Yeni Üyelik
20.
Bölüm

On dokuzuncu Bölüm

@nightdarkgirl34

Merhaba arkadaşlar iyi okumalar:)

Günler geçmiş,Willom İsmail'den bir haber dahi alamamıştım. Sözde yardımcı olacaktı ancak tek yaptığı görünmez olmaktı.

Bu durum canımı sıkarken işlerimin başına dönmüştüm. Bu süre içinde birçok organizasyonun başı olmuş en iyi şekilde yönetmiş ve keyifli vakit geçirmelerini sağlamıştım.

İnsanlar beni seviyordu,sevmeye devam edeceklerdi. Bu kasaba benim neşe kaynağımdı.

Bazı organizasyonlarda Bay Zau'yu görüyordum. Hemen yanında ise Angel kötü bakışlarını üzerimde hissediyordum.

Sevgili mi değil mi belli değiller. Çokça partilerde onları gözlemlediğimde Bay Zau'nun ona karşı soğuk yaptığını, zorunlu bir yaklaşım görüyordum. Angel bundan pek memnun olmasa bile bana karşı bir rekabet içinde olduğu için Bay Zau'ya yaklaşıp duruyordu.

Bay Zau'nun gözleri ise üzerimden hiç ayrılmıyor, gözlerinin esiri olmuştum. Beni heyecanlandıran bu bakışlar,kalbimin sesini ona kadar duyurmaya yardımcı bana da yardımcı olmuyordu.

Onun inanılmaz duyusu sayesinde duyulan kalbimin sesiyle birlikte dudakları kıvrılır gibi oluyordu. Aramızda bir çekim gibi bir şey olduğu inkar edilmez bir gerçekti.

Bir gece yine evime doğru gitmek için araba binmiştim. Yine bir organizasyon partisiydi ve bizim ekibi de davet etmişti. Partinin teması Pascal idi. Yani bu demek oluyor ki İsa'nın tekrar doğumu.

Bu diğer ülkerde coşkuyla kutlanırken bizim burada bir parti ile kutlanmıştı. Burda hiçbir ayrımcılık olmamıştı. Öyle ki vampirler bile doyasıya eğlenmiş, bazıları insanlarla iletişime geçmişti.

Bay Zau'nun partisinde geçen o olaydan sonra polis şerifler araştırmış ve bunun insanların bir planı olduğunu,vampirlerin suçu olmadığına kanı getirmişler. O ısırılan insan ise tedavi altına alındı. Durumu iyidi ve bir vampire dönüşmeden onu kurtarmaya başardılar.

Böylelikle insanlar ve vampirlerin arasındaki gerilim suları bir süre durulmuş, günün anlamı nedeniyle kutlama yapmışlardı. Aralarındaki bağ bu gece güçlense dahi yarın ne olur Tanrı bilirdi.

Parti gece yarısına kadar güzel geçmişti. Bu benim için iyidi. Ama daha fazla burada kalmak istemedim. Çünkü yarın önemli bir organizasyon gerçekleşecekti ve ben şimdiden planlar yapmalıydım.

Anahtarımın düğmesine basıp açılmasını bekledikten sonra arabaya doğru yürüdüm. İnsanların çoğu hâlâ partiliyordu ki muhtemelen sabaha yatıya kalacaktılar.

İnsanların ve vampirlerin eğlenmesi gerçekten hoşuma gidiyordu.

Kapıyı açıp tam binecekken birden beliren bir karaltı ile irkilip oraya baktım.

Bay Zau tam karşımda,uzun boyuyla, endamıyla ve heybetiyle gözlerini bana dikmişti. Gözlerinin irisleri tam da gözlerimin irislerine hücum ediyordu. Bu kırmızı ve bal rengi gözlerin hikayesiydi.

"Bay Zau,korkuttunuz beni!" Gülümser gibi olup korkuttuğumu belli ettiğimde gülümsedi.

"Üzgünüm,niyetim korkutmak değildi."

"Peki,bir şey mi oldu?"

"Olması mı gerekir?"

Kaşlarımı kaldırıp yüzüne baktım. "Birdenbire çıktığınız için korktum doğrusu ve neden burada olduğunuzu bilmiyorum. Eski kız arkadaşınızın yanında olmanız gerekmiyor mu?" Diye sordum iğneleyici bir sesle.

"Bir anda kaybolup gitti, neden gittiğini bilmiyorum. Ayrıca eski kız arkadaş mı,bu sözlerde ne böyle? O sadece arkadaşım."

