Yeni Üyelik
11.
Bölüm

8. BÖLÜM: PROFESÖRÜN İSTEDİĞİ

@nightdarkgirl344

Aşağıdaki şarkıyı indirebilir ve öyle okuyabilirsiniz:)

Bölüm başlıyor
İyi okumalar;)

Edis& Gülşen- Sor.
Ferdi Tayfur- İçim Yanar.
Edis- Dudak
Gulşen- Bangır Bangır

8.BÖLÜM: PROFESÖRÜN İSTEDİĞİ

Onu seçime bırakmıştım. Ya o ya Kuzey.
Aslında planımda Profesörle yatmak yoktu. Hâlâ da yok.

Onun kararını sadece merak etmiştim. Eğer isterse o zaman onu durduracaktım ancak eğer istemezse sorun olmayacaktı. Sorun onun istemesiydi.

Evime girer girmez kendimi odama attım. Kısa bir duş aldıktan sonra pijamalarımı giyip yatağıma girdim.
Gözlerim uyku ile kapanırken dudaklarım gülümsüyordu.

...

Sabah annemin sesi ile uyandım.

"Uyan kızım,bak saat öğlen oldu. Bu kadar uyuma." Diye sitem etti annem.

Okul olmadığı vakitte genelde öğlene kadar uyurum akşam da partiye giderdim.
Bugün yine öyle düşünerek gözlerimi açtım.
Banyoya girip elimi yüzümü yıkayıp çıktım.
Gardolaba doğru giderek elime dekolteli mavi bir crop ve altına beyaz kot şort aldım. Hızlı bir şekilde giyip odamdan çıktım.

Aşağı indiğimde ailemin öğlen yemeği için masada oturduğunu gördüm.

Gülümseyerek," Günaydınlar ailem." Ailem sesimle birlikte bana dönerken yanlarına yaklaşıp her iki yanaklarından öptüm.

"Günaydın,güzel kızım." dedi babam. Mavi gözleri ışıl ışıl.

"Günaydın,kızım. Sence de biraz erken olmadı mı?" Diye sordu annem alayla. Elimi onun omzuna koyup başımı başına yasladım.

"Ama anne,biliyorsun ki okul olmayınca dinlenmek gibi bir hakkımı kullanıyorum. Çok zeki birisi olarak biraz beynim de dinlensin. O kadar çalışıyor sonuçta!" dedim gülerek.

"Bak,kemal bak. Kızının dediklerine bak. Beyni yorulmuşta dinlenmek istiyor." Annem şakadan kaşlarını çattı.

"Bırak,hanım. Kızım dinlensin. Sonuçta okuldan sonra bir de ortağımın oğlu ile çalışıyor." Dedi babam.

"Benim zeki kardeşim,ayakta durma da gel yemeğini ye. Zaten sabah kahvaltısını kaçırdın." Dedi abim. Onu dinleyip hemen yanında yerimi alıp öğlen vakitte kahvaltı ettim.

Ailem ile yemek yedikten sonra babam tekrar şirkete gitti. Abim arkadaşları ile program yaparak dışarı çıktı. Annem salonda kahvesini yudumlayıp dergi okuyordu.

Bugün masaja gidecektim.

Gözlerime gözlük alarak salona indim. Gözlüğümü gözlerimden alarak elime verdim.

"Anne,ben masaja gideceğim. Akşam da Betül ile Burcu ile bulaşacağım." Annem sesimle birlikte kafasını kaldırıp bana baktı.

"Peki,kızım. Nasıl istersen." dedi gülümseyerek. Hemen yanına varıp yanağını öptüm.

"Benim,güzel annem." dedim içtenlikle.

Annemden ayrılıp evden çıktım.
Kırmızı arabama bindim. Masaj salonuna doğru sürdüm.

Yol altımda kayarken telefonum çalındı. Telefonu arabaya bağladım.

Gelen aramayı hemen açtım.

"Nerdesin?" Dedi profesör. Onun sesi duymamla beraber şaşırdım. Boğazımı temizleyerek cevap verdim.

"Ne oldu,profesör?" Diye sordum.

"Konuşacağız,dün hemen çekip gittin." Ben zaten ona karar vermesini istedim.

"Karar verdiniz mi, profesör ?" Dedim merakla.

"Verdim..." O saniyesinde sadece cevap vermesini beklerken direksiyonu sıkı sıkı tuttum.

"Sonuç,ne karar verdiniz,profesör?" Aceleci tavrım sesime ulaştı.

"Bunu benim evimde konuşalım." Dedi profesör. Ne evmiş.

