Yeni Üyelik
19.
Bölüm

18. Bölüm

@nightdarkgirl34

İyi okumalar:)

Willom'un söyledikleriyle şaşkına uğramıştım. Nerden görmüş ve anlamıştı.

"Orada dikilecek misin yoksa önemli dediğin konuyu konuşalım mı?" Sıkılmış bir tavırla tekrar yerine oturdu. Sırtı bana dönük olduğu için ifademi göremiyordu ancak ben bir süre yerimde durdum.

"Sen,sen nerden anladın?" Derken epey şaşkındım. Sesime yansıyan bu şaşkınlık onda küstah bir gülümseme oluşturdu.

"Biz vampiriz canım, hatırlatayım." Bunu derken gözlerimin içine bakıyordu.

"Anladım sizin vampir olduğunuzu,demek istediğim onu nasıl sizin kanınızın olduğunu nerden anladın?"

"Bunu bilmeyecek kadar kör ve duyusuz değiliz. Biz vampiriz ve insanlardan ayıran özelliklerden biri de duyularımızın keskin olmasıdır."

"Pekâlâ,sormayacak mısın?"

"Neyi?"

"Nerden bulduğumu?"

"Bu beni ilgilendirmez,kimin kanını kullandığın pardon yediğin umrumda değil. Ama biliyorsunuz ki yasal değil."

"Evet, değil." Başımı onu onaylatmak adına salladım.

"O zaman konuya dönelim mi?" Bu konuşmalar onu sıkmış gibi duruyordu.

"Çay kahve," bir an durup onun vampir olduğunu hatırladım. Bunu görünce gülümsedi.

"Sıcak bir kana asla hayır demem."

"Tamam bunu bulmak gerçekten zor başka bir şey istesen?"

"Şaka yapıyorum,bir şey istemiyorum. Sadede gelelim."

"Çok sabırsızsın."

"Sen de çok arsız." Dediğinde şaşkındım.

"Ne?" Diyebildim.

"Hadi ama değerli vaktimi buna harcayamam. Bana konunun ne olduğunu bahset."

Boğazımı temizleyerek konuya girdim.

"Yardımına ihtiyacım var."

"Bunu biliyorum,devam et."

Şaşırdım ancak uzatmadan neden yardım etmesini istediğimi söyledim.

"Benim yoksunluk krizlerim var ve bir tek vampirlerin kanına ihtiyacım var." Tek kaşını kaldırdı.

"Peki,bu ilginç. Belirtilerin ne?"

"Kalbim sıkışıyor ve nefes almakta zorlanıyorum."

"Panik atak gibi." Bir çıkarımda bulunarak.

"Evet ama bu geçici değil,arada olsa da doktorun verdiği işte bu ilacı," elimdeki küçük şişeyi gösterdim.

"Bunu kimden aldın,bunu nasıl temin ettin?" Diye sordu karanlık bir ses tonuyla.

"Doktor,doktor verdi."

"Bunun yasak olduğunu biliyorsun değil mi,bir vampirin bunu görmesi ki karşında vampir var,buna rağmen rahatlıkla göstermen hiç iyi değil."

Yutkundum.

"Baksana sana güvendiğim için gösterdim yoksa biliyorum yasak ve tehlikeli olduğunu."

"Bir vampire güvenme bayan Maria,vampirler ve insanlar asla dost olamaz." Tehlikeli bir ses tonuyla.

"Peki o zaman Maddie ile nesin?"

"Ne?"

"Madem dost olamazlar insan ve vampirler,o zaman Maddie ile arandaki ne?" Tek kaşımı kaldırıp sordum.

"Ben," dedi ancak boğazını temizlediği için devamı gelmedi. "Ben,"

Gülümsedim.

"Neyse aranızdaki beni ilgilendirmez. Sorunum şu bu kan durumu bittiğinde kimden almam lazım?"

"Doktor veriyormuş işte," bunu sıkıntı içinde dile getirmişti.

"Onda da stok yok,benim acilen kan stoklamam lazım."

"Neden?" Diye sordu şüphe ile.

"Çünkü yakında savaş çıkabilir ve bundan nasibimi şimdi alamam."

