

Merhaba arkadaşlar!
Evet özel bölümle merhaba:)
Biliyorum finalin sonu istediğiniz gibi gitmedi ( Ha bu arada siz şimdi okuyabilirsiniz ama ben bölümleri çoktan yazdığım için değiştirmek ne mümkün değil mi?)
Yine de mutlu sonla bittiğini biliyorsunuz. Sonuç olarak şimdi evlendikleri zamanı yazıyorum. Dolayısıyla özel bölüme giriyor çünkü evlenmeleri bir yıl sonra oluyor.
Neyse uzatmadan iyi okumalar dilerim:)
EVLENİYORUZ - ÖZEL BÖLÜM
Zaman geçmiş, Ayçin o geceden sonra Savaş'la evlilik hayali kurmaya başlamıştı. Tabi bu karşıdaki kişi, Savaş içinde geçerliydi.
O gece sadece birbirlerine odaklanan iki aşık, ailelerin ifadelerini gördüklerinde şaşırmıştı.
Kemal Bey bir süre karşı çıkmıştı bu iki kişiye,Hakan Bey de öyle.
Ama sonunda kabul etmek zorunda kalmışlar ve evlatları için iyi dilekler dileyip mutlu olmalarını istemişlerdi.
Kaya tıpkı babası gibi karşı çıksa da kız kardeşinin mutluluğu herşeyden önce geliyordu ve o mutlu ise o da mutlu olacağını belirtmişti.
Ayçin'in annesi, aralarında en mutlu olandı. Aşk'a engel olamazdı ve aşka yaş bile engel olamazdı.
Ayçin o günden sonra Savaş'la okulda öğrenci - öğretmen olurken dışarda sevgili olmuşlardı.
Zaman geçerken her şey güzel gidiyordu ve Ayçin'in huzuru olan Savaş'ın da kurul toplantısından sorunsuz ayrıldı.
Karar,ilişkilerini okula yansıtmama koşulu koyarken Savaş ve Ayçin bunu kabul etmişti.
Kemal Bey, kızının bu kadar mutlu olduğunu görünce gerçekten sevinmiş ve her ne kadar da Savaş'ı öncelerinde kabul etmese de şimdi kabul ettiği için kararından mutluydu.
Kızının mutluluğu onun da mutluluğu idi.
...
Ayçin yine bir gün okul çıkışında sevgilisinin, Savaş'ı otoparkta beklerken bir bacağını sallıyordu.
Beklemekten nefret ederdi.
Sonunda sevgilisi gözüktüğünde yüzünde kocaman bir gülümseme oluştuğunda sevgilisi daha gelmeden ona doğru koşup kucağına atladı.
Savaş şaşırsa da hemen itiraz etmeden sevgilisini kucağına aldı ve ellerini kalçasında birleştirdi.
"Dur, Ayçin ne yapıyorsun?" Dedi, gözlerini onları gözeten birisi var mı diye kontrol etti.
"Sevgilimi özledim." Ayçin'in bu sözünü duyduğunda Savaş,kendinden geçmiş bir şekilde derince gülümsedi.
"Demek beni özledin, başka?" Diye sordu, Ayçin'in bu halleri ona tatlı gelirken onun yemyeşil gözlerine baktı.
"Yine seni..." Dedi Ayçin içi giderken.
İki yıl önce birisi ona bunları yaşayacaksın dese güler ve dalga geçerdi ama şimdi...
"Hmmm..." Dedi Savaş derinden gelen sesiyle mırıldandı. "Başka?"
"Ve yine seni..." Dedi Ayçin ve güldü. Gülünce dişleri ortaya çıkmıştı. Güzel gülüyordu,diye düşündü Savaş.
"Ben de seni özledim, bebeğim." Dedi Savaş boğazını temizledi ardından "Hemen kucağımdan inemezsen," Ayçin biraz daha sürtündü. "Hemen burada..." Dedi ama devam edemedi çünkü sevgilisinin, Ayçin'in dudakları onun dudaklarının üstüne kapandı.
Savaş önce şaşırsa da karşılık verdi. Dudakların tadı,dilin tadıyla birleşince leziz bir şeye dönüştü.
Diller birbiriyle dans ederken Ayçin bir elini uzatıp Savaş'ın gür,koyu saçlarına parmaklarını daldırdı.
Savaş bu harketine kasılırken Ayçin'i daha sert öpmeye dilini ısırmaya çalıştığında Ayçin geri çekilip gözlerine baktı. İkisinin de nefesi düzensizdi. Kalpleri birbirine atarken ikisi de heyecan,tutku sahibiydi.
"Seni gerçekten özledim." Dedi Ayçin dayanamayarak.
"Her gün görüşürüz ya,yavrum?" Dedi Savaş, hafifçe kaş çatarak.
Ayçin omzunu mızmız bir çocuk gibi silkti.
