@nightdarkgirl34
|
Merhaba arkadaşlar Şimdi burada yazacağım şey ya İrem istemediği bir şeyden kaçmak için kendi yerine Deniz'i koyarsa diye olacak. Deniz, Tuna'nın karşısına çıkar ve onunla vakit geçirir falan da filan. Evet bunu yazacağım. Umarım beğenirsiniz. İrem Gündoğan,29 yaşında genç, güzel ve başarılı bir kadın. Babası,annesine benziyor diye ondan hep içten içe nefret ediyordu. Ama o gün gelmiyor,gelmeyecekti. Bir gün iş yerinde ona telefon gelince öylesine cevapladı. "Alo,ben İrem Gündoğan,Love Otel'in yöneticisi,buyrun nasıl yardımcı olabilirim?" "İrem?" Dedi karşıdaki kişi. Bu sesi tanıyordu ama tam çıkaramıyordu. "Kimsiniz?" Diye sordu. "Benim,İrem. Tuna." İrem bir an şaşırdı sonra eski anıları hatırladı. İrem Tuna'nın hâlâ ezik büzük eski sevgilisi olduğunu düşündü. Uzun yıllar geçmişti ve o zavallı çocuğun onunla tekrardan iletişime geçtiğine inanamıyordu. "Tuna,sen misin?" "Benim İrem. Uzun zaman oldu. Seni özledim." Gözlerini devirdi İrem. Lisedeyken de hep peşinden gelirdi. Nereye gitse hatta kızlar lavabosuna kadar takip edecek kadar salak birisi olduğunu biliyordu. "Hmm öyle mi ben de ben de." Öylesine söylenmiş sözlerdi. İrem için bir değeri yoktu. "Gerçekten mi,ben sanmıştım ki... Bir daha görüşemeyeceğiz zannediyordum İrem." Tuna'nın sesi başta heyecanlı çıksa da sonra umutsuzluğa yol almıştı. "Eski eskide kaldı Tuna ve artık büyüdük. Bence bu tarz konuşmaları yapmak zorunda değiliz." "Anladım. Peki görüşme şansımız var mı?" "Ne için?" "Uzun zaman oldu İrem ve ben gerçekten seni özledim. Belki lisede kötü ayrıldık ama uzun zamandır hâlâ kalbimde yerin var ve başka biriyle doldurmayı düşünmüyorum." Tuna öyle güzel konuşmuştu ki başka kızların aşık olunabilecek sözler, İrem için hiçbir etkisi yoktu. Hâlâ aptal,diye düşündü. "Üzgünüm maalesef ben müsait değilim ayrıca nerden buldun numaramı?" "Mezun yıllıklardan öğrendim. Müsait değil misin gerçekten? Sadece bir kere görsem yeterli." İrem'in canı sıkıldı. Gerçekten böyle şeylerle uğraşmak istemediği için telefonu kapatmak istedi ama sonra durdu. "Peki adresi söyle ve sen İstanbul'dasın değil mi?" "Evet,evet. Söylerim benden haber bekle." Telefonu kapattı. Nefesini verdi. Bir de bu çıktı başına. "Lisede salak olduğu yetmiyormuş gibi bir de yıllar sonra beni arıyor. Hadsiz. Kendini ne zannediyorsun,tekrardan gelip buluşacağımı mı?" Başını kesin bir ifadeyle reddetti. Tekrardan işine dönerken aklına kimi yerine sokmak istediğini düşündü. Düşünmeye gerek yoktu ama ona sormadan da hiçbir şey yapmak istemiyordu. "Deniz. Deniz kabul eder mi ki?" Bunun cevabını öğrenmek için telefona sarılırken odasına doğru yürüdü. Telefonu çalıp çalıp sustu. "Ah Deniz ah,neden açmıyorsun bir türlü?" Daha sonra güldü. Telefon bir süre daha çaldı tam kapatacağı anda Deniz uykulu bir sesle cevap verdi. "Zuzu?" "Zuzu sen neden açmıyorsun telefonu?" "Uyuyordum,ne oldu bir şey mi var?" "Acil sana ihtiyacım var. Hemen gelmen gereken konular var." "Ne oldu hayrola inşallah." Deniz merak etmişti. "Buraya gel anlatırım zuzu." "Tamam zuzu hemen geliyorum." Deyip