Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. BÖLÜM

@nightdarkgirl344

Dünya her zaman farklı yaratıkları ev sahibi yapmıştır. Her bir yaratık özgürce gezebilsin diye; geceye ve gündüze ayrıldı zaman. Gündüzleri işlerini yapan insanlar,geceleri dinlenmesi ve uyuması için kullanırlar bu zamanı. Başka yaratıklarda aynı döngüler içinde yaşar. Bazı hayvanlar geceleri çalışır gündüzleri uyur. Örnek ; yarasalar...

Diğer yaratıklar demişken dünyamızda ev sahibi olan başka bir yaratıkla tanışın.
Onlar gecenin sahipleri.

Gözlerimi yorgunlukla kırpıştırdım. Neredeyse on saattir tabletteki işlerimi tamamlamaya çalışıyordum. Maillere girip akşam ki balo için son görüşmeler yapmam gerekiyordu.

Cadılar bayramı için bir balo düzenliyordum. Kasabadaki herkesin oraya gelmesini bekliyordum. Ne de olsa bir kutlama ve bu kasabadakiler için geleneksel bir parçaydı.

Maillere girdim.

PARTİ VE DÜZENLEME AJANSI adındaki maillere tıklayıp okudum.

Sevgili Bayan Maria,

Düzenlediğiniz mekan hakkında sorun çıkmış. Biz gerekli talimatları verip halledeceğiz. Ancak sizin de son kez gitmenizi, incelemenizi istiyorum.

Maili kapatıp sandalyeden kalktım. Ellerimi masaya yaslayıp gözlerimi kısa bir an kapattım. Derin bir nefes alarak gözlerimi geri açıp verdim nefesi.
Masanın yanından ayrılıp odamdan çıktım. Gözlerim ışıkla ilk defa karşılaşmış gibi tepkide bulununca ilk birkaç dakika bekleyip durdum.
Gözlerim ışığı kabul edince omzumu silkeyip derin bir nefes alarak ardından vererek çıktım dışarıya.

Merdivenlerden tek tek inerken güvenlik şefi john'u gördüm. Gülümseyerek ona selam verdim. O da başını hafifçe eğerek selamını verdi.

"Nasılsınız bayan Maria?" Diye sordu john.

"Her zaman mükemmelim john. Beni bilirsin." dediğimde gülümsedi.

"Elbette, cadılar bayramınız kutlu olsun." dileğini dileyerek.

"Seninde. Ah bu arada! Sakın kaçırma partiyi. Seni de görmek isterim. " gülümseyerek göz kırptım.

Kahkaha attı. " Tabi gelirim. Hem bir bakarsın bir kız çıkar karşıma mutlu olurum. " dedi john. Gülümsedi.

Kaşlarımı çattım. " Sen benimsin john. Başka kızlara bırakmam. Senden daha iyi koruma mı bulacağım. " dedim. Güldü. "Gülme. Çok ciddiyim. Bırakmam. "

"Peki madem. " gülüşü büyüdü. Gülümsedim.

"Harika! O zaman partide görüşürüz." deyip arabama ilerledim.

Arkamdan " Tamam. " sesini duyunca dudaklarımın iki kısmı yavaşça kıvrıldı.

Arabama binip çalıştırdım.
Bakalım ne sorun çıkmış olabilir?

Mekana geldiğimde arabamı yavaşça parkedip durdum.
Biraz kalabalık gözüküyordu. Daha parti bile başlamadı ama!
İlerken bazıların sesleri kulağım ilişti.

"Sence Bay Zau da gelecek mi akşam ki kutlamaya?" Diye sordu birisi.

Başka biri " Hayır bence gelmez." Dedi

Diğer başka birisi " Nerden biliyorsun? O bir vampir. Onların kutlaması sayılır." Dedi. Ona bakan o iki kişiye bir ekleme daha yaptı " Ve bence gelir. "

Yutkundum. Gecelerin sahipleri yani vampirler bu kasabada yaşıyordu. Bize zararları yoktu. Kendilerine insan kanı yerine kendi yaptıkları kan ile besleniyorlardı.

Günümüz dünyasında bu nasıl mümkün denilenebilir ama teknoloji gelişti. Teknoloji gelişmesiyle tıpta gelişti. Kanı insandan aldığı kan hücresini çoğaltıp yeni kan deposunu yapabiliyorlar. İnsanlar kendilerini ısırmama sözünü verdikten sonra seve seve kanlarından bir damla almalarına izin veriyorlardı.

