Yeni Üyelik
6.
Bölüm

4. BÖLÜM: UNUTALIM GİTSİN

@nightdarkgirl344

Medya: Burcu Öz

Bölüme başlamadan önce aşağıdaki şarkıyı açabilirsiniz.

Hadise- dum tek tek

Bölüm başlıyor
İyi okumalar:)

4. BÖLÜM: UNUTALIM GİTSİN

"Ayçin,güzel kızım. Okula geç kalacaksın." duyduğum ses anneme aitti. Anneme zaten okul benim diyecektim ama annemden terlik yerim diye susuyorum.

Evet,her anneler gibi terlik yemem normal. Zenginiz diye yemeyecek miyim zannediyorsunuz?

Kafamı yastıktan kaldırıp anneme baktım.
"Saat kaç ki anne?" Diye sordum. Doğrulanarak yataktan çıktım.

"Saat dokuz kızım. Dersi kaçırdın. Bari diğer derslere yetiş." Diye uyardı beni sultan annem.

Yanına gidip dudaklarımı yanağına bastırdım. "Günaydın annem." Dedim gülümseyerek.

Gülümsedi.

"Güzel kızım benim." dedi duygulu bir sesle. Onu arkamda bırakıp lavaboya girdim. İhtiyaçlarımı karşılayıp çıktım.

"Babam ve abim evde mi anne?" Diye sordum yanına giderken.

"Yok, baban çıktı. Abin arkadaşları ile kalmış. Hadi,geç kalma kızım. " deyip çıktı odamdan.

Gardıroptan, siyah şortlu etek ve siyah crop çıkarıp giydim. Üstüme de beyaz bir gömlek düğmeleri kapatmayarak giydim.
Çantamı alarak evden çıktım.

Zaten geç kaldım. Kantinde kahvaltı ederdim. Gerçi gitmezsem de olurda işte babam eğitime değer veriyor. Onu üzmek istemem. Hem zaten gelecekte şirketin başına ben gecmeliyim. Biraz disiplin kötü olmaz.

Kırmızı arabama binip okula sürdü. Otoparka gelirken profesörün de arabasını gördüm. Demek o da geç gelmişti. Ya da dersi bu saate başlıyordu. Ben önden o siyah arabası ile arkamdan geliyordu. İki tane boş park alanı buldum. Birisine girdim. Profesör de hemen dibimde bitti. Arabadan indim. Çantamı tek elimle sırtıma aldım. O da indi gözlerimiz kesişti. Birlikte okula doğru yan yana ama aramızda en fazla iki metre mesafe ile yürüyorduk. O konuşmadı ve bende zaten meraklı değildim ona.

Saçımı arkama atarak hızlı hızlı yürümeye başladım.
Bir anda eli,kolumu buldu. Ona baktım. Gözlerimin içine bakıyordu. Elini çekti kolumdan.

"Efendim,profesör?" Diye sordum. Bu adam ne zannediyordu ki öptü diye onu isteyeceğimi felan mı? Çok bekler.

"Dün hakkında,konuşalım. " biliyordum böyle olacağını.Ona cevap vermeden arkamda bırakarak okula girdim. Koridorlardan geçerek sınıfıma girdim. Betül ve Burcu hemen arkamda Taylan yanımda oturuyordu. Hemen sırama geçip oturdum.

"Geç kaldın kızım. İyi misin?" Diye sordu Betül. Ona başımı olumlu anlamda salladım.

"İyim,uyku beni esir aldı. Onla debenlendim. Sonra anne muhafız hemen uyandırdı. " bu söylediklerime ikisi de güldü.

"Anne muhafız? Yoksa sizin eviniz cezaevi mi?" Diye sordu Taylan gülerek.

Üç kız ona ne diyor bu bakışı attık.

Espirili erkek sevmezdim. Ben yapmadığım sürece sevmezdim.

"Pardon. " boğazını temizleyerek önüne döndü.

Kızlara döndüm.

"Kızım,bu da hep lafa atlayan insan gibi. Baydım artık. Çevremiz böyle olması beni delirtiyor. " kısık sesle söylemişti Betül.

Burcu lafa atlayarak," Bence esprisi komikti. " ikimiz de ona inanamayarak baktık. " Ne?" Diye sordu anlamayarak.

"Bizim grubumuzda asi, cool erkekler olmalı her geçen lafa espri yapan değil. " dedi Betül, açıklama yaparak beni bu dertten kurtardı.