"Peki ne yapacaksın?"

"Bir vampirin kanını ihtiyacım var."

"Ve onu kendine bağlı tutmak istiyorsun?"

Başımı salladım.

"Evet öyle diyebiliriz. Bana böyle birisi lazım ki onu kendime bağlı kılayım."

"Bir sevgili ara,bu dikkat çekici olmaz." Dediğinde mantıklı bulmuştum.

"Sen olsana sevgili?" Dediğimde gözlerini irice açıp bana baktı.

"Saçmalama,Maddie ve benim," sözünü gülümseyerek kestim.

"Aha, aranızda bir şey olduğunu biliyordum. Zaten ilk geldiğinde bakışlarınla kızı yemiştin."

"Öyle bir şey yok,yalan atma."

"Ha?" Anlamamıştım.

"Yani demek istediğim öyle bir şey yok."

"O zaman sevgilim olursun bir süre."

"Asla,bu asla olmayacak."

"Neden?"

"Ben Türk vampirim."

"Yani?"

"Türklerin çoğu ağır abi,"

"Ağır abi?" Yine anlamamıştım.

"Yani çok fazla erkeklik hormonu içeriyor ve eğer benim kanımdan içersen vücudunun belirli yerlerinden erkeklere has kıllanma veya ses tonu değişikliği olabilir."

"Ah bu gerçekten,ama sende göremiyorum bunu."

"Ben her sabah kılları alıyorum ondan."

"Peki ne yapacağım nerden bulacağım?"

"Yok mu böyle yakışıklı, gerçi ben daha yakışıklıyım ama," göz devirdim.

"Var var da onun da başında eski sevgili derdi var."

"Kim?" Diye sordu şaşkınca.

"Bay Zau," daha da şaşırdı.

"Bay Zau mu şu bizim düşman."

"Sizin düşman diyerek beni kaçırdınız."

"O iş icabı. Neyse emin misin ondan?"

"Evet,neden?" Diye sordum şüphe ile.

"O adam tehlikeli birisi,bir tek düşman biz olsak neyse, etrafı düşman kaynıyor. Ve bu da senin için zarar. Kan alayım derken savaşa kurban gitme."

"Bazen senin gerçekten Türk olduğunu düşünüyorum."

"E zaten ben Türk'üm. Kanımda asil kan var."

Göz devirdim.

"Fazla egolusun. Bu da Türklere özel mi yoksa sana mı özel?"

"Türkler asil ve şahlıdır."

"Han da öyle mi?"

"Han?"

"Patronun olan Han," göz devirme sırası ondaydı.

"Han değil Hon,neyse hayır değil. O Bulgaristan'lı."

"Balkanlı ha, ilginç."

"Evet maalesef Avrupalı olamadığımız için üzgünüm," yapmacık bir şekilde dudaklarını büzdü.

"Aman siz yerinizde kalın, Avrupa Avrupa diye diye yüceltiniz ancak hiçbir halt bilmiyorsunuz."

"Neyi bilmiyoruz?" Diye sordu merakla.

"Sizi dinden çıkardığımızı bilmiyorsunuz,sizi İslam dininden yavaş yavaş ama etkili bir şekilde dinden çıkartıyoruz. Başta terör örgütü size musallat oldu. Gerçi bundan ABD'nin payı büyük ama bizim dostumuz sayılır. Ardından iç karışık çıkartıp sizinle birlikte yaşayan başka ırkların arasını bozduk. Suriyelilerin sizin ülkenize gelmesini sağladık. Almanya mülteci istemediği için ve sizin ülkenizde kalmasını istediği için para ödediği doğru. Bu sayede onları göndermek isterseniz bile ülkenizin başı buna engel olacaktır. Ah,siz zavallı Türkler hâlâ yöneticiniz aynı olması gerçekten sizin adınıza üzülüyorum." Kaş çattı.

"Kes sesini,bize mi üzülüyorsun gerçekten. İsteseydik bundan kurtuluruz." Bundan emin bir şekilde başını salladı.

