@nightdarkgirl34
|
Yeni bölüm ile merhaba:) Gece'nin sahipleri ile insanoğlu birlikte görülmüştür. Onlar iç içedir. Ya düşman olurlar ya da arkadaş ki bu biraz mümkün değildi. Ancak eğer aralarında aşk olursa ya dünyanın sonu ya da onların sonu olurdu. Denge yoktu. Kaybedecek olan vardı... Son çalışmalar da hazır olduğunda yorgun bedenimi geriye yasladım. Gözlerimi kapatıp başımı koltuğa yasladım. Ellerimi kaldırıp kıtlattım. Uzun parmaklarım iç içe geçirirken düşündüm. Bay Zau. Ah, onun kırmızı gözleri, içimde birşeylerin kaymasına; gözlerine bakınca hızlı atan kalbime engel olamıyorum. Bu yanlıştı. Benden yaşça büyük bir vampir. "Tek sorunum onun yaşı değil mi Maria? Adamın vampir olmasını dikkat etmiyorsun değil mi?" Bunu kendi kendime konuşurken farkettim. Hayır sadece ondan etkilendim. Bu olmalıydı. Daha ne kadar olmuştu ki kasabaya taşınalı? Ondan çabuk hoşlanmak saçmaydı. "Evet kesinlikle saçma" dedim kendi kendime. Gözlerimi açıp derin bir nefes aldım ardından yerimde durmayıp ayağa kalktım. Tedirgindim. "Ya ondan etkilenmiyorsam?" Bu soru benim için önemliydi. Doğrusu söylemek gerekirse ne diyeceğimi bilemiyorum. Kafamı kaldırıp tavana doğru baktım iki elim ağzımı ve burnumu kapatacak şekilde hapsettim. Kalbim çarpıyordu. Heyecandan mı yoksa panik atak mı geçiriyordum? Derin bir iç çektim. Sakin olmalıyım. Bu odada hiç birşey bu kadar heyecan verici yok. Hadi Maria. Kapı tıklandı. Kafamı çevirip kapıya doğru baktım. Maddie gelmişti. "Bayan Maria iyi misiniz?" Elindeki laptopu masama bırakıp hemen yanıma geldi. "İyim." Sesim titrek çıkıyordu. "Oturun şöyle,ne oldu?" Diye sordu ilgili bir sesle. Yüzünde benim için endişe gördüm. Elimle yüzüme düşmüş saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. "Bilmiyorum,bir anda kalbim hızlandı. Nefes alamadığımı hissetim." Dedim itiraf eder gibi. Bu ilk kez olmuyordu. "Panik atak mı geçiriyorsunuz?" Diye sordi düşünür gibi. Kaşları çatıktı. "Olabilir mi? Bilmiyorum." Göğsüm derin nefesler aldığım için şişip duruyordu. "Doktor çağırmamı ister misiniz?" Diye sordu gözlerime dikkatle bakarak. "Olur, lütfen acil gelsin." Dedim. Elim kalbime gittiğinde sanki vücudumdan atılmak istiyormuş gibi hızlandı. Maddie beni bırakıp odadan çıktı. Sanırım güvenlikçi John'ı çağıracaktı. Gözlerimi kapattım. Geçecek. Bunu biliyorum. Hadi Maria. "Bayan Maria birazdan doktor gelecek." Maddie hızlıca gelmişti. Gözlerimi açıp ona baktığımda bana endişe içinde bakıyordu. "Ne oldu size bir anda anlamıyorum ki?" Kendi kendine söylendi. Karşıma geçip diz çöktü. Elinde su bardağı vardı. Titreyen ellerim bana uzatılan suyu almaya çalıştı ancak son anda yere düşmekten kurtardı Maddie. "Suyu ben içirteyim." Dedi anlayışla. Başımı salladım onu onaylatarak. Suyu dudaklarıma uzattı. Dudaklarım da titriyordu. Suyu biraz dökülse de içtim bir kaç yudum ardından suyu dudağımdan çekti. "Teşekkürler" dedim gözlerimi ona yumup