Kendimi düzeltip yanlarından uzaklaşıp mekana girdim. Koca bir malikanenin içine girdiğimde önce tavanlardaki görünmez iple bağlı çalı süpürgelere takıldı gözlerim.Gülümsedim.Yavaş yavaş aşağı buldu gözlerim. Gülümsemem yavaş yavaş solarken,kaşlarımı çattım.

Sorun vardı! Hızla ileriye gittiğimde birbirlerine saldıran iki çalışanı zorla ayırdım.

Nefes nefese kalmış iki çalışan bir bana bir kendilerine baktılar.

"Sizin sorununuz ne? Neden kedi köpek gibi birbirinize girdiniz?" Sertçe sorduğum soruyla ikisinin bakışları birbirinden dönüp bana döndü.

"Biz şey..." devamını getirmedi. Kaşlarımı daha da çok çatarak baktım onlara.

"Ne? Cevap versene. Dilini mi yuttun?" Diye sordum. Ses tonum biraz yükselmişti. Birkaç çalışanın da bize baktığını hissedip arkamı döndüm. "İşinize. Bu hazırlık birazdan bitecek. Anladınız mı?" Sert ses tonum onları affalatsada işlerinin başına döndü. Arkama tekrar dönüp iki çalışana baktım.

"Hadi sizi bekleyemem. " sesim gerçekten yüksekti. Bu iki çalışan da dillerini yutmuşcasına konuşmayıp aval aval bana baktılar.

Tanrı aşkına! Bu adamların sorunu ne?

Diğer çalışana döndüm. " Ya sen?" Diye sordum. Çalışan gözlerini yumup "Bay Zau geliyormuş. Onun için kan deposu hakkında konuşuyorduk. Ve jack bunu saçma bulup engellemek istiyor. Vampirlere hizmet etmek istemediğini söyledi " gözlerini açtı. Yutkundu. Her ifadeyi beklerdi ama gözlerimdeki ateşi beklemezdi. Jack denen çalışana döndüm. " doğru mu bu?" Diye sordum.

Başını aşağı yukarı salladı " Biz vampirlere hizmet etmek istemiyoruz. Onlar vahşi. " dedi. Nefret ve kin yüklüyordu vampirlere karşı.

Arkama dönerek tüm çalışanları etrafıma toplayıp konuşma yaptım.

"Bundan sonra vampirlere veya başka birilerine hizmet etmeyenler işten kovulacaktır. Sizler sadece hizmet için görev yapıyorsunuz. Ne zamandır beri uyruk, kimlik ayırt ettiniz? Onlarda dünyada yaşayan varlıklar. Lütfen ön yargınızı araştırmadan yapmayın. Vampirlerde bizim gibi hayatı hakkediyor." dedim ve devam edecekken az önceki jack denen çalışan sözümü kesti.

"Onlar kan emici. Onlara güvenemeyiz." deyince kaşlarımı çattım.

"Bir daha sözümü kesme!" Sert uyarımla başını eğdi. Tekrar onlara dönüp sözümü devam ettim. " Evet, güvenmeyebilirsiniz. Ama onlara bu kadar vahşi gözüyle bakmayın. İnsanlarda canavardır. Değil mi?" Bazıların itiraz dolu gözlerine bakıp gülümsedim. " Bizde et yiyiyoruz. Hemde onlara sormadan? Bu size doğru geliyor mu ?" Diye sordum. Hep bir ağızdan "Evet." bunda ne var gibi baktılar. Tekrar gülümsedim. " İşte vampirlerde bunu düşünüyor. Onların doğası bu. Kan istiyorlar " bazıların tüyleri gerim gerim olurken devam ettim " Merak etmeyin bizim kanımızı istemezler. Onlar kendilerine kan üretiyorlar. " derin bir nefes sesi hissetim herkesten. "Herkes anlaşıldı ise işinize dönünüz. Akşam partiye az kaldı!" Uyarım ile işlerine döndü.

Az önce iki çalışan da gülümsediler. Jack olan bana yaklaşıp " Özür dilerim." deyince gülümsedim. Elimi omzuna atıp "Sorun değil jack. Ön yargıyı kaldır. " dedim. Gülümsedi "Tamam." dedi.

Elimi omzundan ayırıp ayrıldım yanından. O da çok geçmeden işine baktı.

Etrafı son kez kontrol edince sorunun ortadan kalktığını farkettim.

Bazen en büyük sorun ön yargı. Onu yıkarsak o zaman diğer sorunların cevapları çorap söküğü gibi gelecek.