"Yine de özlüyorum. Ne zaman görüşsek sadece öpüşüyoruz." Dediğinde Savaş gür bir kahkaha attığında Ayçin kaş çatarak ona baktı ve hâlâ gülen sevgilisine,koluna sertçe vurduğunda Savaş inledi.
"Ahh!" Dedi ama o kadar sert vurmadığını bildiği için Savaş'ı takmadı Ayçin.
"Ne gülüyorsun ya?" Diye sordu ardından dilini damağına vurarak,"Hem sevgiline gülünmez, hele ki bu sevgilin ben iken." Dedi Ayçin.
Burnu havada olan sevgilisine tekrar gülümsedi.
"Başka sevgilim mi var?" Diye sordu Savaş, Ayçin Savaş'ın bu söylediklerine ne demek istediğini anlamadı.
"Ne?" Diye sordu. Yüzünde anlamadığını belirten ifadesi vardı.
"Diyorum ki,senden başka sevgilim mi var?" Diye sordu Savaş.
"Hele bir olsun bak benim de nasıl kaç tane olacak." Dediğinde gerçekten bunu yapacağını biliyordu Savaş.
Kaşlarını çatarak,"Deneme bile." Dediğinde Ayçin kollarını Savaş'ın omzuna bastırdı.
"Asıl," dedi,sevgilisine yavaşça yaklaşırken,"Sen" dedi tekrar ve sonra burunları sürtündü. "Deneme." Dedi dudakları birbirine değdi. Savaş dudaklarını istekle açarken Ayçin'in ondan uzaklaşıp kucağından inmesiyle tam bir hayal kırıklığı yaşanmasına neden oldu.
"Daha fazla burada kalmayalım." Dedi Ayçin ve etrafına baktı. Gerçi gören görmüştür,diye düşündü ve sevgilisinin elini tutarak arabasına götürdü.
"Senin kırmızı arabana ne oldu?" Diye sordu, Savaş.
"Kaçırıldığım gün arabam orada kaldı geri dönüp baktığımda bulamadım. Anahtar içerisindeydi." Dedi Ayçin,sakinlikle. Arabasını seviyordu. Sorun araba değildi ama onunla anılar biriktirmişti. Şuan babasının arabasını kullansa da sevgilisinin ki daha cazip geldiğini biliyordu. Siyah, lüks bir arabaydı.
"Hadi bin,ben süreyim." Dedi Ayçin hevesle.
"Kaza geçirmeyelim?" Dedi Savaş, şakayla karışık alayla sordu ardından Ayçin'in kazası aklına gelince sustu.
"Yok,dikkatli birisiyim." Dedi Ayçin, hevesle arabanın sürücü kısmına geçti.
Savaş endişeli olsa da yine de onu kıramadı ve ön yolcu kısmına geçerek kapıyı açıp bindi. Ayçin arabayı sürmeden önce Savaş'ın uyarısıyla kemerini takıp gaza bastı.
Ayçin'in hızı, Savaş'ın,arkasındaki koltuğa çarpmasına neden oldu.
Savaş önce irkildi ardından gözlerini korkuyla Ayçin'e dikti. Hata yaptım,diye düşündü sevgilisine bakarken.
"Nasıl ama? İyi sürüyorum değil mi?" Diye bağırdı Ayçin.
Savaş yüzünü buruşturdu.
"Biraz yavaş ilerle,ceza yiyeceğiz." Dedi Savaş ama Ayçin'in onu dinlediği yoktu aksine daha da hızlandı. Bu durum trafik polislerin radarına takılmasına neden oldu.
Trafik polisleri onları durdurmaya çalıştığında Ayçin durmak yerine biraz daha gaza bastığında Savaş şok olmuş gözlerle Ayçin'e baktı.
"Az önce ne yaptın?" Diye sordu Savaş, Ayçin'e.
"Ne yapmışım?" Dedi Ayçin, geniş geniş sırıtırken. Masum rolü yapıyordu ama farkındaydı.
"Neden yaptın bunu?" Diye sordu Savaş, hâlâ şok olmuş bir şekilde Ayçin'e bakıyordu. Sevgilisinin rahatlığı onu öldürecek cinsteydi.
"Adrenalin olsun,diye " dediğinde Ayçin gülüyordu ama arkasındaki trafik polislerin olduğunu biliyordu.
"Durdur,yoksa kaza yapacağız. Baksana saate kaç gidiyorsun?" Diyerek hız göstergesini gösterdi. Yüzün üzerinde devam ediyordu.
"Sıkıysa durdursunlar," dedi Ayçin daha fazla gülerek. Savaş,sevgilisinin bu deli haline üzülse mi yoksa gülse mi bilemedi.
Tam bir şey diyecekken önde onlara doğru ilerleyen trafik polisine ait olan motosiklet geliyordu.
"İşte şimdi sıçtık dostum," dediğinde kendi kendine konuştu.
