Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Çocukluk Anı 1

@nightdarkgirl344

Merhaba arkadaşlar
Bu bölümde Yiğit ve Deniz'in çocukluk anılarından bir sahne yazmak istediğim için yazıyorum.

İyi okumalar.

Bu bölümde Demet Sağıroğlu- Arnavut Kaldırımı şarkısı eşlik edecek.

İnsan aşkı ikiye ayırır ve tanımlar. Birisi kayıp parça diğeri yarım elma.
Çocukluk aşkı ise bambaşka...

Kimi zaman çoğu kişinin çocukluk, unutamadığı bir aşkı olmuştur. Olmayan da vardır. Bu,ilerde olmayacağı anlamına gelmez.

Yiğit ve Deniz'in de bambaşka bir boyutu vardı. Yiğit o zamanlar kilolu olduğundan hep dalga geçilen bir çocuktu.

Yine her zamanki gibi onunla dalga geçmek için fırsat kollayan çocuklar onun tek olduğu yerde sıkıştırıp durdurdu.

"Hey şişko, kahramanın nerde senin?" Diye dalga geçmeye başladılar.

Yiğit taktığı gözlükten dolayı iyi görmek için eliyle düzeltme yaparken çocukların ona güldüğünü gördü.

Uğraşmamak için kendini zorlarken hemen oradan ayrılmak, Deniz'in yanına gitmek istiyordu.

Deniz hastaydı ve o gün okula gelmediği için Yiğit tek başına okula gidip gelmişti. Bunu fırsat bilen,ona zorbalık yapan sınıf arkadaşları hemen yanında bitmişti.

"Uğraşmayın benimle!" Diye kısık sesle uyardı ama bu sadece onları güldürdü.

"Hadi ya,ne yapacaksın?" Diye güldüler,hatta kahkahaya boğuldular.

"Hiçbir şey. Ben Deniz'e söz verdim. Rahat bırakın beni." Dedi, Yiğit kaş çatarak. Deniz'ine söz vermişti.

"Bırakmazsak ne olur,ne yaparsın?" Diye sordu alayla ona yaklaşan çocuk. Eliyle Yiğit'in koluna vurdu. Acımıştı ama Yiğit hiçbir şey olmamış gibi yanından geçmek istedi.

Bu kez başkası önüne geçti.

"Hadi ama biraz oynayalım. Hazır kahramanın etrafımızda yokken onun oyuncağı nasılmış bir bakalım." Deyip Yiğit'in çantasını çıkartıp yere attı. Yiğit ne yapacağını bilemeden birden itildi başka tarafa.

Onu iten çocuk,bir başka arkadaşına atarken keyifliydiler.
"Baksana bu çok eğlenceliymiş. Deniz'in neden bunu koruduğunu iyi anladım. Çok eğlenceli olduğu için bize vermek istemiyor."

Yiğit itiraz etmek istedi. Deniz'i öyle biri değil, demek istedi ama olmadı.
Onu iten çocuklardan kurtulmak istedi ama yapamıyordu. Bir o yana bir bu yana itilip kakalıyordu.
Gözlüğü yere düşüp kırılırken, çocuklardan biri ileriye doğru gidip yerdeki kırık camlı gözlüğü eline aldı ve gözüne taktı.

"Hiçbir şey göremiyorum. Kırık." Deyip dalga geçti. Ardından gözlüğü çıkarıp hiç düşünmeden eliyle iki parçaya ayırdı.

"Ne yaptın sen,ne?Ben şimdi nasıl göreceğim?"

"Görmene gerek yok şişko!" Kahkahlar hep bir ağızdan.

"Neden yaptın neden? Ben daha Deniz'in yanına gidecektim. Onu görecektim." Diye ağlamaya başladı Yiğit. Güçsüz olduğundan değil, güçsüz düşündüğünden ağlıyordu.

