18. Bölüm
Deniz / TALEBE  AŞKI ZOR / 15.BÖLÜM: BEKLENMEYEN SÜRPRİZ

15.BÖLÜM: BEKLENMEYEN SÜRPRİZ

Deniz
nightdarkgirl344

Bölüm başlıyor
İyi okumalar;)

Buray -Aşk mı lazım?
Michele Morrone - Hard for me
Cem Yenel - Seni o gökyüzüne ben koydum.
I wanna die (I wanna live)

Sırayla dinledim. Belki dinlersiniz. Son sahne için şarkı bulamadım. Siz bulursunuz.

 

15. BÖLÜM : BEKLENMEYEN SÜRPRİZ

"Sürpriz! İyi doğdun Ayçin,iyi doğdun iyi ki doğdun iyi varsın Ayçin." Sesler hep bir ağızdan bunu söylüyordu;İyi ki doğdun Ayçin.

Şaşkınlıkla kaşlarımı havaya kaldırdım. Bunu beklemiyordum. Ben bu sürpriz karşısında donmuştum ve salondaki herkes bir anda susup bana baktılar.

Belki de neden tepki vermediğimi düşünüyorlar. Şaşkındım. Bunu kabul etmek zor ama doğum günümü kutlayan birisi değildim.

Popüler sevilen bir kız olabilirim ancak ben doğum gününü öylesine kutlayan biriydim. İyi ki doğdum tabi ki ama anlarsınız abartmazdım. Bazen bir pasta bazen bir çikolata veya eğlenceye giderdim.

"Ayçin?" Betül ne zaman yanıma gelmişti ki? Onu farketmemle kendime gelip gülümsedim. Onu kendime çekip iyice sarıldım. Kollarını belime dolayarak o da bana sıkıca sarıldı. O benim çocukluk arkadaşımdı. Herşeyi paylaştığım - çoğunu paylaştığım- arkadaşımdı.

Ondan ayrıldığımda yanağımda bir damla göz yaşı düştüğünü hiç farketmemiştim. Elimle gözyaşımı silip ona baktım. Onun da gözleri dolu idi.

"İyi ki doğdun güzel arkadaşım." Tekrar bana sarıldı."Nice senelere. Hep mutlu olman dileğiyle." diyerek benden ayrıldı. Elindeki kutuyu elime uzattı. Elinden alıp içine baktım.

Beyaz bir ayakkabı ama bu sıradan beyaz bir ayakkabı değildi. Gelin ayakkabısı idi.

Şaşkınlıkla ona döndüm.

Gülümseyerek "Belki evlenirsin. Baş nedimen olarak beni yazman gerekecek bu arada." Dedi Betül.

Cevap vermeyerek diğerlerine döndüm.

Hepsinin içinde birisi beni dikkatle izliyordu. Bu sabah elime bilekliğimi verip apar topar çıkan biri. Onu merak etmiyorum desem yalan olurdu.

Üstünde siyah bir smokin takım bulunmaktaydı. Saçlarını arkaya atmış kısık bakışları ile beni izliyordu. Gözlerimi ondan alamıyordum.

"Ayçin, Ayçin." Dedi Betül. Betül'e döndüğümde yaptığım ne kadar yanlış olduğunu farkettim.

"Efendim?" Dudaklarımı ıslatıp ona baktım. Bu düşüncelerden çıkmalıyım bir an önce.

"Nereye daldın öyle. Gel hadi daha diğer arkadaşların hediyelerinde." Kolumu çekerek salonun ortasına kadar getirip üstünde kocaman Ayçin Mükemmel yazan pastanın karşısına geçirdi beni.

Ben mükemmel Ayçin.

Burcu diğer tarafıma geçip beni kendine çekerek sarıldı. Sarılmasına karşılık verdim samimiyetle.