Burcu omuz silkerek yerinde dikleşti. Her birinin bir sorunu var bence. Betül profesöre bayılıyor,Burcu espirili erkeği hoş buluyor. Bu grubun bir an önce kendisine gelmeli. Grup başkanı bir delirmediği kalmıştı.

Önüme döndüm. Çantamdan kalem ve defter çıkardım. Bir de tableti de çıkardım.
Kalemlikte Taylan'ın bana dün verdiği kalemi gördüm. Elime alarak ona uzattım. Elimdeki kalemine baktı. Anlamayan gözlerini bana dikti.

"Al,teşekkürler." dedim, kibarca. Gerçi emir gibi oldu ama benden bu kadardı. Ben hırçındım,vahşiydim.

"Sende kalsın,Ayçin. " dedi gülümseyerek. Normalde zorlardım ama omuz silkerek kalemi kalemliğe koydum. Ona baktığımda yüzünde gülümseme ile tahtaya bakıyordu.

Az sonra profesör içeri girdi. Herkes ile birlikte bende ayaklandım. Profesör baş selamı verip oturduk. Çantasını masasına bırakıp içinden bilgisayar, tahta kalemi ve birkaç A4 kağıdını çıkardı.

Gözleri hepimizde gezdirdi. En son bende durdu. İfadesizce ona baktım. O da hemen gözlerini çekip arkasına döndü ve bize ders anlatmaya başladı.

Blok ders olduğu için üst üste bir kez ara vererek ders işlemişti. Ders bitiminde herkes mola verip diğer derslere gidecekti. Tabi ben de mecbur. Profesör dersi bitirdiğinde "Çıkabilirsiniz,arkadaşlar." dedi. Herkes tek tek çıkmaya başladı. Burcu ve Betül de çıkmıştı. Taylan da beni bekliyordu. Bu çocuğa da fazla yüz verdik. Tamam güzeliz ama boncuk dağıtmıyorum ki etrafıma.
Çantamı alıp sınıftan çıkacakken profesörün arkamda kalan sesini duydum. Taylan ile durduk.

"Sana, çıkacağını söylemedim,talebe." Ona dönerek anlamayan gözlerle baktım. Taylan da anlamadı.

"Efendim?"

"Sana çıkacağını söylemedim, dedim talebe." dedi sesi ifadesizdi tıpkı gözleri gibi.

"Neden?" Diye sordum. Taylan bana bir bakış atıp sorun var mı diye baktı.

Taylan'a dönüp "Sen istersen git. Ben birazdan gelirim." kulağına fısıldamıştım.

Taylan başını tamam anlamda sallayıp sınıftan çıktı.

Bende hemen profesöre döndüm.

"Ne demek bu?" Çatık kaşlarımı ona diktim.

"Benimle, odama kadar geliyorsun, talebe." dedi ve çantasını toplamaya başladı.

"Sebep?"

"Konuşacağız." Allah Allah.

"Konuşmak istemiyorum,dersim var." arkama döndüm çıkmak için bir adım atmıştım ki tekrar onun sesini duydum.

"Hiçbir yere gitmiyorsun,Talebe." Sesi gür çıkmıştı. "Derhal odama!" deyip çantasını omzuna attı ve yanımdan uzaklaşarak sınıftan çıktı.

Bu adam kendini ne zannediyordu? Ona haddini bildirmek için hızla peşinden yürüdüm ve sınıftan çıktım. O önümde ve bende arkada odasına doğru ilerledim. Odasını açıp girdi ve bana kapıyı açma zahmetini bulunmayarak masasına doğru gitti. Kapıyı tıklayıp girdim ve kapı arkamızda gürültü ile kapandı. Beni ne kadar kızdırdığını belli etmiştim böylece.

"Bir daha böyle kapı çarpmalar istemiyorum,Talebe." dedi. Koltuğuna oturarak bana döndü.

"Hadi ya öyle mi?" Sinirle verdim nefesi.

"Öyle." eliyle karşısındaki ikili koltuğu gösterdi " Otur,lütfen. " bu kez sesi daha sakindi. Göz devirip geçtim koltuğa oturdum.

Bugün gözlüklerini takmıştı. Dün barda yoktu gözlükleri. Koyu gri bir takım giymişti. Beyaz gömlek belirgin olan kaslarını örtüyordu.İriydi kendileri.

"Ne istiyorsunuz profesör?" Bezgin bir tavırla sordum.