"Ah ne acı,Deniz senin gibi şişkoyu ne yapsın?" Diye onu küçük düşürdüler.
"Sen kimsin ki Deniz gibi güzel bir kızı görme hakkın var?" Diye kıskanmaya başladı.

Yiğit bir an düşündü. Deniz neden onu koruyordu. Neden onunle ilgileniyor,onunla bir tek konuşuyordu?

"Beni seviyor." Diye bağırdı Yiğit. Yere düştüğü için ağzından kan gelmesi,okul kıyafetlerine sıçrarken, gözlüğü olmadığı için net göremiyordu.

"Senin neyini sevsin şişko? Yoksa onu kendine acındırdın mı?" Diye güldü en büyük çocuk.

"Hayır, hayır öyle bir şey yapmadım."

Yine de çocuklar onunla dalga geçmeye,onu itip kakmaya devam ettiler.

Bu sinirlerini bozarken daha fazla dayanamayıp sinirlenmeye ve karşı çıkmaya başladı.

"Eee yeter!" Deyip durdu. Net göremiyordu ama bu onlara karşılık vermeyeceğini göstermiyordu.

"Ne yapacaksın bücür?" Diye dalga geçti bir başkası.

Yiğit göremesede tam karşısından gelmişti bu ses ve bu ona yeterdi.

İleriye atılıp çocuğun tişörtünü kavradı.

Çocuğunun gözleri irice açılıp,derin nefesler verirken diğerlerine baktı.
Yiğit tek eliyle kavradığı tişörtünü sarsmaya başladı.
"Bana bak,bir daha böyle konuşursan seni öğretmene şikayet ederim."

Çocuk yutkunarak başını salladı.
Yiğit onu bırakıp diğerine geçerken sakindi. Burnundan da kan akmaya başladı.
Ama bu onu durdurmadı aksine motive etmişti.

"Sen,sendin değil mi bana hakaret edip Deniz'i bana yakıştıramayan?" Diye emin olduğu soruyu sordu. Çocuklar şaşkınlıkla kalıp hiçbir şey yapamıyordu ve bu Yiğit'in işine geliyordu. Daha güçlü hissediyordu.

...

"Ben sana demedim mi bir daha karışmayacaktın diye?" Deniz elindeki pamuğu kaşlarını çatarak Yiğit'in kanlanmış olan kaşına bastırdı. Farketmeden acıttığını görünce dudaklarını büzüp kaşlarını yay gibi indirdi.

"Acıyor mu?" Diye sordu Deniz. Önce kızıyor sonra ona kıyamayıp onun haline üzülüyordu.

"Acımıyor." Dedi Yiğit yalan söyleyerek.

"Bana yalan söyleme, yüzünden anlıyorum."

"Çok mu kızarsın yalan söylersem?"

Deniz kaşlarını çattı.
"Bana yalan söyleme Yiğit. Çok kızarım."

"Peki,sana hiç yalan söylemeyeceğim."

Büyüdüğünde Deniz'in ona yalan söylemesi gibi bir karma var.

Deniz dudaklarında bir kıvrılma olacak gibi olduğunda kendini durdurup yeniden Yiğit'e döndü.

"Hadi biraz burada dur. Annemin hazırladığı ama hep sakladığı kurabiyeleri bulmaya gideceğim." Ayağa kalktı ve arkasına döndü.
"Bakalım bu kez nereye sakladı..." Diye düşünmeye başladı.

Deniz'in annesi yaptığı kurabiyeler çocuklara yetmediğinden saklamaya karar vermişti ama günün sonunda Deniz ve Yiğit kurabiyelerini yerken bulurdu.
Kızardı ama sonra siniri geçer gülümserdi.

Deniz giderken onun arkasından bakakaldı Yiğit. Dudaklarında bir gülümseme bahsetmişti.

Yiğit ne yaparsın Deniz'in onu bırakmayacağını bilirdi. Bu büyüdüğünde de geçerliydi.

Evet diğer bölüme geçiyoruz.
Az kaldı.

Loading...
0%