Yeni Üyelik
18.
Bölüm

On yedinci Bölüm

@nightdarkgirl34

İyi okumalar:)
İyi okumalar:)

Karşımda olan olayla hareket dahi etmiyor, şaşkındım.

İnsanlar kaçışıyor az önceki sahne onları hayli hayli korkutmuş olmalıydı.

Nefes nefes kalmıştım olana karşı. Birileri bana çarpıyordu. Sendeledim ancak bu bile hareket etmeme neden değildi.

"Bayan Maria iyi misiniz gitmemiz gerekiyor." Ekipteki arkadaşlardan birisiydi.

Ona cevap vermedim.

"Bayan Maria,hadi." Bir başkası.

İnsanlar otelden tek tek ayrılıyordu. Yerde ısırılan kişi de kendinde değildi. Onu ısıranda ortalarda gözükmüyordu ancak bu onların telaşa girmesine neden olmuştu.

"Bayan Maria," Bay Zau'nun sesini duyduğumda refleks olarak ona dönmüştüm. Olaya rağmen sakin duruyordu. Hemen yanında Angel ise keyifliydi.

Tepki vermedim sadece izledim. Ekip arkadaşım da artık beni ikna etmeye çalışmadı çünkü Bay Zau gelince korkup kaçtı.

"Bayan Maria iyi misiniz?" Diye sordu Bay Zau dibime kadar gelirken. Kendime gelmek için başımı sallarken başımın döndüğünü,midemin bulandığını hissetim.

Elim karnıma giderken yüzümü buruşturdum. Angel gülüyordu ama Bay Zau'nun benimle ilgilenmesi onun canını sıkıyordu.

Bir anda beni kucağına alan Bay Zau ile şaşkına uğradım. Soğuk elleri tenime sararken, kollarım iki yana düştü. Elbisenin izin verdiği kadarıyla çıplak bacaklarım tenine değiyordu.

Angel'e bakmak için başımı kaldırdığımda arkasına dönüp hızla uzaklaşıyordu.

"Angel,buraya gel." Bay Zau'nun emir veren sesi ile durmak zorunda kaldı.

"Ama-" bize döndü ve tam itiraz edecek iken Bay Zau ona izin vermedi.

"Bayan Maria kendinde bile değil ama sen gidiyor musun?" Ona döndü,sesi soğuktu. İnsanlar kaçmaya devam ederken ve benim onun kucağında olmam dışında bir sorun yoktu.

Bay Zau sakince ilerlerken bize çarpan insanları bir sinekmiş gibi bir şey hissetmezken ona bakıyordum.

Neden bunu yapıyordu?

Angel, dişlerini sıkmış ona doğru gelenlerden biri olarak bana bakmıştı. Şuan eski sevgilisinin kucağında duruyordum ve bu gerçekten absürt bir sahneydi.

"Ne yapabilirim,baksana şimdi insanlardan oluşan bir güvenlik buraya gelecek ve kesinlikle bizim gibi olanları suçlayacak." Bunu tiksinti ile söylemiş olsa da canı sıkkındı bu görüntüye.

"Bizim suçumuz yok."

"Ama bir insanı vampirin ısırdığını gördük. Buradaki herkes gördü. Dururlar mı zannediyorsun?" Güldü, soğuk komik olmayan bir gülüş takındı.

"Bunu sonra konuşuruz. Hallet şurayı,polisler gelene kadar ortalığı toparla." Emir veriyordu sesi ve bu Angel'i kızdırmaktan başka bir işe yaramıyordu.

Bay Zau,Angel'e arkasına dönüp uçmaya başladığında hazırlıksız yakalandığım için ellerimi hızla boynuna,o uzun, kağıt kadar beyaz olan tenine sardım.

"Korkuyor musun benden?" Diye sordu,sesi ne soğuk ne sıcaktı. Tepki vermediğim için dönüp bakma ihtiyacı hisseti.

Gözleri,o kırmızı gözleri gözlerime işler gibi bakarken ondan yana olmayıp gözlerimi kaçırdım.

