Yeni Üyelik
28.
Bölüm

BÖLÜM 28: İfade 2

@nightdarkgirl34

Merhaba devam ediyoruz.

"O an sustum ama çok ağrıma gitti."

~Anomim


Depoda kaç saat kaldım, kaç dakika sürdü bilmiyorum ama zaman kaybımı kaybetmeden kapı açılınca saatlerdir oturduğum yerden ayağa kalktım.

Tüm vücudum felç geçirmiş gibi uyuşurken bundan kurtulmak adına birkaç adım ileri ve geri gittim.

Kapıyı açan Umut Demirkan gözlerini bana çevirmiş kısık gözleriyle beni izliyordu.

"Konuşacak mısın?" Diye sordu içeriye geçer geçmez.

"Hayır."

Gözlerinde öfkeyi gördüm.

"Bana bak Hayal Hanım ya da Hayalet. Her ne isen kime çalıştığını,kimin için buraya geldiğini söyleyeceksin yoksa senin bedenin burada bir ölü olarak çıkar." Dediğinde amacı tamamen beni korkutmak adına olduğunu biliyordum.

"Yap,yap bunu. Korkmadığımı iyi bildiğin için yapamazsın."

Üzerime geldi ve kolumdan tutup bir sandalyeye oturttu ve eli çenemi bulup kendine çevirince mecburen ona baktım. Yanaklarımı avucunun içinde öyle sıkıyordu ki kırılabilirdi.

"Söyle,kime çalışıyorsun? Kime göre ifşaları paylaşıyorsun?" Diye sordu sertçe. Bunu yaparken avucu çenemi kendine doğru çekiyor, canımı yakmaya çalışıyordu.

"Söylemeyeceğim." Diye tısladım dişlerimin arasından.

"Ne kadar inat var sen de, amacın ne senin?" Diye sordu bu kez.

"Sana ne?"

"Evime kadar geldin ve sana ne mi diyorsun?" Diye gür bir sesle bağırdı. Çenemi rahat bırakıp iterken benden uzaklaşıp arkasına döndü. Eli şakağına giderken diğer eli belindeydi.

"Baksana öldüreceksen şimdi öldür." Dediğimde bir hışımla bana döndü. Gözlerindeki öfke keyfimle yarışır dereceydi.

"Öldürmeyeceğimi sen de ben de ikimizde biliyoruz." Dedi emin bir sesle. Biliyordum ama elindeki koz ne ya da neden yapmıyordu?

"O zaman serbest bırak beni." Dediğimde sanki çok komik bir şey söylemişim gibi kahkaha atmaya başladı. Sesi depoyu doldururken ona düz ifadeyle bakmaya devam ettim.

Gülmeyi kesip çatık kaşlarını bana yönetti.

"Bunu asla yapmam,burda gerçeği öğrenemedim ve öğrenmeden seni bırakmayı düşünmüyorum." Dediğinde dudaklarım iki yana kıvrıldı alayla.

"Yoksa yatağına mı bırakacaksın?" Diye ima ile sordum.

Mesajda böyle bir ima doğruca bulunuyordu.

"Neden olmasın?" Dediğinde tek kaşımı kaldırdım.

"Hizmetçi parçası olduğuma rağmen mi?" Diye sordum,alayvari sesim ona ulaşmıştı.

"Sen en başından hizmetçi değildin,buraya gelirken bile bakışların hizmetçi olmadığını gösteriyordu. Her ne kadar ülkede ifşa dağıtsanda oyunculuğun kötüydü."

"Hey oyunculuğuma laf yok,size yemek yaptığımı,sana kahvaltı yaptığımı unutma." Emeklerim göz ardı edilemezdi.

"Tabi," Dudak büzdü. "Onların hakkı yenilmez. Gerçekten etkileyici ve lezzetli idi. Hele ki o et, hâlâ tadı damağımda kaldı." Başını iki defa salladı aşağı yukarı.

"Keşke zehir koysaydım o zaman hem senden kurtulur hem de tüm bigilerini,ne yaptığını bulurdum." Dediğimde güldü.

"Yapamazsın,bunu inan sen de yapamazsın." Dedi kendinden emin çıkan sesine gıcık olmuştum.

"Seni var ya," deyip ayağa kalkmak istedim ancak o üzerime gelerek tekrar sandalyeye oturmamı sağladı.

"Sakın," dedi soğuk bir sesle. "Sakın bir adım dahi atma."

"Neden,bir yerlerin mi şişer?" Gözlerim kasıkları bulurken onun irkilen bedeni gözle görülür bir şekilde hissedildi.

"Haddini aşma Hayal Hanım,sana Hanım demesem de olurmuş değil mi Hayalet." Dedi bu irkilmeyi aşar aşmaz.

"Her ne dersen de ben buradan çıkacağım." Dedim emin bir ses tonuyla.

"Bana ne yaptığını,neden yaptığını ve bana kiminle çalıştığını söyleyeceksin!" Dediğinde sesindeki otoriterlik kılımı kıpırtdatmadı ama benim yerimde başkası olsaydı irkilirdi.

"Asla!" Dediğimde gözleri öfkeyle döndü.

"Bana gerçeği söyleyeceksin kadın!"

"Kendi kıçını ye!"

"Bana bak," işaret parmağını bana sallarken gözlerindeki öfke gözle görülürdü.

"He baktım ne olmuş,baksana siktir et!" Gözleri anlamaz gibi bakarken arkadan kapı gürültü ile açıldı.

Gaz bulutu içinde maskeli ve silahlı adamlar içeriye girdiğinde dudaklarım gülümsedi. Bunlar onlardı.

Muhteşem Beşli.

Kara
Ak
Al
Lila
Gri

Ülkede pek çok gizli görevlerde onlar anıldı ancak hiç kimse onların gerçek adını bilmedi. Ben bile teşkilata girdikten beş yıl sonra öğrenmiştim.

Adları teşkilat için gizliyken ben bile dile getirmek istemedim.

Onlar içeri girer girmez Gri hemen silahındaki uyuşturucu iğneyi Umut Demirkan'a hedef aldı ardından hiç beklemeden vurdu.

Zaten gaz bulutu yüzünden kimse kimseyi göremiyordu ama aldığımız eğitimler yüzünden az da olsa diğerlerine göre iyi net açıda görebiliyorduk.

Umut Demirkan vücuduna, muhtemelen koluna aldığı iğne yüzünden kısık sesle inleyip yere diz çökerken Lila yanıma gelip kolumdan tuttu.

Beni bu depodan çıkarırken gözlerim son kez Umut Demirkan'ı buldu. Yerde gözleri kısmış bir şekilde bana baktığını farkettim. Gözleri pusluydu ama dudakları hareket ettiğinde "Gitme." Demişti bana ancak durmak yerine Lila'nın beni yönetmesine izin verdim.

    _Son_

 

 

Loading...
0%