Geri çekildiğinde elindeki kutuyu elime bıraktı. Gözlerine bakıp ardından bana aldığı hediye kutusunu açmaya başladım

Hediyeyi açtığımda kocaman gülümsedim. Bir deniz kabuğu. Bunu sevdiğimi biliyordu ve bana bunu almıştı.

"Ya bunu aldığına inanamıyorum. Çok beğendim." diyerek tekrar sarıldım.

Ondan ayrılıp diğerlerinin yanına doğru adımlarımı attım. Taylan da tam karşıma geçip elindeki paketi bana uzattı. Elinden alıp açtığımda kaşlarım havalandı.

"Bu da ne?" Diye sorarak paketi açtığımda ayna olduğunu gördüm. Kendime baktığımda mükemmel olduğumu gördüm. Yüzümde gülümseme ile kendime baktığımda oradaki herkesi bir an unutmuş olabilirdim.

"Hey Ayçin. Daldın yine." Taylan bana gülerek el sallıyordu. Başımı iki yana sallayarak ona döndüm.

"Ayna?" Diye sordum anlamayarak.

"Kendini gör diye. Her zaman farklı ama kalbi iyi birisi olduğunu farket diye." dedi Taylan. Şaşkınlıkla ona baktım. Sırf kendimi farkedeyim diye ayna almıştı.

"Teşekkür ederim." diyerek ona gülümsedim. Bazı okulda bulunan arkadaşlarda Taylan'dan sonra bana hediyesini vermişti. Birkaç öğretmen dahil buradaydı ve tabi ki profesör.
O gitmişti sabah ama şimdi burada.

Sırasıyla partide bulunan tüm arkadaşlarla doğum günü hediyemi aldığımda sıra öğretmenlere geldi. Birkaç öğretmen ile de konuşup onların bana 'iyi ki doğdun Ayçin' demesini işittim. Sadece onlara 'Teşekkürler hocam' deyip profesörün tam karşısına geçtim.

Gözleri her şeyi söylüyordu. O koyu gözlerinde kendimi görüyordum. Kendi ışıltımı gördüm. Sadece baktım. O da baktı. Gözlerimde ne görüyor bilmiyorum ama başını dik tutup yutkundu ve kendine gelmesi için sağa sola dönüp tekrar bana döndü.

"Bir 'iyi ki doğdun' demeyecek misiniz profesör?" Diye sordum. Bu sessizlik hayra alamet değildi.

"İyi ki doğdun Ayçin." dedi ifadesiz bir hâl ile.

"Sağ olun Profesör." gülümsedim. Gözlerinin içine baktım. Onun bende tuaf bir enerjisi vardı. Bunu her ne kadar kabul etmesem de onun da bende bir çekimi vardı ve ondan ne kadar uzak kalmak istesem onu gördüğümde kalbimde tuaf bir his oluşuyordu. Bu beni rahatsız ederken bir yanda da mutlu ediyordu. Onu görmek tıpkı bir vampirin kana ihtiyacı gibiydi. Onu görmek tıpkı bir çocuğun en sevdiği oyuncağı ailesi tarafından alınması gibiydi. Bu hem hoşuma gidiyordu hemde gitmiyordu. Çünkü bu ben değildim. Onun bende olan enerjisini büyütmemeliyim. Biliyorum. Ama elimde değildi. Bu nasıl olmuştu ne zaman olmuştu hiçbir fikrim yok.

Gözlerindeki duygu, konuştuğunda oluşan hissizlik gibi değildi. Belki de sabah ona açık açık istemiyorum dediğim için bu kadar bana uzak ve soğuk konuşma yapmak istedi. İnsan değer görmek isterdi. Benim tarafımdan değer görmedi diye kendini geri çekmişti ancak gözleri öyle demiyordu.

"Ayçin?" Sesin olduğu tarafa irkilerek döndüm. Betül beni çağırıyordu.

"Geliyorum." diyerek son kez profesöre baktım ve ardından Betül'ün yanına doğru ilerledim. Herkes çevremi sarıyor el çırparak adımı söylüyor sonrasında ise pasta tam önüme bırakıldığında herkes sessizlik içinde ne diyeceğime dikkat kesildiler.