"Her neyse,beni ilgilendirmez. Ne için gelmiştiniz?"

Umursamaz tavrıma bir an şaşırsa dahi sessiz kaldı.

"Seni merak ettim,parti boyunca sessizce oturup durdunuz, hiçbir eğlenceye katılmadınız. Sanki durgun duruyordunuz. Bir şey olduğunu düşündüm."

Bu ilgili tavırları beni şaşırtsa dahi beni en çok onun beni gözlemlemesi şaşırtmıştı. Parti boyunca sessizce eğlenenleri izlemiştim. Hiçbir aktiviteye katılmamış,orada şarabı yudumluyordum. Ama bu hareketim onun ilgisini çekebileceğimi bilmiyordum.

"Yorgunum,biliyorsunuz." Başını anlar gibi salladı.

"O halde izin verin sizi evinize kadar götüreyim."

"Ama arabam -" Sözümü bu kez kesen o olmuştu.

"Arabayla uğraşmak zorunda kalmayın ben sizi evinize kadar götüreyim. Arabanız için endişe etmeyin çünkü yarın kapınızda arabanızı bulacaksınız." Gözlerim irice açılmıştı söyledikleriyle.

"Gerek yok, gerçekten -" Yine kesmişti.

"Israr ediyorum," dediğinde nefesimi verdim.

"Pekâlâ ama-" Ne ara beni kucağına aldı bilmiyorum ama havalandığımızda ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı.

"Arkadaşınız," dedim Angel'den bahsederken.

"Merak etmeyin onu sizi eve bıraktıktan sonra arayacağım." Bu sözleri gerçekten afallanmama neden olmuştu. Arkadaşından daha mı onemliyim?

"Bay Zau neden böyle yapıyorsunuz?" Diye sordum, yüzü bana döndü. Kollarım onun kağıt kadar beyaz boğazına bağlarken anlam vermez bir ifadeyle bana bakıyordu.

"Ne yapıyorum?" Diye sordu,merakla.

Gökyüzü gece yarısı olduğu için karanlık olsa da ayın verdiği ışık ve yıldızlar tam üstümüzde çıplak bir şekilde gözüküyordu. Başka bir zaman olsaydı bunu romantik kabul eder,izlerdim. Ama şuan bu zamanda değildik.

"Neden bana yardımcı oluyorsun,neden gözlerinizi üzerimden çekmiyorsunuz,neden bana bakıp duruyorsunuz?" Diye ardarda sordum.

Sessiz kaldı, sanırım bir cevabı yoktu. Bu sessizliğine karşı olarak ben de sustum. Konuşmak istemiyorsa kendisi bilirdi ama bazı yarım kalmış konuşmalar vardı.

Beni eve götürene kadar sustum,sustu,sustuk.

Eve yakın bir şekilde aşağı iniş yaptığımızda bir an önce eve gitmek istemiştim.

Ayak basar basmaz hızlıca eve doğru yürüdüm ancak onun soğuk parmakları bir anda bileğime sarılınca durmak zorunda kaldım.

Omzumun üstünden ona baktım,tam dibimde,hemen yakınında duruyordu. Gözleri parlamış duruyordu ya da ayın parlaklığı gözlerine yansımış olmalıydı.

"Bu gece değil ama yarın gece cevabımı vereceğim,Maria. Ve yarın geceden sonra her şey aynı olmayacağını bil lütfen. İyi geceler." Bileğimdeki parmakları uzaklaşır uzaklaşmaz onun ardından bakakaldım.

O gökyüzünde kaybolurken ben şaşkınlıkla karşı karşıya kaldım. Evet bunu gerçekten beklemiyordum.

Ama az sonra yanıma gelen karaltı ile daha şaşırdım.

...

"Ya seni görseydi,ki belki görmüştür bile. Nasıl bu kadar dikkatsiz davranıyorsun?" Sinirle yüzüne bakıyordum. Gecenin bir vaktinde Bay Zau gittikten sonra bir anda ortaya çıkmış beni korkutmuştu.

Umursamaz bir tavırla yüzüme bakıyordu. Bu sorunlar bir tek başıma açılacağı için hiçbir sorun görmüyordu.

"Rahat tavrın sana özel değil mi?" Diye sordum,ona arkamı dönüp mutfağa doğru yürüdüm. Arkamdan geldiğini biliyordum.