"Tabi kurtulursunuz,siz tamamen çıkmazın içindesiniz. Neye uğramak isterseniz orada bir engel. Bizim gibi ülkelerde rahat keyif sürerken sizin burada, ülkenizde sürünmeniz için elimizden geleni yapıyoruz."

"Neden bunu anlatıyorsun?"

"Çünkü bil, Türklerden nefret ettiğimizi, zamanında canımızı yakan milletten bugün intikam alıyoruz. Hem de bunu yaparken sizin milletiniz bize yardımcı oluyor. Ülke başkanınız farklı modeller denese dahi bizim gibi olamaz. Siz gelişmiş bir ülke değilsiniz. Tüm ülke gelişse bile yakında ülkeniz yok olacak. Hem biliyorsun üçüncü dünya savaşı ile ülkeniz ciddi bir zarar gördü. Boğaz'ınız kapanması size ciddi bir ekonomik kayıp vermiştir."

"Düzelecek. Elbet Allah'ın izniyle." Dedi inancına vurgu yaparak. Bu ancak beni güldürdü.

"Böyle devam edin ve ülkenizin nasıl bir çöküşe kurban gittiğini görün. Ben düşman değilim sadece ülkemin ve diğer ülkelerin Türk gibi bir milletin daha fazla ayakta durmaması için elinden geleni yapıyor. Osmanlı Devleti'i nasıl yok olduysa Türkiye de yavaş yavaş teknoloji çağında yok olacak."

"Avucunuzu yalayın." Dedi ve bir hışımla ayağa kalktı. Gözlerim küçümseme ile ona dönerken bunu neden anlattığımı bilmiyorum. Sanki bir anda ilahi tarafından gelen bir iç konuşma dilime dökülüyor gibiydi.

Bunu anlatmak gerçekten aptalca ama kendime engel olamıyorum. Planlarımızı dile getirirken zorluk yaşamıyorum. Çünkü biliyordum,bu ülkeye ne gelirse gelsin başına buyruk hareket ettiği için sonunda yine isteğimiz doğrultusunda hareket edip yok olacak.

"Neyse ne,bu asla olmayacak. Ve sen Bay Zau'yu kendine aşık edip öyle kanını alabilirsin."

Hâlâ bana yardımcı olması beni şaşırtmıştı.

"Nasıl yapacağım?"

"Az önceki gibi manipülasyonlarınla onu kandırabilir ve kendine aşık edebilirsin. O potansiyel görüyorum sende." Gülümser gibi oldu.

"Ah başımızda eski sevgili gibi dert varken mi?" Diye sordum sıkıntı içinde.

"Onu da def edersin bu zekayla." Gözlerimi kıstım,bu benimle dalga mı geçiyor yoksa sahi mi anlamak için yüzüne baktım.

"Dalga mı geçiyorsun?" Diye sordum.

"Hayır,sahiciyim. Neyse işte demek istediğim. O kadını baş etmek istiyorsan Bay Zau'nun yanında ondan korktuğunu göster ve Bay Zau'nun seni korumasına izin ver. Ama o olmadığı yerde eski sevgilisini küçümse."

"Canımı yerden bulmadım ben!"

"Evet maalesef bulmadın, tıpkı bizim gibi olsaydın keşke."

"Teşekkürler ama almayayım ben!"

"Peki sen bilirsin,sen karar verirsin. Eski sevgilisini sen bana bırak."

"Ne yapacaksın?"

"Bay Zau ile buluştuğunda sizi takip edeceğim ve eski sevgilisi ortaya çıkıp sizin huzurunuzu bozarsa ona engel olacağım."

"Bu harika, teşekkürler."

"Ne demek, asıl ben teşekkür ederim az önce karamsar ama gerçekçi bilgilerin için. Şimdi bunun için ne yapabilirim diye düşüneceğim."

Zorla gülümsedim. Keşke demeseydim. Bu gerçekten kötü olmuştu. Umarım ülkeler benim dediğimi anlamaz. Türkiye güçlenip bize karşı kullanırsa o zaman biteriz.

O ayağa kalkıp pencereden uçarken ben onun arkasından bakıyordum.

Umarım işe yarar bu plan ve söylediklerimi unutur!

Son...

Loading...
0%