"Al bak, şimdi ne diyeceğiz Ayçin?" Diye sordu Savaş, kaşlarını çatarak ona bakıyordu. Ayçin yavaşça arabayı durdururken arkadan gelen araba hafifçe çarptı.
Öne doğru hafif sallantı yaşasalar da ikisi de iyidi ve arabadan inerken iki polisin onların çevresini sarmıştı.
"Neden kaçtınız?" Diye bağırdı polislerden birisi. Zayıf ama yapılı birisiydi.
Elindeki silahı onlara tutuyordu.
"Sadece hız yapmak istedi canım, yaptım." Dedi Ayçin, geniş geniş. Başka bir gün olsa bunu yapmazdı.
"İnsanların canını tehliyeye atamazsınız. Alkollü müsünüz?" Diye sordu bu kez polis.
"Hayır," dedi Ayçin ama polis inanmadı ve alkol ölçer testi getirdiğinde gerçekten içmediği belli olmuştu.
"Ehliyet, ruhsat?" Diye sordu polislerden birisi kilolu, boyu kısa ve kel bir adamdı.
"Yok," dedi Ayçin ama sonra Savaş'a baktı.
"Aşkım bir şeyler söylesene," diye mızmızlanınca Savaş polislerinin yanına gitti.
"Kız arkadaşım arabası bozulduğu için benim arabamı sürdü. Sürerken de birden heyecan istedi ve o da hız yaptı." Dediğinde , polislerden birisi, yapılı olan, Ayçin'e baktı.
"Kimlik?" Diye sordu, birisi. Sarı saçlı, gözleri kahve.
"Evde," dedi Ayçin. "Diyeceğimi bekliyorsanız çok beklersiniz." Polis memurlarının kaşlarını çattığını görünce sustu.
"Bizimle emniyete kadar gelmenizi istiyorum." Dedi zayıf ama yapılı olan adam.
"Neden?" Diye sordu, Ayçin.
"İfadenizi almamız gerekiyor da ondan." Dedi aynı polis. Ayçin gözlerini Savaş'a kaldırıp dudaklarını büzdü.
"En azından denemeye değerdi." Dedi,sesi sadece Savaş duyuyordu.
Ellerini uzatarak kelepçe takmasını bekledi ama polisler ona tuaf tuaf bakması sonucu ellerini indirdi.
"Neyse, galiba girmem gerekiyor," dedi Ayçin ve tekrar sevgilisine baktı.
"Temiz don,havlu getir, tamam mı?" Diye sordu Ayçin,sevgilsine.
Savaş kaşlarını çattı,sevgilisinin söylediği saçma cümleleri takmamaya çalıştı.
Ayçin ondan cevap alamayacağını anlayınca başladı bildiği bir söz söylemeye.
"Düştük mapus dallarına, öğüt veren çok olsun..." Diyerek polislerin arabasına bindi. Savaş hâlâ hareket edemedi. Az önce sevgilsi hız yaptığı için tutuklandı mı? Yoksa hayal mı görüyordu.
Sonunda hareket ettiğinde polis arabası hareket edildi.
Savaş hızla arabasına binerken az önce olanları düşündü.
"Ah be Ayçin,sen nasıl belasın?" Diye sordu kendi kendine ardından polisleri belirli bir mesafede takip etmeye başladı.
...
"Ya alt tarafı hız yaptık,ne bu tantana?" Diye söylendi Ayçin. Kaşlarını çatmış, demirlerin hemen ardından polis memura söyleniyordu.
Kendisi polis karakoluna gelmiş ve orada da rahat durmayıp yaptığı hareketi savunması sounucunda nezarete atılmasına neden oldu.
Polis memuru göz devirdi sözlerine ardından Ayçin'e bakarak,"Hanımefendi hızınız yetmiyormuş gibi bir de kendinizi üstün görmeniz de pes doğrusu." Dediğinde Ayçin ona dilini uzattığında sabır çeker gibi gözlerini tavana çevirip yumdu ardından ona bakmayı kesti.
Ayçin, polis memurun daha fazla muhatap olmadığını anlayınca demir parmaklarından uzaklaşıp arkasına döndü.
"Neden nezarethane böyle bir yer?" Dedi kendi kendine. Burası hem rutubet kokuyor hem de temiz değildi ve Ayçin buna mumnun değildi. Zaten onu kaçıran Serkan'ın da götürdüğü kulübe de öyleydi ve bundan nefret ediyordu.
"Ne istediğinizi anlayamadım hanımefendi?" Dedi polis memuru daha fazla dayanamayıp konuştu.
Ayçin omzunun üzerinden polis memuruna kaş çatıp,"Neden temiz ve güzel bir yer değil." Dedi ardından başını köşeye çevirdiğinde parmağını orayı gösterdi,"Mesela buraya güzel bir pembe koltuk olabilir. Cinsiyetlere göre nezarethanenin duvarları boyanabilir." Dediğinde polis memurun şaşkın bakışlarının üzerinde olduğunu bilmiyordu.