Gözlerim bana karşıda bakan profesöre gitti. Gözlerimde onun gölgesi bulunuyordu. Bir tek o görünüyordu ve ardından uzatmadan gözlerimi kapatarak

Yeni yaşımda mutlu,huzur eklensin. Ve bir an önce şu kalbimin sorunu çözülsün.

Diyerek gözlerimi açtım.Biraz eğilip mumları üfledim.

Büyük bir alkış tufanı oldu. Sırf benim için bir kutlama. Bu benim için mutlu anlardan biriydi.

"Hadi doğum gününü kutlamaya devam " Betül elindeki kadehi kaldırarak bağırdı ortaya doğru.

"Bu taraftan,burdan lütfen." Burcu gelen misafirleri bahçeye doğru çıkarmaya çalışırken benim gözlerim birini arıyordu. Az önce yanında bulunduğum adamın, profesörü arıyordu.

Ben etrafa dikkatlice bakarken Betül beni sırtımdan itmeye başladı. Beni bahçeye kendisiyle birlikte çıkardığında herkes havuz başında şort ve mayolarını giyerek havuza atlamaya başladılar. Bazı öğretmenler de ayaklı masa başında içeceklerini içip kendi aralarında sohbet ediyorlardı.

Merdivenlerden tek tek aşağı inerken gözlerimi sağa sola çevirdim.

Tek aradığım vardı. Profesör. Neden onu arıyordum ki? Onu kovmamış gibi davranıyordum. Ama elimde değildi.

Sonunda onu gördüğümde sarışın bir kadınla konuştuğunu gördüm. Kadın onun yaşında gibiydi. Büyük gösteriyordu. Arkasından baktığımda bakımlı,seksi bir kadındı.

Tabi benden iyi olamazdı ama kadının da gideri vardı.

Profesör kadınla konuştuğunda yüzündeki o hissizlik beni bile etkiledi. Kadın bir anda sanki profesör komik bir şey söylemiş gibi kahkaha atmaya başladı. Şaşkınlıkla onlara baktım. Birkaç kişi de onlara dönüp tekrar önlerine dönüp eğlenmeye başladılar. Tabi bir kız grubu var ki profesöre ve kadına baktıktan sonra kendi aralarında dedikodu etmeye başladılar.

Kaş çatarak onların yanına doğru süratle gittim. Beni gördüklerinde konuşmayı kesip bana bakıp gülümsediler. Sahte bir gülümseme...

"Aa Ayçin doğum günün kutlu olsun tekrardan." dedi ortada duran ve bu gurubun başı olan.

Ona doğru eğilip kulağına doğru sessizce,"Hemen şimdi gitmezseniz sizi burada güzelce kovacağıma emin olabilirsin." Geri çekilip yüzüne doğru gülümsedim. Yanındaki arkadaşları kıza bakıp bir sorun olup olmadığına baktı. Kız bana bakıp yutkundu ve zorlukla gülümseyip arkadaşlarına döndü.

"Bizim işimiz var,bu yüzden fazla kalmayalım." dedi bana. Başımı sola yatırıp ona gülümsedim.

"Geldiğiniz için teşekkürler kızlar." dedim günün doğum kızı olarak.

"Tekrardan kutlu olsun. Okulda görüşürüz." Diyerek yanımdan ayrıldı. Arkadaşları da onu takip edip bahçeden çıktılar. Arkalarından baktığımda "Yarın sizin için okul diye bir şey olmayacak." diye fısıldadım ve sevimli sevimli gülümseyip yanıma yaklaşan kişiye döndüm.

"Profesör?" Hay aksi. Beni görmüş olmalı.

"Ayçin?" Dudakları kıvrıldı.

"Neden bir anda yanıma yaklaştınız?" Başımı iki yana çevirip bize bakan var mı diye kontrol etmek istedim. Sadece şu profesörle kahkaha atan sarışın öğretmen gözlerini kısıp bakıyordu.

