@nightdarkgirl344
|
Merhaba arkadaşlar. Bu hikaye tamamen uydurmadan ibaret olup, gerçeklikle alakası yok. Yazar,bu tür ilişkiye karşı olmaktadır. Bu bir BXB hikayesidir. O gittikten sonra bir süre kalakaldım. Ne demek akşama hazır ol yemeğe gideceğiz? Bazen bir mafya olduğunu unuttuğunu düşünmeye başlayacaktım. Belki de mafya değildi, dediği gibi ben bir mafya değilim derken mesala, gerçekten değil miydi? İnanması güç olsa da bundan bir şüphe duymamak imkansız. Özellikle beni götürdüğü mekanlarda halihazırda gösterdiği mallara - silah, uyuşturucu, eroin- sahipken inanamazdım. Tüm bunlara rağmen evden ayrılıp beni bekleyen koruma ile birlikte okula doğru gittim. Bae bu süreçte iyileşmeye başlamıştı. Okula bir hafta sonra gelecekti. Bu süreçte hep annesine yalanlar söylemek zorunda kalıyorduk. Fao teyze ne zaman buraya,Bae'yi görmek istese onu engelliyorduk. Oğlunu görmesine izin vermiyordum. Bu kötü bir davranış olsa da arkadaşımızın annesini üzmek istemezdik. Eminim Bae de bu durumdayken annesinin onu görmesini istemiyordu. O hep annesine düşkün bir çocuktu. Ben de düşkündüm ancak annemin ısrarı yüzünden buraya geldim. O, iyi bir üniversiteye gitmem için beni kendinden uzaklaştırmak istedi. İstediği de oldu. Onu özlüyordum. Tatil olduğunda onu göreceğim için mutlu hissediyordum. Tabi başımdaki bu mafya işini def ettikten sonra gidecektim. Ondan kurtulacaktım. Hayır daha fazla buna dayanamam. Her seferinde bunu aklıma kazıp duruyordum. Çünkü başka çarem yoktu. Onun hep dibimde olması sanırım yavaşça ve etkili bir şekilde ona yaklaşıyor gibi hissetim. Ama ondan da kurtulmam lazımdı. ... Okula geldikten sonra Lee'yi gördüm. Göz torbaları şişmiş, göz çanakları kızarmış durumdaydı. Bae için üzgün olmalıydı. Ben de üzgündüm. "Selam Lee, nasılsın?" Diye sordum,her zamanki selamlaşma şeklimizdi. "İyi diyebilirdim ama Bae'nin durumu böyle iken nasıl diyebilirim?" Diye sordu,ona hak vermemek imkansız. "Haklısın." Derin bir iç çektim. "Ne oldu, sanki Bae'nin durumundan başka bir durum daha var ve canını sıkmış olmalı?" Beni tanıyordu. Ona anlatmak istemiyordum ama daha fazla dayanamayıp,"Alex Kim benimle akşam yemeğine çıkacak." Dediğimde bir küfür savurup şaşkınca bana baktı. "Siktir,ne?" Dedi, anlamadığını belli edercesine gözlerime bakıyordu. Başımı salladım,"O neden bunu yapıyor bilmiyorum ama benimle akşam yemeği yemek istiyor. Hatta bunun için hazırlanmam gerektiğini vurguladı. İnanılmaz." Dediğimde gözlerimi büyütüp bunun düşüncesini abartarak anlatmaya başladım. "Sanki o benden hoşlanıyor gibi,Lee. Ne zaman ondan uzaklaşmak istesem hemen dibimde bitiyor." Sonra durup derin bir nefes verdim. "Üstelik..." "Üstelik?" Dedi, anlatmamı beklerlerken söylediklerimle her seferinde şaşırıp duruyordu. "O beni bugün duşta çıplak olarak gördü." "Siktir,koca bir siktir. Ha-Ru bu adam büyüseksüel olmasın? Hani erkeklerden hoşlananlardan?" Diye bir öneri bir tez atınca durdum ve ona baktım. "Ona gay denilmiyor muydu?" "Aptal karşılıklı olunca gay olunuyor,sen ondan hoşlanıyor musun?" "Hayır. Hayır tabi ki de." Bunun düşüncesi bile midemi bulandırıyordu ki duşakabininde olan şeylerde hiçbir rahatsızlık hissetmedim. Tabi ki utandım ancak bu başka birisi olsa da utanırdım. "Ne oldu,ne düşünüyorsun?" Lee omzuyla beni dürtünce irkilerek ona baktım. "Bir şey düşündüğüm yok. Saçmalıktan başka bir şey değil bunlar. Alex Kim ne olursa olsun beni ilgilendirmiyor. Bir an önce başımdan def etmem gerekiyor. Belki de yanılıyorumdur." "Ne konuda?" "Benden hoşlanması konusunda, belki de kafamda kurup duruyorum. Adama suç atmak istemem. Belki de ben sadece böyle olduğunu düşünüyorum." "Ha-Ru adam çıplak görmüş seni?" "Bunda ne var,hemcinsim değil mi?" Diye sordum,omzumu silkip önüme dönüp hareket etmeye başlayınca o da peşimden gelmeye başladı. "Ha-Ru o bir mafya!!" "Ne yani mafyalar çıplak göremez mi?" Ben ne diyordum ya? "Ha-Ru kafayı yedin dostum." "Daha değil." "Ne?" "Daha kafayı yemedim,ama