kapattı. "Evet,geriye onu,buna ikna etmek kalıyor. Umarım edersin zuzu yoksa plan çöp olur." ... "Asla ama asla kabul etmiyorum." "Aslaya asla dememelisin ama zuzu." "Ben diyorum var mı diyeceğin? Ne demek benim yerime sen git ya? Tanımıyorum etmiyorum." "Tanıyorsun ya?" "O ezik gibi duran çocuktu değil mi lisedeki?" Başını salladı İrem derin nefes alıp verirken. "O neydi ya,her yere seninle geliyordu. Soyunma odasına kadar gelecekti de ben onu kovdum." İrem ve Deniz kahkaha bastı. "Başımda bela var zuzu,bu çocuğa tekrar görünmek istemiyorum. Aşık filan olur daha da başımdan atamam ama onu da geçiştiremem. İlla bulur." "Ne yapacaksın?" "İşte bu sırada sen devreye giriyorsun." "Ne yapacağım ki? Çocuk liseden beri sana aşık." "Eğer benim yerime sen gidip kendini soğutursan çocuk bir daha peşimde olmaz." "Peki ya sen neden yapmıyorsun bunu?" "Çünkü eskisinden daha bakımlı daha güzelim." Yanlış anlamaması için gözlerinin içine baktı. "Anlaşıldı. Sana çirkin birisi lazım onu da beni gördün." "Hayır, hayır öyle değil." "Ben anladım anlayacağımı zuzu,problem değil. Ne yapacağım direkt gidip ben İrem memnun oldum filan mı?" "Hayır yani evet ama bu çok resmiyet olur. Biliyorsun hatta biliyoruz ki eski sevgilim." "Sahi neden çıktın bu çocukla?" "Neden olacak canım zeki olduğundan." "Belli ediyor zekasını gerçekten." "Ama kabul et derslerde bir numara. Benim derslerim o zaman kötüydü ve bana yardımcı birisini arıyordum." "Ve sen de onu buldun. Sonra?" "Sonrası işte bana aşık olduğunu öğrenince bunu kullanmak istedim. Benim derslerime yardımcı olursa onunla çıkacağımı söyledim." "Ve o da kabul etti." Deniz bilindik şeyleri söylerken başını belli belirsiz salladı. "Yapacak bir şey yok o zaman ayrıldık şimdi de buluşmak istiyor. Lütfen yardım et bana Zuzu ne istersen yaparım." "Olur mu canım öyle zuzular birbirine yardımcı olmak için vardır." "İyi ki varsın zuzu." "Sen de iyi ki varsın." Deyip biribirine sarıldılar. ... "Sana dediklerimi unutma tamam mı zuzu,biraz konuş sana söylediklerimi söyle sonra da bir daha görüşmemek üzere çık gel." "Anladım zuzu ya, çok da kafaya takma zeki olabilir ama hala aynıysa ondan kurtulmak çocuk işi." "Sana güveniyorum zuzu." Deniz başını salladı ve gündelik kıyafetiyle birlikte evden ayrılıp Tuna ile buluşacağı yere geldi. Telefonu İrem'den almıştı. "Nerdesin?" "Sen kafeye geç birazdan gelirim." Deniz öylesine kabul ederek konuştukları kafeye gitti. Herhangi bir masada oturup onu beklemeye başladı. Of'larken saatine baktı. Adam eliyle saçlarını dağıtıp kapıdaki müşteriyle ilgilenen bir kadının yanına gitti. "Pardon bakar mısınız? Buraya İrem Gündoğan diye bir kadın geldi mi?" Deniz o an anlamadı ama sonra İrem yerine o kendisi olduğunu anlayınca gözlerine inanamadı. "Şuradaki masa beyfendi." Kadın eliyle Deniz'in olduğu tarafı gösterince Deniz bir an ne yapacağını bilemedi ve bu yüzden mal gibi kalakaldı. "Çok teşekkürler." Deyip uzatmadan Deniz'in olduğu masaya doğru ilerledi. Yaklaştığında Deniz'in onu görmediğini farketti. "İrem?" Deniz cevap vermedi. "İrem