açtım. "İyi olun lütfen. Birazdan doktor gelecektir." Elindeki bardağı masama koydu. Elimden tuttu. "Sizi bu hâle getiren ne olduğunu biliyor musunuz? Durup dururken mi oldu? " Merak içinde bana bakıyordu. "Bilmiyorum. Bir anda sandalyemden ayrılmak durumunda kaldım. Sanki enerjiyi boşaltmak adına yerimde duramıyordum. Sonra kalbim ve nefesim hızlandı." "Ah, çok kötü bir durum. Sakin olun tamam mı?" Bana bunları söylerken yüzümü inceliyordu. "Sakin olamıyorum." Dedim, derin bir nefes aldım. Kapı açıldı. Gelen beyaz önlüklü doktor ve güvenlikçi John idi. "Bayan Maria iyi misiniz? Doktor geldi." John da tıpkı Maddie gibi benim için endişe duymuştu. Yüzünde belli ediyordu. Cevap vermedim. Doktor bana yaklaşırken steskobunu çıkarıp uçlarını kulağına taktı. Başını da kaldırıp tuttu ve Maddie'ye bakıp "Bizi yalnız bırakın lütfen." Maddie tam itiraz edecek iken doktorun soğuk ve katı bakışları ile karşı karşıya kaldı. Dudaklarını birbirine bastırdığında arkasına döndü. "Tamam" Maddie ve John son kez bana baktı ardından kapıdan çıktı. Kalbim hâlâ hızlı atarken doktor izin isteyerek kalbimi dinledi. Ona da çok hızlı geldiğini fark edince gözleri kocaman açılmış şekilde bana baktı. "Ne oldu?' diye sordum merak içinde. Uçlarını kulağından çıkardı. "Bunu tıpta söylemek mümkün mü bilmiyorum." Doktor kasabanın en iyi doktoru idi. "Ne?" Anlamayarak ona baktım. Dudaklarım kuruydu. Doktor gözlerime baktı. Acı mı yoksa talihsizlik mi içeriyordu bilmiyorum. "Bunu kimseye söylememen en iyisi... vücudunun hızlanmasının neden heyecan veya panik atak değil,akşil denen bir tür kana ihtiyacın var. Vücudun buna ihtiyacı var." Doktoru dinlerkem hâlâ kalbimin hızlandığını, dudaklarımın kuru olduğunu, nefeslerim sıklaştığını ve ellerimin de titrediğini unutmuştum. "Akşil kanı derken, doktor daha açık konuşur musunuz?" Diye sordum. Başım döndü. "Bu bir tür asi kan da denilebilir." Dedi daha açık olamaz mıydı? "Asi kanı nerede bulabilirim?" Diye sordum. Çantasını açtı ve bana bir şişe kan kırmızısı birşey verdi. "Bunu iç,daha fazla acı çekme." Elinden alıp kapağını açıp dudaklarıma götürdüm. İğrenç, kırmızı birşey dudaklarıma değer değmez öğürdüm. "Bu şeyin tadı iğrenç." Dedim kusarken. "Kusma. Sana zararı olabilir içmez isen." Dedi katı bir sesle. Çarpan kalbime daha fazla dayanmak istemiyordum bu yüzden zorla da olsa dudaklarıma götürdüm ve hızlı bir yudum içtim. "Bunu günde bir kez içmen yeterli olacaktır." Dedi çantasını toplarken. "Peki,bunun daha fazlasını nereden bulacağım?" Diye sordum. "Söyleyemem." Dedi gıcık bir ses tonuyla. "Hadi ama doktor, lütfen bana söyle." dedim sinirle. Onu seviyordum ama bazen beni sinir eden huyları oluyordu. "Üzgünüm,bu tıpta bile yasa dışı. Bunu kimse bilmez. Senin vücudun da bu kana ihtiyaç duyduğu bariz." Dedi sakinlikle. "Ya peki tekrar olursa ve size ulaşamaz isem?" Diye sordum, kaşımı çatarak. "Merak etmeyin beni bulursunuz ve size tedarik