İddia kayıplara karıştı. Bay Zau tamamen üzerime yoğunlaştı. Bu geceden sonra beni unutamayacağını da biliyorum.

Ama bu ona çekilmemek için bir sebep değildi. Gözlerine çevirdim gözlerimi ve tam o anda yere indik. Onub odasının ve benim için tahsis ettiği odanın bulunduğu kata geldiğimizde durmak zorunda kaldım.

"Odaya gitmek istemiyorum, eve gitmek istiyorum." Şımarık gibi dursa da artık Angel'in odasını istemiyordum. Daha önce bilmiyordum ama artık biliyordum ve Bay Zau'nun eski sevgilisinin odasını istemek, gerçekten iğrenç duruyor.

"Eve gitmeniz tehlikeli."

Gözlerimi kaldırıp ona baktım.

"Az önce burada olanlara bakılırsa burası daha tehlikeli." Sertçe verdiğim cevapla bir an şaşırsa da tepkisini koruyup sessiz kaldı.

"Yine de sizin bu gece burada kalmanız daha iyi."

"Ne kime iyi,size mi yoksa benim için mi?"

"Anlamadım?"

"Tıpkı aşağıdaki olanlar gibi olmayacağını ne malum? Dün kanımı içerken kendinizde değil gibiydiniz. İnsanlara ihtiyaç yok diyorsunuz ama kanımı içerken ne kadar da iştahlı birisi olduğunu görmelisiniz." Bunları söylerken nefessiz kalsam da içimdeki şeyleri dökmek bana iyi gelmişti.

"Anlıyorum. Düşüncelere saygım var. Peki,madem eve gitmek istiyorsunuz,"

"Evet lütfen." Diyerek kestim sözünü.

Beni tekrar kucağına alıp uçmaya başladığında önce aşağıya sonra kapıdan çıkmaya başladık. Kapıda olan kalabalığa göz gezdirdiğimde polislerin de olduğu bir grup içeriye geçmeye çalışıyordu. Havalanmadan önce Angel bu tarafa gökyüzüne bakmıştı.

Daha fazla aşağıya bakmak yerine gökyüzüne döndüğümde Bay Zau'nun beni izlediğini,derin düşüncelere girdiğini farkettim.

"Ne oldu, neden öyle bakıyorsunuz?" Diye sorarken onu kendine getirmeyi planladım.

Başını iki yana sallarken bi an için dengesini kaybedip aşağıya doğru düşecekken tiz bir çığlık atmıştım.

Tekrar havalandığında derin bir nefes aldım. Bu daha iyiydi.

"Üzgünüm,kafam az önce olanlara sıkkın."

"Size öyle çıkıştığım için kusura bakma, olanlar yüzünden kendi irademe bile sahip çıkamıyorum."

"Anlıyorum,sizin yerinizde olsam ben de korkar,birini suçlayacak birisini bulurdum."

Dudaklarımı düşlerimin arasına alıp suçlu gibi dururken aslında tam da bunu yapmıştım.

"Neyse önemli değil, sabahın ışıkları ile bunu öğreneceğim. Umarım kötü bir durum yoktur." Bunu umarken gerçekten diler gibiydi.

Bir vampirin uzun zaman sonra bir insanı ısırması olay yaratacak, gündem olacaktı.

Hükümet,bunun için düzenleme yapacağı kesindi.

Hiçbir şeyden emin değilim ama emin olduğum bir şeyse o da hiçbir şey bu geceden sonra aynı kalmayacaktı.

Dünyanın dengesi bu geceden sonra değişecek,insanlar bu geceden sonra vampirlerden nefret edip onları öldürmeye kalkacaktı.

Kim bilir bazıları vampir avcısı olmaya başlayacaktı. Tıpkı Orta Çağ'da vampir ve cadı avcıları gibi.

21.y.y'da bunun yaşanması,vampirler ve insanların arasındaki düşmanlığı başlatması demekti. Ve bu korkunç.

Üçüncü Dünya Savaşı'ndan sonra bir de bunun, insanlık için büyük bir yenilgi olurdu.