"O kızlara ne söyledin merak ediyorum. Deminden beri izliyorum ve kıza ne söyledin de yüzündeki ifade değişti?" Diye sordu bana. Gözlerimi ona çevirdim.

"Sadece gitmek istediklerini dile getirdiler." Kısa kesip yanımdan geçen garsonun tepsisinden bir kadeh aldım. Buzlu kokteyl. Kadehi dudaklarıma yaklaştırıp bir yudum aldım.
Bir yudum daha alırken profesöre bakıp dudaklarımda bulunan kokteyl dilimle yaladım.

Yutkundu.

"Kes şunu." diyerek Kaş çattı ve etrafına baktı.

"Neden?" Baş parmağımı alıp dudaklarımın üstündeki ıslaklığı silmeye çalıştım ama silmeyip parmağımı dudaklarımın arasına soktum. Yavaşça ağzımda yerini alan parmağımı yalamaya başladım. Bu onu tahrik etmeye başlamıştı.

"Sana kes dedim." diyerek uyarıcı bakışlarını bana dikti.
Parmağımı ağzımdan çıkarıp "Neden ama?" Masumca sorduğum soruyla gözlerini kıstı.

Biraz eğilip yanağını yanağıma doğru sürttü ve kulağıma gelen nefesi ile irkildim.

"Çünkü şuan beni tahrik ediyorsun. Doğum gününde seni becermek istemiyorum. Sana sürprizim var gecenin sonunda." dedi tahrik olmuş bir sesle.

Gözlerimi açıp ondan bir iki adım uzaklaşıp ona baktım. Doğrulanıp gülümsedi.

"Siktir git profesör." diyerek ona sırtımı dönüp adımlarımı arkadaşlarımın bulunduğu masaya doğru götürdüm.

Taylan kolunu Burcu'nun beline atmış kendine çekmiş kulağına bir şeyler söylüyordu ve Burcu ona gülümsüyordu.

Betül ise havuzdaki çocuklardan büyük olanını kesiyordu.

Göz devirip onların yanına ulaştım. Beni ilk farkeden Burcu olmuştu. Taylan'dan uzaklaşmayıp "Profesör ile ne konuştunuz?" Diye sordu.

"Ne?" Bunu beklemiyordum. Onların da bizi izlediğini tahmin etmleydim.

"Sizi izliyorduk ve profesör sana o kadar yaklaşıp ne konuştuğunu merak ediyoruz." dedi Burcu. Betül gözlerini havuzdan çekip bana çevirdi.

"Aynen, profesör ağzının dibine girecekti. O kadar önemli ne konuştu ki yanına yaklaştı?" Gözlerini kısıp şüphe ile bana baktı.

"Sürprizi varmış." dedim dürüst davranarak.

"Profesör?" Dedi Betül şaşkınlıkla.

Omuz silkip"Ne var ki? Hediye vermek istiyor bu kıza." iki elimi açıp kendimi gösterdim.

Betül daha fazla üstünde durmayıp havuza bakıp beni dürttü.

"Şu çocuk sana bakıyor." dediği kişiye baktığımda uzun boylu,siyah gözlü kaslı bir çocuğun bize -bana- baktığını farkettim.

Okul grubun erkek başkanı idi. Onu tanıyordum. Ama isimden çıkaramamıştım.

Omuz silkip kadehimi dudaklarıma götürüp içtim. Gözlerim bana sürprizi olduğunu söyleyen profesörü arıyordu.

Parti benim partimdi ve benim eğleneceğim yerde profesörün sürprizini beklemem çok saçma. Hem de onu kovan birisi iken?

Eğlence devam ederken,insanlar biraz atıştırmak için içeriye geçtiğinde ben bahçede kalmak istediğimi belirttim. İtiraz etmeden içeriye geçtiler. Kadehimi masaya yerleştirip bahçede yürümeye başladım.

