@nightdarkgirl34
|
Gözler her şeyi anlatır. Dilin ne dediği önemli değildi gözlerin yanında... Bu yüzden bak sadece o gözlere bak ve iyi dinle. Ne demek istediğini iyi anlayacak,buna anlam vereceksin! Gözleri, kırmızı olan gözleri her zerremi korkuturken sadece baktım. Belki de beni hipnoz altına alacaktı. Bilmiyordum. "Senin ne işin var burda?" Diye sordu, soğuk bakan gözleri ile hıçkırdım. "B-...Ben... şey kutlamaya g-gelmek is-istemiştim." Diye kekeleyerek cümlemi kurdum. "Neden burdasın?" Diye sordu. Bug'a takılmış gibi tekrar sordu. Doğrulanarak kalktıgımda karşımdaki kırmızı olan gozlerine baktım. "Sizi davet etmemiştim Bayan Maria. Davetsiz misafir kabul etmiyorum!" Uyarırcasında söylemişti. "Davet edin o zaman!" Cüretkar oluşumu beğenmişti. Dudakları iki tarafa kıvrıldı. Koyu kahverengi sacları arkasına omzuna kadar uzanıyordu. Kırmızı gözleri ve ona tezat şekilde bembeyaz gibi cildi vardı. Gözleri her yerimi inceliyor. Sanki fiziksel bir tarama yapıyormuş gibi gezerken bende onu inceliyordum. Kemikli yüzü belirgin elmacık kemikleri ile çok iyi görünüyordu. "Daha ne kadar konuşmamayı deniceksin?" Diye sordu, bu sessizliği bozarak. "Eğer ..." devamını getirememiş onun burada hisseden ruhum çıkmaza girmiş çıkamıyordum. "Eğer?" Devamını duymak istiyor gibi görünüyordu. Soğuk bakışları bunu gerçekten istiyor gibi görünüyordu. "Eğer " dedim,sakince " Dün gece dansta sizi terkettigim için... bana kin duyuyor olabilirsiniz " diye devam ettim cümlemi. Ellerini indirdi. Kaşları havalandı. Dudakları bir nefes aralığı kadar açılmıştı. Kin duyuyor olabilir. Vampirler kin aldığını duymuştum. Dün gece onu bile isteye terk etmemiştim. Kalbimin sorunu vardı. "Sizi bu yüzden mi davet etmedim diye düşünüyorsunuz?" Diye sordu. Başımı aşağı yukarı salladım. " Evet öyle düşünüyorum " diye cevapladım. "Hım?" Diye mırıldandı. Ses tonu kulağa hoş geliyor. Sanki sert ve soğuk sesinden arındırılmış bir şekilde. "Hı hı .evet " dedim sesimi sakin tutarak. "Üzgünüm. Dün için." Diye mırıldandım. Gerçekten üzgündüm ama mecburdum. "Pekâlâ. Gerçekten üzgün olduğunu söylüyorsun. Bu samimice "dedi . Gözleri açıkta kalan boynuma ve dekolteli elbisemi inceliyordu. Koyu kırmızı olan göğüslerimi yarısını kaplayan, uzun tüllü yere kadar serilmişti. Beyaz saten uzun eldivenlerimle elbisemi düzelttim. "Peki davet?" Diye sordum, samimice gülümseyerek. Boynumu sağ omzuma yaslayarak. Iki elimi arkamda kenetledim. Gülümsedi. " çok masumsun Bayan Maria" bu iyi birşey değil mi? Masumluk? "Davet yok," kaşlarımı çattım. " Özel konuğumsun. Bu yüzden davete gerek yok" dedi gülümseyerek. Ilk defa gerçekten gülümsüyordu. Biraz eğilerek elini uzattı. Bir ona bir eline baktım. Beyaz saten uzun eldivenli elimi ona uzattım. Doğrulandı. Elimi aramızda durarak mutfaktan çıktık. Kalabalığa girdigimizde o önüne bakıyordu. Ben arada onun yan profilini inceliyordum. Yukardan bana baktı. Şuh bir gülümseme oluştu onda. Gözlerimi kaçırarak önüme döndüm. Elimi