"Ve buraya da Tv veya magazin dergileri , güzel bir köşe değil mi? Ah elbette güzel." Diye devam etti Ayçin sözlerine. Ne de olsa kendi kendine konuşmakta bir numara.
"Bence buraya da güzel pamuklu yatak olursa iyi olur ve hemen yanında ise küçük bir dolap ve masa..." Dediğinde polis memuru daha fazla sözlerini duymaya tahammülü yokmuş gibi araya girdi.
"Pardon hanımefendi ama burasını otel mi zannediyorsunuz?" Bu sefer sinirlenmiş, kaşlarını büyük bir ölçüde çatmıştı ve direkt olarak Ayçin'e ithaf ediyordu.
"Yani,bilemedim. Küçük bir yer yani otel diyemeyiz ama yaşamak için ideal olanlar bunlar." Dedi Ayçin, üste çıkarak.
Polis memuru tam cevap verecekken kapıdan amiri ve Savaş'ın geldiğini gördü ve kendine çeki düzen vererek amirine baş selamı verdi.
"Durum nasıl?" Diye sordu amir. Gözleri demir parmakların ardında olan kıza, Ayçin'e değip tekrar çalışana dikti.
"Hiç iyi değil Amirim. Bence bu kadını Bakırköy Akıl, Ruh Ve Sağlık hastanesine gönderelim." Dedi ciddiyetle. Amir şaşırsa da hemen yanındaki Savaş'ın duyma ihtimalini göz önünde bulundurulduğunda dudaklarını birbirine bastırdı.
Amir başını Savaş'a çevirdiğinde gülümsemeye çalıştı.
"Her şey tatlıya bağlandığında o zaman gidebilirsiniz." Dedi Amir ve bu Savaş'ın hız kesmeden Ayçin'in yanına gitmesine neden oldu.
Ayçin onu gördüğünde kalbi yine heyecanlanmış, böyle bir duyguya ilk kez karşı karşıya kalmıştı ve bunu çok sevmişti.
"Ayçin?" Dedi Savaş,hep bildiği gibi sevdiği kadının normal olmadığını biliyordu ve bugün başka bir yüzü, adrenalin dolu tarafını görmüştü. Her ne kadar beğenmiş olsa da hız yapmasının doğru olmadığını biliyordu ve bunu kabul etmiyordu.
"Profesör?" Dedi Ayçin, ardından gülüp"Pardon, yani Savaş?" Dedi Ayçin ve bu Savaş'ın gülümsemesine neden oldu.
"Ben seninle ne yapacağım?" Diye sordu yüzüne karşı.
Ayçin gülümseyip,"Başının tacı yapacaksın." Dediğinde Savaş, başını iki yana sallayıp gülmüştü.
"Yaparım,ben seni her şey yaparım." Derken her ne kadar belalı ve tehlikeli bir kız olsa da ondan çok hoşlanıyordu. Sevdiği kadınla bir hafta sonra evlenecekti.
Ayçin gülümserken aralarına bir öksürük sesi girdiğinde ikisi de irkilerek kapıya baktı.
"Kusura bakmayın bölmek istemem ama yeni suçlular için yer açmamız lazım. Malum burası bir nezarethane." Dedi Amir imayla onlara söylenirken,bu durum Ayçin ve Savaş'ın bir anlık utanmasına neden olmuştu.
"Her şey için teşekkürler," dedi Savaş,kendine geldiğinde.
"Ne demek," dedi Amir ardından Ayçin'e dönerek,"Küçük Hanım,bir dahakine daha az süratle araba kullanırsanız sizin için daha iyi."
"Pekâlâ öyle yaparım," dedi Ayçin ağız ucuyla. Savaş nefesini verirken,polis memuru yaklaşıp kilidi çözdü.
Ayçin serbest olunca hemen Savaş'ın kollarına atıldı.
"Seni seviyorum," diye fısıldadı Ayçin, Savaş'ın kulağına.
"Ben de seni, güzelim." Dedi Savaş içten bir sesle.
Amir ve polis oradan ayrıldığında iki aşık bir süre küçük ayrılığın acısını büyük bir özlemle kapatmaya çalıyordu.
Kim derdi ki bu iki zıt karekter birbirlerine çekildiğini...
İkisi de polis karakoldan ayrıldığında bu kez arabayı Savaş kullanırken, Ayçin tıpış tıpış ön yolcu koltuğuna oturmak için kapıyı açıp bindi.
Savaş arabayı çalıştırırken ikisinin de aklına gelenler onları meşgul ediyordu.
"Sence düğünümüz nasıl olacak?" Diye heyecanla sordu Ayçin, Savaş bu kadar heyecanla soran sevgilsine gülümsedi.
