@nightdarkgirl344
|
Merhaba arkadaşlar.
Yazar,bu tür ilişkiye karşı olmaktadır. Bu bir BXB hikayesidir.
Sadece gidip polislere söyleyecektim. Bu kadar basit. Ama o adamı öldüren siyah giyimli ki muhtemelen mafya lideri veya onun gibi bir şey olan adam,bunun peşini bırakmaz. Filmlerde de öyle olmuyor mu zaten? Polise gitsem ne olacak ki? Kanıt isteyecekler. Ve bence onlar kanıtı çoktan yok etmişti bile. Elim kolum bağlı dururken üstelik canım tehlikede olabilir. O adam beni görmüştü ve cinayete tanık olduğumu da biliyordu. Bunun işini kolay kolay bırakmazdı. Belki de peşimden takip ediyordu. Polise gidemezdim. Hayır,bunu yapamazdım. ... Ertesi gün okula gitmek zorundaydım ama korkum daha büyük geldiği için o gün de eve kaldım. Arkadaşlarım arada mesaj atsa da onlara tek bir cevap bile yazmıyor,evden çıkmıyordum. Tek istediğim o adamın beni unutmasıydı. Evdeyken hep kapımı kilitliyordum ancak biliyordum ki bir mafya için bu çocuk oyuncağı gibi bir şeydi. Geceleri uyurken acaba gelir mi korkusu bedenimi sarmış, bırakmıyordu. ... Haftanın ortasına geldimizde artık gitmem gerektiğini biliyordum. Korku vardı evet ama mecburdum. Dersleri kaçıramazdım. Bu yüzden sabah erkenden hazırlanıp evden çıktım. Tabii üniversiteye kadar etrafıma bakıp,beni gözeten,izleyen var mı diye bakınıyordum. Hissediyordum ancak göremiyordum. Bu da benim adımlarımı hızlı atmama,kalbimi ağzımdan atacak gibi olmasına neden oluyordu. Okulda Bae,Lee ve Wu'yu görünce durdum. Çünkü bakışları direkt beni bulmuştu. Onlarda üniversiteye giriyordu. "Selam çocuklar, nasılsınız?" Diye sordum zoraki bir gülümseme ile. "Bir sorun mu var dostum,rengin beyazlamış sanki?" Dedi Wu. Gözleri dikkatle beni inceliyor,rengimin neden böyle olduğunu soruyordu. "Önemli bir şey değil. Sadece biraz uyuyamadığım için böyle olmuş olmalı. Farketmedim." Deyip omuz silktim. "Önemli değil." Lee kaşlarını çatmıştı ama onu sormak yerine,"Eee hani koluna taktığın kız?" Diye sordu keyifle. "Yok." Dedim,bir anda. "Neden?" Diye sordu Bae,merakla. "Çünkü her denemem çabasız ve başarısız oldu." Diyince arkadaşlarım bana güldü. Cinayetten bahsetmeyecek ve gerekirse üstünü kapatırdım. Hayır onlara bunu söylemek o kadar da iyi bir fikir değildi. "Gay olduğunu düşüneceğim." Dedi Lee, şakacı bir tavırla. "Değilim,dedim. Neden anlamıyorsun? Ben kızlarla konuşamıyorum veya anlaşamıyorum diye neden ben gay oluyorum. Erkeklerden hoşlanmıyorum." Diye sertçe cevabımı verdim. Yerine sindi. Anlamıyordu,kimse anlamıyordu. Bir erkeğin yanında bir kız olmak zorunda değil. Ben de tercih etmiyordum çünkü kız zırvalıktı, kız kendini önemser. Ki zaten erkek milleti olarak kızları kullanırdık, sırf zevklerimiz için. Ve onlar bunu ilgi, şefkat zannederdi. Oysa kızlara bir iki sahte cümleler kurup kalplerine hüküm sürüyor ve bunu yaparken onlardan aldığımız zevk doyumsuzdu. Tabii bunu yapan biri olduğum için değil,erkek olduğum için biliyordum. Karşı cinse karşı her zaman saygı duymaya çalışırdım en azından arkadaşlarıma nazaran daha yakın hissediyordum ancak onlarla ödev dışında konuştuğum yoktu. "Tamam dostum, üzgünüm." Dedi Lee. Yanıma gelmek istedi ancak ondan uzaklaşıp üniversiteye girdim. ... Derslerim bittiğinde sınıf arkadaşlarımla ödev hakkında konuşmaya başladık. Benim bir inek olmam onların işine yaradığı için tüm ödevi bana kitlediler sonunda. Bu nasıl mümkün oldu bilmiyorum ama hep proje veya ödev konusunda tek başıma yapıp puanı diğerleriyle bölüşüyordum. Bundan ne kadar nefret etsem de tehdit yüzünden kabul ediyordum. Onlar beni tehdit ediyordu. Dersten çıkarken arkamda hissettiğim karartı ile arkama baktığımda kimse olmadığını gördüm. Önüme dönüp kapıdan çıktığımda herkes evine doğru gidiyordu. Bir dersim daha olduğu için kafeteryaya doğru yürüdüm. Kafeterya da tek tük insanlar vardı. Kendime çilekli süt alıp boş bir sandalye çekip oturdum. Çilekli sütun kapağını açıp içmeye başladım. Tadı harikaydı. Diğer çeşitleri de güzeldi ancak ben bunu daha çok seviyordum. İçmeye devam ederken ensemde