bıraktı ama yanımdan ayrılmadı. Kalabalığa göz gezdirdi. Tek tek. Sonra konuşmaya başladı. "Kasabanın organizatörü, baş danışmanı Bayan Maria. Bu gece için ona borçluyum. Bugün benim özel konuğum. Herkesten onun için alkış istiyorum " dedikten sonra kalabalıktan alkış tufanı oluşmuştu. Gözleri tekrar beni buldu. Eliyle yol göstererek masasına davet etti. Birlikte masaya ilerledik. Masasına ulaştığımızda bazı vampirlerin gözleri üzerimde hissetsemde o tarafa dönmedim. Bay Zau eline kafatası aldı içindeki kanı bir içecekmiş gibi zarifçe içmesi midemi bulandırmıştı. Bay Zau, bir garsonu durdurup benim için kırmızı üzüm şarabını istedi. Kadehimdeki üzüm şarabını içerken dudaklarıma bulaşan içeceği dilimle gezdirdim. Bay Zau yaptığım hareketle dikkatle izliyordu. Etrafın gözleri tekrar karşısındaki kişileri bulunca derin bir nefes aldım. Etrafı incelerken bana bakan arkadaşlarımı farkedince yanlarına gitmeye karar vermiştim. Kadehimle birlikte bir adım atmıştım ki kolumda hissetiğim soğuk eliyle ona döndüm. "Nereye?" Diye sordu, merakla. "Arkadaşlarımın yanına gidiyorum." dedim, sakince. "Tamam " dedi. Kolumdaki elini geri çekti. "Kızım! Bu inanılmaz!" Dedi Julia. Gülümsedim. " O bir vampirdi " Omuz silktim,kıkırdayarak. "Evet vampir. Ne olmuş?" Diye sordum ona. "Bizden biri değil? Farkındasın umarım!" Uyarı ses tonunu pek ciddiye almadım. "Davet etti geldim. Abartma istersen. Sende geldin. Vampir umrunda olduğunu düşünmüyorum. " dedim, sakince. Lennie'ye döndüm. Şaşkınlığı bir süre devam etti. Omzundan dürttum. Kendine geldiğinde silkenedi. Kadehimi bir yudum aldım. "Aranızda birşey mi var?" Diye sordu Lennie, imayla. Ağzımdaki şarabı ortama bakmaksızın püskürtüm. Herkesin gözleri tekrar bana döndü. Mendil ile ağzımı temizledim. Bana bu soruyu soran lennie'ye kızgın bakışlar attım. "Saçmala! O bir vampir. Aramızda birşey yok!" Uyarıyı ikaz edercesine. "Üzgünüm " dedi. Gözlerine baktım. Gercekten üzgün olduğunu söylüyor. "Tamam. Bir daha olmasın!" Dedim son kez. Başını salladı. Birlikte sohbet etmeye devam ettik. Arada gözlerim Bay Zau'ya kayıyor ve o bana baktığında gözlerimi kaçırarak önüme dönerdim. Birazdan dans başlayacaktı. Evet bu gecenin süprizi Dans! Herkes eş seçecekti. Lennie beni bildiğinden eşleştiği kişi Julia olmuştu. Julia bunu seve seve kabul etmişti partnerliği. Herkes eşleştiği kişinin yanına gitti. Salonun ortasına vardılar. Masalar bomboştu. Bir tek o. Bay Zau. O masada ayakta ve beni izliyordu. Garsondan yenilenmiş olan şaraptan bir yudum alarak izledim kalabalığı. Birazdan müzik başlayacaktı. "Bayan Maria?" Diye sordu Bay Zau. Irkilerek ona döndüm. Ama dönmeden önce kadehimdeki şarap yere döküldü. Tanrı varmış kıyafetimde bir leke yoktu! Az sonra birkaç çalışan önüme gelip yerdeki içeceği temizlediler. Kadehi masaya bırakıp tekrar ona döndüm. "Beni korkutmayı kesin Bay Zau." Dedim, korkarak. "Üzgünüm. " üzgün olduğunu gözlerinden anlamıştım. Ama ses tonu? "Ne istemiştiniz Bay