Yeni Üyelik
12.
Bölüm

10. Sadece Sen

@nightdarkgirl344

Merhaba arkadaşlar.

Bu hikaye tamamen uydurmadan ibaret olup, gerçeklikle alakası yok.

Yazar,bu tür ilişkiye karşı olmaktadır.

Bu bir BXB hikayesidir.

Elimdeki kalemi döndürüp durdum. Ardından kalemin silgi kısmını ağzıma alıp ısırmaya başladım. Tabi bunun farkında bile değildim. Bunu farketmemi sağlayan arkadaşım Lee hemen yanımda,kolumu dürterek ona dönmemi sağladı.

Birkaç gün önce Bae,onun kliniğinden taburcu olmuştu ancak bir süre evde dinlemesi gerektiğini doktor söylemişti zaten. Bu süreçte onun yanında olmaya çalışıyor,elimizden geldikçe sık sık ziyaret edip duruyorduk.

Eğitim konusunda rapor aldığı için okula gelmek zorunluluğu da ortadan kalkmıştı. Bu iyidi çünkü buraya gelirse ve vurulduğunu herkes öğrenirse bir süre sonra ailesi de işin içinde olacaktı. Bu durum kendini mafya olduğunu kabul etmeyen adam için iyi olmazdı. Tabi bana hava hoş ancak o bunun riskine girmek istemezdi.

"Hey,ne düşünüyorsun öyle?" Diye sordu Lee. Bir ağzımdaki yarısı ısırılmış kalemin ucuna bir ona bakıyordum.

"Hiç,Bae'nin durumunu düşünüyordum." Dediğimde sıkıntı içinde nefesini vermişti. O da bu konuda ne yapacağını bilmiyordu. Çünkü o da- cinayet dışında-her şeyi biliyordu. Gerçi bilmesine gerek mi vardı, ellerinde silah olan adamların ne yaptığını çokta düşünecek bir şey olmadığını herkes bilir.

"Dostum içim hiç rahat değil. Bae vuruldu." Dedi bir anda bana dönerek. Gözleri titremişti. Korkuyordu. "Ölebilirdi."

Kurşun onu öldürmemiş olabilirdi ancak ölebilirdi de. Peki o zaman ne yapacaktık? Sessiz kalıp duracak mıydık?

"Ha-Ru bak bu adamlar seni nasıl buldu,ne için buldu bilmiyorum ama bir şey yapmamız lazım. Arkadaşımızı vuran bir mafya var ve sessiz mi kalıyoruz?" Deyip gözlerimin içine baktı. Hayır kalmayacaktım. Hayır daha fazlası değil.

"Bir planım var ama onu alt edene kadar kimsenin bundan haberi olmaması gerekiyor." Dedim kendi kendime. Ancak o da duymuş olmalı ki gözlerini açarak bana baktı.

"Ne planından bahsediyorsun?" Diye sordu, gözleri dolmuş bir şekilde bana bakıyordu.

"Söylemek riskli,bilirsin yerin kulağı var. Demek istediğim söylemeyeceğim. Bir süre sessiz ve her şeyi kabul edeceğiz."

"Ama-"

"Ona uyucaz,sonra derbeyi vuracağız."

Gözleri şaşkınlıkla açıldı.

"Ne yapacaksın?"

"Ona yaklaşacağım."

Anlamadı ama sorgulamadı.

Gözlerim, profesörün gelmesiyle tahtayı bulurken o da yanımda susmaya devam etti. Dudaklarımda ilk defa sinsi bir gülüş peyda oldu. Ve bunun için iyi bir sebebim vardı.

...

Dersten sonra Bae'yi ziyaret edip,ona yemek sipariş verdik. Yemek yapmayı bilmiyordum! Hazır erişte tek yapabileceğim yemekti.

Acilen annemden ev yemekleri istemem gerekiyordu. Onu özlemiştim.

Evime doğru yürürken yol kenarında Lee ile ayrılmıştık. O, eve dönmeden önce dikkatli olmamı söylemişti.

Bunu biliyordum, sağı solu belli değildi onun ve bazen hiç olmadığı kadar acımasız olabiliyordu.

Geçen günlerde beni rahat bırakmıyordu. Nereye gitse beni de tedbir bahanesiyle birlikte götürüyordu. Oysa götürdüğü yerlerde hepsi kanıt nitelikle olabilecek şeyler bulunuyordu. Bunu bile bile bana güvenerek götürmesi şüphe uyandırıcıydı. Ya da güvenmiyor,beni test etmek istiyordu. Mafyaların dünyası bir başka olabiliyordu.

Bir keresinde beni silah deposuna götürmüş, silahları tanıtmaya başlamıştı. Gerçek bir manyaktı. Silahları anlatırken dudaklarındaki o gülüş, gerçekten bundan zevk aldığını gösteriyordu. Daha sonra deniz kenarı olan bir restorana götürüp pahalı yemekleri önüme dizdi. Yemekleri yerken bile gözleri üzerimde geziniyordu.