soğuk his hissetim. İçmeyi bırakıp omzumun üstünden arkama baktım ama kimse yoktu. Bu durum garibime gitmişti. Sanki beni biri takip ediyordu. Omuz silkip içmeye devam ettim. İnsalar yavaş yavaş kafeteryayı terkediyor,dersine geçiyordu. Saate baktığımda yerimden kalkım. Derse girmeden önce lavaboya doğru yürüdüm. Kapıyı açıp girdim. İşlerimi bitirdiğimde elimi yıkamak için musluğun yanına geldim. Suyu açıp elimi uzattım. Elimi yıkarken birden kapı açıldı. Okulun sersileri diyebileceğim tipler beni görünce sırıttı. Ağızlarında bir lolipop bulunuyordu. Bizim gibi değillerdi. Tıpkı bir ucube gibi giyinmişlerdi. Okul bunlardan korkuyordu. Geçenlerde bir çocuğun kafasını klozete sokmuşlardı. Ne iğrenç! Önüme dönüp yıkamaya devam ettim. Kapı kapandı ardından kilit sesini duyunca çaktırmadan baktım onlara. Bana dik dik bakıyorlardı. Elimi temizledikten sonra kuru havlu ile elimi kurutup çıkmak istedim ancak yolumu kestiler. "Çekilin gitmem gerekiyor." Dedim,sakince. Onların dilinden konuşamazdım. Çünkü onlar okulun sahipleri gibiydi ama değildi de. "Vay bizim Ha- Ru,bize emir sıralıyor. İnanılmaz." Dedi başlarında bulunan Xio. Onun izinden giden iki aptal arkadaşı Que ile Ro. "Hayır sadece gitmem gerekiyor. Çekilin de gideyim." Dedim çekinceyle. Sırıttı Xio, ağzındaki lolipopu çıkarıp gülmeye başladı. "Çekilmezsek?" Diye sordu,bunu pişkince sormuştu. "Lütfen çekilin." Dedim,sesim yalvarır çıkmıştı. Onlar üç ve ben tektim. Onlardan korkmaya başladım. "Şimdi de yalvarıyor musun moron?" Diye bana hakaret etti ancak sustum. "Diz çök," dedi Xio. Gözlerimi kaldırıp ona baktım ardından arkasında kalan arkadaşlarına. Keyifle sırıtıyordular. "Hayır." Dedim,birden. Bunu yapmak istemiyordum. Her ne kadar korksam da bunu yapamazdım. "Sana diz çök dedim Ha-Ru yoksa kafanı klozete sokarız." Deyip arkadaşlarına döndü Xio. "Değil mi çocuklar?" Diye sordu. "Evet,senin kafanı klozete sokarız ucube." Dedi Ro. "Bana bak,Efendi Xio'yu dinle. O ne diyorsa onu yap." Diye uyarıda bulundu Que. "Hayır." Dedim bir kez daha. "Bize karşı mı çıkıyorsun moron?" Diye sordu Xio. Sinirlenmişti. Ağzındaki lolipopu arkadaşına verip klozeti gösterdi. Arkadaşı lolipopu eline alıp klozete doğru yürüdü ardından lolipopu hiç düşünmeden klozetin içine atınca midem bulandı. "Şimdi onu oradan çıkarıp ağzına al." Dediğinde inanamadım. Başımı iki yana salladım. "Hayır bunu yapmayacağım." Dedim. "Yapacaksın. Yoksa seni dayaktan usanana kadar döneceğiz. Yarın yüzün çok kötü halde okula gelmek istemiyorsan dediğimi yap ve onu al." Deyince yutkundum. Her iki seçenekte kötüydü. Klozet pisti ve elimi o şeye sokmayacaktım. Diğer bir seçenek dayaktı. Ah pekâlâ diğerine göre daha temiz dursa da yarın ne açıklayacaktım ki arkadaşlarıma. "İkisi de berbat. Yapamam." Dediğimde sinirlendi. Kaşlarını çatıp arkadaşlarına beni gösterdi Xio. "Tutun şunu." Dediğinde Ro ve Que omzumdan bastırıp yere dik çöktürdü. "Seni küçük,efendiye saygı duyacaktın." Dediğinde başımı iki yana salladım. Bana bir yumruk çaktılar. Xio sırıtıp tam ağzımın üstüne bir tekme vuracak iken kapı gürültülü bir şekilde açıldı. Herkes ben dahil o tarafa baktığımda inanamadım. Çünkü onu görmüştüm. Kahverengi gözleri, sarı saçları ve siyaha bürünmüş bir şekilde giyinen adam, şuan tam karşımda duruyordu. "Sen de kimsin, görmüyor musun meşgul olduğumuzu?" Diye sordu Gözleri bana denk gelen yabancı adam,Xio'ya cevap verdi. "O benim." Dediğinde Xio şaşkındı ancak en çok ben şaşkındım. "Kapa çeneni aptal. O efendi Xio'ya ait." Dedi Ro kendini tutamayıp. Yabancı ve katil olan adam ürkütücü bir şekilde ona bakınca yerine sindi. "Bir daha tekrar ediyorum. O benim. Elinizi çekin." Dedi soğuk bir sesle. Gözlerimi kırpıştırdım. Ne diyordu bu adam böyle? "Ya vermezsem?"diye sordu Xio. Cesurdu ve bunu katilin önüne çıkarak belli etmişti. Benden başka bu adamın katil olduğunu kimse bilmiyordu ve bu adam benim bildiğimi biliyordu. Belki de bu yüzden gelmişti. Benim onu izlediğimi bildiği için... Yeni bölümle görüşmek üzere:) |
0% |