Zaten üçüncü Dünya Savaş'ı yüzünden Dünya'nın nüfusunun yarısından fazla yok olmuştu.

Bu kadar kayıp ülkeleri de ekonomik açıdan çöküntüye, bazı ülkeleri de yok etmeye mahkum etmişti.

Afrika'da büyük bir kısım patlamadan dolayı sular altında kalırken, Avrupa ile Asya kıtası arasındaki noktada büyük bir tsunami oluştu. Ve bu durum iki kıtayı birbirinden ayırdı.

Kutuplardaki buzların yarısı çözülmüş durumda ve çok yakında çoğu kıta sular altında kalacaktı. Bu gerçekten korkunç bir durumdu. Hepsi kendi zevk ve daha fazla güç istemelerinden olmuştu.

Peki buna sebep olanlar neredeydi? Tabi ki öldüler. Bununla baş etme derdi kime kalıyor? Biz?

"Geldik." Bay Zau'nun sesiyle aklımla olan konuşmayı kesip ona döndüm.

Aşağıdaydık ve evimin önünde duruyordum.

Arkamı dönmeden önce Bay Zau'ya kısa bir an baktım. Gözlerini kısmış tepkilerimi inceliyordu.

"İy olduğunuza emin misiniz?" Diye sordu sakince.

"İyim,eve gidip dinlenirsem daha iyi olacağım." Sadece başını salladı.

"İyi geceler Bayan Maria."

"Umarım iyi geceler olur Bay Zau,size de."

Tam arkama dönüp eve gidiyordum ki parmakları tenime değdi.

"Bekle,Angel'in odası olduğu için mi içeriye girmek yerine evine gitmek istedin." Anlamıştı.

Sadece başımı salladım.

"Bunu nerden öğrendin demeyeceğim,Angel o," derin bir iç çekti.

"Bunu konuşmak istemiyorum." Gözleri beni buldu.

"Ah pekâlâ,ama mutlaka yarın otelime kadar gelin." Bir şey demedim.

"Bunu evet anlamında kabul ettiğinizi olarak alıyorum o hâlde." Dediğinde tepkime bakıyordu. Ona boş boş baktığımı görünce sıkıntı içinde bir kez daha nefesini verdi.

"Yorgunsunuz,dinlenmeye ihtiyacınız var ama ciddiyim yarın gelin,gelmezseniz ben geleceğim. Ve bu gece be olduğunu öğrenir öğrenmez size haber vereceğim." Dediğinde sadece baş salladım.

"Tekrardan iyi geceler."

Dönüp uçtuğunda onun arkasından baktım. Sonunda gözden kaybolunca derin bir nefes aldım. Bay Zau bu gece beni zorladı. Ciddi manada adama ağzıma gelenlerii söylerken bir an düşündüm ancak Angel'in o korkutucu bakışları üzerimde dururken ona karşı sert olmamak imkansız. Kadın yürüyen bir manyak.

Takıntılı bir şey olması,zaten başlı başına bir sorun iken bir de kan emici birisi olması gerçekten onu çekilmez kılar. En azından Bay Zau gibi kibar,beyfendi gibi olsaydı. Daha doğrusu ona uyarlamak istersem daha zarif,kibar hanımefendi gibi dursa ve kıskançlık yapmasa onunla arkadaş olmak istediğim bir türden.

Daha önce hiç vampir arkadaşım olmamıştı. Maddie,Willom İsmail'in benim arkadaşım olduğunu düşünüyor ancak onun beni kaçıran adamın adamıydı. İşin tuhafı onunla iki kez karşılaşsak da onu sevmiştim bir tek onun benim esprilerime gülmemesine sinir oluyordum. Tabi her defasında ülkesine olan düşkünlüğü beni şaşırtıyordu.

Arkamı dönüp eve girdim. Bu gece olan olay yüzünden başım hâlâ dönüyor,midemi iyi hissetmiyordum.
Buna rağmen odama çekilmiş,kendimi yatağa atmıştım. Uyku beni alana kadar otelde yaşanan sahneyi zihnimde defalarca tekrar etti. En sonunda uyku beni teslim aldığında düşünmeyi bırakmıştım.