"Konuşmak. " dedi sakince.

"Ne konuşacağız, dün için ise hiç zahmete girmeyin. Unutalım gitsin. Ben unuttum bile." samimiydim.

Burda kendimi kandırmış gibi hissettim. Dünden beri düşünüyorum ama bu duygusal olarak değildi şaşkınlık etmişti beni.

"Pekâlâ, sen öyle diyorsan," devamını keserek söze girdim.

"Evet,evet. Şimdi gidebilir miyim?" Diye sordum. Başını salladı. Ayağa kalkarak onu selamlayarak çıktım odadan.

Kantine geçip kendime tavuklu salata ve vişne suyu aldım. Evet kantin bize ait olduğu için menüler bana aitti. Kimse de itiraz edememişti. Beğenmediler ise başka okula gidebilirlerdi.

Betül ve Burcu'yu gördüğümde hemen onların masasına gittim. Sandalyemi çekmeden önce hemen elimdekileri masaya bırakıp oturdum.

Onlar da atıştırıyordu.

"Kızım,kilo almıyorsun ki salata yiyorsun." diye yakındı. Onlar su içse kilo yaptığı için beni hep şanslı bulurlardı.

"Seviyorum, hem bak proteinli." dedim göz kırparak. Elime aldığım plastik çatal ile salatamı yemeye başladım.

Onlarda yiyiyordu.

"Bugün yine profesör yakışıklıydı ya." Hine uçtu bu kızın.

"Betül,sence biraz abartmıyor musun? Profesör her zaman ki gibi." dedi Burcu. Ona hak vermek için başımı salladım.

"Aman,siz ne anlarsınız ondan." Deyip elindeki bitki çayını dudaklarına götürüp bir yudum aldı.

Burcu karşıya baktı. Nereye baktığını görmek için biraz eğildim ve Taylan'ı gördüm. Önündeki sarışın kızla gülerek sohbet ediyordu.

Bu kız Taylan'dan hoşlandı ise yandık.

Kolumu omzuna çarparak bana dönmesini salladım.Bana baktı ne var diye. Kıvırcık saçlarını gözünün önünden çekip arkaya attı. Çok güzel bir kızdı aslında Burcu. Koyu kahve gözleri ,dolgun dudakları ve esmer teni ile burdaki erkeklerin dikkatini çekebilecek kadar güzeldi.

"Taylan'ı mı kesiyorsun sen?" Direkt konuya girdim. Gözleri kocaman oldu.

"Ne? Ne alakası var?" Güldü.

"Gözlerin öyle demiyor ama Burcu." Betül de görmüştü Taylan'a baktığını.

"Gözlerim ne diyor ki?" Saf saf sordu Burcu. Bu kız gerçekten seviyordum.

Betül gülerek,"Taylan,Taylan ben senden hoşlanıyorum. Gör beni be adam diye haykırıyor." Burcu şaşkınlıkla Betül'e bakıyordu.Ben de güldüm. Elimle gülüşümü saklamak için dudaklarıma götürdüm.

"Şaka yaptım, ama hayırdır ona bakmalar felan?" Diye sordu Betül.

Burcu kaşlarını çattı,"Çok kötüsünüz." diye söylendi ve kollarını göğsünde birleştirdi.

Betül ile ben güldüm, bu trip atar hallerine.

Masamıza yaklaşan Taylan'ı görünce Burcu'yu dürtmem bir oldu. Hiç oralı olmayarak bana bakmadı ve kafasını başka tarafa çevirdi.

Taylan masamıza yaklaştığında "Bende oturabilir miyim kızlar?" Diye sordu. Elinde dört adet kahve vardı.

Burcu duyduğu sesle başını hızla çevirip Taylan'ı gördü. Heyecanlanmıştı. Bunu ben de Betül'de farkettik.

Elimle boş olan son sandalyeyi gösterdim. Gülümseyerek elindekileri masaya,ortaya bıraktı ve sandalyesini çekip oturdu.

"Size kahve aldım. Ama ne sevdiğinizi bilmediğim için hepsini sade aldım." dedi açıklama yaparak.

"Teşekkürler, Taylan. Çok incesin." Dedim.

"Şey...Benim bugün evimde parti vereceğim. Sizde gelmek ister misiniz? Bütün okulu çağırmak istedim ama daha yeni geldim. Bir tek sizi tanıyorum." çekinerek söylemişti Taylan.