Gündoğan sensin değil mi?" Tuna emin olmak istiyordu çünkü hiç lisedeki gibi değildi. Değişmişti. Deniz sanki yeni farketmiş gibi ona dönüp,"Buyrun benim siz kimsiniz?" "Benim Tuna. Tanımadın mı?" Şuan İrem de olsa şaşırır dururdu çünkü lisedeki gibi cılız değildi aksine kalıplıydı. "Tuna. Tuna sen misin?" Yalandan değil gerçekten şaşkındı ama bu sesine yansıtamamıştı. "Evet, nasılsın İrem? Sanki sen değişmişsin gibi." "İyi anlamda mı kötü mü?" Tuna cevap vermek istedi ama kötü bir şey demek istemediği için,"Yani farklı duruyorsun. Lisedeki gibi değil." "İnsanlar değişir." Eliyle Tuna'yı gösterdi. "Haklısın,"Burnunu çekti Tuna ardından hâlâ Deniz'in ayağa kalkmadığını görünce kendine sandalye çekip oturdu. "Uzun zaman oldu ha,zaman insanı değiştirir derler ama seni epey değiştirdi." "İyi anlamda mı kötü mü?" Deniz bir an İrem olduğunu unutup,"Şuan yalnız İrem bile sana düşer o derece." Ardından pot kırdığını anlayınca dudaklarını ısırdı. "Anlamadım?" "Yani demek istediğim iyi anlamda değiştin. Gerçekten. Kendine bakman hoşuma gitti." "Teşekkür ederim. Sen de değiştin. Yani hâlâ güzelsin. Saçların mesela düzdü şimdi kıvırcık olmuş." "Ha o mu?" Deniz saçlarına dokundu. "Şu La Case de papel:Korean dizisindeki Tokyo karekteri." "Ha ondan. Saçlarımın kabarık olması yağmur yağıyor bu aralar. Hı hı yağmur yağıyor ve ben yağmurları sevmesem de," Tuna onu durdurdu. "Sen yağmurları seversin ama." "Evet ama insanlar değişti. Artık sevmiyorum. Hatta yağmur vakti olunca direkt eve geçiyorum. Ama işte bir gün yağmura yakalandım böyle oldu. Ben de değiştirmeye çalışmadım." "Anladım. Değişik bir tarz ama güzel olmuş." "Teşekkürler." Daha sonra yemek yemek için sipariş verdiler. Deniz'in telefonu çalınca lavaboya gitmek zorunda kaldı. "Efendim zuzu?" Konuştuğu yer parti olduğu için İrem sesli bir şekilde konuşuyordu ve bu durum Deniz için iyi değildi. "Her şey YOLUNDA MI?" Diye sordu. "Bağırma sessiz ol. Nerdesin sen? Partideyim deme bana zuzu." "Partideyim. Huuuuu!" Deniz yüzünü buruşturdu. İrem duraksadı ama yine de merakla sordu. "Kızım bu çocuk ne olmuş,ne yedirip içirmişler böyle?" "Anlamıyorum zuzu. Düzgün bir şekilde açıklar mısın?" "Tuna. Hani lisede ezik gördüğümüz çocuk taş olmuş. Çok değişmiş. O kadar değişmiş ki onu tanıyamadım. Neyi kaçırdığının farkında değilsin." "Anlamadım neyi kaçırmışım? Ayrıca onunla tek bir görüşme gerçekleştiriyorsun. Yani bir daha onu görmeyeceğim. Ona göre davran!" İrem kıskandı. İrem en yakın arkadaşını o çocuktan kıskandı ve şuan merak ettiği için o çocuğu da düşündü. "Tamam zuzu ya,ne abarttın. Neyse tek bir görüşme olduğu için şanslı değilsin, bunu belirteyim yalnız. Aman bana ne benim eski sevgilim değil, olsaydı kaçırmazdım." Deyip kapatınca İrem kudurdu. O kadar kudurdu ki daha fazla o partida kalamadı. Geceye doğru Deniz ve Tuna konuşmayı bitirdiler. "Tekrardan görmek isterdim seni İrem ama benim yarın uçağım var ve seni göremeyeceğim." Deniz üzgündü ama kendini toparlayarak. "Umarım İrem, umarım. Geçmiş geçmişte kaldı demiştin ya,bazen geçmişler geleceğimizin