Biraz dağılmış gibi dursa da eğlenceli bir partiydi. Ailem de ayrı bir kutlama yapacağını da biliyorum acaba ne alacaklardı. Muhtemelen annem ve babam bana şirketi bırakacaktı. En büyük hediye. Abim? Abim ne alacaktı. Yeni bir araba mı? Yoksa yeni bir Mercedes? Araba alabirdi.

Kırmızı arabamı da seviyorum ama yeni bir araba hiç fena olmazdı. Hem şirketin başına geçeceğim için yeni bir araba bana lazım olacaktır. Nasıl yönetsem? Babamdan bu ay ki mali geliri ve şirketin genel hesaplarını istemem iyi olacaktır. Nasıl işlediğini bilsem de bunları kontrol etmem gerekecektir.

Bahçede yürümeye devam ederken ve kafam bunları düşünürken bir anda kolumdan çekilip bir duvara sırtım yaslandı. Az daha hamle yapıp bana bunu yapanın gözünü morartacaktım ki Profesörü farkettim. Elim yavaşça yanıma inerken şaşkınlıkla ona baktım.

"Profesör?" Anlamayarak ona baktım.

"Ayçin?" Hâlâ yumruk olan elime bakıp "Bana vuracaktın?" Kaş çattı.

"Sizin olduğunuzu bilmiyordum." Nefesimi verdim. "Ayrıca neden ses etmeden yaklaştınız?"

"Bilmem. Bahçede tek başında duruyordun, neden tek başınasın bakalım?" Merakla bana baktı.

"Sürprizini merak ettim?" Diyerek omzumun üstünden geçen kollarına baktım. İki kolunu uzatmış duvara yaslamıştı.

"Demek merak ettin?" Gülümsedi. Bu onun hoşuna gittiğinin kanıtı idi.

"Ne var? Sürpriz severim." Diyerek eğildim. O da eğildi. Biraz daha eğildim. O da eğildi. Sonunda dizlerimin üzerinde durduğumda nefesim hızlandı. Bu anı sanki yaşamış gibi hissetim. Göğsü göğsüme çarpıyordu.

"Başımı döndürüyor kokun." derin bir nefes aldığında kokumu da içine çekti.

Nefesim boynuna çarpıyordu.

Dilimi çıkarıp boynunu yaladım. Yutkundu.

"Profesör, sürprizin nerede?" Kısık sesle sordum.

"Gel benimle." Ayağa kalktı ve elini bana doğru uzattı. Elinden tutup eğildiğim yerden ayağa kalktım. Elimi bırakmadan ileriye doğru gitti ve beni de kendisi ile birlikte götürüyordu.

"Nereye?" Diye sordum. Daha da önemlisi neden hâlâ elimden tutmasına izin veriyorum ki?

"Göreceksin." dedi ama detay vermedi. Bir anda onunla partiden ayrılıyorduk ve ben bunu sorgulayacağıma onunla nereye gideceğimi düşünüyordum.

Kendi arabasına doğru gittiğinde ön yolcu koltuğunu açtı ve binmem için yana kaydı. Arabaya bindim. Kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna geçip kemerini bağladı. Ben de kendi kemerimi bağladım. Ona sorgulayıcı bakışlar atmaya başladım.

"Söylemeyecek misin gerçekten?" Diye sordum bir umutla.

Başını iki yana sallayıp"Hayır,gidince göreceksin." pes edip önüme döndüm.

Arabayı çalıştırıp yola koyulduk. Park ettiği yerden çıkarıp Betül'ün evinden uzaklaştık. Ana yola geçtiğimizde sessizdik. Ben, bir sabahı bir şimdiyi düşündüğümde ne kadar dengesiz olduğumu farkettim. Profesör beni dengesizleştiriyordu.

Sessizlik hakimdi hâlâ arabanın içinde.

Yol mu bitmiyordu yoksa gideceğimiz yer mi uzaktı?