"En güzeli, çünkü sen varsın." Dediğinde içi gitmiş kadar oldu Ayçin'in.
Dudaklarında büyük bir gülümseme olan Ayçin gelecek haftanın düğününü düşünürken, Savaş'ın da tek düşündüğü buydu.
İkisi için önlerinde bir düğün vardı.
Önce kına,sonra düğün olacaktı...
...
1 Hafta Sonra:
"Kızım, geç kalacaksın kendi düğününe." Dedi annem. Görüntüsü aynada yansırken gülümsedim.
İki yıl önce beni yeni okulum için uyandırmıştı böyle ve yine buradayız. Düğünüm için hazırlık yapıyordum.
İki gün önce kına yaptık ve kınada olanları hatırlayınca yüzümde kocaman gülümseme yer edindi.


Kına Gecesi;
Ayçin'in üzerinde ona yakışan bordo bindallık bulunurken Savaş'ın üzerinde ise ona tam gelen takımı vardı.
İkisi de bugün bekarlığa veda partisi yapacaklardı ve erkekler sıra gecesi yaparken kızlar ise Ayçin'e kına yakacaklardı.
Sıra gecesinde;
Arslan,Taylan,Kaya,Kemal Bey ve Hakan Bey bulunurken kızlar gecesinde ise; Betül, Burcu,Dilara, Menekşe Hanım ve birkaç aile dostunun kadınları bulunuyordu.
Savaş ve Ayçin'in bulunduğu mekan aynı olsa da aralarında paravan vardı ve bu birbirilerini görmeye engel olmuştu.
Ayçin onu görmek istese de kadınlar buna engel oluyordu. Aynı şey erkeklerde de geçerliydi. Savaş görmek istiyordu ama müstekbal kayınbabası ve kayınbiraderin bakışları yüzünden yerinde sindi.
Sıra gecesinde her ne kadar Savaş istemese de kayınbabasının zoruyla dansöz cağırılmış. Çünkü Kemal By onu teste tabir tutmayı uygun görmüştü. Kızını gerçekten seviyorsa bir kez olsun seviyorsa bakmazdı.
Arslan için bu geçerli değildi ve dansöz kadını süzüyordu. Kadına çapkınca gülümsediğinde kadın onun yanına doğru ilerliyor,kıvırıyordu.
Kaya da her ne kadar istemese de gözü kayıyordu ama içindeki aşk acısı yüzünden önündeki rakıya gömülüyordu.
Hakan Bey oğlunun yanında oturuyordu ve ara sıra Kemal Bey'le konuşsa da oğlunun haline üzülüyordu. Çünkü dansöz olan kadın tam diplerine geldiğinde Savaş önüne bakmak yerine aşağıya bakılıyordu. Kemal Bey bu duruma sevinmişti.
Damadı olacak bu adam kızına layık olmalıydı.
Tabi geçmişte ikisinin ne yaptığını bildiği için şimdi canına okuyordu.
Saatler geçiyor erkekler gecesinde bu olurken kızlar gecesinde daha eğlenceli dakikalar onları bekliyordu.
"Ay ne sıkıcı,hadi biraz dans." Dedi Ayçin yerinden kalkarak. Yüzündeki gülümseme eğlenmek istercesine parlaktı.
Dj ona istediği şarkıyı verince tüm kadınlar ayağa kalkmıştı.
Çalan şarkı Hakan Peker - Karam olunca gülümsemeden edemedi.
Sözleri, şimdi Savaş burada olsaydı,diye düşündürdü.
Al artık koynuna beni,Karam.
Günahın boynuma,can Karam.
Anladım sensizlik haram.
Gel artık insafa Karam.
Sözleriyle dans ederken şuan Savaş'ın burada olmasını ne kadar istese de olmayacaktı. Bu sözleri erkekler tarafından Savaş'ın kulağına garip bir şekilde ulaştığında yüzünde bir gülümseme oluştuğunda ayağa kalktı.
Kemal Bey'e lavaboya gideceğini söyleyince mecbur izin vermişti. Savaş lavaboya giden yolu aşmış çıkışa doğru gitmişti.
Telefonunu cebinden çıkartıp Ayçin'e mesaj yazarken sabırsızdı.
Ben: Dışardayım,seni koynuma alayım.
Diye yazıp atmıştı. Ayçin bu kadar sese rağmen bindallığında bulunan cebine elini atmış ve telefonunu çıkarmıştı. Son ses şarkıda herkes eğlenirken gözü telefona kaymıştı.
Sevgilisinden mesajı aldığında dudaklarındaki gülümseme ile dışarıya, çıkışa doğru ilerlemişti.
Bahçede sevgilisini gören Ayçin eliyle, giydiği bindallığın uçlarını tutup onun yanına doğru hızlıca yürümüştü.