Zau?" Diye sordum. Çünkü sakince ve sessizce gelmesinin sebebi olmalı değil mi? "Bana bir dans borçlusunuz Bayan Maria " kaşlarımı çattım. " Dün gece için üzgün olduğunu söylemiştiniz. Bu dansla telafi edebilirsiniz " dedi, sakince. Kaşlarını düzelttim. Doğru! Elini uzattı. Bir eline bir ona baktım. Beyaz saten uzun eldivenli elimi ona uzatacakken vazgeçtim. Elimi indirdim. O bu kez kaşlarını çattı. " sorun ne?" Diye sordu. "Kalbim yakın temastan etkileniyor. Belirli süre geçtikten sonra hâlâ aynı temasta olunca kalbime zarar verebiliyor " dedim, hüzünle. "Tedavisi yok mu?" Diye sordu. Başımı iki yana salladım. "Hayır. Küçükken ailem tüm doktorlara götürdü ama bir tedavi bulamadılar. " dedim. "Kaç saniye sürüyor?" Diye sordu Bay Zau. "120 saniye " " Tamam o zaman. 120 saniyemiz var " O ne demek istediğini ta ki dans müziği, speak lovely çalana kadar anlayamamıştım. Elimi tutarak anibir şekilde kalabalığa doğru ilerledik. Dans başlamıştı. Herkesin ortasında -kalabalığın ortası- yerine yerleşip durduk. Bir elini belime, bir elini de beyaz uzun eldivenli elimi tutmuştu. Kendine çekerek dans etmeye başlamıştık.  Herkes dans etmeye devam ederken ben ona şaşkınlıkla baktım. Ona ayak uyduruyordum. Belirli bir saniye geçtikten sonra şaşkınlığım yerini bir gülümseme bıraktı. Uzun olduğundan yukarı bakmak zorunda bırakıldım. Dans ederken Lennie'nin kaşlarınıçatıp bana baktığını farkettim. Onu kaç kez dans yüzünden reddetmiştim. Şimdi bir vampirle dans etmem hem onu hem beni şaşırtmıştı. Önüme dönüp saate baktım. 10 saniye ... Gözlerimi yukarıya,ilk kez dans ettiğim vampir Bay Zau'ya baktım. Gülümsüyordu. Saniye dolduğunda gülümseyerek ayrıldım ondan. Birlikte masaya ilerledik. O ifadesiz izlerken bende arkadaşlarımı inceledim. Çok güzel dans ediyordular. Dans müziği kesene kadar dans ettiler. Sonunda dans müziği bittiğinde herkes masasına gitti. Sohbet etmeye devam ettiler. Bende yerine geçen arkadaşlarımın yanına gittim tekrar. Lennie kızgındı bana. Haklı olarak. Onu hep reddetmiş ama bir vampirle dans ettiğim için. Herkes güzelce vakit geçirmeye devam ettiler. Gözler uzerimde değildi. Bu iyi hissetirdi. Kutlama gece yarısına kadar sürdü. Ondan sonra herkes tek tek otelden ayrıldı. Julia ve Lennie de gittiğinde bende çıkışa doğru ilerliyordum. O sırada yanıma Maddie yaklaştı. "Aman tanrım Bayan Maria. Çok güzel olmuşsunuz!" Neredeyse ortama bir çığlık atacaktı. "Teşekkürler, Maddie. Sende öyle " dedim gülümseyerek. Önümde olduğu için durmuştum. Kıkırdadı. " ben ne için gelmiştim?" Diye düşündü. Kaşlarımı çattım. Aydınlanmış bir şekilde bana döndü. " Evet.Hatırladım. Bay Zau bizi oteline davet etmek istiyor. " dedi. Kaşlarımı düzelterek ona baktım. Sonra Bay Zau'nun masasına baktım. Yoktu. Bir görevli herkese oda anahtarı vermeye geldi. Bana ve maddie'ye verdi. Odalarımız ayrıydı. Benim odam üst katta idi. Sanırım, Bay Zau'nun odası da ordaydı. "Ne yapıyorsun böyle burada?" Dedi Bay Zau. Arkama irikilerek