Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Kaza

@nightdarkgirl34

Merhaba arkadaşlar
Bu bölümde Deniz'in kaza anını okuyacağız. Dizie öyle bir şey yok.
Yani yine bir uydurma.

 

 

Bakalım sevdikleri nasıl bir tepki gösterecek?

Hadi okumalar
Belirteyim ki az kaldı.
Bitmesine.

Deniz mutluydu sevdiği adamla. Yiğit mutluydu sevdiği kadınla.

Yıllar geçmesiyle birlikte bir gün Yiğit şirkette işlerini hallederken Deniz,onu özleyip zuzularını zuzusuna emanet edip kendi arabasıyla ziyaret edecekti.

Beyaz pembe renginde olan mini araba Yiğit'in ona doğum günü sürprizi olarak verilmişti. Bunu seviyordu.

Deniz arabayı dikkatle sürerken sevdiği adamı yoklamaya karar verdi. Telefonu arabaya bağlayıp sevdiği adamı aradı.

"Alo Yiğit?"

"Sevgilim, nasılsın?" Yiğit'in o tatlı sesi kulağına ulaştığında gülümsemeden edemedi.

"İyim,sen nasılsın?"

"Seni özlüyorum. Seni ve çocuklarımı. Ama en çok seni." Dediğinde dayanamayıp güldü Deniz.

"Ben de doğrusu. Sabah görüştük ama bu bana yetmedi."

"İnanır mısın bana da!" Yiğit de gülmüştü.

"Peki sana sürpriz yapsam, şirkete gelsem, özlemini dindirsem ne yaparsın?"

"Hayır demem valla. Keşke burada olsan ama maalesef."

"Belki de yola çıkmışım bile."

Yiğit bunu beklemiyordu. Bu şaşkınlık sesine de yansıdı.

"Hey, gerçekten mi? Geliyor musun buraya?"

Deniz gülerek başını salladı. Sanki o varmışcasına.
"Geliyorum ve özlemimizi dindiriyorum."

"Ne zaman gelirsin birazdan toplantı başlar." Yiğit'in canı sıkılmıştı bir de sevdiği kadın Deniz'i özleyince halden hale giremiyordu.

O derece berbat olan ruh hali sesini duyunca havalara uçtu diyebiliriz.

"On dakikaya ordayım sevgilim."

"Tamamdır seni bekliyorum." Deyip kapattılar.

Bir süre Deniz yolda sürerken onun ne tepki vereceğini düşündü. Bu düşünmeler onun dudaklarında bir gülümseme oluşturuyordu.

Ama sonra bu onun dikkatini dağıtmış,ona kaza yapmayı teşvik etmişti.

Deniz hemen yanda göremediği tır ile çarpışırken dudaklarındaki gülümseme solmuş yerine korku denen duyguyu bırakmıştı.
Deniz'in bilinci artık kapanmaya son bulurken yine tek düşündüğü sevdiği adam ve çocukları...

...

"Alo, eşi siz misiniz?" Yiğit bu telefondaki kişinin sevdiği kadın yani Deniz olduğunu düşündü. Yarım saattir bekliyordu. Öyle ki toplantıyı bile ertelemişti.

"Evet benim,siz kimsiniz?"

"Acilden arıyoruz. Eşiniz bir trafik kazası geçirmiş." Derken sakin olmasını istedi hemşire lakin Yiğit'in aklı yerinden kaçıp gitmişti.

"Ne, nasıl?" Dedi aceleci bir tavırla. Hemen arabaya binip hastaneye sürerken bir yandan adresi alıyor bir yandan durumu soruyordu.

"Tamam,hemen,hemen geliyorum." Kalbi korkuyla dolmuştu. Daha yarım saat öncesi sevdiği kadın ona geliyordu ama şimdi o,ona gidiyordu.

Buluşma yeri de hastaneydi.

Yiğit hem arabayı sürüyor hem de Deniz'in sevdiklerini,ailesini arıyordu.

"Alo Elif teyze sakin ol ama birazdan bir şey açıklayacağım."

"Ne oldu oğlum, Deniz'e bir şey mi oldu?" Diye korkuyla sordu Elif. Kızı için endişe duyan annelerden biriydi.

"Bilmiyorum, şuan hastaneye gidiyorum. Kaza yapmış. Hemen siz de gelin." Deyip kapattı. Başka açıklaması yoktu çünkü hâlâ sakin hali değildi.

Gidip İrem'i aradı bu kez.
"Alo İrem hiç boş konuşmadan direkt konuya gireceğim. Hastaneye gel,Deniz kaza geçirdi." Telefonu kapatıp her ikisine de konum attı.
En sonunda Tuna'yı aradı.
Bir an tereddüt yaşasa da sevdiği kadının yanında durmuş, belki geçmişte ona aşık olmuş olabilirdi ama onu yalnız bırakmayan biriydi ve bu durumda o da haberdar olmalıydı.

"Alo Yiğit,sen beni arar mıydın ya?" Tuna her zaman ki gibi dalga peşindeydi.

"Bırak zevzekliği de gel hastaneye. Deniz,kaza geçirdi. Konumu atıyorum." Kapatmak istedi ama Tuna'nın sesini duyamadı.