etmeye çalışırım." Dediğinde bu adamın vermeyeceği kesinleşti. "Anladım, teşekkürler doktor bey." diyerek ona gülümsedim. Doktor benden uzaklaşmadan önce eşyalarını topladı ve tam karşımda durdu. "Kendinize iyi bakın bayan Maria. Bu kan ihtiyacınız için başka yöntemler bulmaya çalışacağım. Ancak ben bunu araştırana kadar elinizde tuttuğunuz kanı kimseye özellikle bir vampire göstermeyin." Diye uyarıda bulundu. "Pekâlâ, öyle olsun. " dedim göz devirerek. Doktor arkasına dönerek odamdan ayrıldığında kendimi daha iyi hissetmek için yerimden ayrılıp pencereme ilerledim. Pencereyi yukarıya kaydırarak temiz havanın yüzüme,burnuma dolmasını sağladım. Bu adam kanı nerede bulmuş ve neden bir vampire söyleyemiyorum? Söyleyeceğim birş ey değilde merak etmiyor değildim. Havayı yeterince tenimde nüfuz ettikten sonra yerime geçtim. Daha fazla çalışmak için işime döndüm. Tabletimi açarken bilinmeyen bir kişiden email geldiğinde kaşlarım yavaşça yukarıya kalktı. Dudaklarımı dilimle ıslatırken gözlerim tabletimin üstündeydi. İşaret parmağımla o email'e bastığımda gelen mesajı dikkatlice okumaya başladım. Her bir satır her bir kelimesi zihnimde yer edinirken sakindim. Sevgili Bayan Maria Cooper, Bu e-mail'i gördüğünüzde lütfen dönüş yapın. Burada hiç iyi şeyler olmuyor. Ne demek istediğini anlamadım ama konum bilgilerine baktığımda burasının kasabada bir yerde olduğunu gördüm. Ayağa kalkıp odamdan hızla çıktım. Adımlarım zeminde tok bir ses uyandırıyordu. Sakindim. Maddie beni gördüğünde elindekilerini danışman masasına bırakıp yanıma yaklaştı. "Bir sorun mu var Bayan Maria?" Diye sordu. Dudaklarımı ısırırken gözlerim sadece kapıdayken "Bilmiyorum, acil bir durum aldım ve kasabada bir olay oluyor." Dediğimde şaşırdı. "Ne demek istediğinizi anlamadım ama belki de bu bir oyundur?" Bu ihtimal de aklıma gelmişti ama hayır bu mümkün değil. Sinyaller orada bozuktu. "Bu doğru mu değil mi oraya gidince öğreneceğim. Sen haber ver polis müfettişine, bay Ivan'ı atacağım konuma gönder." Hızla başını sallarken ben dışarıya çoktan çıkmıştım. Arabama binmeden önce merdivenlerden tek tek hızla indim. Arabamı çalıştırıp e-maildeki yere doğru sürdüm. Ne olmuş olabilirdi ki orada? Arabayı sürerken bir yandan da etrafıma bakıp duruyordum. Her şey norma duruyordu. Bu garip olmadığının kanıtıydı. Arabadan inmeden önce polis müfettişi İvan'a konumu attım. Ne olur ne olmaz diye bunu yapmıştım. Arabadan indiğimde derin bir nefes alıp verdim. Hâlâ o doktorun bana verdiği asi kanın etkisinden çıkamadım. İyi olacağımı söylemişti ama daha çok isteyesim gelmişti. Gözlerimi yumdum. Burnumdan derin bir nefes alıp verdim. Gözlerimi geri açtığımda avucumdaki asi kana baktım. Kan olduğu barizdi. Diğer adı da Akşil kanıydı. Ama ne kanı? Doktor demişti ki vampirlere bahsetme. Peki bu kan vampirle alakası neydi? Yoksa bu kan bir vampirden mi alınmıştı? Belki de adı bu yüzden asi kandı. Kana bakarken