"Şuan olmaz,işim var. Akşam size uğrayacağım ona göre Kuzey'e gidip gitmemekle karar vereceğim." Dedim,açık sözlü olarak.

"Pekâlâ. " deyip kapattı. Profesör yüzüme kapattı?

Profesör yüzüme kapattı.

Profesör yüzüme kapattı.

Profesör yüzüme kapattı.

"Siktir,hadsiz,pislik Profesör." Dedim sinirlenerek.

Telefonu arabadaki bağlantıyı kesip şarkıya bağladım.

|Ferdi Tayfur- içim yanar|

Hani en sevdiğini kaybettiğinde, için yanar yanar, yanar, yanar ,yanar ,yanar ya.
Ben de seni kaybettim, ağlarım şimdi. İçim yanar, yanar ,yanar, yanar, yanar.
İçim yanar, yanar, yanar , yanar? yanar.
Canım yanar, yanar, yanar ,yanar ,yanar...

(...)

Arada dinlerdim,eski şarkıları. Bu da onlardan biriydi işte. Geçmişi tattıran kokuları,sesleri,görünüşü severdim.
Arabesk olmasında sorun yoktu.

Yavaşça şarkıya eşlik etmeye başladım.

Sesi,aslında huzur veriyordu. Benim gibi bir kızın böyle şarkı dinlemesi tuhaftı aslında.
Bir kafede duymuştum bu şarkıyı. Arkadaşlarımı rahatsız eden bu şarkı beni derinden etkilemişti.

Şarkı bitimi ile masaj salona girdim. Derin bir nefes alarak danışmana uğradım.

"Merhabalar,Koray bey burada mı?" Diye sordum.

Genç adam başını kaldırıp gözlerini bana dikti,gülümseyerek başını salladı.
"Tabi efendim,burdan geçin. Ben şimdi Koray Bey'i çağıracağım." Ona teşekkür edip her zaman ki masaj odama geçtim.

Kıyafetlerimi üstümden atarak havluya sarıldım.
Masaya uzanıp gözlerimi kapadım. Derin nefesler alarak onu beklemeye başladım.

Biraz sonra kapı açılıp kapandı.

"Nasılsın,Ayçin. Seni görmek güzel." Koray'ın sesini duyduğumda gözlerimi açtım.

Ona gülümsedim.

"Seni görmek ve sırtımda ellerini görmek de güzel." Dedim.

"Sihirli ellerim demek istedin galiba." Dedi gülerek.

Başımı salladım.

"Senin sihirli ellerini sırtımda görmek istiyorum." göz kırptım.

Koray ile bir kez yattım.

Zaten nereye gitsem biri ile yatmışlığım oluyor. Eskiden ne kadar çapkınmışım böyle.

"İstersen tüm vücudunda ellerimi görebilirsin. İstemen yeter." dedi çapkın bir gülüş ile.

"Bugün olmaz, Koray. Başka birgün neden olmasın?" Dedim. Onu süzdüm. Bu aralar kas yapmıştı. Sırf kaslı erkekleri çekici bulduğum için.

Profesörün de kasları vardı..

"Peki öyle olsun. Ama programa yaz beni." göz kırparak masaj aletlerin yanına gidip eline krem sürdü. Biraz ellerini yağlandırdıktan sonra bana yaklaşıp kremli,yağlı ellerini sırtımda hissetim.

Önce bu temastan irkildim ardından kendimi ona teslim ederek masaj yapmasına izin verdim. O kadar rahatladım ki neredeyse masada uyuyacaktım.

Mayıştığımda gözlerim uykuya direniyordu.
"Ayçin,uyuma." Dedi Koray.

"Hı?" Diye mırıldandım.

Eli omzumu bulunca beni doğrultmak istediğini anladım.

"Uyuma,gel seni soğuk odaya götüreyim. Kendine gel. Uyuyacaksın burda yoksa." Onu dinleyip masadan havlu ile kalktım.
Elbisemi ellerim ile alıp soğuk odaya girdim.

"Sen şimdi beş dakika orda dur." Deyip soğuk odanın kapısını yüzüme kapattı.

Soğuktu.

Soğuk, tüm vücudumu ele geçirip titretirken dişlerim birbirine çarpıyordu.

Ellerimi göğsümde birleştirdim.

Beş dakika nasıl geçti bilmiyorum sanki bana saatlerce kalmışım gibi soğukluk verirken Koray kapıyı açıp beni içerden aldı.

"Te-teşekürler." dedim hâlâ titrerken.

"Ne demek,her zaman." dedi gülümserken.

