne bakıp arese bakmasıyla prenseste kafasını kaldırıp bakmıştı. O an prensesin gözlerindeki korkuyu görmesiyle hoşuna gitmedi değildi. Hissetmişti, korkusunu bedeninin titreyişini ve kalbindeki minik ritimleri o an düşündü. Sonunda düşmanının kızının canını alıp halkını kurtaracaktı.

🐉

Ares hızla kafasını sallayıp kendine gelmeye çalıştı tekrar sert yapısına dönüp tahtına geçtiği gibi askerini çağırdı.
"Dışarıdaki sesi susturun.!"

Demesiyle asker başıyla onaylayıp çıktığında bir kaç dakika sonra elenaların yanına geldiğinde kindar bir şekilde konuştu.
"Kral Ares susmanı istiyor."

Elena şaşkınca bakarken tekrardan burukça başını aşağı yukarı salayıp onaylamıştı. O sırada Elena küçük kızlara üzgünce baktığında onlarında üzgün olduğunu görmüştü. Tam onları güldüreceği an bir bağırış duymuştu. Bu iristi;
"Hemen içeri kızlar!"

Demesiyle kızlar irisin talimatıyla eleneya el sallayıp gitmişlerdi gülümseyerek, aynı şekilde elenada gülümseyip el salamıştı. Birden İris sinirle elenanın dahada yakınına yaklaşıp;
"Birdaha bu çocuklardan uzak dur lanetli prenses!"

Diyip arkasına bakmadan gitmişti. Elena üzgünce kafasını yere eğdi. O anda paula elenayı izleyip sinirlenmişti, nasıl olurdu da o köle, elena ise rahat bir prenses olabilirdi diye düşündü. Ve işte o sırada aklında türlü türlü oyunlar düşünmeye başladı, Elena üzgünce düşündü.
Hiç bir zaman buraya ait olmiyacaktı. Sonuçta kimse onu sevmiyordu, hayatında her zaman dışlanacaktı, hem kendinden emindi o aradıkları prenses olamazdı bu yüzden, babasını bulmaya ve bir delilik düşünüp bu gece kaçmaya karar vermişti.

Loading...
0%