süslü hayallerin ilk zeminidir. Bunu sakın unutma!" "Unutmam,kendine iyi bak Tuna." "Sen de İrem ve bu tarz sana yakışmış. Görüşmek üzere..." Tuna giderken Deniz derin bir nefes verdi. Keşke böyle olmasaydı ama yapacak bir şey yoktu. En yakın arkadaşı onu kendinden soğutmak için göndermişti ve başarılı olmuştu. Deniz eve dönerken İrem merak etmişti. "Ne oldu ne konuştunuz?" "Havadan sudan işte." "Hmm öyle mi?" "Senin dediğini yaparak hep kötü özelliğimden bahsederek kendimden uzaklaştırdım. Yarın çocuğun uçağı varmış. Görüşürüz dese de bir daha geleceğine dair şüphe duyuyorum." "Boşver ondan sonsuza kadar kurtuldum." "Senin yerinde olsaydım buna pişman olurdum." "O niye?" Deniz cevap vereceği vakit İrem'in telefonuna bir fotoğraf düştü. Tuna'ya ait olan bir fotoğraftı. Elini kaldırmış el sallıyordu. 'Her ne kadar da görüşmek istemesen de ve yerine arkadaşını gönderip kendisini senmiş gösterip kendinden soğutmak istese de seni görmesem de biliyorum. Beni görmek istemedin. Bu yüzden zorlamak istemediğim için bir daha görüşmemek üzere İrem Gündoğan.' İrem bir fotoğrafa bir yazıya baktı ardından derin bir pişmanlıkla "Bir şey yaptın yapmasına ama iyi bir şey olmadığı kesin zuzu. Taş gibi çocuğu kaçırdın." "Galiba bunu yaptığıma şimdiden pişman oldum." "Yapacak bir şey yok zuzu, unutalım gitsin. Sana başka çocuk mu yok?" Deniz İrem'e motivasyon veriyordu. İrem Deniz'i dinleyip takmayaya çalıştı ama hayatında bir yerde o çocuğu hatırlayacaktı. Tamamen uydurma bir bölümdü. Neyse yeni bölümlerle görüşmek üzere:) Merhaba arkadaşlar Şimdi burada yazacağım şey ya İrem istemediği bir şeyden kaçmak için kendi yerine Deniz'i koyarsa diye olacak. Deniz, Tuna'nın karşısına çıkar ve onunla vakit geçirir falan da filan. Evet bunu yazacağım. Umarım beğenirsiniz. İrem Gündoğan,29 yaşında genç, güzel ve başarılı bir kadın. Babası,annesine benziyor diye ondan hep içten içe nefret ediyordu. Ama o gün gelmiyor,gelmeyecekti. Bir gün iş yerinde ona telefon gelince öylesine cevapladı. "Alo,ben İrem Gündoğan,Love Otel'in yöneticisi,buyrun nasıl yardımcı olabilirim?" "İrem?" Dedi karşıdaki kişi. Bu sesi tanıyordu ama tam çıkaramıyordu. "Kimsiniz?" Diye sordu. "Benim,İrem. Tuna." İrem bir an şaşırdı sonra eski anıları hatırladı. İrem Tuna'nın hâlâ ezik büzük eski sevgilisi olduğunu düşündü. Uzun yıllar geçmişti ve o zavallı çocuğun onunla tekrardan iletişime geçtiğine inanamıyordu. "Tuna,sen misin?" "Benim İrem. Uzun zaman oldu. Seni özledim." Gözlerini devirdi İrem. Lisedeyken de hep peşinden gelirdi. Nereye gitse hatta kızlar lavabosuna kadar takip edecek kadar salak birisi olduğunu biliyordu. "Hmm öyle mi ben de ben de." Öylesine söylenmiş sözlerdi. İrem için bir değeri yoktu. "Gerçekten mi,ben sanmıştım ki... Bir daha görüşemeyeceğiz zannediyordum İrem." Tuna'nın sesi başta heyecanlı çıksa da sonra umutsuzluğa yol almıştı. "Eski eskide kaldı Tuna ve artık büyüdük. Bence bu tarz konuşmaları yapmak zorunda değiliz." "Anladım. Peki görüşme şansımız var mı?" "Ne için?" "Uzun zaman oldu İrem ve ben gerçekten seni özledim. Belki