Betül bana baktı. Ben istersem kabul edeceklerdi. Pekâlâ bu güzel olabilirdi. Ev partisi.

Taylan'a dönüp "Elbette geliriz. Sen merak etme okulu. Biz hallederiz." Kızlara döndüm."Değil mı kızlar?" Betül başını olumlu anlamda salladı ama Burcu'dan ses gelmedi. Ona döndüm. "Burcu?" Dalmıştı.

Omzunu dürttüm.

"Hıhı..Evet,evet." dedi Burcu daldığı yerden çıkarak.

Nereye daldın be kızım? O çocuk seni üzer diyemedim. Taylan'ı tanımıyorum henüz.

"Harikasınız,kızlar." Dedi Taylan,sevinçle. Ayağa kalkarak hepimize sarıldı. Gerçi Burcu felç geçirmiş gibi kaldı ama olsun.

Taylan kahvesini içip gitmişti.

"Burcu?" Diye uyardım.

"Ne oldu bu kıza ya?" Diye sordu Betül.

"Aşık olmuş olabilir,kendisi." Dedim.

"Hı? Ne? Aşık olmak mı?" İşte aradığımız arkadaşımıza ulaştık.

"Evet, ne oldu? Bir an sen felç geçirdin zannetim." Dedim, gülerek.

Omzuma vurdu Burcu.

"Ya dalga geçmeyin ya." diye huysuzlandı.

"Tamam,tamam. Hadi gidelim okuldaki arkadaşlara söyleyelim. " Dedim sırıtırken.

"Her zaman ki gibi mi?" Dedi Betül gülümseyerek.

"Her zaman ki gibi." Dedim gülerek.

...

"Ya neden bunu yapıyoruz ki? Tek tek söyleseydik?" Diye hamurdandı Burcu.

"Saçmalama, kızım. İşim gücüm yok millete tek tek mi soracağım? Bu benlik değil bilmiyor musunuz?" Diye sordum göz devirerek.

Üşengeç değildim dedim,zeki kızlar her zaman belli eder ortamda.

"Emin misin yani okul hoparlörlerden davet etmekten?" Diye sordu Burcu. Tedirgindi belli.

"Evet, Burcu. Her zaman toplu konuşma benim için bu oldu biliyorsunuz." Dedim gülümseyerek.

"Peki,tamam." diyerek kabul etti Burcu. Betül dünden hazır. Bu kız bu yüzden çocukluk arkadaşım. Herşeyi nedensiz yapıyorduk. Sarı saçları dağınık topuz yapmıştı. Kahve gözleri kıpır kıpırdı yapacağımız iş için.

Müdürden izin alarak ses odasına girdik. Bir iki işlem sonrasında tüm okulun kulağındaki pası silecek tiz bir ses duyuldu. Tabi bizde buna dahildik.

Vakit kaybetmeden mikrafonu elime alarak konuşmaya başladım.

"Deneme, deneme 1,2" boğazımı temizledim. "Evet,sevgili okul merhaba. Yeni bir duyuru için konuşuyorum. İşinizi,gücünüzü bırakıp beni dinleyin." Dedim,sakin bir sesle. Şuan beni can kulakları ile dinliyordurlar. Okul sahibiydim. Tabi ki dinlerler.

"Bugün işletme bölümü D blok sınıfta bir arkadaşımız evinde parti olacaktır. Kendisi sizi tanımıyor ama sizi de görmek istiyor partisinde. Herkes katılmak zorunda değil ama katılırsanız seviniriz. Bu arada çocuğun adı Taylan Koç. Bence gelin derim kızlar. Çocuk yakışıklı " bu gerçek ama sadece gelmeleri için bir eklemeydi.
"Parti saati ve konumunu okul grubunda atıyorum. Şimdi devam edebilirsiniz işlerinize." konuşmam bittiğinde mikrofonu kapattım.

Arkama döndüğümde Burcu çatık kaşla bakıyordu bana.

"Ne?" Diye sordum, anlamayarak.

"Kızlar gelsin diye çocuğu tanıttığına inanamıyorum,Ayçin." kızgın ses tonuyla konuşmuştu.

"Ne doğru değil mi? Yakışıklı çocuk. Sosyal olsun diye özellikle kızları çağırdım." dedim masum masum.

"Kızlar partide onu yer ki." hâlâ kızgındı bana.

"Boşver,yesin." Kaşları düzelmedi. "Yoksa sen mi yemek istiyorsun?" Diye sordum usulca.