Son...


Zihnimdekini uygulamak için ilk önce onu bulmam ve onu etkilmem gerekiyordu.

Tamam bu berbat bir durum ancak yapacağım başka bir şey yok.

Doktora söylediğimde kesinlikle bir vampirden kan almam gerektiğini ancak bunu yaparken ona söylememem gerekiyordu.

Doktorun bu kesin talimatı beni iyicene geriyordu. Bir vampirin beni kendisinden kan aldığını görünce ne tepki vereceğini bilmiyordum.

Ve bu beni geriyordu.

Tek tanıdığım vampir Bay Zau değildi. Willom da vardı ama ona nasıl ulaşacaktım? Belki o bana yardımcı olurdu.

Buldum! Maddie. O bana yardımcı olurdu Willom'u bulmak konusunda.

Kapı çalınca zihnimden kurtuldum. Gelen kişi tam da beklediğim kişiydi.

Maddie neşeli bir hâl ile içeriye geçerken bu dikkatimden kaçmamıştı.

"Merhaba bayan Maria, bugün başka bir parti için gelmiştim." Onu dinlediğimi göstermek için başımı sallarken o devam etti. Parti hakkında bilgileri açıklarken bazılarını not alıyordum tabletimden.

"Peki, teşekkürler Maddie."

Maddie tam çıkıyordu ki onu durdurdum.

"Maddie bir dakika bakar mısın canım?" Diye sordum,bana dönüp merakla ne diyeceğimi bekliyordu.

"İsmail ile aranız mi?" Diye sordum,dilim vardıkça ismini söylüyordum.

"İsmail?" Dedi,bu ismi duymamış gibi.

"Ah,yani Willom." Gülümsedi ama bunu saklamak ister gibi başını çevirdi.

"Utanmana gerek yok,Willom benim arkadaşım olsa da seni dinlemek istiyorum. Aranız iyi mi?"

"Evet,iyi gidiyor. Dünkü randevu güzel geçti ancak sanırım sizin orada ise vampir saldırısı olmuş. Bu çok üzücü." Yüzü dün için üzgün olduğunu belirtiyordu.

"Maalesef öyle,bunun için umarım bir şeyler yaparlar." Yüzümü neşeli tutmaya çalışıp,"Senden bir şey isteyecektim. Willom'a bana ulaşmasını sağlar mısın?" Diye sordum.

"Ama o sizin arkadaşınız değil mi?"

"Evet öyle ancak numarası bende yok,yani kayboldu. Ona ulaşmak için yerini de bilmiyorum." Anlar gibi başını salladı.

"Peki,onunla konuştuğumda size geri dönüp yapmasını söylerim." Dedi sevecen bir tavırla. Gülümsedim.

"Teşekkürler Maddie. Haber bekleyeceğim senden." Dediğimde sadece başını salladı.

"İzninizle işimin başına döneyim ben." Elimle kapıyı gösterdim. Gülümseyerek odadan çıkınca derin bir nefes verdim.

Başımı arkamdaki koltuğa yaslayıp gözlerimi boş olan duvara diktim. Düşüncelerim tek tek zihnimi ele alırken Willom'un hemen bana ulaşması gerekiyordu.

Ondan ne kadar çabuk etkileşim alırsam geleceği değiştirmek o kadar kolay olacaktı.

Oflayarak yerimden kalktım. Böyle olmayacaktı. Öğle yemeği saati geldiğini duvardaki saatten öğrendiğimde ceketimi alıp odadan çıktım.

Çoğu çalışan çıkmak üzere iken Fix hâlâ çalışıyor durumdaydı. Yanına gittiğimde beni farketmedi.

"Fix," adını seslenmemle başını kaldırıp beni görünce irkildi. Beni görmeyi beklemiyordu.

"Bayan Maria,ah siz miydiniz. Korkuttunuz." Düzenli nefesler almaya başladığında gülümser gibi oldu.