lisede kötü ayrıldık ama uzun zamandır hâlâ kalbimde yerin var ve başka biriyle doldurmayı düşünmüyorum." Tuna öyle güzel konuşmuştu ki başka kızların aşık olunabilecek sözler, İrem için hiçbir etkisi yoktu. Hâlâ aptal,diye düşündü. "Üzgünüm maalesef ben müsait değilim ayrıca nerden buldun numaramı?" "Mezun yıllıklardan öğrendim. Müsait değil misin gerçekten? Sadece bir kere görsem yeterli." İrem'in canı sıkıldı. Gerçekten böyle şeylerle uğraşmak istemediği için telefonu kapatmak istedi ama sonra durdu. "Peki adresi söyle ve sen İstanbul'dasın değil mi?" "Evet,evet. Söylerim benden haber bekle." Telefonu kapattı. Nefesini verdi. Bir de bu çıktı başına. "Lisede salak olduğu yetmiyormuş gibi bir de yıllar sonra beni arıyor. Hadsiz. Kendini ne zannediyorsun,tekrardan gelip buluşacağımı mı?" Başını kesin bir ifadeyle reddetti. Tekrardan işine dönerken aklına kimi yerine sokmak istediğini düşündü. Düşünmeye gerek yoktu ama ona sormadan da hiçbir şey yapmak istemiyordu. "Deniz. Deniz kabul eder mi ki?" Bunun cevabını öğrenmek için telefona sarılırken odasına doğru yürüdü. Telefonu çalıp çalıp sustu. "Ah Deniz ah,neden açmıyorsun bir türlü?" Daha sonra güldü. Telefon bir süre daha çaldı tam kapatacağı anda Deniz uykulu bir sesle cevap verdi. "Zuzu?" "Zuzu sen neden açmıyorsun telefonu?" "Uyuyordum,ne oldu bir şey mi var?" "Acil sana ihtiyacım var. Hemen gelmen gereken konular var." "Ne oldu hayrola inşallah." Deniz merak etmişti. "Buraya gel anlatırım zuzu." "Tamam zuzu hemen geliyorum." Deyip kapattı. "Evet,geriye onu,buna ikna etmek kalıyor. Umarım edersin zuzu yoksa plan çöp olur." ... "Asla ama asla kabul etmiyorum." "Aslaya asla dememelisin ama zuzu." "Ben diyorum var mı diyeceğin? Ne demek benim yerime sen git ya? Tanımıyorum etmiyorum." "Tanıyorsun ya?" "O ezik gibi duran çocuktu değil mi lisedeki?" Başını salladı İrem derin nefes alıp verirken. "O neydi ya,her yere seninle geliyordu. Soyunma odasına kadar gelecekti de ben onu kovdum." İrem ve Deniz kahkaha bastı. "Başımda bela var zuzu,bu çocuğa tekrar görünmek istemiyorum. Aşık filan olur daha da başımdan atamam ama onu da geçiştiremem. İlla bulur." "Ne yapacaksın?" "İşte bu sırada sen devreye giriyorsun." "Ne yapacağım ki? Çocuk liseden beri sana aşık." "Eğer benim yerime sen gidip kendini soğutursan çocuk bir daha peşimde olmaz." "Peki ya sen neden yapmıyorsun bunu?" "Çünkü eskisinden daha bakımlı daha güzelim." Yanlış anlamaması için gözlerinin içine baktı. "Anlaşıldı. Sana çirkin birisi lazım onu da beni gördün." "Hayır, hayır öyle değil." "Ben anladım anlayacağımı zuzu,problem değil. Ne yapacağım direkt gidip ben İrem memnun oldum filan mı?" "Hayır yani evet ama bu çok resmiyet olur. Biliyorsun hatta biliyoruz ki eski sevgilim." "Sahi neden çıktın bu çocukla?" "Neden olacak canım zeki olduğundan." "Belli ediyor zekasını gerçekten." "Ama kabul et derslerde bir numara. Benim derslerim o zaman kötüydü ve bana yardımcı birisini arıyordum." "Ve sen de onu buldun. Sonra?" "Sonrası işte bana aşık olduğunu öğrenince bunu kullanmak