döndüm. "Beni korkutmayı bırakmalısınız. Böyle hep sessiz gelmeniz nasıl oluyor hiç anlamadım " dedim, korkarak. "Üzgünüm tekrar " dedi gülerek. Kaşlarımı çattım. Ifademi incelediğinde gülmeyi kesti. " Ve biz vampiriz. Sakin sessiz geliriz. Biliyorsunuz ki biz nefes almıyoruz" dedi. "Biliyordum sessiz ve nefes almadığınızı " dedim. "Oteliniz çok eskiye dayanmış. Seviyorsunuz belli?" Dedim, merakla. "Evet, özellikle orta çağ! Vampirleri en çok avlandığı tarih. Bugünde avlıyorlar ama o zaman kadar değildi!" Dedi, sinirliydi ama bunu belli etmek istemedi. "Ah! Üzgünüm " dedim, ne diyeceğimi bilemedim. Insanlar açgözlü, doymazlardı. Daha fazlasını hak ettiklerini düşünerek herkese zarar vermeye bayılırlar. Ona tehdit edebilecek varlıkları yok etmeye meyilliydiler. Mesala ormanları sermayeleri için yok ediyorlar. Vampirleri ise can korkuları yüzünden. Ama ben hiç onlar gibi düşünmüyorum. Dünya'da tek biz yaşamıyorduk. Tüm varlıklara her kusurlarına saygım var. Bizde mükkemel değildik değil mi? "Üzgün olma. Insanları bilirsin. Doymazlar" dedi, sakince. "Birşey soracağım?" Ifadesizce bakıyordu. "Siz nasıl rahat oluyorsunuz? Yani sizi hâlâ avlıyorlar.? " diye sordum. "Daha dikkatliyiz. Evet hâlâ avlanan var. Ancak bunun sebebi insanların öldürme arzusunu daha da körüklemek için güçlü tuzaklar yapıyor " dedi, öfkesi artmıştı. Ama bunu saklamaya çalışıyordu. "Bu kadar konuşmak yeter. Bayan Maria lütfen odanıza geçin!" Dedi, sakinliğini korumaya çalışarak. "Peki, tamam " dedim. Onu kızdırmak istemem. Birlikte merdivenden bir bir çıktık. Aslında vampirler saniye almaz oraya ulaşması ama benim için yavaş yavaş yürüyordu. Üst kata çıktığımızda odalarımıza baktım. Bir adımlık uzaklıkta idi. Odamı anahtarla açtım. Ve girmeden önce ona dönerek " iyi geceler Bay Zau " dedim. O da bana döndü. " iyi geceler Bayan Maria " dediği anda odasına girdi. Anahtarsızdı odası. Herkesin onun odasına girmeye cesaret edemezdi. Bende odama girdim. Odayı incelediğimde benim odama benzediğini farkettim. Aynalı masa, gardırop, siyah çarşaflı bir adet çift kişilik yatak. Ve küçük bir banyo. Yatağa yaklaştım. Üstünde siyah bir gecelik olduğunu farkettim. Bir kaç dakika inceleyip duşa girdim. Duştan çıkıp saçlarımı havlu ile kuruladım. Aynalı masaya yaklaşıp çekmeceleri karıştırdım. Çünkü çekmecede yarın giyeceğim takımım duruyordu. Aynısı idi. Bunu nasıl bilirdi. Çekmeceyi kapattım. Bunu hemen Maddie'ye sormaya gidecektim ama geçti. Insanlar dinleniyor olmalı. Yarın konuşacaktım. Yatağıma girip tavanı inceliyordum. Dün hissetiğim varlık o muydu yoksa? Hayalet değildi. Hissizler. Zombi olsa ses çıkarırdı. Ama vampirler sessiz olurdu. Bunu biliyordum. O ise neden gelmişti. Tenime değen soğuk parmakları irkilmişti. Neden geldi bilmiyorum umarım bana zarar vermez! Bu gece için büyük süprizler yaşadım. Beni incelemesi, dans etmemiz, sohbet etmemiz... hepsi büyük bir süprizdi! Gözlerimi yumdum, karanlığa çekilmek için. Son... Devam edelim mi? |
0% |