Sola kırdı direksiyonu ve ana yoldan çıktığımızda şirketimizi gördüm. Bizim burada ne işimiz var?

Ona şaşkınlıkla baktığımda birşey demeden arabayı durdurup kemerini çözdü. Gözlerini bana çevirdiğinde "Kemerini çöz." diye emir verdi. Normalde bu emire uymaz ve onu çok kötü ederdim de sessizce onu dinleyip kemerimi çözdüm.
Arabadan indik. Başımı çevirip şirkete baktığımda benim resmim yansıyordu.
Gözlerim kocaman açılmış bir şekilde profesöre döndüğümde bana baktı. Sessizdi.

Bir şey demedi.

İçeriye doğru geçtik.Danışman kadın gülümseyerek bana başını eğdi saygıyla.
"Hoşgeldiniz Ayçin Hanım." dedi.

"Hoş buldum." Profesör ile birlikte koridorun sonundaki asansöre doğru yürüdük.

"Ne işimiz var?" Diye sordum.

Sessiz. Konuşmadı.

"Diliniz mi yok profesör?" Kaş çatarak ona baktım. Asansöre geldiğimizde elini kaldırıp düğmeye bastı. Birkaç saniye sonra kapılar açıldı.

"Var." Dedi sadece. Aman onu demese cidden onun dilsiz olduğunu düşünecektim. Yol boyunca sessizdi ve bunu merak ediyordum. Üstelik bizim burada, babamın - yakında benim olacak olan - şirketinde ne işimiz vardı?

"Neden geldik?" Diye sordum bezgince. İçeriye geçip kapılarını kapattı.

"Göreceksin." dedi yine.

"Neyi?" Diye sordum bu kez.

"Sadece sabret." His,bedeninden buhar olmuş gibiydi. Bahçedeki gibi değildi. Ne oldu ki?

Oflayıp başımı asansörün duvarına yasladım. Kendimi aynada izledim. Üzerimdeki elbise çok güzel duruyordu. Gerçi ben patates çuvalı giysemde güzeldim.

Profesörün beni izlediğini ve düşünceli olduğunu aynada gördüm.

"Ne düşünüyorsun, profesör?" Diye sordum.

"Bilmem." net ve kısa.

"Peki,sen?" Diye sordu.

"Ne?" Dedim anlamayarak.

"Neyi düşünüyorsun? Yirmi iki yaşında oldun ve artık baban bu şirketi sana devretecek. Heyecanlı mısın?" Diye sordu bir anda.

Ona baktım, gözlerine. Neden bunu sordu bir anda?

"Bilmiyorum ama galiba bunun için yaşadığımı düşünürsek heyecanlı ve mutluyum." Dedim dürüst davranarak.

"Ne yani başka bir şey seni mutlu edecek yok mu?" Başımı çevirip aynaya baktım tekrar.

Kuru bir sesle "Başka ne olabilir ki?"

"Bilmem,sen bunu düşün."
Ciddi ciddi düşündüm ama hayır yoktu. Ya da kendimi... kandırıyordum.

"Yok." dedim sessizce.

"Peki." Daha fazla konuşmadı çünkü kapılar açıldı. Asansörden inip şirketin genel ortak alanına girdiğimizde karanlık olması kaşlarımı çatmama neden oldu?

"Burası neden karanlık böyle?" Diye sordum yanımdaki profesöre.

Sessizlik. Yok muydu?

"Profesör?"

Sessizlik.

"Profesör şaka yapıyorsan hiç komik değil. Neredesiniz?" Diye bağırdım.

Bir anda ışıklar açıldı.

Konfetiler patladı. Şirket çalışanları ve ailemin burada olduğunu gördüm. Dondum. Bana sürprizi bu muydu?
Ne istiyordum ki? Profesörle baş başa kalmak mı istedin Ayçin?

Aptal Ayçin.

