@nightdarkgirl34
|
Çoğu vampirler hâlâ kanı insanlarla anlaşıp alabilirken hükümet buna kesinlikle karşı çıkmıştır. Ama bu onlara engel değildi, olmayacaktı. Düzenlemeler olsa da bu geçici çözümlerden başka bir şey değildi. Vampirler için kan doğal bir ihtiyaçtı. Bu da insanlarla anlaşmak için iyi bir nedendi... O sabah ağrının yavaş yavaş geçmesini, çekmecemde bulunan akşil kanı yani asi kan ile sağlamış,bu durumdan kurtulmuştum. Evde bir süre vakit geçirdikten sonra kendimi işlerime, olacak olan organizasyonlara adadım. Bazı e-mail işlerine cevap verip, kontrol ettim. Çoğuna geri dönüş yapsam da bazılarına gözüm tutmadığı için reddettim. Çalışma odamdan ayrılıp biraz atıştırmak için mutfağa doğru giderken saatin geç olduğunu, çarçabuk akşam olmasını beklemiyordum. Demek ki saatlerdir oradaydım ve bu durum zaman kavramını algılamamda sorun yaratmış olmalıydı. Dolaptan paket pizzayı çıkarıp mikrodalgaya koymak için arkama döndüğümde onun belirmesiyle sırtım sertçe dolaba çarptı. Kahkaha attığında yüz buruşturup ona bakmak istediğimde tam da dibimde buldum. Angel. Bay Zau'nun eski sevgilisi. "Nasıl gidiyor,iyisin umarım." Yine kahkaha attı. Elim dolaba vurduttuğum sırtıma giderken onu inceledim. Üzerinde siyah şık, parıltılı bir elbise vardı. Uzun olduğu için,elbisenin bittiği yerde,sol tarafı hafif bir yırtmaca sahipti. Yüzünde hiçbir şey yoktu onun kıpkırmızı dudakları, tüm güzelliğini ön planda tutuyordu zaten. Saçları iki tarafa dalgalı bir şekilde açmış,omzunun üzerine süzülüyordu. Dudaklarında hiç eksik olmayan küçümseme gülümsemesi yerli yerindeydi. Kollarını birbirine bağlamış,bana üsten bakıyordu. Beni korkuttuğu için sadistçe seviniyordu. "Senin ne işin var burada,gece gece evime girmeyi nasıl cüret edersin?" Kendimi toparladığımda ona sertçe sordum. Tek kaşı havaya kalktı. İnsani özelliklerini kaybetmemiş olan bir vampir,ah ne harika! "Bunu, dün gece odamda olduğunda benim de sana sormam peki." "Eski odan. Orası sizin eski odanız. Bay Zau'nun eski sevgilisisiniz sadece." "Öyle mi,peki partinin temasını değiştirmesini isteyen ben iken neden Zau bunu kabul etti?" Biraz yaklaştı. Giydiği topuklu ayakkabı üzerinde yürürken dikkatliydi. "Bilmem,bunu size sormak gerekir." Ben de ona meydan okurcasına kollarımı birbirine bağladım. Dudağının bir kenarı küçük düşürücü bir şekilde kıvrılırken beni izledi. "Zau beni seviyor,yine. Eskisi gibi. O ve ben ayrılmaz çiftiz ve sen insanoğlu aramıza girmeye çalışma." Bir elini çözüp keskin,sivri uçlu tırnaklarını çıkarıp üzerime doğru atıldı ancak saldırmak için için değil korkutmak amacıyla. Gözlerim bir uzun,sivri,keskin tırnaklarına bir ona baktı. Bu kadın delirmiş olmalı. "Ne yani,madem birbirinizi seviyorsanız o zaman benim Bay Zau'yu etkilemem ve onun buna düşmemesi gerekiyor değil mi,neden korkuyorsun,yoksa elinden alır mıyım diye mi?" "Ah, dünyada tek