Bir bardak suyu elime alıp içmeye başladım.

Ona döndüğümde kıçını tezgaha yaslamış bir şekilde bana bakıyordu.

"Konuşsana," dedim sudan bir yudum daha alarak.

"Ne diyebilirim ki sizin o romantik adı altında sahnenizi beklemek ne kadar sıkıcı." Bundan sıkılmış tavrı gözlerimin devirmeme neden oldu.

"Romatik değildi."

"Her neyse işte o romantik denediğin sahneyi izlerken Bay Zau'nun belirli bir ifadesi vardı. Karar almışa benziyordu."

"Nasıl yani?"

"Sen demedin mi? Yarın açıklayacak bir şeyi olduğunu? Bu duruma bağlı olarak karar almış olmalı."

"Pekâlâ sen neredeydin?"

Elini uzatıp alnıma bir fiske vurdu. Gözleri sinirle bakıyordu ama dudakları kıvrıldı.

"Angel denen kadınla uğraştım. Gerçekten onu hafife almam hata olmuştu. Benden kurtulmak için tüm darbelerini gösterdi ancak benim üstün zekam," gözleri beni buldu. "Onu bir odaya kilitledi." Gözlerim irice açıldı.

"Ne yaptın,ne yaptın dedin?" Bunu beklemiyordum.

"Onu odaya kilitledim?"

"Sebep?"

"Sizi izliyordu tıpkı benim gibi ve tam hareket ediyordu ki onu durdurdum. Yoksa şuan bu halde olmaz Bay Zau sana yaklaşmazdı bacım."

"Bana bacım demeyi keser misin?"

Dudaklarını büzdü. "Zaten sende bacım gibi bir tip yok." Göz devirdim.

"Kalsın o da ,bir bacım eksikti." Göz devirdim bir kez daha.

"Neyse ya benden bu kadar,o kadın beni bulmadan kaçmam gerekiyor." Bu kez güldüm.

"Kaç kaç ama unutma bana yardımcı olacaksın."

"Peki ama sende Maddie ile aramı yapacaksın."

"Buna gerek yok ki," anlamayarak yüzüme baktı. "Maddie çoktan senden etkilenmiş. Artık ne yaptıysan, kız senin hakkında konuşurken yüzü al al oluyor."

"Öyle mi,bu harika," dudakları gülümser olduğunda ve benim onu izlediğimi görünce vazgeçti.

"Neyse ben gideyim yarın görüşürüz."

"İyi geceler," dedim gülümserken.

"Bizim için gece yeni başlıyor ama iyi geceler. Bazen senin insan olduğunu unutuyorum. Gerçi insan olsan ne yazar Türk bile değilsin. Kesin benim memleketim sabaha kadar uyanıktır."

"Sen ve ülken gerçekten delirmiş olmalı. Geceleri uyanık kalmak mı, baykuş musunuz nesiniz siz?"

"Hiçbiri,bir tek Türk. Hem duymadın mı 'Su uyur Türk uyumaz'" başımı iki yana sallayıp duymadığımı belirttim.

"İyi işte duydun, Türkler uyumaz bu da sana küpe olsun." Deyip giderken onun arkasından bakakaldım.

Bu adam milletini gerçekten koruyordu. Başkası olsa adını almaz ama bu her seferinde dile getirmekten çekinmiyor. Şaştım kaldım doğrusu.

...

Sabah olduğunda gecenin yorgunluğu hâlâ üzerimdeydi. Dün gece eve geçmiş,Willom İsmail ile konuşmuş ardından organizasyonla ilgilenmiştim. Birkaç görüşme ve programa baktıktan sonra orada uyumuşum.

Bunu farkettiğimde hiç şaşırmadım. Bazen dün gece gibi durumlar yaşayıp yatakta değilde çalışma masasında çalışıyorum ve böylece sabah da masada uyanabiliyorum tıpkı bu sabah olduğu gibi.

Kahvaltımı güzelce yapıp iş yerime gitmek için hazırlandım. Üzerime bana yakışacak açık mavi bir elbise giydim. Çantam da ona eş olarak uyuyordu. Yüzüme yakışacak hafif bir makyaj yaptıktan sonra çıktım.

Arabama binip sürmeye başladım.

İş yerime geldiğimde günlük rutin gibi herkesle selamlaşma yaparken dün gecenin kalıntıları hâlâ duruyordu insanlarda.