istedim. Benim derslerime yardımcı olursa onunla çıkacağımı söyledim." "Ve o da kabul etti." Deniz bilindik şeyleri söylerken başını belli belirsiz salladı. "Yapacak bir şey yok o zaman ayrıldık şimdi de buluşmak istiyor. Lütfen yardım et bana Zuzu ne istersen yaparım." "Olur mu canım öyle zuzular birbirine yardımcı olmak için vardır." "İyi ki varsın zuzu." "Sen de iyi ki varsın." Deyip biribirine sarıldılar. ... "Sana dediklerimi unutma tamam mı zuzu,biraz konuş sana söylediklerimi söyle sonra da bir daha görüşmemek üzere çık gel." "Anladım zuzu ya, çok da kafaya takma zeki olabilir ama hala aynıysa ondan kurtulmak çocuk işi." "Sana güveniyorum zuzu." Deniz başını salladı ve gündelik kıyafetiyle birlikte evden ayrılıp Tuna ile buluşacağı yere geldi. Telefonu İrem'den almıştı. "Nerdesin?" "Sen kafeye geç birazdan gelirim." Deniz öylesine kabul ederek konuştukları kafeye gitti. Herhangi bir masada oturup onu beklemeye başladı. Of'larken saatine baktı. Adam eliyle saçlarını dağıtıp kapıdaki müşteriyle ilgilenen bir kadının yanına gitti. "Pardon bakar mısınız? Buraya İrem Gündoğan diye bir kadın geldi mi?" Deniz o an anlamadı ama sonra İrem yerine o kendisi olduğunu anlayınca gözlerine inanamadı. "Şuradaki masa beyfendi." Kadın eliyle Deniz'in olduğu tarafı gösterince Deniz bir an ne yapacağını bilemedi ve bu yüzden mal gibi kalakaldı. "Çok teşekkürler." Deyip uzatmadan Deniz'in olduğu masaya doğru ilerledi. Yaklaştığında Deniz'in onu görmediğini farketti. "İrem?" Deniz cevap vermedi. "İrem Gündoğan sensin değil mi?" Tuna emin olmak istiyordu çünkü hiç lisedeki gibi değildi. Değişmişti. Deniz sanki yeni farketmiş gibi ona dönüp,"Buyrun benim siz kimsiniz?" "Benim Tuna. Tanımadın mı?" Şuan İrem de olsa şaşırır dururdu çünkü lisedeki gibi cılız değildi aksine kalıplıydı. "Tuna. Tuna sen misin?" Yalandan değil gerçekten şaşkındı ama bu sesine yansıtamamıştı. "Evet, nasılsın İrem? Sanki sen değişmişsin gibi." "İyi anlamda mı kötü mü?" Tuna cevap vermek istedi ama kötü bir şey demek istemediği için,"Yani farklı duruyorsun. Lisedeki gibi değil." "İnsanlar değişir." Eliyle Tuna'yı gösterdi. "Haklısın,"Burnunu çekti Tuna ardından hâlâ Deniz'in ayağa kalkmadığını görünce kendine sandalye çekip oturdu. "Uzun zaman oldu ha,zaman insanı değiştirir derler ama seni epey değiştirdi." "İyi anlamda mı kötü mü?" Deniz bir an İrem olduğunu unutup,"Şuan yalnız İrem bile sana düşer o derece." Ardından pot kırdığını anlayınca dudaklarını ısırdı. "Anlamadım?" "Yani demek istediğim iyi anlamda değiştin. Gerçekten. Kendine bakman hoşuma gitti." "Teşekkür ederim. Sen de değiştin. Yani hâlâ güzelsin. Saçların mesela düzdü şimdi kıvırcık olmuş." "Ha o mu?" Deniz saçlarına dokundu. "Şu La Case de papel:Korean dizisindeki Tokyo karekteri." "Ha ondan. Saçlarımın kabarık olması yağmur yağıyor bu aralar. Hı hı yağmur yağıyor ve ben yağmurları sevmesem de," Tuna onu durdurdu. "Sen yağmurları seversin ama." "Evet ama insanlar değişti. Artık sevmiyorum. Hatta yağmur vakti olunca direkt eve geçiyorum. Ama işte bir gün yağmura yakalandım