Yemekler güzeldi ancak onun bakışları altında bazen ezilip büzülüyordum çünkü normal bakmıyordu. Bir başka bakıyordu. Buna sebep olan bakışı ne yazık ki biliyordum. Ve bunu kullanmaktan gerekirse çekinmeyecektim. O hakkediyordu. Hayatıma girmesiyle birlikte büyük bir kaos oluşturmuştu. Daha fazlası ne gereği vardı ki? Bunu bitirmem için elimden geleni yapacağım. Gerekirse duyguları ile oynayarak...

Bu düşünce önce ters gitmişti bana ancak yapacak bir şey olmadığını anlayınca son çare olurdu.

Zaten düşmanlar da ilk oku zaaf olarak göstermiyor muydu?

Bir insanın zaafı olmazsa onu nasıl yenersin ki? Zaaf, insanın zayıf noktasıydı... Kimisi için para,kimisi için aile,kimisi için başka bir şey...

Bunu yapacaktım. Zaafını,duygusunu kullanacak,ona yaklaşacaktım.

Tabi bunun için normal olmam gerekiyordu. Haddinden fazla yaklaşırsam anlar diye normal olmayan çalışıyordum.

Bu belki de imkansızdı. Çünkü rol yapacak güç veya enerji yoktu. Ben neysem oydum. Benim doğrum, gittiğim yol kadardır. Belki biraz zorlanacağım ama bunu hem kendim için hem arkadaşlarım için yapacaktım.

...

Eve girdiğimde çantamı bir kenara fırlattım ancak tanıdık olmayan birisinin kokusu burnuma kadar gelirken kasıldım. Hemen sırtımı dikleştirip kokunun kaynağına, mutfağa doğru yürüdüm.

Lezzetli bir yemek pişiyordu. Mutfağa girmem iki saniye alırken sırtı bana dönük Alex Kim'i gördüm. Hâlâ tedirgindim. Nasıl evime girebildi,daha doğrusu neden girdi?

"Arkamda durmayı bırakacak mısın küçük?" Diye bir anda sorunca irkildim. Ne zamandır anlamıştı, benim onun arkasında olduğumu nasıl duymuş ve farketmişti?

Adımlarım yavaşça ona doğru giderken,sakin olmaya,rol yapmaya çalıştım. Eğer oyun oynamasaydım ona neden burada olduğunu sorar,korkardım. Ancak şimdi sakin olmalıydım.

"Nasıl girdin evime?" Bir anda sorduğum soruyla dilimi ısırdım. Bir şeyi de düzgün yapsan Ha-Ru,hani ne olacak yani?

Bunu en azından sorarken sakin çıkarmıştım sesimi.

Bakışları bana yavaşça dönerken elindeki tahta kaşığı tencerenin kenarına bıraktı. Göz ucuyla pişirdiği yemeğe baktığımda soslu tavuk sotesi olduğunu farkettim. Güzel kokuyordu. Koku burnuma kadar gelip midemden ses çıkarmasına neden olurken bunu umursamamaya çalıştım. Daha önemli sorunlar vardı. Mesala neden bu kadar yakınımda,ve üstten bakmaya başladı?

Gözleri, gözlerimi delip geçercesine dik bakarken aslında ne kadar yakınımda olduğunu o da farketti ancak rahatsız değildi.

"Sana yemek yaptım, beğenmedin mi küçük?" Diye sordu,sanki bunda sorun ne var? Dermiş gibi.

İnanamadım. Gerçekten bu adamın rahat tavrına inanamadım. Bazen ben mi kafayı bozuyorum diye kendi kendime düşünüyorum ama hayır sorun ondaydı. Kim cinayete tanık olan kişiye yemek yapmayı, izinsiz eve girmeyi normal görür ki? Normal hiç değildi. O anormaldi. Dilimin ucundakilerini yuttum ve zorlukla gülümseyi başlardım. Küçük bir gülümseme bile değildi ama en azından somurtmuyordum.

"Güzel kokuyor,eline sağlık da nasıl girmeyi başardın evime?" Diye sordum. Hem onu tersliyor hem onu mutlu etmeye çalışıyordum. Böylece yapacağım oyunun farkına varmayacaktı.

"Unuttun mu küçük ben bir..."

"Mafyasın." Dediğimde yüzünde gülümsemeye benzer bir tebessüm oluşunca afallandım.

"Doğru kelime ama yanlış anlamda." Dediğinde devam etti. "Bir mafya olarak adamlarım açtı burayı. Kapı için üzgünüm."

Ne demek istediğini anlamadım.

"Ne için üzgünüm dedin, anlamadım. Ne kapısı?" Diye sordum sonra aklıma kapı girişi geldi. Zorla açmıştım. Hatta bir an anahtarım açmayı bırakmıştı. Pes edip güvenliği arayacaktım ancak son denemede açılınca vazgeçmiştim.

Kapıyı kırmıştı bu manyak.

"Sen ne yaptın öyle?" Diye sordum gözlerim irice açılırken. Kapıya doğru koştum ve gerçekten kapının deliğini içinden gecirtmişti. İnanılmaz.

Arkamdan onun sesiyle iyicene çıldırdım.

"Merak etme küçük bu evde daha fazla kalmayacak karşı eve,benim evimde kalacaksın. Bu son yemek yiyeyişimiz burada..."

Ulan Alex ulan Alex ne şam şeytanısın sen!!!

Neyse yeni bölümle görüşmek üzere;)

Loading...
0%