O beni odada giyinmem için tek bırakırken hemen hızlıca titremem bitmesi ile giyindim.

Odadan çıkıp Koray'a döndüm.

"Her şey için teşekkürler. Ellerine sağlık." deyip yanağını öptüm. O da karşılık vererek yanağımı öptü.

"Tekrar gel." dedi ben ondan uzaklaştığımda.

"Elbette,ilk tercihim sen olacaksın." deyip ondan uzaklaştım.

Masaj salonundan çıkıp bir kafeye oturdum. Telefondan kızlarla mesajlaşmaya başladım.

Ben: Bugün ne yapmaya plan ediyorsunuz kızlar?

Burcu hemen aktif oldu.

Burcu: Taylan ile dün konsere gittik. Bugün de benim evime gelip karaoke söyleyeceğiz birlikte.

Ben: ne güzel. İyi eğlenceler size.

Betül aktif oldu,Burcu çevrimdışı oldu.

Betül:Senin ne planın var bugün? İstersen dışarı çıkıp alışverişe gidelim?

Ben: Yok,yorgunum. Akşam erkenden eve geçmeyi planlıyorum. Şimdi dışarda kafedeyim. İstersen gel?

Betül: Tamam,on dakika da geleceğim.

Betül çevrimdışı oldu.

Telefonu kapatıp garsondan İce-tea istedim. Biraz sonra içeceğim gelirken Betül'ü gördüm. Yakında olmalıydı.

"Selam,güzellik." dedi otururken.

"Selam." dedim,içeceğimi elime alarak bir yudum aldım.

"Dün gelemedim, Savaş hocanın adındaki Vakfına. Ee neler oldu anlat?" Dün Burcu gelmezdi,Taylan ile grubun konserine gitti.
Betül'ü bekledi gözlerim ama gelmemişti.

"Sıkıcı." Profesörü yatmakla emrivaki yaptım. Bir sürü erkek kestim ve profesörün babası ile konuştum. Ve en önemlisi profesör ile öpüştüm. Bir kez daha...

"Ya,detaylı anlat. Babasını gördün mü? Fotoğraflarda profesöre benziyordu. Sanki ikiz gibi." Dedi hayran hayran.

"Gördüm,çok karizmatik. Hatta profesörden daha yakışıklı." Dedim,çapkın bir gülümseme ile.

"Bence Savaş hoca,daha karizmatik. Keşke benim olsa." hop Betül yavaş. Bu ne acele be güzelim,daha sırada biz varız;)

"Saygısız profesörü mü istiyorsun?" O başını salladı. "Gerçekten mi,Betül?" Dedim,göz devirirken.

"Ne var Ya? Onu beğeniyorum. Acaba sevgilisi var mı? Olsaydı ortalarda olurdu. Hem barda bir kadınla birlikte olmuş bu adam. Bence yok. Varsa da çok rahat bir adam,baksana sevgilisi olsa herkesle yatmaya gider." Hızlı hızlı konuştu.

"Bir sakin,Betül. Ondan,sevgilisinden sana ne? Onunla yatmak istemiyor musun? Ne yapacaksın onun sevgilisi olup olmadığını." Kızgın ses tonum ile konuştum.

"Haklısın,onunla mutlaka yatmalıyım." Ben yatmasam iyidir Betül.

Benle yatan birisi benden kolay kolay vazgeçmezdi.

"İstediğin olur umarım." diye yalan söyledim.

"Amin,amin. " dedi gülerek.

Betül kendine de ice- tea sipariş ederek sohbet etmeye başladım. O genelde profesör hakkında konuştu bende kıyafet veya moda dergilerden.

Hesabı ödeyip ayrıldık kafeden. O kendi buraya geldiği arabasıyla dönerken bende kırmızı araba binip eve sürdüm. Neredeyse akşam olacaktı. Profesöre soracaktım kararı neydi?

Eve gelip odama çıktım. Kısa bir duş aldım çünkü vücudum yağ kokuyordu.
Gardolaptan siyah çift yırtmaçlı derin dekolteli elbise aldım ve giydim. Üstüne saçımı ve makyajımı yaparak aşağı indim.

Annem,davete gitmişti. Abim hâlâ dönmemişti ve babam da mesaj atarak geç geleceğini söylemişti.

Yakında burdaki şirketin başına geçecektim.Az kaldı.

Evden çıkıp kırmızı arabama bindim be profesörün evine doğru sürdüm.

Yol şarkı ile geçerken kısa sürede profesörün evini buldu yolum.

Arabadan inerken derin bir nefes aldım. Acaba ne kararağladı?