bir bağırış sesini duydum. Başımı kaldırıp etrafa baktım ama kimse yoktu. Öyle bir bağırış ki elimle kulağımı kapatmak zorunda kaldım. Bu insan bağırışı değildi. Hayır, frekanslar bir insana göre daha güçlü. Sanki yarasaların anlayabileceği bir frekanstı. Hava kararmaya başlamıştı. Bu kadar çabuk olması beni tedirgin etmişti. Birkaç insan olduğunu tahmin ettiğim kişiler korkarak bu tarafa koşuyordu. Birinin kolundan tutup onu durdurdum. "Hey neler oluyor,neden kaçıyorsunuz?" Diye sorduğumda tuttuğum kişinin kadın olduğunu gördüm. Gözleri korkuyla parladı. Kolunu benden çekmek isteyince ona izin vererek benden kurtuldu. Göğüs kafesi sanki yerinden çıkacakmış gibi atarken titremeleri her bir tarafından hissediliyordu. "Geliyorlar,onlar geliyorlar." Dediğinde kaşlarımı çatmadan edememiştim. "Kim geliyor,söyler misin?" Diye sorduğumda arkasına bakıp tekrar bana döndü. "Onlar,gecenin sahipleri. Bu kez intikam almak için geldiğini söylüyorlar. Herkese duyuru yapıldı." Kadın anlatırken gözleri korkuya bürünmüş, anlattıklarını sakince değil nefes nefese anlatıyordu. Bu da onun kesik kesik anlatmasına neden olmuştu. "Ne duyurusu bu?Sakin olur musun?" Desem de benden bir iki adım uzaklaşıp başını iki yana salladığında gözlerinde birikmiş gözyaşı görmüştüm. Korkuyordu gerçekten korkuyordu. "Benim gitmem lazım,herkes gitti. Siz de gidin. Bakın onlar geliyor." O sırada tiz bir ses daha duyulunca yere çömelip ellerimizle kulaklarımızı kapattık. Ses kesilene kadar bu şekilde durduk. Sesin kesildiğinden emin olduğumuzda kadın bir elini kulağından çekip sesleri kontrol edip diğer elini de kulağından uzaklaştırınca ben de ayağa kalktım. "Sakin ol,ne oldu az önce?" Diye sordum kadına ama kadın çoktan gitmişti. Derin bir yutkunma geçirirken sakin kalmak için nefeslerimi kontrol altına almaya çalıştım. Tiz bir ses daha duyuldu ama bu kez çok yakından tam arkamdan gelmişti. İrkilerek arkama döndüğümde onu görmüştüm. "Senin burada ne işin var?" Sertçe sorduğu soruyla birlikte soğuk eli kolumu tutmuş bedenimi kendine çekmişti. Bedeniyle buluşan bedenim anında soğudu. Öyle ki karnım bir anda acımaya başlamıştı ama bunu belli etmek yerine kaşlarımı kaldırarak ona baktım. Gözlerini aşağılara tam da gözlerime getirdiğinde yutkundum. "Bay Zau...Siz ne yapıyorsunuz?" Diye sorduğumda dudaklarım kuruduğunu hissetmiş dudaklarımı ıslatmaya karar vermiştim. Ben bu eylemi gerçekleştirirken o da bir saniye kadar dudaklarıma bakmış ardından gözlerime tırmandı. "Asıl siz ne yapıyorsunuz burada bayan Maria? Size duyuru yapılmadı mı?" Diye sordu o da. Sorumu es geçip kendi sorusunu sormuştu. "Ne duyurusu,ben duyuru almadım." Dediğimde ağzından küçük bir küfür kaçtığında şaşırdım. "Ne oldu neden şaşırdın?" Bu kez neden böyle baktığıma anlam veremiyordu. "Küfür mü ettiniz siz?" Diye sorarken dengemi bulmak için bir elim onun soğuk bedenin üzerine bıraktım. Elim onun omzunu bulduğunda