Savaş karşısında ona doğru gelen kıza hayranlıkla bakıyordu. Gözleri giydiği bindallığa o kadar yakışmıştı ki başka bir yerde yeşil ile bordonun uyumuna inanmazdı. Bir tek bu kıza yakışıyor,diye düşündü.
Ayçin, Savaş'a kolunu açıp sarılırken Savaş ellerini Ayçin'in beline,ince beline sarmıştı.
Onu kaldırıp etrafında döndürünce Ayçin'in ağzından küçük bir çığlık kaçmıştı.
"Dur,dur Savaş. Bir gören,bir duyan olacak." Deyip Sevgilisini uyarmaya başladı ama keyifliydi. Sevdiği adamın kollarında uçarken tabi ki de keyifli olacaktı.
"Açtığın şarkıyı unutmadım, Ayçin." Dedi Savaş, açtığı şarkıyı hatırlayınca yüzü kızardı Ayçin.
Ona 'al artık koynuna,beni karam' demişti ve Savaş bunu en iyi şekilde yapmıştı onu koynuna, kollarına davet etmişti.
"Duyacağını hiç düşünmedim ki?" Dedi masumca Ayçin.
Savaş kısık sesle gülerken onu yere indirmek yerine Ayçin'in bacaklarını beline sarmayı başardı. Ayçin kollarını Savaş'ın boynuna sararken yüzüne baktı.
"Aramızda duvarlar olsa da yine seni duyarım," dedi Savaş ve bu Ayçin'in yüzünde gerçek bir gülümseme olmasını sağlamıştı.
"Ne kadar da güzel konuşuyorsun ama şimdi ayrılmamız lazım." Dedi Ayçin olduğu durumuna,poziksiyona bakılırsa uygun değildi.
Kınası vardı ve şimdi sevdiğinin kucağında duruyordu. Babası her an gelip görebilirdi.
"Senden ayrılmak zor be talebe," Savaş iç çekerken onu yere yavaşça bırakmıştı.
"Öyle mi dersin, Profesör?" Diye ona uydu Ayçin.
"Öyle, öyle. Şimdi der misin senden ayrılmak kolay?" Dedi kederle. Gören de yıllardır ayrı sanar oysa bu sabah buluşmuştu ve bu geceye kadar dayanmıştı. Şimdi de sevdiğini gördüğü halde doyamıyordu.
"Abartma istersen Savaş," dedi Ayçin gülerken.
"Abartmak yok,ciddi söylüyorum. Seni her saniye özlüyorum." Dedi Savaş, kaşlarını çatarak.
"Ben de seni özlüyorum ama dayan iki gün sonra evleniyoruz." Dedi Ayçin gülümserken.
"İple çekiyorum,o günden sonra bir an olsun senden ayrılmak yok." Dediğinde hiç bu kadar ciddi olmamıştı Savaş.
"Her yere mi?" Diye sordu Ayçin, dudaklarını birbirine bastırıp gülmemek için kendini zorlarken.
"Her yere." dedi Savaş yemin edercesine.
"Gönlüne de mi?" Diye sordu Ayçin içi giderken.
"Önce gönlüme,sonra yatağıma, mutfağıma,banyoma..." Diye fısıldadı Savaş ve ardından Ayçin'in kulağına doğru eğildi,"Sen nereyi istersen açığım sana." Dediğinde Ayçin irkildi ama bu aşktan başı dönmüş olmasına engel değildi.
"Çok güzel konuşuyorsunuz da şimdi gitmemiz gerekiyor,bilmem anlatabildim mi?" Diye açıkladı Ayçin. Ondan da bu beklenirdi.
Önce romantik olur sonra içine ederdi. Savaş bu hallerine alışmış bir şekilde başını salladı.
"İki gün sonra benimsin..." Dedi Savaş bunu ister gibi Ayçin'in karanlıkta bile parlayan yemyeşil gözlerine bakıyordu.
"Sen de benimsin..." Dedi Ayçin gülümserken. Dudakları bu gece son kez Savaş'ın dudaklarıyla buluşurken dudaklarında aldığı yoğun tatla nefesi kesilmişti.
"Seni seviyorum," dedi Savaş ayrılmadan önce.
"Seni seviyorum," dedi Ayçin ayrılmadan önce.
O gece sorunsuz geçse de Ayçin yerinde durur muydu? Daha ayrılmalarından on dakika olmuştu ki sıra gecesini basmıştı ve dansözü yakaladıklarında erkekler büyük şaşkınlık içindeydi.
Kemal Bey, karısı Menekşe tarafından yakalandığını anlayınca yüzü kızardı.
Menekşe Hanım önce Kemal Bey'e kızmış, ardından hâlâ ortada duran dansöze saldırmıştı.
Dilara, Arslan'ın basıldığı an yüzündeki ifadesini gördüğünde önce onu dövmüş ardından tekrar onu dövmüş sonra dansöz olan kadını çağırmış Arslan'a, bakmasını istemişti. Arslan canı yanarken ona bakmak yerine Dilara'ya bakmıştı.