bu gidişte o da olacak. Merak etme sen. Ha bu arada onun kapımı kırdığını, artık onun evinde kaldığımı biliyor muydun?" Daha da şaşırdı. "Bilmiyordum." "İyi işte artık biliyorsun." "Tanrım, Ha-Ru ne zamandır bunu bana söylememeyi düşünüyordun?" Diye sorduğunda omuz silktim. "Şimdi söylemeseydim belki yarın." Sinirle nefesini verip önden yürüyünce gülmemek için kendimi zor tuttum. Bazen arkadaşlarımı sinirlendirir dururdum. Zeki de olsam (derslerde) yine de arkadaşlarımla takılmayı seviyorum. Onlar da takılır benimle tabi dozunda olursa neden olmasın değil mi? "Bazen çok aptal oluyorsun Ha-Ru, peki bunu sana demiş mıydım?" "Fazlasıyla." "İyi tekrar diyorum o zaman. Aptalsın." Kahkaha atmaya başladım. Bölümümüze doğru giderken onu sinirlendirmeye başardım. En sonunda beni kolumdan tutup hafifce karnıma vurunca gülmeyi kesip onunla sataşmaya başladım. Tabi üniversite sahibi ve direktörü bizi görüp disipline götürünce ve bizim de şaka maksatlı bir şekilde tartıştığımızı söyleyince uyarmakla geçistirmişti. "Seni aptal,senin yüzünden az kalsa okuldan atılacaktık." "Neden benim yüzümden,sen yerinde durmuyorsun ki Lee?" Dediğimde sinirle bana bakıp önüne döndü. "Neden acaba,zeki olabilirsin ama bizi sinirlendirmek için bu kadar aptal olmanda şaşılacak şey doğrusu." "Biliyorum." "Neyi?" "Beni sevdiğini biliyorum." Gülerek,"Siktir git." Dediğinde bende gülmeye başladım. İkimizde güle kahkaha ata ata durup dersin içerisine girdik. Tabi öğretmen bizi böyle görünce müdürün odasına geri gönderdi. Bize ceza vereceklerdi ki öğretmen Zac balonun düzenlemesi için beni seçtiği için kılpayı kurtuldum. Tabi Lee için aynı şeyi söylemek mümkün değildi. Müdür onu azarlarken gülmemek için kendimi tutuyor,bana bakınca güldüğümü gördüğünde ise sinirle dişlerini sıkıyordu. Bunun acısını kapının dışında alacağımı bile bile ona, müdürün bakmadığı vakitte dil çıkarıp onu daha da sinirlendirdim. Bu onu daha da sinirlendirirken benim keyfime diyecek yoktu. ... Dediğim oldu. Müdür onu bırakınca odadan çıkar çıkmaz beni lavaboya götürüp bir güzel dövdü. Canım yansa da gülmeden edemedim. Onun ordaki hali hâlâ aklıma geldikçe gülümsüyordum. Ama şimdi zamanı gelen bir şey yapmam için bu gece verildi. Bu geceden sonra ben olmayacaktım. Üzerimde şık onun parasıyla alınmış bir smokin vardı. Saçlarımı arkaya doğru tarayıp jel ile sabitledim. Aynanın karşısına geçip bütün gün yorgunluk akan yüzüme pudra sürdüm. Evet erkeklerde makyaj yapar, bir tek kızlar değil!!!! Makyaj işi bitince beni bekleyen koruma ile arabaya binip yola koyulduk. Nereye gideceğimi sorduğumda,koruma sessiz kalıyordu. Sonunda arabadan inince buranın lüks bir restorant olduğunu görünce dudaklarım uçukladı. Koruma eşliğinde içeriye girerken herkesin bana doğru edilmesine ne demeli peki? İçeriye geçince kalabalık bekliyordum ancak o tüm mekanı kapatarak beni bir kez daha şaşırtmaya başarmıştı. Bu gerçekten etkileyici bir hareketti. Üzerinde tıpkı benim gibi siyah bir smokin vardı ama onun üzerindeki mumların ışığında daha parlak, daha siyahtı. Evet mekanın sisteminde sorun olduğunu düşünmek istiyorum çünkü bu kadar mumun etrafımızda sarılması ve romantik bir akşam yemeği vermesinin başka izahı olamazdı değil mi? Saçları her zamanki ona yakışırdığım bir şekilde toplamıştı. Mumlar onun sarı saçlarını turuncuya boyatmış gibiydi. Gözbebeği mumun ışığıyla parlarken o mumun yansıttığı ışığa bakıyordu. Sanki derin düşüncelere girmiş gibiydi. Ama adım seslerimi duyunca bakışları beni buldu, önce gözlerimde durdu gözleri daha sonra üzerimdeki smokinde. Beğenmiş gibi dudakları kıvırıp dururken yüzüm kızardı. Neyse ki ışığın az olması,beni karanlıkta bırakmasıyla yüzümün yüksek ısıda olmasını saklıyordu. "Hoşgeldin küçük." Artık bir tek o ve ben vardık. Bu gece bir tek biz vardık. "Hoşbuldum..." Ve gecenin karanlığında, etrafımızda mumla sarılmış bir şekilde birbirimize bakmakla durduk. Yeni bölümle görüşmek üzere:) Finale az kaldı. |
0% |