Kapıya ulaşıp zilini çaldım. Evde miydi? Ona akşam uğrarım demiştim.

Kapı birkaç saniyede açıldı.

Onu gördüm.

Profesörü.

Üstünde şık siyah bir takım vardı.

Kirli sakalını tıraşlamıştı.
Çok karizmatik duruyordu.Her seferinde ona yaklaştığımda üzerine sinen o kokuyu duyardım. Yine duydum o kokuyu.

Bu kokuyu tanımlamak mümkün değildi ama vücudu ile bütünlemişti.

Gözlerimi kısa bir an kapatıp o kokuyu içime çektim. Gözlerim onun kara gözleri ile buluştuğunda gözlerimin içine baktı. Daha sonra üzerimi inceyip dudakları kıvrıldı.

"Hoşgeldin,Ayçin." ismim.

"Hoş bulduk,profesör. Bu ne şıklık." Daha sonra kısık bir sesle "Eğer yatacaksak yazık olurdu takıma." dedim.

"Ne?" Son söylediğimi duymamıştı.

"Ne karar verdiniz diye merak ettim." Dedim,yalana başvurarak.

"Geç böyle,kapıda konuşulmaz." Onu dinleyip bana yer verip içeriye aldı. Kapı ardımdan kapandı.

Loş bir ışık etrafta bulunuyordu. Kasvetli evi daha ürkütücü ama ayrı bir hava vermişti.

"Evet?"

"Ne,Evet?" Dedi anlamayarak.

"Hadi,profesör karar veriniz. Gitmem gerekecek şimdi." Dedim göz devirirken.

"Önce gel buraya otur. Hem nereye böyle gece gece?" Diye sordu salona geçerken yandan bir bakış attım.

"Size Ne?" Diye sordum bıkkınca.

"Doğru bana Ne?" Düşünceli hâlinden çıkıp boğazını temizledi.

Ben üçlü koltukta oturdum o da tam karşımda tekli koltuğa oturdu.

"Karar?" Sabırsız görünüyordum. Biliyordum hayır diyecekti. Daha kuzey'e olan sözümü tutacaktım.

Hafif öksürdü. Kaşlarımı çattım. Alt tarafı hayır diyecekti. Beni istemiyordu, ki gerçi bende onunla yatmak istemem. Onu öyle merak etsem de o profesördü. Bu yanlıştı.
Prensipler..

"Kuzey denen çocukla yatmayacaksın,Ayçin." Dedi.

"Ne?" Diye hafif sesimi yüklselttim.

"Duydun,onunla yatmayacak ve seninle de yatmayacağım." Dedi,kararlı sesi ile bakakaldım.

"Pardon?" Şaka mı yapıyordu.

"İkisini de kabul etmiyorum,demek Ayçin. Ne seninle yatarım ne onunla yatmana izin veririm."

'Ya benimsin ya kara toprağın' sözünün bir başka boyutu galiba.

"Siz kimsiniz de kimle yatacağıma karışıyorsunuz?" Bir tık sesim yükseldi.

"Profesörün olarak,profesörün olarak,talabe."sakin bir havası vardı.

Bir hışımla ayağa kalktım.

"Siktir git,profesör." deyip arkama döndüm. Hızlı hızlı adımlar atarak kapıya ulaştım. Elim kapı kolunu bulunca bir el elimin üstünde durdu. Gözlerim elimin üzerinde bulunan eli buldu ve sonra gözlerimi elin sahibine çevirdim.

"Ne var,profesör ne!?" Diye bağırıp ondan uzaklaşmak için elini itip birkaç adım geriye gittim.

"Küfür ettin,yine." Dedi,kaşlarını çatarak.

"Ederim,çünkü siz hem küstah hem saygısız hem kendini bilmez birisiniz." bu aşağılıycı kelimelerden sadece 'saygısız' kelimesini alıp yüzüme vurdu.

"Bak,yine dedin. Saygısız değilim. Haddi aşıyorsun." dedi,sinirlenerek.

"Sizin derdiniz ne? Burada size layık olmayan hakaretler bile var ama siz aralarında 'saygısız' kelimesini alıp laf ediyorsunuz?" Bunu merak etmiştim.

"Önemli bir şey yok,sadece hoşlanmıyorum." Diye kestirip attı.

Başımı salladım.

"Anladım,saygısız beyfendi,profesör." kaş çattı.

"Bir daha o kelimeyi der-" sözünü kesen sert sesim olmuştu.

"Ne yaparsınız?"

Üzerime doğru yürüyüp kolumu tutup sırtımı duvarla buluşturdu sert bir biçimde.