Bay John bile beni Fix zannetmiş ve tam öpmeye çalışacak iken gerçek Fix'i görmüştü. Benden özür dilerken ifadesi çok komikti.

İçeriye geçip odama doğru giderken asistanım Maddie her zaman ki gibi güler yüzle beni karşılarken onun yüzüne baktım.

Yüzüne yakışan bir makyaj, saçlarını dalgalandırmıştı. Üzerinde yeşil bir tulum vardı ve ona çok yakışıyordu.

"Günaydın Maddie," dedim, ondan önce.

Şaşırdı ancak gülümsemesini korudu.

"Günaydın Bayan Maria, bugün enerjik görüyorum sizi,bu enerjinin kaynağı nerden geliyor acaba?" Diye sordu merakla.

"Hiç, dün güzel eğlendik ondan olmalı,ha bu arada Willom'a söylediğin için teşekkürler. Onunla görüştüm. Gerçi sen biliyorsundur."

Yüzü kızardı, utandı herhal.

"Yardımcı olduysam ne mutlu bana," dediğinde gülümsedim.

"Gerçekten yardımcı oldun," daha sonra odama baktım. "Birileri yine bir davetiye veya kutlama yapacak mı?" Diye sordum.

"Hayır ama önceden söyleyenler teşekkür mesajı yollamıştı. Ve bir randevu var."

"Ah öyle mi sevindim adına,Willom ile mi?" Diye sordum gülümseyerek.

"Hayır,sizin randevunuz."

"Ne?"

"Bay Zau bu gece sizi şık bir restorana götürmek istiyor,size söylememi istemişti." Gözlerim irice, ağzım bir karış açılmıştı söyledikleriyle.

"Ne gerçekten mi?" Hâlâ buna inanamıyorum.

"Evet gerçekten. Ama neden şaşırdınız,bir toplantı olacağını söylemiştiniz. Yani sanırım onunla ilgili olmalı. Ama bir dakika o zaman buraya gelirdi değil mi,sizi şık bir restorana götürmezdi." Diye düşünür gibi yaptığında daha fazla kurcalaması için aklıma fikir geldi.

"Ah, doğru unutmuşum. Bay Zau ile toplantım vardı ancak odam müsait değil," gülümsedim. "Oteli de bir sürü misafir ağırlıyor yani orada da konuşmamız pek mümkün değil bu yüzden bir restorana karar vermiştik. Tamamen aklımdan çıkmıştı. Sanırım dünki geceden kalma bir unutkanlık. Şimdi hatırladım. Yani hiçbir sorun yok."

"Pekâlâ,o zaman iyi günler, işiniz düştüğünde ben burada olacağım." Deyip gittiğinde derin bir nefes verdim.

Bir an önce odama girdim ve işlerimin başına geçtim.

...

Öğlen olduğunda işlerimi yarıda kesip öğle yemeğine gittim. Yine her zaman ki gibi sevdiğim pizzacı olan Lennie'ye gittim.

Yine güzel vampir soslu pizzanın tadına vardım

Daha sonra akşama kadar mesaim bitene kadar çalışmaya son hız devam ettim. Bazı belgeleri imzaladım, bazılarına onay verdim bazılarını daha sonra'ya ekledim.

Akşam olduğunu, anlık olarak kafamı kaldırıp bakmamla anlamıştım. Şaşırmıştım ama yine her zamanki gibi çok çalışmama yormuştum. Hatta öyle ki bugün Bay Zau ile olan randevumu bile unutmuştum.
Maddie gelip hatırlatmasaydı hâlâ unutmuş olacak ve belki de eve gidecektim.

Saatin saat akşam 8 olduğunu gördüm. Randevuya yarım saat kalmıştı. Eve gidemezdim. Bu kıyafetle birlikte gitmem lazımdı. Sadece Maddie'den biraz makyaj alarak kendi yüzümdeki makyajı tazeledim.

Ardından arabama binip restorana doğru sürdüm.

On beş dakika sonra geldiğimde saat tam 8.30 olduğunu yani tam vaktinde geldiğimi anlamıştım.

Çok geçmeden restorana girdim. Loş ışıkta karanlıkla birlikte ışığı hissediyordum. Bay Zau çoktan gelmiş olmalı çünkü onu hissediyor gibiydim. Varlığı tam da burada kalbimde hissederken birazdan göreceğim silüet bunu kanıtlıyordu.