"Neyi?" Anlamadı.

"Taylan'ı" dedi Betül beni tamamlayarak.

"Ne?" Şok olmuş gibi ikimize bakıyordu.

"Duydun,hadi bize itiraf et bakayım ondan mı hoşlanıyorsun?" Diye sordum.

"Hayır. " cevabı netti.

"E o zaman bu ne hareketler?" Diye sordu Betül. Benim sormak istediğimi sorarak.

"Ben sadece..." devam etmesini beklemeden Betül koluna girdi ve birlikte çıktık odadan.

Koridorda yürüyerek başka bir sınıfa geçecekken duvara yaslanmış bir şekilde Taylan'ı gördük. Biz ona yaklaştığımızda bizi farkederek yanımıza geldi.

"Ayçin,ne dedin sen ya?" Şaşırarak sormuştu.

"Ne Dedim ki? Anlamadım." Dedim masumca. Betül'e döndüm. " sen biliyor musun ne dediğimi?" Betül başını olumsuz anlamda salladı. Tekrar Taylan'a döndüm.

"Ayçin,höporlorde bana yakışıklı deyip durdun. Bir sınıfa girdim. Okulun tüm kızları ordaydı. Numaramı istediler. Partiye de kesin bir şekilde geleceklerini söylediler." dedi tek nefeste.

"İyi ya daha ne istiyorsun ki? Kızlar senin etrafında pervane oluyor artık. Sevin bence ." göz kırptım.

Ofladı.

"Ayçin'e oflanmaz."şakadan kızdım.

"Evin konumu at atayım gruba." dedim konuşmasına müsade etmedim.

"Tamam." deyip telefonu çıkardı.

"Numaranı söyle de atayım konumu." dedi. Parmakları klavyede duruyordu.

Ona numaramı söyleyip kaydetti. Telefonuma gelen bildirimle çıkarıp baktım. Bende hemen onun adını kaydedip okul grubuna konumu attım. Bu grupta öğretmenler de dahildi. Okula ortak olduğum için bende gruba mesaj atıyordum diğerleri sadece okuyabiliyordu mesajları.

"Tamamdır. Akşam ordayız." dedim gülümseyerek.

"Çok teşekkürler,Ayçin. İyi ki varsın. " deyip kendine çekti ve yanağımdan öptü.

Burcu üzgün bakıyordu ama üstlenmedim.

"Ne demek, bence bu senin yakışıklı olman kontejanı yükseltiliyor." dedim.

"Öyle mi?" Elini ensesine götürüp ovdu. Utandı yine. Bu adam beyaz tenli olduğu için renkten renge giriyordu.

Bende beyaz tenliydim ama makyajla her renge girebiliyordum.

"Neyse,hadi derse girelim. Geç kalacağız." dedi Betül konuşmayı bitirmek adına.

"Evet,hadi gidelim " diyen,sınıfa giren Burcu'nun arkasına baktık. Bu kıza ne oluyordu. Hem hoşlanmıyorum diyor hem de trip atar gibi yanımızdan gitti. Birlikte sınıfa girerek yerlerimize oturduk. Burda mali işlemleri anlatıyordu.

Ders bittiğinde herkes eve gitti. Burcu zaten zil çalar çalmaz kaçarcasına sınıfı terketmiş,Betül de hemen onun arkasından gitmişti. Evleri yakındı bana nazaran. Taylan da eve erkenden gitmek için hiç beklemeden gitmişti. Ben rahat rahat çantamı toplayıp sınıftan çıktım. Koridorlardan yürüyüp bahçeye çıktım. Otoparka doğru giderken bir anda önüme araba belirdi. Siyah araba. Profesördü bu. Onu arabanın içinde bana baktığını gördüm.

"Bu sefer beni öldürmek mi istiyorsunuz profesör?" Diye sordum alayla.

"Atla."

"Ne?"

"Evime gidiyoruz,talebe. Atla hemen." dedi

"Nedenmiş o?" Diye sordum. Sürücü tarafa geçtim ve camdan onu izledim.

"Ders işleyeceğiz,talabe. Atla,lütfen." dedi. Tabi bilirim o dersleri.

"Sağol ama gerek yok." bu adam da anlaması gerekiyor.

"Babana söylerim,talabe." pis ispiyoncu.

Ofladım.

"Profesöre of denilmez." yüzü ciddiydi. Hadi ama bunu nasıl? Bir dakika o bizi mi dinledi.

