@nightdarkgirl34
|
Merhaba arkadaşlar yeni bölümle "Sonra gülüşün geldi aklıma ve içimden dedim ki;yine gelsen yine severim seni." Cemal Süreya Umut Demirkan ve Vedat gittikten sonra ben odama girdim. Odam biraz dağılmıştı. Neyse ki ikinci telefonumu bulamadılar. Önce odamı bir güzel topladım ardından telefonu açıp içindeki çektiğim fotoğrafları diğer ikinci telefona gönderdim. Oradaki fotoğrafları ise başkana attım. Hayalet: Başkanım çalışma odasında bulduğum bazı belgeler var. İsterseniz bir göz atın. Hayalet: *Gönderi atıldı* Başkandan haber beklerken bilinmeyen bir numaradan birinin yazdığını gördüm. 0534****: Hiç ses yok,benimle uğraşmak seni yoruyor mu? Hayalet: Kimsin? 0534****: O kadar numara değişirdim ki tanıyamadın. Ben ya ben,Umut Demirkan,hani beni kandırdığın! Oymuş. Hayalet: Ne istiyorsun benden? 0534****: Asıl sen ne istiyorsun hani bir süre sonra benim hakkımda bilgi toplamak istiyordun? 0534****: Korktun mu yoksa? Hayalet: Senden daha değerli işlerim var. Ve korkmak mı? Hiç sanmıyorum. İşlerim olduğunu biliyorsun ve unutma sıra sana gelene kadar arkanı kolla. 0534****: Tehdit mi bu? Hayalet: Tedbir. Bir bakarsın bir gece yarısı seni yatağında boğmaya gelebilirim. 0534****: Yatağıma geliyorsun ama boğmaya mı geliyorsun? Hayalet: Ya ne yapmaya geliyorum ki? Bunu meraktan sormuştum. 0534****: Sevişiriz diye gelirsin zannediyordum. Şaşırtıyorsun. Hayalet: Görmediğin birini yatağında mı hayal ediyorsun? 0534****: Senin dediğin gibi hayal ediyorum, Hayal Hanım. Hayalet: Siktir git, puşt! 0534****: Seni bekliyor olacağım,Hayal Hanım. Er ya da geç bana yazarsın. Tabi hangi numaraya yazacağını sen karar ver,bulursun sen. Daha fazla yazmadım telefonu kapatıp aynı yere yerleştirmeden önce Başkandan bir mesaj var mı diye kontrol ettim. Ama yoktu. Bu yüzden telefonu yerleştirip odamdan çıktım. Yukarı,zemin kata çıktım ve temizlik yapmaya başladım. Önce mutfaktaki işlerimi bitirdim ardından salondaki alanı bir güzel temizleyip ikinci kata çıktım. Oradaki banyo ve lavaboyu da temizledikten sonra odasına çıkıp çıkmamakla kararsız kaldığımda sabah konuştuğu aklıma gelmişti. İzin yoktu. Tekrar aşağı,zemin kata geldim ve sonra dışardan havanın yavaş yavaş kararacağını farkedince çok vakit harcadığımı anladım. Mutfağa geçip yemek yapmaya başladım. Neyi sevdiğini bilmiyordum bu yüzden ben de herkesin sevdiği etten, kızarmış soslu bonfileyi yapmaya karar verdim. Önce eti buzdolaptan çıkardım ardından sosu hazırlayıp fırına bıraktım. Orda yumuşarken yanında salata yapmak için yine buzdolaptan çıkardığım yeşillik ve domatesleri çıkarıp kesme tahtasında tek tek kesip üstüne biraz tuz ve baharat ekledikten sonra kenara bıraktım. Etin yanında salata hazırdı. Eti fırından çıkarıp bir tavanın içine bırakıp yüksek derece bir ateşte tavayı çevirdim. İçindeki et yağın kızarması ile birlikte ete geçen kızarmışlık etrafını sarıyordu. Et kızarmışken üstüne biraz kekik ve tuz ekledim. Et piştikten sonra ateşi söndürüp tezgaha yerleştirdim. Beyaz bir örtüyü salondaki masaya yerleştirdim. Ardından et soğumasın diye onu boş fırına bırakırken salatayı ise buzdolaba koydum. O sırada kapı açılınca mutfaktan çıktım. Gelen Umut Demirkan ve ve Vedat idi. "Malum senin kapıyı hâlâ açmadığını öğrenince anahtarla dolaşıyoruz." Dedi Umut Demirkan bana bakıp alayla konuştu. Vedat o'na takma' diye göz kırpınca onlara bakmaya devam ettim. "Eee orada duracak mısın, kapıyı ben mi kapayım?" Diye sordu Umut Demirkan kaş çatarak. Vedat ona göz devirip eliyle kapıyı kapattı. "Vedat sen misin hizmetçi yoksa o mu belli değil. İstersen hizmetçi sen ol o kız da yardımcım." "Adı Esra,patron." "Her ne haltsa." Gözleri beni bulduğunda yutkunmuş gibi yaptığımda daha fazla orada durmadı ve salona geçerken omzuma çarptı. Vedat 'kusura bakma' gibi bir göz kırptığında güldüm. O da salona girdimde onları takip ederek girdim. "Eee bari yemek yaptın mı yoksa onu bilmiyor musun?" Gözleri Vedat'ı buldu. "Onu araştırırken ev işi yaptığını biliyor musun yoksa bilmediğini bile bile aldın mı?" "Biliyordur herhal patron,onu cahil olduğunu söylüyorsun." Vedat kızmış gibiydi. Beni koruyordu. Korumasına gerek yoktu. "Yaptım tabi ki de yemek." "Makarna mı?" Diye alayla sordu Umut Demirkan. "İsterseniz bunu siz masaya geçtikten sonra öğrenebilirsiniz." dedikten sonra onlara sırtımı dönüp salondan çıktım. Mutfağa girdim ve önce çatal, kaşık,bıçak ile tabakları iki kişilik olmak üzere toplayıp salona götürdüm. Masaya yerleştirdim. O sırada onlar bir iş konuşuyordu. Ben geldiğimde sustular. Umut Demirkan'ın tek kaşı havalandı alayla. "Makarna değil, değil mi?" "Değil," dedim ve başka bir şey demeden arkamı dönüp mutfağa girdim. Kızarmış soslu eti fırından alıp salatayı da buzdolaptan çıkardıktan sonra tezgaha bıraktım. Ardından bir yerde bulduğum kırmızı şarabı tezgaha bıraktım. Organize tekerlekli masayı alıp üstüne bıraktım tek tek. Mutfaktan salona girdiğimde yine sustular ve bana baktılar. Gözleri şaşkınlıkla büyürken benim dudaklarımda bilmiş bir gülümseme yer ediniyordu. Yeni bölümler görüşmek üzere:) |
0% |