Tam karşımda duruyordu,heybeti gözle görülür bir şekilde farkediliyordu. Giydiği siyah takım ona öyle yakışmıştı ki birkaç saniye bakakaldım. Onun yakışıklı yüzü kağıt kadar beyaz teni ve giydiği takımla öyle güzel uyum içinde duruyorki gerçekten onun varlığını bir süre şüphe ettim.

"Hoş geldin." Sesinde hissettiğim sıcaklık diğer bütün ses tonuna yansıyan sıcaklıktan bir farkı vardı. Daha nezaket,daha nazik bir ses tonuna sahipti. Bu beni şaşırtırken gülümsemeye benzer bir ifade kondurdum dudaklarıma.

"Hoş buldum," dedim sesim titrerken. Buna engel olamamıştım. Gülümsedi. Gerçek bir gülümseme.

"Geçelim mi?" Eliyle masayı gösterdiğinde karşı karşıya konulmuş sandalyeleri ortada masayı ve masanın üzerinde iki adet kırmızı mumu gördüm. Masanın önünde ise boş tabaklar ve bıçak çatal kaşıklar vardı. Masanın hemen ilerisinde garson hazırda bulunuyordu.

"Tabi," dedim ne diyeceğimi bilmez şekilde ardından onun eşliğinde masaya doğru yürüdüm.

"Bu arada çok güzel olmuşsun. Gözlerim kamaşıyor." İltifatı karşısında gülümsediğimde o da gülümsedi.

"Teşekkürler," dedim, kısık ses tonuyla. Utanmıştım.

Masaya ulaştığımızda sandalyeyi çekip oturmamı bekledi.

Ona nazik diyebileceğim bir şekilde gülümseyip yerime oturdum. Kendi yerine geçip oturduğunda her şeyin çok güzel olduğunu düşündüm. Ne konuşacağını, dün geceye ithafen ne cevap vereceğini bilmiyorum ama masa,bu gece çok hoş.

Garson gelip kapakları açtığında bol soslu biftek ve kırmızı şarap olduğunu gördüm. Bu gece daha iyi olamazdı.

Dudaklarımı farkında olmadan yaladığımda kısık gülüşünü duydum. Gözlerimi kaldırıp ona baktığımda muzır bakışları üzerimdeydi.

Bu akşam güzel bir akşam olacaktı.

"Her şey harika duruyor, dün gece söylediğin gibi cevabını sabırsızlıkla bekliyorum. Ne diyecektin?" Diye sordum gülümseyerek.

"Öncelikle bu güzel yemeğin tadına bakalım,gece uzun." Dediğinde gözleri masadaki yemeklere dokundu.

"Ama vampirler yemek yiyebilir mi ki?"

"Neden yiyemeyiz ki,tek farkımız ölümsüz olmamız ah daha doğrusu sizden bir tık yüksek yaşıyoruz o kadar." Dediğinde sabırsız bir nefes koyuverdim.

"Pekâla, dediğin gibi olsun. Nasıl olsa dediğin gibi gece uzun. Konuşacak çok vaktimiz çok sorular ve cevaplar olacağı kesin." Dediğimde sadece gülümsedi.

...

Gecenin yarısına geldiğimizde bol bol sohbet etmiş,bol bol gülmüş birbirimize karşı saygı ve sevgi çerçevesinde konuşmuştuk. Ancak hâlâ dünün cevabını alamamıştım.

Sabırsızlıkla beklerken kırımızı şarabı gözlerimin içine bakarak büyük bir yudum aldı. Tadını çok beğenmiş olmalı ki defalarca görmüştüm kırmızı şarapla. Onun tutkusu kırmızı şarap gibi koyu ve akışkandı.

Gözleri derimi,tenimi lime lime edip kanıma karışırken kalbimin ısındığını,ruhumun can bulduğunu hissetim.

"Evet gelelim seni sıkıntıya sokan,gecenin bu saatine kadar kalbine şüphe ve merak tohumunu veren şeyi ortadan kaldırmaya." Gözleri 15 derece şekilde kısıldı. "Şimdi tekrar sor."

"Peki, tekrar soruyorum. Neden bana yardımcı oluyorsun,neden gözlerinizi üzerimden çekmiyorsunuz,neden bana bakıp duruyorsunuz?" Diye sordum bir kez daha, dünkü gibi tekrar gözlerine bakmış sorularımı sormuştum.

Ancak bu kez gözlerime dünkü gibi bakmamış kararlı,emin gözlerle bakıyordu bana ve bu beni ürkütmedi,heyecan yapmadı desem yalan olurdu.