"Alo Tuna?"

Tuna yine cevap veremedi.

"Orda mısın?"

Tam kapatıyordu ki Tuna'nın bağırması ile irkildi.
"NE? NE DEMEK KAZA GEÇİRDİ? NASIL, NASIL OLDU BU? HANGİ HASTANE,HADİ CEVAP VERSENE!"

Adamın beyin nöronları tavan yaptı.
Korku tüm işlevleri kapatmış gibiydi.

"Bağırma,o nasıl ses lan?" Dedi Yiğit yüzünü buruşturdu. Telefonu kapatıp bir kenara atıp tekrar yoluna koyuldu.

Kısa bir süre sonra Tuna ile karşı karşıya geldiler. Önce Tuna sonra o indi.

"Deniz nerde?" Diye sorarken içeriye girdi.

"Bilmiyorum,bir sor-" o sırada hemşire söze girmişti.

"Deniz Aslan'ın kocası kim?" Derken her ikisine bakıyordu. Tuna dayanamayıp öne atıldı.

"Benim."

"Benim." İki ses aynı anda aynı zamanda çıkarken hemşirenin kafası karışmış gibiydi.

"Hanginiz?"

"Benim."

"Benim?"

"Bu kadının kaç kocası var?"

"Bir"

"İki"

Yiğit şaşkınca ona döndü. Tuna ne diyeceğini bilemedi. Demiştim ya korku tüm işlevlerini engelliyor diye. Bu da kanıtı.

"Ulan ne saçmalıyorsun sen? Deniz'in kocası da sevdiği benim. Sen ne hakla söze girersin?" Diye sinirlendi.

O sırada Elif gelmişti.
"Kızım. Kızıma bir mi oldu hemşire hanım?" Kocası Faruk ve diğer kızı Pırıl endişeyle iki adama bakıyordu.

Yiğit hemen ona döndü.
"Sakin Elif teyze,biz de bilgi alıyoruz." Deyip hemşireye döndü.

"İyi mi durumu?"

"Şuan durumu kritik. Ne olur bilinmez. Sadece kana ihtiyacı var."

"Ben veririm." Dedi Elif.

Babası da aynı şekilde tepki verdi.

Tuna da hemen öne atıldı.
"Ben verebilirim."

Yiğit kaşlarını çattı ama umursamadı. Çünkü burda karısının hayatı söz konusuydu.

"Ben de veririm hemşire hanım."

İki adamın gizli anlaşmamazlığı sezen hemşire hepsinden teker teker kan aldı.
Nihayet sonuçlar açıklandı.

"Kimin benim mi değil mi?" Dedi Elif. Kızı olduğu için aynı kana ait olduğunu düşündü ama hemşire onu yanıltarak Tuna'nın kanı ona uyduğunu söyledi.

Yiğit şaşırsa da sinirlense de sustu.

Kan verdikten sonra birkaç saat beklediler.

Yiğit Deniz'i görmek istiyordu ama doktorlar izin vermiyordu.

Sonunda Deniz çıktığında daha iyi duruyordu.

Onu normal bir odaya alırken hâlâ gözleri kapalıydı.

İlk ziyaretçisi herkes Yiğit diye beklerken Tuna oldu.

"Niye kaza geçirdin Michael?"

"Bilmem öyle keyfimden filan. Saçmalıyorsun şuan Tuna, saçmalıyorsun. Saçmalama."

Güldü Tuna.

"Sen hep iyi ol Michael. Lütfen bu kez arabayı bir başkası sürsün ama sen hayatta kal." Sevdiği kadındı bir süre önce ama şimdi onu unutmaya çalışıyordu.

"Denerim. Tavsiyen çok açıklayıcı ve bilgilendirici oldu. Öğütün için teşekkürler."

"Ne demek her zaman."

Tuna'dan sonra kocası Yiğit ve onunla birlikte ailesi.

"Kızım iyi misin?"

"Deniz iyi misin?"

"İyim,iyim." Dedi sakince. Hâlâ ağrıları vardı ama onları endişelendirmek yerine gülümsedi.

"Hepinizi çok seviyorum. İyi ki varsınız." Deyip sarılmaya çalıştı Deniz. Yiğit ona sarıldı. Diğer tarafında ailesi ve onu izleyen Tuna ile baş başa kaldı.

Bir tek o,onu anladı.

Hep anlayacaktı...

Diziyi izlerken herkesin kafasında bir teorem vardı.
Hâlâ Deniz'e aşık mıydı Tuna yoksa unuttu mu?
Birisini şizofreni derecede sevebilir mi insan?
Hâlâ mı seviyordu böyle yoksa arkadaş mı kalıyordu?

Bunları bilmiyorum ama finaldeki bakışlar bu teoremi güçlendiren birkaç nedenlerden biriydi.

Tuna ve Deniz aşkı olamadı ya da yazamadım zaten hem YouTube de klipleri var hem de hikayesi var.
Wattpad'de yazarsanız çıkar.
Ben de benim yazmama gerek yok diye düşündüm.

Neyse iyi günler!
Diğer bölüme geçiyoruz!!!!

Loading...
0%