"Tamam, saygısız profesör. " kısık sesle homurdandım.

"Ne dedin duyamadım?" Elini kulağına yerleştirip bana doğru çevirdi.

"Tamam geliyorum,profesör. " Dedim sesimi yükselterek.

"Güzel,şimdi atla." dedi.

"Nereye,üzerinize mi?" Diye sordum tek kaşımı kaldırdım.

Bana çevirdi koyu gözlerini.

"Arabaya,talebe. Yoksa yanlış mı anladın atla dediğim için?" Sırıttı.

"Yok, doğru anladım ama sanki üstünüze atlamamı daha çok istiyormuşsun gibi geldi de." dedim onu süzerek.

Yutkundu.

"Geç kalacaksın." dedi konuyu değiştirerek.

"Neye?" Diye sordum ona uyarak.

"Arkadaşının ev partisi. Hani tüm okul duydu ya o çocuğu nasıl anlattığını." Kaşlarını çatarak önüne döndü.

"Ha doğru,gelecek misiniz?" Diye sordum.

"Neden gelecekmişim ki?" Diye sordu o da.

"Bilmem,parti sever gibi duruyordunuz dünden sonra anladım da " dudağımın bir tarafı kıvrıldı.

Öksürdü.

"Ben ergen değilim,gelmem." dedi kesin bir dille.

"Peki,doğru siz yaşlıydınız değil mi? Üzgünüm unutmuşum bir an," deyip yan koltuğa doğru giderek kapıyı açtım ve içeriye girdim.

"Ben yaşlı değilim,talebe." dedi sinirlenerek. Bu sinirli hâlleri çok komik duruyordu. Gülüşümü saklayarak kemerimi taktım. O da arabayı bir anda çalıştı kafam koltuğa yapıştı resmen.

"O zaman yirmili yaşlardaki gençlere ergen deyip durmayın.Otuzların başındasınız zaten." Sert sesimle yankılandı araba.

"Yirmi dokuz"

"Ne?"

"Yaşım"

"Bana niye söylüyorsunuz?"

"Otuz değil, yirmi dokuz" diye açıkladı.

Sanki otuzla yirmi dokuz arasında çok fark varmış gibi. Erken yaşlanmaya mı giriyor?

"Yani,aramızda sekiz yaş fark var öyle mi?" Güldüm.

"Niye gülüyorsun?" Diye sordu. Kısa bir bakış atıp yolan döndü.

"Aramızdaki yaş farkı sanki babam gibi konuşmanız yüzünden kendimi genç, sizi yaşlı hissetirdi." Dedim,dürüstce.

"Yaşlı mı? Beni yaşlı mı görüyorsun?" Diye sordu, şaşırarak.

"Fiziki değil,ruhen yaşlı hissetirdi." diye açıkladım. Dışardan taş gibiydi. Acaba yatakta nasıldı kim bilir?

Sakin ol, Ayçin yükselme. Bu düşüncelerimizden kurtuluyoruz.

"Fiziki olarak nasılmışım?" Diye sordu bu kez. Bu adam beni deli ediyordu.

"Bilmem,daha bakmadım. " Dedim gözlerimi ondan çevirdim.

"Neye,bakmadın?" Diye sordu anlamayarak.

"Vücudunuza,libidonuza,
yatağınız..." tanrım ben ne diyorum?

"Vücudum,libidom ve yatağım öyle mi?" Sırıttı. Saygısız profesör ne olacak.

"Konuyu kapatalım kötü yola giriyoruz. " Dedim başımı cama çevirdim.

"Daha girmedim." dedi.

"Neye?" Diye sordum, camdan onun yansımasına bakarak.

"Kötü yola dedin ya, girmedim. Birazdan evimde oluruz. Yatağımı görürsün. " dedi muzip bir tavırla.

"Öyle mi? Sabırsızlanıyorum görmek için,"ona dönerek sordum. Ne bekliyordu bilmiyorum ama ağzı açık kaldı ve bana uzun bir süre bakıp boğazını temizledi .

Şu erkeklerin ima ettiklerinde kızların utanmaları gerekiyor lâkin ben arsız birisi olarak tabiki de utanmadım.

Yol boyunca sessizleşti. Evine vardığımızda arabadan indik. Birlikte evine doğru ilerledik ve içeriye girdik.