Arabama binip evime doğru ilerledim. Hava kararmaya başlıyordu.

Evime geldiğimde anahtarı masaya bırakıp odama girdim. Üstümdekilerden kurtulup duşa girdim.
Yaklaşık yirmi dakika ardından çıkıp kuruladım kendimi. Saçlarımı havlu ile sarıp kurutma makinasını çalıştırdım. On dakika boyunca kumral saçlarımı özenle kurulayıp havluyu çamaşır makinesine attım.
Dolabıma ilerleyip kapağını açtım. Bu geceki cadılar bayramı için bir kostüm ayarlamıştım.
Dolaptan çıkarıp giyindim. Aynanın karşısına çıkıp kendimi süzdüm. Makyaj masasına gidip makyaj çantasından gerekli olan malzemeyi alıp tekrar aynanın karşısına çıktım. Makyajlarla kendimi biraz boyadım. Beyaz fondöten ile yüzümü tamamı beyazlattım. Ölü ruh gibi durmam, kağıt kadar beyaz renginde durmam lazım. Bal rengi gözlerime mavi lens takıp, dudaklarıma son dokunuşu olan kırmızı ruju sürdüm. Bu gece sadece yüzümde patlayan tek renk dudaklarımdaki kırmızı ruj olacaktı.

Hazırdım. Son kez aynaya baktıktan sonra memnun kalmış bir şekilde odamdan çıktım. Anahtarı uzun sivri botumun içine atıp evden çıktım. Karanlık olmuştu.
Arabama binip mekâna ilerledim.

Çok geçmeden mekâna geldim. Kalabalıktı. Arabamdan indim. Yavaşça ilerledim. Sahte bir gülümseme kondurdum yüzüme. Çok zor bir durum değildi benim için.

İçerisine girdiğimde kocaman avizeler ışık saçıyordu. Gözlerim kamaştığında gözlerimi kısıp etrafı inceledim.
Evet neredeyse herkes gelmişti. Sadece şu sinir bozucu vampirleri avlamak isteyen avcı Dann gelmemişti. Eskiden benden hoşlanmıştı. Yakışıklı birisiydi. Çıkabilirdim. Ama vampir nefretinden dolayı ona sinir olmuştum. Onunla görüşmeyi kesip buraya yani İsviçre'nin büyük olan kasabasına yerleştim. Burada hem vampir hem insan hemde diğer varlıklar vardı.

Geçenlerde mezarlıktan geçerken mezardan çıkmaya çalışan bir zombi gördüm. Korkmuştum. Ama neyse ki o eski belediye başkanı Wallen brown du . Ona selam vererek gitmiştim.

Tanrım bir insan ölürken bile kasabayı düşünür müydü? Galiba!

İlerleyerek zombi kılığındaki güvenlik şefi john'a yaklaştım. Harika bir zombi olmuştu.
Beni gördü. Gülümsedi.

"Bayan Maria? Bu ne hoş! Tam bir vampir gibi durmuşsunuz. Acaba kanınız da vampir gibi midir?" Tuaf şakası karşısında kahkaha attım.

"Hadi bir deneyelim mi ?" korkunç takma sivri dişlerimi ona sundum. İrkildi. Gülümsedim.

"Oh! Aman tanrım. Bayan Maria.Korktum." deyince kıkırdadım. Elini göğsüne yerleştirdi. Korkunç dev gibi yeşil ellerini görünce yüzümü buruşturdum.

Ondan uzaklaşarak kalabalıkların arasına girdim. Bazı insanlar dans ediyor bazıları içeceklerini içip insanları ve diğerlerini gözleri ile kesiyorlardı. Bazı masalarda bardakları kan ile dolu olduğunu gördüm. Bunlar vampir olmalılardı. Onların dikkatini çekmiştim. Gülümsedim.

Biraz daha ilerleyerek boş bir masaya ilerledim. Hayalet kostümlü garsondan bir viski istedim. Kısa sürede gelmişti. Viskimden bir yudum alacaktım ki herkesin gözü kapıda olduğunu farkettim. Viski bardağımı yavaşça masaya bırakıp o yöne baktım. Kapı açıldı. Herkesin meraklı gözleri üstünde olan kişi bir vampirdi. Evet o vampir Bay Zau. Herkeste tek tek gözü gezdirdi. En son bende durunca gözlerimi kaçırdım. Gözleri hâlâ üstümde hissederken birisi kolumu tuttu. Ona döndüm. Julia bu. En yakın arkadaşım Julia. Ona sarıldım. Takma sivri burnu ile ve üstünde kocaman siyah bir ben vardı. Fazla çirkin gözüküyordu. Yani harika!