"Cevabımı duymaya hazır mısın," diye sordu. Hazır değildim ama bunu bekliyordum değil mi? Başımı olumlu anlamda salladım.

"Çünkü senden etkilendim Maria,seni gerçekten merak ediyor ve endişe ediyorum. Belki saçma bulacaksın ama senden hoşlanmaya başladım." Söyledikleri sözler, sözcükler ve cümleleri kalbimi delik deşik etmişti. Bu sözlere o kadar beklemiyordum ki ağzım açık kalmıştı bir parça ve o da bunu beklemiyordu kendinden.

"Ne?" Diyebildim.

"Senden hoşlanıyorum Bayan Maria ve eğer senin de ilgin biraz olsa benim üzerimde olduğunu düşünüyorsan şimdi bu gece birlikte olabiliriz,lakin olmak istemezsen anlarım. Sonuçta," tam devam ediyordu ki bu kez sözünü kestim.

"Ne deli misin Bay Zau, gerçekten siz deli olmalısınız."

"Biliyorum, çok saçma bir şekilde söyledim ama," tekrar kestim sözünü.

"Hayır, hayır. Ondan bahsetmiyorum. Siz delirdiniz çünkü benim sizden etkilendiğimi,size olan bakışlarımı görmediniz. Sizden ilk günden beri,buraya ilk daveti verdiğiniz günden beri etkileniyorum." Dediğimde bunu beklemiyor gibi bir hali vardı.

"O zaman," dedi ama tekrar kestim sözünü.

"O zaman birlikteliğimize..." Şarabımı kaldırıp elindeki şarabına vurdum hafifçe gülümseyerek yüzüne baktım.

Ağzını açıp konuşmadı ama dudaklarındaki gülümseme onun da mutlu olduğunu anlamıştım.

Bu gece beklenmedik bir şekilde itiraflar gerçekleşti ve sanırım bundan çok memnun oldum.

Her ne kadar plan desem de aklımı yenebilecek tek bir organ,duygu vardı: Kalbim.

...

"Yavaş ol." Dedim sessizce. Sanki etrafımızda insanlar varmış gibi.

"Evinde kimse olmadığını biliyorsun değil mi Maria?" Diye sordu muzip bir tavırla. Kolları belimde sıkı sıkıya dolanmıştı. Dudakları boynumu bulmuştu.

Yavaşça inledim. Dudakları boynumdan gerdanıma,oradan göğüs arama kadar gidiyordu. Soğuk ama bir o kadar sıcak dudakları tenimi yakarken dudaklarımı düşlerimin arasına alıp inlemeyi durdurmak istedim.

Evime gelmiştik. Güzel bir yemekten sonra evime gelmiştik ve Bay Zau yerinde durmayıp beni evimin içine kadar takip etti ve sonuç olarak buradayız.

"Bırak,inlemeni duymak istiyorum." Kulağımın dibinde söylediği kısık sesli sözleri tenimin irkilmesi neden olmuştu.

"Hımm,daha başka neler duymak istiyorsun?" Bunu kıvranarak sormuş, kasıklarımın yandığını göstermek istedim.

"Mesela seni yatakta çok sert becerirken sesindeki arzuyu, adımı inlemeni ve ciyaklamanı duymak istiyorum." Hırladı. Uzun eli çenemi tutmuş dudakları orayı bulmuştu.

Bu sırada biz odama doğru ilerliyorduk. Uzun olduğu için onun kucağında rahatlıkla yer alırken onun tenime dokunması beni karanlık arzulara götürüyordu.

"O zaman göster bana Bay Zau,beni becerirken adını duy dudaklarımdan,seni istiyorum. Hemen, şimdi!" Emir veren sesime sadece gülümsedi.

"Emrin olur,Maria'm. Sevgili Maria'm. Bu gece ikimizde yanacağız." Dediğinde arzudan kısılmış sesim sadece inledi.

Ve o da daha fazla kendini tutamayıp ilk hamlesini yaptı. Dudakları dudaklarımı buldu.

Bu gece yanacaktık...

Son ...

Arkadaşlar diğer bölüm final, bakalım neler olacak. Final kesiti okuyanlar neler olduğunu az çok anlamıştır ama sonu nasıl işte diğer bölüm hep beraber göreceğiz.

Hadi hepinize iyi günler,keyifli saatler:)

Loading...
0%