@nightdarkgirl344
|
Merhaba arkadaşlar bu bölüm baş kerekter erkeğimizin gözünden okunacak. Bir önceki bölümün devamı olarak görün. "Senin sessizliğini anlamayan muhtemelen sözlerini de anlamaz." Franz Kafka Umut Demirkan: İçeriye geçerken tek temmenim annemin iyi olmasıydı. O kız ona zarar verebilirdi varolmasıyla. Annem buna rağmen sırf babamın kızı diye yanında tutmuş. Ne onu sevebiliyor ne ondan ayrılabiliyor. Nefesimi verdiğimde Vedat'ın beni izlediğimi biliyordu ve neden böyle soğuk terler döktüğümü... "Patron hiç endişe etme,onu görmeyeceksin bile,unuttunuz mu yemekte olmayacak." Dediğinde başımı salladım. O kız, babamın kızı uzun zamandır yanımızda lakin ona karşı nefretimizi göstermekten çekinmiyorduk daha doğrusu ben çekinmiyordum. Annem ona yaklaşmamasının sebebi babamın ona karşı ihanetini görmek istemeyişi ama bir yandan da babamın son emaneti diye almıştı yanına. Vedat sağ elindeki çiçeği çikolatanın üzerine koyup zile bastı. Bir süre sonra kapı açıldığında ve karşımızda bir hizmetçi bize baktığında nezaketen bir gülümseme ile içeriye geçmemiz için geriye çekildi. Vedat benim geçmem için beklerken ben önden o arkamdan gelmişti. "Hoş geldiniz Umut Bey,anneniz de sizi bekliyor." Dedi hizmetçi kadın ardından bizimle birlikte yürümeye,salona kadar eşlik etmeye başladı. Salona geldiğimizde durup bize baktı ve tekrar arkasına dönüp kayboldu. Gözlerim annemi bulurken,onun yemek masasında bir şeylerle ilgilendiğini gördüm. Gözlerini kaldırıp bana baktığında gülümsedi. "Oğlum, canım oğlum geldi." Kollarını açıp bana doğru gelirken yüzünde kocaman bir gülümseme bulunuyordu. "Selam anne." Deyip onun sarılışına karşılık verdim. "Hoş geldin yavrum sen de." Annem benden ayrılıp Vedat'ın karşısına geçti. "Bu çiçek ve çikolata kime yoksa bana mı?" Diye sordu annem alaylı bir tavırla. "Yok,Umut'a kız isteyeceğiz." Dedi Vedat zevzeklik yaparken. Annem tek kaşını kaldırıp bana bakınca gözlerimi devirdim. "Yok öyle bir şey,yolda Vedat sana getirmek istedi. Sanki annemin evinde kız istiyoruz." Sabır çektim. "Öyle deme oğlum bir bakarsın kız istersin,hem yaşın gelmedi mi daha?" Diye sordu. "Yaşım daha yirmi yedi yani hâlâ gencim." Dediğimde annem güldü. "Bu zamana göre genç ama eski zamana göre yaşlı." "Neyse ki biz eskide değiliz anne." "Biz babanla daha reşit değil iken evlendik. Sonra sen doğdun. Bebeğim benim." Annem duygusal bir kadındı. Eliyle beni severken babamı görüyor gibi olurdu. Yüzüm babama az çok benziyordu. Ama o kız daha çok benziyordu. Burnu göz şekli, saç rengi, yüz şekli hepsi o kadar o ki bir nevi ondan nefret etmemi sağlıyordu tipi. Oysa eğer gerçek kardeşim olsaydı onu severdim sanırım. Üvey kardeşim vardı evde ve belki de şuan bizi dinliyor olabirdi. "Bebek değilim anne, lütfen bunu demeyi keser misin?" Dediğimde annem kıkırdayıp elini çekti. Vedat daha fazla dayanamayıp çiçek ve çikolatayı anneme verdiğinde annem gülümsedi. "Teşekkürler yavrum." Dedi anneci bir tavırla. "Ne demek bu güzelliğe az bile." "Alsaydın birkaç tane daha hatta dükkanı alsaydın anneme,Vedat?" Kaşlarımı çattım. Gereksiz fazla sevgi gösteriyordu. Annem bundan memnundu. "Yok o kadar değil patron ona ülke kadar çikolata ve çiçek getirsek az." Anneme döndü. "Haksız mıyım Jale Hanım?" "Değilsin," Annem bana döndü. "Ne bu kıskançlık Umut, arkadaşını kıskanacağına bana sen de çiçek filan getirseydin ya? Hakketmiyor muyum ben?" Diye sordu dudak büzerek. "Anne abartma,sen çiçek seviyorsun diye malikanenin arka bahçesine çiçek bahçesi yaptık." Dediğimde gülümsedi. "Hepsi çok güzel, çok güzel kokuyorlar." "Tıpkı senin gibi." Anneme bir kez daha sarıldım. "Tanam çocuklar bu kadar sarılmak yeter." Annem duygusaldı ama ağlamamak için bu sarılmayı kısa kesti. Hep birlikte, üçümüz yemek masasına geçtik. Hizmetçi servise başlarken annemin yanında,tam karşımda bir servis açmasını istemişti hizmetçiden. "Kim için, misafir mi var?" Diye sordum merakla. "Hayırdır yoksa yeni komşu mu davet ettin Jale Hanım?" Diye sordu Vedat şakacı bir tavırla. "Misafir demeyelim,uzun zamandır burada ve artık bu masaya oturmaya hak kazandı bence." Daha sonra gözlerimin içine baktı. "Oğlum biliyorum kızacaksın hatta öfkelenip masayı terkedeceksin ama yapma,o babanın hatası olarak gözünde olsa da kardeşin." "Kardeşim değil benim." Diye öfkeyle sesim yükseldi. "Babanın kızı ama!" Annem de daha fazla dayanamadı. "O kız buraya,bu masaya oturamaz." "Oturacak!" "Oturmayacak,bu son sözümdür." "Ben de annen olarak son sözüm buraya gelip yanımda, senin karşında oturacak." Ardından gözleri salonun çıkışına çevirdi. Ona bakmadım ama orada olduğunu biliyordum. "Gel kızım,buraya gel ve otur." Annem buraya çağırıyordu babamın kızını ve ben onu görmeye tahammül edemiyorum. Yerimden kalktım. Ok gibi gözlerim annemi buldu. "O bu masadaysa ben yokum anne! İyi yemekler. Yürü Vedat." Vedat da benim gibi ayağa kalktı. "Üzgünüm Jale Hanım hiç beklemezdim sizden,hele ki böyle bir durumda ona burada haber vermeniz hiç olmadı." Vedat benim için endişe ederken anneme hatasını söylüyordu. Ben arkama dönüp ona bakmadan yanından geçtiğimde arkamdan bana seslendi. "Abi!" Sesi uzun zamandır duymadığım üvey kardeşim, babamın kızı. Cevap vermedim zaten o da daha fazla bir şey demedi. Oradan öylece ayrılırken o kızın ne cüretle bana abi dediğini anlayamadım. Belki de anlamak istemedim... Biraz gülümseme biraz hüzün:? |
0% |