Hareket dahi edemedim. Herkes adımı söylüyordu ama duymuyordum.
Profesör ortaya geçip "İyi ki doğdun talebem. Yeni yaşın ve yeni yılın kutlu olsun." Gerçekten gülümsüyor muydu?

Babamın "Kızım iyi ki doğdun." dediğini duydum. Abim bana yaklaşıp sarıldı ama gözlerim profesörde idi.

"Kemal kızımız süprizden dondu." Dedi annem gülerek. Gülecek bir şey mi vardı? Kendine gel Ayçin. Ne düşünüyordun ki?

Kendime gelmek için başımı iki yana sallayıp abime karşılık verdim.
Ondan ayrılıp babama anneme sarıldım. Babam kendine çekip kocaman sarıldı. Annem kollarını boynuma dolayıp kulağıma doğru eğildi.

"İyi ki doğdun güzel kızım." dedi gülümseyerek.

Onlardan ayrılıp Hakan amcayı gördüm.

"İyi ki doğdun kızım." Dedi gülümseyerek ve elindeki hediye paketi uzattı. Nezaketen elindeki paketi alıp açtım. Bana siyah bir minibüs almıştı. Onun anahtarından tanıyordum.

Babam araya girerek "Ne yaptın Hakan,buna gerek yoktu." Mahcup olmuş sesiyle elimdeki anahtarı aldı ve ona uzattı.
Hakan amca kabul etmeyip kaşlarını çattı.
"Benim doğum günü kızına hediyem. Hem zaten şirketi yönetmeyecek mi? Bununla bir havası olur." Göz kırptı bana. Babamdan alıp bana geri verdi.

"Teşekkür ederim Hakan amca." diyerek elinden öpmeye çalıştığımda bu kez durdurup beni kendine çekip sarıldı.

Ona karşılık verip sarıldım.

Ondan ayrılıp gülümsedim.

Gözlerim bir saniye kadar profesörü bulduğunda gözlerindeki o yabancı hissi hissetim. Ne yapmaya çalışıyordu? Bana bir sürprizi olduğunu söylemişti değil mi? Sürpriz başka yeni doğum günü mü? Bu kalbimde bir kırılma neden olmuştu.

Sen bu değilsin Ayçin. Değilsin. Sen mükemmel Ayçin Günay'sın.

Kendine gel!

Gözlerimi ondan alıp önüme getirilen pastaya bakıp zoraki gülümsedim. Gülümsemeliyim. Zorundayım. Hayal kırıklığına uğramamış gibi gülümsemeliyim.

Ama hayal kırıklığına uğradım.

Zorlukla yutkunup mumları bu kez dilek dilemeden üfledim. Bana neler oluyordu. Bu nasıl bir duygu. Ruhum neden bir anda çekilmiş gibi hissetim.

Pastamı kesip bir dilim yedim. Ardından herkes kendine pasta kesip yemeye başladı. Tabi annem babamın şeker hastası olduğundan dolayı ona izin vermemişti. Babam mızmızlansada annemi dinledi. Abim bana yaklaşıp elindeki anahtarı verdi. Ancak bu araba anahtarı değildi. Sorgular gibi ona baktım.

"En sevdiğin kahve için dükkan,bu sefer araba değil ama kahveyi de araba kadar sevdiğini biliyorum. Bu şirkete çok yakın bir dükkan." Sevinçle ona sarıldım. Enerjim gelmiş gibiydi. Kahve en sevdiğim.

"Çok teşekkür ediyorum abim." diyerek yanağından öptüm. Dayanamayıp bir kez daha öptüm.

"Harikasın." dedim kendimi tutamayıp.

"İyi ki doğdun güzel kardeşim." Deyip alnımdan öptü.

Başımı göğsüne yaslayıp "İyi ki abimsin." Bir anda kaş çatarak benden uzaklaşıp gözlerime baktı.

"Ha yani sana hediye almasak iyi ki olmayacağız?" Bunu bilerek söylüyordu bende ona uydum.

"Evet,ne zannettin acaba?" Güldüm.

