Yeni Üyelik
20.
Bölüm

BÖLÜM 20: Yakaladım Seni

@nightdarkgirl34

Merhaba arkadaşlar devam ediyor bu parttan.

"Ben seni yazdım. Herkes şiir sandı."

Cemal Süreya

Kısa bir süre içersinde iki küçük kamerayı bulup etkisiz hâle getirdim. Adam güvenli bulmadığı evde kamera takmış inanılmaz.

Yukarıya çıkmadan önce tekrar baktım salona burada bir şey vardı. İçimden bir ses bir sorun olacak gibi. İçimdeki sesi susturup yukarıya uzanan merdivenleri tek tek tırmandım.

Her kat ayrı bir hava veriyordu bu kat ise tam misafirler için dizayn edilmiş gibiydi ve diğer salona göre daha şık ve güzeldi.

Bu katta iki oda ve bir salon vardı. İki oda sadece misafirler için ayırdığı belli idi.

Diğer kata yani son kata çıkarken heyecanlı değildim ama bu kalbimin hızlı atmasına engel değildi.

Bu kat her iki kattan daha farklıydı. Çünkü direkt odasına açılıyordu. Yatağı kocaman bir şekilde salon diyebileceğim yerde -her iki kattaki salonun büyüklüğü- duruyordu.

Hemen sağında ve solunda iki orta büyüklükte komodin ve komodinlerin üzerinde ise abajurlu lamba vardı.

Yatağın arkasında camlardan oluşan bir balkon,balkonun üzerinde dikdörtgenden oluşan küçük bir havuz. Camın üzerinde duruyordu. Gözlerime inanamadım. Bunun mimarisi kimse tanışmak isterdim.

Bir odaya girdimde burasının çalışma odası ve diğer odası ise giyinme olduğunu gördüm. Sol tarafta ise banyo ve lavabo vardı. Banyo iki kişilik olması,kenarda jakuzi olması ve duş alabilecek yerin geniş olması dikkatimi çekmişti.

Banyonun diğer bir kapısı olduğunu görünce yine bir şaşırma geldi bana. Kapıyı çekip içeriye baktığımda burasının sauna olduğunu gördüm.

Odası genel olarak beyaz-mavi tonlarıyla harmanlanmış bir şekilde boy gösteriyordu. Yatağı bu iki renge tezat olarak siyah çarşafla serilmişti.

Yuvarlak bir yataktı ancak kocamandı.

Başımı iki yana salladım. Buraya asıl amacımı yapmaya unuttum. Önce yatağın yanındaki çekmecelere ardından dolaplara baktım. Lakin hiçbir halt göremeyince banyo ve lavaboyu es geçerek çalışma odasına girdim.

Odası kadar büyük olmasa bile burası da büyüktü. Kocaman bir masa,her iki yana karşılıklı durulmuş koltuklar bulunuyordu. Masa camdan oluşuyordu.

Hemen duvarda ise orta boy bir masa ve masanın başında bir koltuk vardı. Masanın diğer tarafında ise iki koltuk karşılıklı idi.

Duvarlar diğer duvarlara tezat olarak teknoloji ile birleştirilmiş bir şeydi. Sanki bir düğmeye basarsan tüm duvar televizyon oluyormuş gibi gelmişti. Ya da ben yanılıyordum.

Burayı incelemeyi kesip duvara yakın olan masaya yaklaşıp bakmaya başladım. Çekmeceyi inceldim ama bir şey bulamadım. Masanın üzerinde kendi adı yazan bir logo, yanında kalemlik vardı. Dosyalar vardı ancak boş, şirket için önemsiz olan şeylerdi.

Eğilip aşağıya bakınca iki çekmece daha gördüm. Onlara da bakmak istedim ancak kilitliydi. Elimi uzatıp saçımdaki topuzu bozacak tel tokasını alıp kilitli olan çekmeceyi açmaya başladım.

Sonunda açılınca elimi uzatıp içinde olan dosyalara baktım. İki siyah kapaklı dosyanın üzerinden göz gezdirip durdum.

Belki önemlidir diye telefondan kamerayı açıp çekmeye başladım. Dosyaları tekrar yerine koyup çekmeceyi kapattım. Siyah bir kasa dikkatimi çekince dizlerimin üzerine kırıp baktım. Şifre vardı. Yine her zaman ki gibi.

İlk denemem 1234 oldu ve tabi ki başarısız. Birkaç daha deneme girişimde bulundum ancak elime geçen sonuç sıfır.

Nefesimi alıp verdim. Tekrar denedim ama olmadı. Elimle sertçe kasaya vurdum.

O an bir takırtı gelmişti aşağıdan. Gözlerim kocaman açıldı.

Hemen ayağa kalkıp düzensiz bir şey var mı diye baktım ama yoktu daha sonra hemen çalışma odasından çıkıp elimi trabzanlara uzatıp hafifçe eğilip bakmaya çalıştım. Hâlâ sesler geliyordu. Anahtar sesi.

Ardından açıldı.