"Ne yapıyorsunuz?" Diye sordum,şaşkın ama bir o kadar sinirle.

"Sana saygısız değilim, dedim. Her seferinde bana bu kelimeyi kullanman neden?" Anlam veremiyordu ona bunu her seferinde demem.

Nefesi dudaklarımda hissedince gözlerim bir ara dudaklarını buldu. O da dudaklarıma baktığını gözlerine dönünce farkettim.

"Çünkü siz saygısız bir profesörünüz!" Dedim fısıldar gibi. Gözleri koyulaştı ama bu sinirden değil tutkudan,şehvetten. Gözleri bir saniye bile dudaklarımdan ayrılmadı.

"Değilim." kısık sesle konuşmuştu. Nefesi yakındı.

"Öylesiniz,profesör.Siz saygısızsınız." göğsüm heyecanla inip kalktı.

"Öyleyim, O zaman." bunu kabul etmesine şaşıramadan dudakları dudaklarımı buldu. Çok sert biçimde dudaklarımı emip dişliyor ve yalıyordu.

Karşılık vermemi bekliyordu ama bu kez vermedim.

Geri çekilip hızla inen göğsü ile nefessiz öptüğünü anladım.

"İstemiyor musun?" Şaşkındı dün karşılık verip de bugün vermememden ötürü.

"Ben gidiyorum, sizinle olmaz profesör." dedim onu kenara çekip kapıyı açtım. Bir adım atacakken hızlı bir şekilde ona döndürüldüm.

"Hiç bir yere gitmiyorsun!" Sert sesi ile gözlerimi irice açtım.

"Ne demek,gitmiyorum?" Diye sordum. Kapıyı kapatıp kilitledi. Yaptığı hareketle yutkunup ona döndüm.

"Bu gece,benimlesin Ayçin Hanım." bana hanım demişti. İlk defa bana hanım demişti?

"Saçmalayın, profesör.Verin,şu anahtarı." üÜzerine doğru ilerleyip elindeki anahtarı almaya çalıştım. Geri çekilip elini havaya kaldırdı. Elimi onun elindeki anahtarı almak için uzanırken ferketmeden ona çok yaklaşmıştım. Kokusunu duymamla gözlerimi gözlerine çevirdim. Dudaklarımızda bir nefes boşluğu kadar mesafe bulunuyordu.

"Verin,profesör." Dedim,kısık sesle. Dudaklarına baktım ve sonra gözlerine döndüm.

"Vereceğim,sana." fesat anlamamam gerekiyordu ama çok geç.

"Verin,O zaman. Onu istiyorum." Ne istediğimi anlayan profesörün dudakları kıvrıldı.

"Memnuniyetle." deyip o nefes kadar boşluk olan mesafeyi kapatıp dudaklarını bugün ikinci kez buluşturdu dudaklarımla.

Gözlerimi kapatıp dudaklarının tadına bakarak karşılık verdim. Eli belimi bulup kendine bastırdı. Kasıklarımda hissettiğim yanma ile daha da istekle öpmeye başladım. İkimizde sabırsız,sert karşılık veriyorduk. Bir eli kalçamı bulup sıktı.
Dudaklarına doğru inledim.

Bir süre sonra nefesimiz düzene koymayı için ayrıldı dudaklarımız.

"İstiyor musun?" Diye sordu ikinci kez. Bunu öğrencisi olduğum için sormuştu.

"Evet." kısık sesle konuştum. "Bu gece sizi istiyorum,profesör. O erkekliğini içimde hissetmek istiyorum. Zevk ile haz vermenizi istiyorum." Nefes nefese.

"Hay hay." deyip dudakları tekrar dudaklarımı buldu.

Bu gece yanacaktık. O kararını vermişti aslında. Beni istiyordu.Alacaktı çünkü bende onu istiyorum.

Yeni bölümü ile görüşmek üzere:)

Merhaba arkadaşlar bu hikaye daha geçen 10 ay önce yazıldı ve şimdi düzenleyip atıyorum. Yani yazıp atmıyorum.

Bundan sonraki hikayem olan KARADENİZDE SON NEFRET de öyle olacak.

Ama onu atmadan önce bunun biraz ilerlemesi gerekiyor. Finale yakın bir şekilde onu da yayınlayacağım.

Çok gerçekçi bir kurgu çünkü biraz gerçek bir hikayeden alındı gerçi sadece hikâyenin küçük bir kısmı alındı gerçek hikayeden ama onun dışında hepsi benim hayal gücümün ürünü.

Umarım beğenirsiniz. Neyse yeni bölümle görüşmek üzere:)

Loading...
0%