hafifçe kasıldı. "Bir tek insanlar mı bilir küfürü? Biliyor musunuz bayan Maria küfürü bir iblisten çıktığını ve bu iblisle birlikte vampirlerin ortaya çıktığı hâlde insanların kullandığını?" Dediğinde duyduklarıma inanmadım. "Bu..." Dediğimde sözümü devraldı. "Bu gerçekten bilmediğin bir şeydi ama şuan biliyorsun. Konumuza dönmek gerekirse duyuru şuydu; tüm insanlar evlerinde kalmalı veya bir yere saklanmalı. Vampirler bugün ayin yapıyor ve etrafta insan olduğunda ayinin bozulacağına inanılıyor. Bu yüzden burada bulunmanız bile tehlikeli." Dedi sakin ama bir o kadar soğuk sesiyle. "Anladım, açıkladığınız için teşekkürler. Ben gitsem iyi olur." Kalbimin sesi duyuldu o anda. Ve ben hareket edemedim çünkü Bay Zau bunu duymuştu duymakla kalmamış kaşlarını gererek bir yüzüme bir kalbimin attığı yere, göğsüme baktı. "Anlaşılan kalbin çok hızlı atıyor bayan Maria." Dediğinde dudakları kenara kıvrıldı. Gülmüyordu ama bununla eğlenen bir ifadesi kaçınılmazdı. "Korkudan,o korkudan böyle." Diye geveledim. Elimi onun omzundan indirip kendimi ondan uzaklaştırmak için geriye bir iki adım attım ancak onun soğuk eli çoktan belimi bulmuştu. "Nereye gidiyorsunuz birazdan ayin başlayacak, arabayla gitseniz bile ulaşamadan sizi yakalacaklar. Bu sizin için tehlikeli." Dediğinde yutkundum. "Peki ne yapacağım?" Diye sorarken bir yandan da ondan uzaklaşmak için adımlarımı geriye atıyordum ama onun kolu baskıcı bir şekilde belimde durmaya devam ediyordu. "Benimle gelin, hemen şimdi." Dediğinde gözlerinde, kırmızı gözlerinde kararlılık görmüştüm. "Pekâlâ." "Bana güveniyor musunuz?" "Ne için?" Artık ondan kurtulmak için bir şey yapmıyor sadece ona bakıyordum. "Bunun için." Bir anda kanatlarını çıkarıp gözlerime baktığında gözlerim irice açıldı. "Vay be sizin de mi var?" "Başka kimde gördünüz Bayan Maria?" "Bir Türk vampiri, adı willom. Onda vardı." "Ah,sizi kaçıranlardan bahsediyorsunuz." Başımı olumlu anlamda salladım. "Kanatlarınız olması vampirlere özel mi yoksa sadece size mi özel?" Diye sorarken bir yandan da kanatlarına bakıyordum. Katran karası kanatlara sahipti. Büyük bir kuşa andırıyordu kanatları ki bu gerçekten merak uyandırıcıydı. "Siz?" Dediğinde ne demeye çalıştığımı anlamaya çalıyordu. "Siz...Sadece siz. Gerçekten güzel gözüküyor." "Her vampirin kanatları var. Çünkü biz yarasanın da olduğu bir büyüyle yapıldık. Doğal olarak kanat olması hiç şaşırtıcı olmaması gerekiyor. Ama yine de teşekkürler." Dediğinde gülümseye benzer bir sırıtma ile karşımda diyordu. Bir süre sonra o kollarını kullanarak beni kendi kucağına çekip kanatlarını havalandırmaya başladı. "Hazır mısınız Bayan Maria?" Dediğinde gözlerimin içine bakıyordu. Güneşin batışı son düzlükteyken gözlerimi kaldırıp onun kırmızı gözlerine çevirdim. "Ben her zaman hazırım." Ve bu son sözüm olurken göklerde kanatlı bir vampirle uçuyordum... Son... Ah Maria,senin için ne son hazırladım, hazır mısınız? |
0% |