"Ula ne ediysun?" Diye bağırdı, artık kendi diline geçmiş, ağzı tam karadeniz ağzına dönmüştü.
"Ben mi ne ediyrum?" Diye bağırdı Dilara. Arkada çalan müzikte onların yüzündeki ifadeye ters bir şekilde Mahsun Kırmızıgül - Dinle idi.
"Dinle benu ula," dedi Arslan daha fazla dayanamayıp ondan kaçarken.
Peşinden gelen Dilara kaşlarını çatmış bir şekilde,"Senu geberturum Arslan,benu delu etme,cördüm diyorum. O kiza nasul bakaysun sen ha?" Diye sordu elindeki topuklu ayakkabısıyla.
"Kiz valla gözüm kaydi." Dedi elini kaldırıp kendini korumak istercesine.
"O cözünü bir oyarum,görürsün." Diyerek elindeki topuklu ayakkabıyı ona fırlattı.
Arslan ondan kaçarken mekandan tüymek için koştu.
Tabi peşindeki Dilara onu takip ediyordu.
Kaya,annesi ile babasını ayırmak adına yanlarına giderken Hakan Bey bir köşede onlara gülüyordu ama sonra telefon gelince ve buradaki ortama bakılırsa konuşmayacağını anlayınca mekanı sessizce terk etti.
Burcu Taylan'la bir köşede tartışıyordu. Betül de onları sakinleştirmek adına konuşuyordu.
Savaş tüm bu olanlara inanamaz
haldeydi. Yanına gelen kıza baktığında yüzündeki şaşkınlık arttı.
"Sen neye bulaştın öyle?" Diye sordu inanamaz bir sesle.
Ayçin omuz silkerken tavırları rahattı.
"Madem ayrı duramıyoruz o zaman birbirimizi görecek olaylar yaratıyorum." Dedi ardından etrafına baktığında yüzünü buruşturdu.
"Tabi bu biraz ilginç bir olsa da değerdi." Dedi ve sonra gözlerini Savaş'a çevirdi.
Savaş ne diyeceğini şaşırmış bir şekilde Ayçin'e bakarken,"Sen delisin." Dedi ve dayanamayıp sesli bir şekilde güldü.
"Deliysem, sana deliyim." Deyip o da güldü.
O gecenin ilk ve tek olayı olurken ikisi de hallerinden memnundular.

Şimdi:
"Daldın öyle?" Dedi arkamda duran Burcu. Üzerinde yeşil, hoş bir elbise vardı.
Yüzünde bir gülümseme ile aynada bana bakıyordu.
Ona dönüp "Heyecanlı hissediyorum." Dediğimde güldü.
"Seni okulda bile bu kadar heyecanlı görmüyordum. Aşk insanı değiştirir derler ama konu sen olunca bir etki olacağını düşünmüyordum." Dediğinde bu konuda ciddi olduğunu biliyordum.
Gerçekten de öyle, beni bildiği kadarıyla hiç aşk yaşamadım, aşk zannettiğim eski erkek arkadaşım Kuzey'i aslında Savaş'ı tanıdıktan sonra hiç yaşamamışım.
"Sanırım," dedim ardından boğazımı temizleyip gülümsedim.
"Sanırım Savaş benim ilk ve son ruh ikizim. Bu yüzden olabilir." Dediğimde başını olumlu anlamda salladı.
"Aşk sana yaramış." Dediğinde yüzümdeki gülümsemeden anlıyordu.
"Sana da desem de aslında bizden farklı olduğunu biliyordum. Her zaman bizden farklı olarak çıkmak yerine gerçek aşkı aradığını biliyordum ve onu da Taylan da buldun." Dediğimde yüzü kızardı.
"Belki de," dedi ama başka bir şey diyemeden kapı çalındı. Annem bir köşeden ayağa kalkıp kapıyı açınca babam ortaya çıktı.
Üstünde ona her zaman yakışan bir takım vardı. Önce annemi gördü ardından onun arkasından beni.
Yüzü sevinçle parlarken yanıma gelip beni kollarına aldı.
Kollarına ulaştığımda başım onun göğsünü buldu.
"Güzel kızım, çok güzel olmuşsun." Ardından duraksayıp "Pardon annenden sonra çok güzelsin." Dediğinde annem güldü.
Benden ayrılıp yüzüme bakınca gözlerinin dolduğunu farkettim.
"Her zaman mutlu olmanı istiyorum ve unutma ondan ayrılmak istersen her zaman arkandayım." Dediğinde kahkaha attım.
"Biliyorum,baba. İyi ki varsın." Dedim duygulu bir sesle. Sesim odadakileri de etkilemiş olmalı ki bana sarılmak istediler.
Betül yoktu, Burcu'ya sorduğumda işinin olduğunu ama düğüne yetişeceğini söylemişti.