Bir odaya girdi ve bende hemen onun peşinden girdim. Burası çalışma odasıydı.
Tıpkı okuldaki gibi sıra ve sandalye bulunuyor ve karşısında da öğretmen masası bulunuyordu.

Hemen öğretmen masasına geçip oturdu. Bende ona uyup kendi yerime oturdum. Tam karşısına.

"Tıpkı okulda gibi olacağız. Staj olarak da bundan sonra benimle birlikte çalışacaksın. Ona göre puanlıyıp babana durumunu belirteceğim. " onun asistanı olmamı istiyordu anlaşılan.

"Peki." Dedim, itiraz edemeyecektim. Bu kötü.

"Hadi derse geçelim." Masa çekmecesini açıp bana bir tablet verdi. Elindeki tableti alıp önüme koydum.

"Şimdi orda her türlü program var. İlk ders nasıl disiplinli olunur." dedi. Bunu ciddi ciddi demişti. Göz devirdim.

"Disiplinli değil miyim?"

"Değilsin." netti.

"O zaman nasıl olacağım?" Diye sordum.

"Her sabah erken kalkıp spor yapacaksın. Ardından sağlıklı beslenmeye geçm " bunları biliyordum arada uyguluyorum. Bu adam yüzünden her gün mü yapacaktım?

"Saat kaçta kalkayım?" Diye sordum bıkkın bir tavırla.

"Altı" Ne?

"Nasıl altı?" Ben o saate en derin uykuya geçiyordum.

"Duydun. Zaten ders sekizde başlıyor. Altıda uyanıp spor yapıp kahvaltını edeceksin. Ayrıca içecek dışında kantine uğramak yok" dedi. Ona şaşkın gözlerle bakıyordum.

"Bakın,profesör eğer kilo için diyorsanız, kilo almam.Genlerim saolsun." Dedim tek kaşım havaya kalktı.

"Ondan değil,biliyorum kilon fazla yok. Ama sağlık disiplinle olur,anlaşıldı mı talebe?" Diye sordu.

"Anlaşıldı, profesör. " dedim.

Geri kalanını benim hakkımda olan planından bahsetti. Ona selam vererek evime gitmek için izin istedim. O da hemen kabul etti.

Ama hatırladığım son anıyla durdum ve ona baktım.

"Ne oldu?" Diye sordu.

"Siz beni arabanızla getirdiğiniz için arabam okulda kaldı?"

"Doğru, hadi gel seni evine bırakayım, o zaman." dedi. Birlikte onun arabasına binip evime sürdü.

Bu kez dayanamayıp telefonumdan bağlayıp şarkı açtım. Şarkı arabayı doldurduğunda gülümseyerek şarkıya eşlik ettim.

|Hadise - Dum tek tek|

Baby, you're perfect for me
You are my gift from Heaven
This is the greatest story of all times
We met like in a movie, so meant to last forever
And what you're doing to me feels so fine

Angel, I wake up
And live my dreams endlessly
Crazy for you

Can you feel the rhythm in my heart?
The beat's going düm tek tek
Always out it like there's no limit
Feels like there's no way back

Şarkı en sevdiklerimden biriydi. Nasıl sevmezdim ki Hadise abla söylüyordu.

Yol boyunca sevdiğim şarkılar dinledim ama profesör bir ses bile çıkarmadı. Sanırım onun da hoşuna gitti bu hallerim.

Evime bıraktığında arabadan indim.
"Teşekkürler, beni getirdiğiniz için." Dedim kibarlıklta üst kademe geçtim resmen.

"Önemli değil,iyi eğlenceler." dedi sesi ifadesizdi.

"Gerçekten,gelmek istemez misiniz?" Diye sordum bir anlık heyecanla. Kendimi toparlayarak, "Yani emin misiniz gelmemekle ?" diye tereddütle sordum.

"Eminim." dedi ve arabasını sürerek hızla yanımdan uzaklaştı. Onun arkasından bir süre izledim sonra omuz silkerek eve girdim. Aileme kısa sarılarak odama geçtim. Üstümü çıkararak kısa bir duş aldım ardından parti için gardoroba uğrayıp elime uzun kırmızı bir elbise aldım.

Kırmızı takıntım var!

Giydim ve saçımı düzleştirip makyaj yapmaya başladım. Kırmızı rujumu da sürdüm.

Aynanın karşısına geçip kendime baktım. Her zaman ki gibi mükkemel olmuştum.

Yeni bölüm ile görüşmek üzere:)

Loading...
0%