Yeni Üyelik
24.
Bölüm

BÖLÜM 24: Temas

@nightdarkgirl34

Merhaba arkadaşlar devam ediyoruz.

"Dünler özlenir,
Yarınlar beklenir
Bugünler hebâ edilir."

Özdemir Asaf

Üzerimdeki bakışları,her geçen saniye daha da şaşırırken benim dudaklarım gülümsüyordu. İşte onları gerçekten şaşırtmıştım.

"Bunu sen mi yaptın?" Diye sordu Umut Demirkan. Gözleri tekerlekli masanın üzerinde duran bonfile ve salataya bakıyordu. İki kaşı havalanmıştı.

"Vay canına, gerçekten lezzetli duruyor." Dedi Vedat,dilini dudaklarının üzerinden geçerek.

Ben yavaş ama etkileyici bir şekilde servis yapmaya başlarken Umut Demirkan'ın bakışları üzerimde durmaya devam etti.

"Bunu dışardan daha doğrusu bir restorandan almadığını söyler misin? Fişin var mı?" Hâlâ inanmak istemiyor gibi hali vardı ve bu bana yapılmış bir saygısızlık görüyordum.

Her ne kadar da bir başkomiser ve ülkece bilinen lakabım olan hayalet olarak bilinsemde yetenekliydim.

"Üzgünüm ancak söylediğiniz hiçbir yerden aldığımı söylemeyeceğim. Ancak size tarifi verebilirim." Elimdeki şarap şişesini kadehlere doldururken ona bakmıyordum ama onunla karşılıklı konuştuğumu biliyordu.

"Bunu isterdim ancak," Gözlerim onu bulduğunda, " Ancak gerek görmüyorum." Omuz silktim. Kendisi bilirdi.

"Pekâlâ istediğiniz başka bir şey yoksa gidebilir miyim?" Diye sordum.

Başını salladı.

Onun yanından geçerken ona yandan bir şekilde sürtünürken bunu bilinçli bir şekilde yaptığımı anlamıştı ama bir şey demedi ya da yapmadı. Salonda çıkarken rahat bir şekilde nefesimi verdim.

Tanrım, adam beni sorgulamak için gelmiş dünyaya.

Bir süre mutfakta beklerken sıkıntıdan patlayacak duruma geldim.

Normal telefonumdan bildirim sesi gelince hemen çıkarıp baktım.

0534****: Bu arada yemek güzel olmuş.

Oydu ve şuan bana normal telefonumdan yazıyordu.

Yanına gittiğimde bana demeyeceği şeyleri burada,bu mesajlaşma denen yerde söylemişti.

Gözlerimi devirdim.

Cevap vermedim.

On-on beş dakika sonra daha fazla içerde kalmayıp yandan salona bir göz attım. Yemeklerini bitirmiş koltukta genişçe oturmuş,sohbet ediyorlardı.

Elimi siyah eteğime sürtüp, elimdeki terleri sildim. Ardından omzumu dik tutup asil adımlarla salona giriş yaptım. Onların bakışları bana dönerken ben tekerlekli masanın üzerine boş tabakları ve kadehleri yerleştirdim. Çatal, bıçak ve kaşıkları ise ikinci kata yerleştirdim.

Salonun duvarlarında daha çok kırmızıya boyanmış portreler bulunurken onların oturduğu koltuğun rengiyle aynı renge sahipti.

"Bu arada Esra," Vedat'a döndüm. "Eline sağlık. Yemek ve salata harika olmuş."

"Afiyet olsun." Dilimi dudaklarımın üzerinden gezdirdim.

Gözlerim masayı bulmadan önce bir saniye kadar Umut Demirkan'ı bulurken gözlerindeki küçük parıldamayı görmüştüm.

Masadaki tüm bulaşıkları toplarken masa örtüsünü kaldırıp en alt kata yerleştirdim.

Ardından onlara arkamı döndüm.

Bulaşıkları makineye yerleştirip çalıştırdım. Masa örtüsünü de kirliliğe atıp yeni bir tanesini çıkarıp tezgahın üzerine bıraktım.

Ben mutfakta biraz daha oyalanırken arkamda adım sesleri duyuyordum. Tok bir sesti.

Nefesimi tutarken bunun farkında değilmişim gibi yaptım.

"Eline sağlık." Onun sesi tam da arkamda, sırtımda hissederken tüylerim ürperdi ancak hareket etmedim.

"Duymazdan mı geliyorsun sen?" Diye sordu sinirle. Cevap vermedim. Dönmedim de.

"Bana bak," diyerek kolumdan tutarak kendine çekince ona döndüm.
"Patronum senin için ve ben bir şey dediğimde bana bakacaksın,beni dinleyecek ve sözümü ikiletmeyeceksin. Anlaşıldı mı?" Otoriter sesi tekrar kulağıma doldu ancak tek kaşımı kaldırıp yüzüne bakarken kendimden emin duruşum onu bir tık şaşırttı.

"Patronum olmanız,sizi dinlemememi değiştirmiyor. Eğer böyle konuşmaya devam ederseniz," ardından gözlerim kolumu tutan parmaklarına ulaştı. "Ve böyle tutmaya devam ederseniz sizin için hiç hoş olmaz." Tek kaşımı indirdim. Gülümsedim. Gözleri dudaklarıma kayınca boğazımı temizledim. Gözlerime baktı tekrar.
"Beni sabah suçlarken de bakıyorduniz şimdi de, söylesenize yeni gelmiş bir hizmetçiyi yatağınıza atma gibi bir planınız mı var?" Cesur konuşmam onu daha da şaşırtırken yutkundu.

"Emin ol, böyle bir planım olmaz,olamaz. Hele ki senin gibi," Gözleri tiksinircesine bakmıştı. "Senin gibi bir kadını yatağa atacak kadar kafayı yememişim."

"Bu harika efendim,ben de öyle düşündüm." Gülümsedim ancak bunları der demez gülümsemeyi kesip kaşlarımı çattım. "Şimdi,kolumu bırakmazsanız, sizi bir sapık olarak düşüneceğim."

"Sapık değilim ben!"

"Bırakın." Sakin sesimle kolumu bırakıp uzaklaştı. Mutfaktan çıkmadan önce omzunun üstünden bana baktı.

"İyi geceler Esra Hanım." İsmimi söylerken aramızdaki mesafeye daha fazla katarak artık ulaşılmaz bir engel koydu.

Bu istediğim bir şey mi bilmiyorum ama başkan bunu istemezdi, bunu biliyorum.

Ne yapıp ne yapmayıp Umut Demirkan'ın aklını çelip kendime bakmasını sağlayacağım. Ve günün sonunda ondan öğreneceğim bilgilerle onu hapse göndereceğim. İşte o zaman isteğim gerçekleşecekti...

Son

Loading...
0%