"Herkes öğle yemeğine gidiyor sen neden gitmiyorsun?" Gözlerim çıkanların arkasında gezinip tekrar ona döndüm.

"Ah,bay john onu beklememi istemişti." Kaşlarını çattı. "Hâlâ gelmemiş."

Tam ağzımı açıp nerede olduğunu soracak iken başka bir ses aramıza girdi.

"Buradayım, üzgünüm geç kaldım. Çıkalım mı?" Beni görünce gülümsedi güvenlik şefi bay John. "Sizde mi buradaydınız?" Diye sordu.

"Evet,ben de tam çıkıyordum ama bizim Fix'i hâlâ çalışırken görünce bir uğrayayım dedim. Sebebi senmişsin John." Yapay bir biçimde kaşlarımı çattım. "Fix'i üzersen karşında beni bulursun."

Fix gülümser bir hâlde,"O beni üzmez ama yine de desteğiniz için teşekkürler Bayan Maria."

"Olsun,sen yine de ona güvenme." Hemen yanında konuştuğumuz kişiydi Bay John.

"Hey," diye uyardı ancak ben omuz silkerek güldüm.

"Bayan Maria lütfen beni kötü göstermeyin daha ilk randevuda!" Dedi bay John.

"Beni ilgilendirmez,erkekler erkektir ve erkeklere güven olmaz." Dediğimde hayrete düştüler.

"Sizi de biliyoruz Bayan Maria,sizi de biliyoruz." Dedi Bay John kısa süren şaşkınlığı geride bırakarak.

"Neyi biliyorsunuz ki?" Bu sefer şaşkın olan bendim.

"Bay Zau ile aranızda olanlar tüm kasabanın dilinde." Deyince neye uğradığımı şaşırdım doğrusu.

"Ne? Nerden çıkardın bunu? Yok öyle bir şey! Uydurma, tamamen uydurma!" Diye gereksiz bir savunmaya geçtim.

"Tanrım,sakin olun Bayan Maria,sadece bir duyum. Bu kadar abartmaya gerek yok." Dedi bay John şaşkınca verdiğim tepkiye karşı olarak.

"Yine de bir yerde konuşulmak ve bu kişi bizden olmayan hele ki gecelerin sahipleri olan bir vampir ise hiç konuşulmaması gereken bir husus. Biliyorsunuz ki vampirler ve insanların ilişkileri yüzyıllar boyunce iyi olmadı. Eğer bu duyulursa bizden kurtulmak isterler." Tamam biraz abarttım ama bay John'un benim ve bay Zau'nun hakkında böyle konuşmasını istemiyordum. Şimdi ofiste bu bir dedikodu malzemesi olacaktı ve bundan eminim.

"Ah,bu gerçekten korkutucu." Dedi Bay John,sakin bir sesle. Daha sonra Fix'e döndü. İkimize bakıyordu şaşkınca. Koluna taktığı çantasıyla hazır olduğunu ve bizim konuşmamızın bitmesini bekliyordu.

"Gidelim." Bana baktı bay John daha sonra gülümser gibi olup,"İyu günler." Dedi.

Ona karşılık verip,"iyi günler," diledim.

Onlar çıkar çıkmaz son kez mekanı kolaçan edip kimse var mı diye kontrol ettim. Herkes çıkmıştı. Gönül rahatlığıyla mekandan çıkıp en sevdiğim pizzacı olan Lennie'ye gitme kararı aldım.

Arabamı onun mekanında durdurup indim. Burasını en iyi yapan şey ise bana Özel pizzası.

Lennie her zaman yakışıklı, mükemmel birisidir ancak ona olan duygularım bir arkadaştan ötesi değildi. O da bunun farkında ve buna rağmen bana özelmişim gibi davranıyordu.

İçeriye geçtiğimde beni gördü ve sıcak bir gülümseme bana bahşetti. Karşılık verip ona gülümsediğimde işaret parmağını kaldırıp bana uzattı. Bir dakika

Onu dinleyip kenara geçtikten sonra beklemeye başladım. Bir dakikanın sonunda bana gelip sarıldı. Sıcak karşılamasına gülümsedim.

