@nightdarkgirl34
|
Devam ediyoruz. "Tek başına mutsuz olmak,biriyle mutsuz olmaktan iyidir." Marilyn Monroe Umut Demirkan: Onu uzun zamandır araştırıyordum. Kafamda oturmayan şeyler vardı ve o bu eve geldiğinde şüphelerim de eklendi. İlk önce bakışları, ardından onu çalışma odamda bulmama rağmen üstü temiz olması bu beni şüphe etti. Vedat'ı odasına gönderdim ancak bir şey bulamadığını söylemişti,bu da aklıma bir kurt düşürdü. Yıllardır yanımda duran ve ona daha yeni yeni güvenmeye başladığım Vedat ona yardımcı mı oluyordu? İşte ilk kurtlu düşünce böylelikle aklıma girmişti. Ve bu sabah da üstün teknolojileri tekrar kullandıktan sonra ona yazdığım telefona sinyal gelmişti. Telefon buradaydı ve bu da bizden sadece en son gelen kişi hizmetçi kadına ait olabilirdi. Bu ihtimal beni heyecanlandırdı. Sonunda Hayaleti bulmam yakındı. İş yerine geldiğimde biraz çalıştım bunu gizli bir şekilde Vedat'tan sakladım. Sinyaller güçlüydü ve ben eve gitmem lazımdı. Vedat ile eve gelip biraz çalışmış gibi davrandım. Ama asıl amacım onu incelemekti. O yerinden kalkıp gidince oturduğum yerde bir rahatsızlık hissetim ve o an ses kaydını bulmuştum. Bunu yapan ya Vedat ya da ona yardımcı olan yeni hizmetçiydi. Şüphelerim artık kesinleşti. İkisinden birisi haindi. Ve o kadın da Hayal idi. Karşısına geçip haini bulduktan sonra silahımı çektim. Ve hiç çekinmeden uzun süredir yanımda duran arkadaşıma sıktım. Bedeni yerle buluşurken gözlerim Hayal denen kadına denk geldi. Gözleri kocaman açılmıştı şekilde bana bakıyordu. "Ve sen,kim olduğunu,ne olduğunu bana söyleyeceksin Hayal Hanım." Soğuk bir sesle, "Oyun bitti." Dedim. "Sen nasıl anladın?" Artık yalan söylemek yerine kabullenmiş bir şekilde sordu. "Çok basit değil mi,sen ne kadar akıllı hissetsen de beni unutuyorsun. Unutma ki bir savaşı kazanmak istiyorsan o zaman düşmanı tanı. "Beni tanıyorsun değil mi?" Diye sordu saf bir merakla. "Eh,onu da sen söyleyeceksin. Seni tanıyorum,benimle haftalardır yazışan ve beni bulmaya çalışan bir kadınsın başka ne bilmem gerekiyor?" Diye sordum,tek kaşımı kaldırdım. Yerinde kıpırdanıp durdu,"Eh," dedi benim gibi. "Bu kadar bildiğine göre şanslı mı hissediyorum?" Diye gergince gülümsedi. "Bana hiçbir şey anlatmazsan seni bu evden çıkarmam." "Ne yapacaksın,burada depona mı götüreceksin?" Gözleri yerdeki Vedat'a değdi. "Yazık oldu, onun hiçbir suçu yoktu." "Onun önceden bir kabahati vardı bu da bu duruma kısmet oldu. Onu boşver de sen anlatmayı düşünüyor musun?" Diye sordum merakla. Cevabı netti. "Hayır." "İyi o halde o zaman seni depoya götürmekten çekinmeyeceğim." Deyip kolundan çektikten sonra depoya, aşağı kata götürdüm. Direnmedi. Onu deponun içine attıktan sonra gözlerim onu buldu. "Akşama kadar taşın düşün,bir cevabın vardır herhal sorularıma. O zamana kadar burada,bu depoda kalmakla mutluluklar." Deyip düğmeye bastım. Sesi, küfür eden sesleri kulağımı doluyordu ancak sustum. Yukarı çıkıp evden ayrıldım. Ona vakit verdim ve o vakte kadar düşünmesi gerekiyordu. Ve de bana cevap vermesi... _Son_ |
0% |