O da sarılmama karşılık vererek sarıldı. Ondan ayrıldığımda bakışları üstümü inceledi. Gülümsedi.

"Vay canına Maria! Bu inanılmaz! Çok güzel olmuşsun. " çığlığı herkesin bize bakması demekti. Oldu!

Yüzümü buruşturdum. " Kes sesini ahmak! Herkes bizi izliyor. " utançla bir elimi yüzümü kapattım.

Julia elimi aşağı doğru çekince başımı eğdim. Baş parmağı ve işaret parmağı ile çenemi dik tutmamı sağladı.

"Utanma kızım! Harikasın." deyince kıkırdadım.

Başımı iki yana salladım. Güldüğümde gözlerim onu bulmuştu. Bay Zau. Gözleri beni inceliyordu. Özellikle gülüşümü. Gülümsemem yavaşça solarken julia'ya döndüm.

"Eee? Yok mu birisi?" Diyince sürat astı.

"Yok " dedi. "Benim ne zaman olacak ya?" Trip attı bu kez kahkaha attım. Bazı gözler tekrar bizi buldu. Umursamadım.

"Merak etme olur." Dedim teselli vermek amacıyla. Kısa sarı saçları ensesinde bitiyordu. Koyu kahve gözleri ile çok güzel kadındı. Ama şuan çok çirkin bir cadıya dönüştüğü için aynı şeyi diyemeceğim.

"Ya sana göre hava hoş! Elini sallasan kapına kul olacak kişi çok " Evet bu konuda şanslıyım. Bal rengine çalan gözlerim , sivri bir çenem ile hem insan hem vampirlerin gözünde güzel gözükmesi bu benim şansımdı.

"Abartma. Elbet bulunur sana." teselliye devam!

"Sanmıyoru- " sözünü kesen yine kendisi olmuştu. " Maria ! O geliyor!" Diye hafifçe kulağıma bağırdı.
Arkama döndüm. O geliyordu. Yavaş ama temkinli adımlarla.

Bize doğru ilerlerken julia kendine çeki düzen veriyordu. Aslında vampirler her fısıltıyı duyar ve ışık hızında gelirler. Muhtemelen bizi az çok duyuyordu. Ama müzik sesi de yüksekti.

O bize daha da yaklaşınca sahte gülümsemi çıkardım. Ellerini uzattı bana. Julia şok olmuş biçimde bana ve ona bakarken hızla burayı terketti. Tereddütle onu incelledim. Bir vampir gibi pürüzsüz bembeyaz gibi cildi vardı. İnanılmaz yakışıklı gelmişti gözüme. Yutkundum. Elimi onun avucuna bıraktım.

Kalabalığa karışıp ortaya ilerledik. Beni kendisine çekip elini belime koydu. Bende bana epey uzun olan adama kollarımı boynuna doladım.

"Siz vampir olamayacak kadar güzelsiniz! Neden bu kılıkla gelmek istediğinizi sorabilir miyim?" Diye sordu Bay Zau.

Omuz silktim. " Vampir seviyorum. Ayrıca herkes böyle giyiniyor. Herkes aynı karekter olamaz değil mi?" Kafasını ağır ağır aşağı yukarı salladı.

"Pekâlâ. " dedi. Belimdeki soğuk eli vücudumdaki sıcak teni kesiyordu .

Duvardaki saate bakıyordum. Gözlerimi takip edip baktığım yere baktı. Başını omzuna atıp saate ters bir bakış atıp bana döndü " ne oldu?" Diye sordu.

"Gitmem gerekiyor!" Dedim ondan ayrılmak üzere.

Kaşlarını çattı " Bu da ne demek oluyor?" Tavır almıştı.

Onu arkamda bırakıp hızlıca koridordan merdivenlere ulaştım. Hızlı adımlarlarla ilerken bileğimdeki bileklik düşmüş, saçlarım birbirine girmişti.

Tanrım daha ne kadar kötü olacak !

İsyanım bile akıllı değildi! bileklike tam ilerken onu gördüm. Siyah takımlar ve siyah bir pelerin. Gözlerindeki kırmızının her tonunu farkettim. Eğilerek bilekliği yerden alıp hızlıca arabama ilerledim. Araba ilerleyip gittim bu mekândan.

Son...

Nasıl buldunuz yeni kurguyu,oy ve yorum yapın!

Loading...
0%