"N'aber?" Diye sordu benden ayrılır ayrılmaz.

"İyi sen?"

"İşler güçler biliyorsun,sen, duyduğuma göre partiler filan."

Güldüğümde o da güldü.

"Evet yapıyoruz bir şeyler. Keşke sen de gelsen." İç çektim.

"Bizim mekanda durmasa inan seve seve gelirim ama hâlâ bir yardımcı bulamadım. Ve tüm işler başıma kaldı." Bundan hoşnut değildi. Gözleri bunu ele veriyordu.

"İster misin bir vampir senin yardımcın olsun?" Diye şakayla sordum.

"Olur,senin özel pizzanın sosunu da ucuza almış oluruz,hatta ucuz değil,direkt bedava getiririz." Dedi o da şakaya katılarak.

Kahkaha attım.

"İyi fikir,hep isterim o zaman."

"Hep iste Maria,ben sana hep yaparım." Yavaşça göz kırptı.

"Acıktım Lennie,her zamankinden bir adet isterim." Dediğimde gülümsedi.

"Tamam sen geç otur, beş dakikaya hazır olacak." Yanımdan ayrıldığında hemen yerime geçip oturdum.

Onu beklerken telefonumun çalındığını duydum. Telefonu elime alıp kimin aradığına baktığımda bilinmeyen numara olduğunu gördüm.

Tereddüt içinde kalsam yine de merakım önde gittiği için telefonu açıp kulağıma yerleştirdim.

"Evet?"

Pürüzlü bir sesle,"Bayan Maria siz misiniz?"

"Ben benimde siz kimsiniz, numaramı nerden öğrendiniz!"

Kısa bir süre ses gelmedi ardından hırıltılı bir sesle "Willom'um. Benimle görüşmek istemiştin. Maddie söyledi."

"Evet, görüşme şansımız var mı,bir konu hakkında konuşmak istediğim bir şeyler var."

"Olabilir neden olmasın,nerde ne zaman görüşmek isterseniz-" Sözünü alelacele kestim.

"Hemen bugün, öğle yemeğinden sonra bir saat içinde buraya gelmeniz mümkün mü?"

"Sanırım bizim kim olduğunu unutuyorsunuz bayan Maria,biz vampiriz." Göz çevirdim. "İki dakika içinde nerede olduğunuzun önemi yok gelirim."

"Harika ben ofisime beklerim bir saat sonra."

"Tamam gelecegim. Konuşacağımız konu önemli mi?"

"Çok önemli,hayat memat meselesi."

"İlginç,bu kadar önemli demek. Pekâlâ iyi öğle yemekler." Dileyip kapattı.

Derin bir nefes alıp verdim. O sırada Lennie bana Özel pizzayı önüme koyunca önce kan kırmızısı sosun lezzetiyle harmanlamış olan pizzanın görüntüsüne daha sonra bu şaheseri yapan adama baktım.

"Eline sağlık Lennie."

"Afiyet olsun," diyerek işinin başına döndü.

Ben pizzanın tadına bakarken sosun gerçekten lezzetine doyamadım. Bu sos gerçekten mutfakta bulunması gereken bir şey. Tamam bu ürkütücü ama vampirlerin kanını kullanmak iyi fikir gibi ha?

Bu düşünceler beni kötü biri mi yapar, daha geçenlerde vampir saldırısı olurken onların bizden üstün olduğunu kabul etmek zor ama gerçekti. Buna rağmen kanlarını istemem tam bir zorba mı yapar beni?

Bundan,bu düşünceden kurtulup pizzanın son dilimlerini yiyip hesabı öpücük ve nakitle ödedikten sonra iş yerime geldim.

Odama girdiğimde Willom İsmail'i gördüm. Tam zamanında gelmişti. Bana döndüğünde bakışları direkt dudaklarıma kaydı. Ve göz devirerek hiç beklemediğim bir şey söyledi.

"Şu vampir kanından oluşan sosu dudağının kenarından sil, gördükçe sizin bir vampir avcısı olduğunu hatırlatıyor."

Son...

Loading...
0%