"Bu hizmetçi ne diye getirdik Vedat? Baksana kapıyı açmayı bile bilmiyor." diye sinirle bağıran adama kulak kesildim.
"Hem nerde bu kahrolası kadın? İlk günden işi bıraktı mı?"

"Emin ol patron bıraktıysa senin yüzündendir."

"Ne demek benim yüzümden Vedat,ne saçmalıyorsun?"

"İlk gün böyle kızı terslersen kız korkmuş ve kaçmış olabilir."

"Korkaksa gitsin başka işe. Bizi bilmiyor mu? Bu tarz yerlere gelirken bilmesi lazım. Ona anlatmadın mı?"

"Nasıl anlatayım patron,malum gizli işlerimiz." Sesleri boğuk geliyordu. Zeminde yani girişte olduğu belli eden sesleri benim panik yapmama neden oluyordu.

"Gerçekten nerede bu kadın?" Diye bağırmaya devam ediyordu.

Kahretsin duymamıştım. O an anladım çalışma odasının ses geçirmez özelliği vardı.

"Patron sakin belki odasındadır." Dedi Vedat ılımlı bir ses tonuyla.

"Ne sikim onu aldık o zaman Vedat? O, odasında takılsın diye almadık alt tarafı boktan bir evi temizleyecek o kadar. Zaten iki kat temizlemesi gerekiyor. Odama girmesi yasak." Ardından bir saniye sonra, "Bunu söyledin değil mi,odama giripte temizlik filan yapmasın!" Dediğinde bu sesindeki tedirginlik benim tek kaşımı kaldırdı.

"Hayır patron söyledim tabi ki de."

"O zaman nerde bu kız,hangi cehenneme kayboldu?" Hine bağırdı sanırım bir yerlerden çıkmamı bekliyordu ama gelemezdim. Çünkü bu kez ikinci kata ulaşıyorlardı. Ayak seslerine bakılırsa şuan merdivenlerdeydi.

Geriye çekildim.

"Ben cüzdanı alıp geliyorum sen o kızı bul, kaçtıysa ne ala kaçmadı ise onu uyar." Diye tembih etti Umut Demirkan.

Buraya geliyordu. Hemen bir şey yapmam gerekiyordu. O an aklıma çalışma odası gelmişti. Buraya gelemezdi değil mi?

Cüzdanı arıyordu ve ben çalışma odasını incelerken masanın üzerinde görmüştüm. İçeriye girip cüzdanı aldıktan sonra yatağın yanındaki komidinin üzerine bıraktım.

Az zaman vardı ve kısa sürede anca bu yeri uygun buldum. Hemen çalışma odasına girdim. Ardından duvarın yanında bulunan masanın altına eğilip altında durdum. Nefesimi tuttum.

Bir iki dakika içersinde kapıyı açınca gözlerim irice açıldı.

"Zaten böylelerine ev emanet edilmez." Ev dediği malikane.

Masanın dibinde duruyordu. Bacakları ayakkabısını görüyordum. Giydiği siyah kumaş pantolon ona tamdı.

"Nerede bu cüzdan?" Diye aramaya koyuldu. O masayı incelerken ben nefesimi tuttum.

"Çekmecede olabilir mi?" Gözlerim irice açıldı. Hayır hayır gelmesin.

Tam eğilip beni göreceği vakit kapıdan Vedat göründü.

"Patron cüzdan burda!" Elindeki cüzdanı sallayıp duruyordu. Umut Demirkan durup ona baktı.

"Nerde buldun?"

"Yatağın yanındaki komodinin üzerindeydi."

"Akıl mı kaldı Vedat, kızı buldun mu bari?" Cüzdanı alıp ceketinin içine koydu.

"Yok,evde değil." Buradayım ben!

"O zaman kov onu." Umut Demirkan'ın sabrı yokmuş gibiydi.

"Patron alelacele karar verme yenisini bulmak işimize yaramaz. Buluruz onu, önce bir soralım değil mi?"

"Böyle sorumsuz sahibi bizim evi nasıl korusun Vedat,sen söyle?" Diye sinirle soludu.

"Abartma patron,bir yerlere gitmiştir gelir biraz sonra."

"Hadi çıkalım, akşam gelip bulamazsak bu kez kovulur anlaşıldı mı?"

"Peki patron. Nasıl istersen."

"Ulan sırf senin hatrına kovmuyorum şuan ama akşam gelmezse kovulur."

"Eyvallah patron." Ve sesler kesildi. Odadan çıkmışlardı.

Bir süre daha bekledikten sonra çalışma odasından çıktım. Odasından ayrılıp ikinci kata geldiğimde nefes nefeseydim ve o an hiç olmayacak bir şey oldu.

Onun sesi duyuldu kulağıma.

"Bari saklanırken o ayakkabılarını çıkarsaydın." Siktir koca bir siktir, yakalandım.

Ben yakalattım. Evet ben,yazar olarak ben yakalattım. Neden yaptım sizce? Keyiften sjsjsjsjsjdjdjdjdhdjf

Loading...
0%