değişmeyen bir kural varsa o da erkekler aynıdır. Ne olursa olsunlar erkekler aynıdır." Demek istiyordu ki erkekler çok çabuk etkilenir ve aldatır. "Ne yapabilirim, dediğin gibi erkekler erkektir,peki sevdiğini düşündüğün adama yani Bay Zau'ya güvenmiyor musun?" Diye sordum şüphe ile. "Elbette güveniyorum. Bu nasıl soru böyle?" Saçlarını tek eliyle sırtına atarken sıkılmış gibi duruyordu ama aslında tedirgindi. "O zaman sorun olmaması lazım senin için,benim müşterim Bay Zau ve onu etkilemek gibi derdim yok. Tek derdim istediği gibi bir parti düzenlemek." Dediğimde, sözcüklerime inanmak istemiyordu. "Buna nasıl güveneceğim,senin sevgilimle bağın olmadığını nerden bileyim?" "Yarın olacak organizede ol ve gör." Bu fikir aklına yatmış gibi başını salladı. "Peki, yarın gözlerim üzerinde olacak. Tek bir hatan seni kanında boğarım." "Öldüreceksin yani?" "Neden olmasın?" "Hükümet izin verir mi sanıyorsun?" "İzin alacağımı nerden biliyorsun?" Dedi sırıtırken. Bundan keyif alıyordu. Gözlerinde bunun yapabileceğini görebiliyor ve bu beni korkutuyordu. Hükümeti bile ezip geçmek onun için hiçbir ifade etmiyordu. "Neyse yarın görüşürüz, dediğim gibi gözlerim üzerinde." Ağzımı açmadım. O gidene kadar yerimden hareket etmedim. O gitti ve karanlığın arasında bir bulut uçustu... ... Gece, zorluğuyla bitmiş, gündüze vermişti yerini. Bu da az da olsa güven almama,daha iyi hissetmeme neden olmuştu. Dünün tüm işlerine bakmış, bugüne iş bırakmamıştım. Bay Zau'nun isteğine göre parti tekrar düzenlenecekti bugün. Belki de çoktan başlamıştı. Üzerimde bana yakışan bir takım vardı. Akşam için ayrı bir şey giyinecektim. Takım siyahtı, içindeki ise yeşildi. Saçımı sıkı bir at kuyruğu yaptıktan sonra takıma ve saçıma uygun bir makyaj yaparak daha sonra çantamı alarak çıktım. Arabama binerek iş mekanıma doğru doğru sürmeye başladım. Sıkıntı dolu bir nefes verdiğimde ne yapacağımı bilmiyorum. Kadına bunu kanıtlamak istiyordum ama bunu nasıl yapacaktım. Daha dün sabah Bay Zau evimdeydi ve elimdeki kanı içmek istedi, bu tamamen delilik. Akşamında ise eski sevgilisi gelip beni tehdit ediyor. Harika! Başımı iki yana sallayıp kötü düşüncelerden, kafayı yemekten kurtulmak istedim. Sonunda iş yerime geldiğimde arabamı park edip indim. Mekanın önünde güvenlik şefi bay Jack gördüm. Uzaktan bakıldığında bile farkedilen durgunluğu beni gördüğünde kendine gelmek istercesine silkelendi. "Bayan Maria, günaydın. Nasılsınız bugün?" Diyerek yanıma geldi. Gülümsedim. "Günaydın John,iyim, teşekkürler. Sen nasılsın?" Diye sorarken içeriye doğru gidiyorduk. "Teşekkürler." Dedi sadece. Ona Fix hakkında soru sormak istedim ama bunu bir kenara bırakıp sadece gülümsedim. O yerine geçerken ben içeriye geçtim. Odama doğru yürüdüm ve odama girdim. Masama geçmeden önce filtre kahve makinesinden kendime sert bir kahve hazırlayıp bardağıma doldurdum. Masama geçip oturduğum