"Demek öyle ha," elimdeki anahtarı alıp benden kaçtı. Şaşkınlıkla bir elime bir ona baktım.

"Abi?" Ona küçük küçük yaklaştım.

"Canım abim, dükkanımın anahtarını neden aldın,ha canım abim?" Diye sordum tatlı tatlı. Aslında içimde bir bomba parlıyordu.

"Hediye için abin olduk dedin ya bende bundan sonra sana hediye almamaya karar verdim." Diyerek kahkaha attı.

Başımı çevirip Hakan amca ile konuşan babama baktım.

"Baba?" Diye bağırdım. Babam bize baktı.

"Abime bir şey der misin? Hediyemi vermiyor?" Dudak büzüp gözlerimi kırptım.

Babam abime dönüp Kızın hediyesini ver Kaya." Yapay bir biçimde Kaş çattı.

"Peki baba." pes etmişti abim. Bana yaklaşıp anahtarı uzattı. Tam elinden alacak iken geri çekti. Tekrar uzattı. Gözlerine bakıp alacak iken tekrar çekti. Sinirden küçük bir çığlık attım ve bu babamın abimin kulağını çekmesine neden oldu.

"Kızımı neden üzüyorsun?" Abimin kulağını herkesin önünde çektiğinde güldüm.

"Ahh, baba şaka yapmak istedim... çok acıyor bırak, baba." dedi abim acıyla. Annem kahkaha attı. Şirket çalışanları gizli gizli gülüyordu. Profesör bile gülümsüyordu. Ancak buna gülümser. Bana baktığında gülümsemesi soldu.

Abim anahtarı bana uzattı. Babam kulağını çekmeyi bıraktı. Anahtarı elime alıp babama sarıldım.

"Teşekkür ederim,baba." diyerek onun yanağından öptüm.

"Güzel kızım benim." Benden ayrılmadan arkasına döndü benimle birlikte. Kolunu omzumdan aşağı sarkatarak beni yanına çekti.

"Sevgili çalışanlar," Çalışanlara baktı. "Sevgili ortağım ve oğlu,vm" Hakan amcaya ve profesöre baktı. "Ve sevgili ailem." Anneme ve abime baktı ardından bana.

"Bugün güzel kızımın doğum günü ve kutladığınız için teşekkürler." Herkeste bir alkış koptu.

"Herkes biliyor mu bilmiyorum ama kızım yeni yöneticiniz olacak." Dedi babam çalışanlara. Çalışanlar kaşları havaya kaldırıp bana baktılar. Babam abime bakıp "Kaya da yurtdışındaki şirkette çalışacak. Bir kısmınız oraya gitme fırsatı da olacak." Dedi.

Çalışanlar gülümsedi. Galiba yurtdışına çıkmak istiyordu. Ne güzel ülkemiz varken neden yani?

"Ayçin,yani kızım bir hafta sonra sizin yeni patronunuz olacak." Bunu beklemiyordum. Bunu gerçekten beklemiyordum. Nasıl hemen çabuk olurdu. En azından bir ay ya da okullar açılır açılmaz olsaydı?

Şaşkınlıkla ona baktım. Herkes tıpkı benim gibi şaşkındı. En çok profesördü. Onu bile düşünemem artık. O sürprizi ailemden yana kullanmıştı. Neden şaşırıyordu.

"Bu süreçte ona yardımcı olan ortağımın oğlu Savaş'a çok teşekkür ediyorum." dedi babam samimiyetle.

Profesör baş salladı.

"Ayçin yeni döneminde Savaş'ın gözetiminde yeni patronunuz olacaktır." Bunu da beklemiyordum. Bugün her şey üst üste gelmişti. Sanırım bunları beklemiyordum.

Tanrı aşkına bugün neler oluyor? Doğduğum gün neden böyle bir şeye karşılaşıyorum ki?

"Ne?"

 

Yeni bölümü ile görüşmek üzere:)

Bölüm : 06.12.2024 20:58 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...