böyle oldu. Ben de değiştirmeye çalışmadım." "Anladım. Değişik bir tarz ama güzel olmuş." "Teşekkürler." Daha sonra yemek yemek için sipariş verdiler. Deniz'in telefonu çalınca lavaboya gitmek zorunda kaldı. "Efendim zuzu?" Konuştuğu yer parti olduğu için İrem sesli bir şekilde konuşuyordu ve bu durum Deniz için iyi değildi. "Her şey YOLUNDA MI?" Diye sordu. "Bağırma sessiz ol. Nerdesin sen? Partideyim deme bana zuzu." "Partideyim. Huuuuu!" Deniz yüzünü buruşturdu. İrem duraksadı ama yine de merakla sordu. "Kızım bu çocuk ne olmuş,ne yedirip içirmişler böyle?" "Anlamıyorum zuzu. Düzgün bir şekilde açıklar mısın?" "Tuna. Hani lisede ezik gördüğümüz çocuk taş olmuş. Çok değişmiş. O kadar değişmiş ki onu tanıyamadım. Neyi kaçırdığının farkında değilsin." "Anlamadım neyi kaçırmışım? Ayrıca onunla tek bir görüşme gerçekleştiriyorsun. Yani bir daha onu görmeyeceğim. Ona göre davran!" İrem kıskandı. İrem en yakın arkadaşını o çocuktan kıskandı ve şuan merak ettiği için o çocuğu da düşündü. "Tamam zuzu ya,ne abarttın. Neyse tek bir görüşme olduğu için şanslı değilsin, bunu belirteyim yalnız. Aman bana ne benim eski sevgilim değil, olsaydı kaçırmazdım." Deyip kapatınca İrem kudurdu. O kadar kudurdu ki daha fazla o partida kalamadı. Geceye doğru Deniz ve Tuna konuşmayı bitirdiler. "Tekrardan görmek isterdim seni İrem ama benim yarın uçağım var ve seni göremeyeceğim." Deniz üzgündü ama kendini toparlayarak. "Umarım İrem, umarım. Geçmiş geçmişte kaldı demiştin ya,bazen geçmişler geleceğimizin süslü hayallerin ilk zeminidir. Bunu sakın unutma!" "Unutmam,kendine iyi bak Tuna." "Sen de İrem ve bu tarz sana yakışmış. Görüşmek üzere..." Tuna giderken Deniz derin bir nefes verdi. Keşke böyle olmasaydı ama yapacak bir şey yoktu. En yakın arkadaşı onu kendinden soğutmak için göndermişti ve başarılı olmuştu. Deniz eve dönerken İrem merak etmişti. "Ne oldu ne konuştunuz?" "Havadan sudan işte." "Hmm öyle mi?" "Senin dediğini yaparak hep kötü özelliğimden bahsederek kendimden uzaklaştırdım. Yarın çocuğun uçağı varmış. Görüşürüz dese de bir daha geleceğine dair şüphe duyuyorum." "Boşver ondan sonsuza kadar kurtuldum." "Senin yerinde olsaydım buna pişman olurdum." "O niye?" Deniz cevap vereceği vakit İrem'in telefonuna bir fotoğraf düştü. Tuna'ya ait olan bir fotoğraftı. Elini kaldırmış el sallıyordu. 'Her ne kadar da görüşmek istemesen de ve yerine arkadaşını gönderip kendisini senmiş gösterip kendinden soğutmak istese de seni görmesem de biliyorum. Beni görmek istemedin. Bu yüzden zorlamak istemediğim için bir daha görüşmemek üzere İrem Gündoğan.' İrem bir fotoğrafa bir yazıya baktı ardından derin bir pişmanlıkla "Bir şey yaptın yapmasına ama iyi bir şey olmadığı kesin zuzu. Taş gibi çocuğu kaçırdın." "Galiba bunu yaptığıma şimdiden pişman oldum." "Yapacak bir şey yok zuzu, unutalım gitsin. Sana başka çocuk mu yok?" Deniz İrem'e motivasyon veriyordu. İrem Deniz'i dinleyip takmayaya çalıştı ama hayatında bir yerde o çocuğu hatırlayacaktı. Tamamen uydurma bir bölümdü. Neyse yeni bölümlerle görüşmek üzere:) |
0% |