da sert kahvemin tadına baktım. Tam istediğim gibi olmuştu. Sert. Daha sonra gün içine kadar e-mail'a baktım. Bazılarına geri bildirim gönderirken bazılarını sonraya bak kutusuna attım. Herkesin bir numaralı organizetör ekibiyiz ancak bir tekiz. Bunu biliyor ve insanların bize olan ihtiyaçları sadece gülümsetiyordu. Bu işi seviyordum. Kapımı tıklayan kişiyle bakışlarım kapıyı bulduğunda tabletteki elim durdu. "Evet?" Bu içeriye geç demekti. Gelen asistanım Maddie idi. Gülümser bir ifadeyle içeriye geçmiş, günü aydınlatır gibi bugün sarıya kuşandı sanki. Güzelliği zaten ön planda olan Maddie bir de giydiği sarı elbise ona feci derecede yakışıyordu. Göz kapaklarına turuncunun mat rengini sürmüş, dudaklarına nude tonlarında sürdüğü ruj ona çok yakışmıştı. "Günaydın bayan Maria, bugün Bay Zau'nun partisi için son hazırlıklar tamamlandı. Sizin de son kez kontrol etmeniz için getirdim." Dedi gülümserken. "Pekâlâ,getir bana onları Maddie." Maddie elindeki dosyayı bana getirip masaya bıraktı. Ancak çıkmak yerine karşımda durunca bakışlarım ona kaydı. "Evet Maddie,bana bir şey mi demek istiyorsun?" Gözlerimi kısıp ona baktığımda nude tonlarında sürdüğü ruju dişlerinin arasına alıp ezmeye çalıştı. Bunu utançtan mı yoksa tedirginlikten mi yaptı bilmiyorum. "Bayan Maria bunu size söylemek istemiyorum ama," sözünü nazik bir şekilde kestim. "Devam et lütfen." "O geçenlerde yaralı olan bir vampir vardı. Arkadaşınız olan. Adı sanırım Willam-" "Willom." Diye düzelttim. Demek onu hatırlıyordu. İlginç. "Bay Willom ile dün karşılaştık. Beni yemeğe davet etmek istiyor." Bunu söylerken yüzü renkten renge giriyordu. "Peki, bu senin kararın,onunla çıkmak istiyor musun?" "Aslında demek istediğim,bu akşam olacak partiye ekip olarak zaten davetliyiz ancak ben gelmesem bir sorun yaratır mı?" Gülümsedim. Gidecekti. Willom'u beğenmiş olmalı. Bu harika! Keşke Willom'a ulaşabileceğim bir telefonu olsaydı. Aklıma gelen fikirle hemen Maddie'ye döndüm. "Numarası var mı sende?" Şaşkınlıkla bana baktı. "Bayan Maria o bir vampir,vampir arkadaşınızın neden telefona ihtiyacı olsun ki?" Haklı ama neden o zaman Bay Zau bunu kullanıyordu? "Sadece bir an vampirlerin de iletişime ihtiyacı olduğunu düşünmüştüm. Belki bizim gibi cep telefonlarını kullanıyorlardır." "Onların iletişimi kendi aralarında oluşturdukları frekansla yapabiliyorlar. Bunu nasıl bilmezsiniz Bayan Maria. Arkadaşınız bay Willom'dan öğrendiğinizi zannediyordum." "Eh bu kadar konuşmadık Maddie,biraz bilmemek kötü bir şey değil ha?" Tek kaşımı kaldırdım. Kendisini toparlayıp,"Haklısınız bayan Maria,izninizle lütfen." "Peki,çıkabilirsin." Dediğimde hız kesmeden odadan çıktığında tek kaşımı kaldırıp karşımdaki duvara baktım. "Bizim Willom İsmail'e de bakın! Kızı kapmış." Kısık sesle kahkaha attım. Bu gece parti vardı ve bu geceden sonra her şey ne olacaksa o olacaktı. Son... |
0% |