Sarılmalar bittiğinde tekrar kapı çalındı. Babamın koluna girdiğimde annem kapıyı açmıştı.
Gelen kişi, evleneceğim adamdı.
Savaş Aksoy,yani kocam olacak bu adam tam gözlerimin içine bakıyordu. Gözleri beni gördüğü an parlamıştı sanki. Üzerinde siyah bir takım vardı.
Saçlarını kesmişti, sakalını da tıraş etmişti. Öyle nefes kesiciydi ki odada bulunan ailem olmasa burada onu öperdim. Bunu ister gibi gözlerine bakıyordum ve onun yutkunduğunu görünce aynı şeyi düşündüğünü farkettim.
"Bu dünyada gördüğüm en güzel varlıksın, Ayçin." Dedi ardından babamı ve annemi görünce sustu.
Annem kıkırdarken babam çatık kaşla Savaş'a bakıyordu. Burcu ise ikimize bakıyordu.
İçeriye geçtiğinde izin ister gibi babama bakmıştı. Babam önce gözlerime bakmış,ona başımı sallarken elimi kolundan çıkardı ardından Savaş'ın eline bıraktı.
Teni tenimle buluştuğunda nefesimi tuttum.
Koluna girdiğimde babam arkamızdan,"Her zaman mutlu olmanızı diliyorum." Dedi ardından Savaş'a bakarak "Kızım sana emanet,onu üzecek bir şey yaparsan canını yakarım." Diye tehdit edince homurdandım.
Kimse benim kocam olacak bu adamı tehdit edemezdi. Bu babam bile olursa.
"Tabi efendim,ama bu mümkün değil çünkü kızınızı üzmeyi bırakın onu mutlu etmek için elimden gelenin fazlasını yapacağıma emin olabilirsiniz." Dedi Savaş ardından yüzüme baktı. Gözlerindeki ışık hâlâ sönmemiş ne zaman bana dönse yanıyordu.
Birlikte otelin odasından çıkarken heyecanlıydım.
"Kalbin hızlı atıyor, nefesini hızlı veriyorsun." Dedi Savaş bir tespitte bulunur gibi. Diğerleri arkamızdan gelirken bizden birkaç adım uzaktaydı.
Ona dönüp,"Evleniyorum şapşal, tabi ki de bu belirtiler olur." Dediğimde güldü.
Asansöre geldiğimizde durup düğmeye basarken babam ve diğerleri merdivenlere yönelmişti.
Kapı açılırken Savaş beni belimden tutarak içeriye çekti.
"Demek evleniyorsun, öyle mi?" Diye erkeksi bir tınıyla sordu.
"Hımm," diye mırıldandım. Sesim tutkuyla kısılırken Savaş kolunu uzatıp asansörü durdurdu.
Bunu farkettiğimde şaşırdım.
"Ne yap-" diyemeden dudaklarımın üzerine onun dudakları geldi. Dudaklarımız buluşunca kelimeleri yutmak zorunda kaldım.
Tatlı, telaşlı bir öpücükten sonra benden ayrılıp yüzüme baktı.
"Çok güzelsin,seni seviyorum Ayçin." Dediğinde şaşırdım. Şaşırdığım olay sözleri değil, aşkla bakan yüzüydü.
"Ben de," dedim,"Ben de seni seviyorum Savaş..." Dediğimde gülümsedi ve asansörü tekrar çalıştırmadan önce dudaklarını son kez dudaklarıma bastırdı.
Benden ayrılmak istemiyordu ama az sonra kapılar açıldığında böyle görünmekte istemiyordu.
Asansörün kabininde bulunan aynada kendimi düzeltirken kapılar açıldı. Önüme dönüp Savaş'ın koluna girdiğimde ikimiz de heyecanlıydık.
Büyük otelin salonuna geldiğimizde herkesin burada olduğunu gördük. Çoğu aile dostuydu.
Arslan ve onun yeni karısı olan Dilara.
Onun evleneceğini düşünmemiştim ama bir anda bize 'evleniyorum' dediğinde içtiğim suyu yüzüne püskürtecektim.
Dilara anladığım kadarıyla onun asistanıydı ve zamanla birbirlerini sevmişti.
Ne desem bilemedim. Umarım mutlu olurlar ki Arslan için diyemem bunu. O aptal beni çok üzmüştü. Umarım Dilara bir gün benim yerime intikamı alır.
Burcu hemen Taylan'ın yanına geçmiş birlikte sohbet ediyordu.
Hakan Bey,babam ve annem aynı masada birbirleri ile konuşuyordu.
Gözüm Betül'ü aradığında onu,yemek servisi bölümünde bir erkekle konuştuğunu gördüm. Bu beni şaşırtırken yüzündeki gülümseme ile konuştuğu adama bakıyordu Betül.
"Ne oldu?" Diye sordu Savaş, hâlâ hareket etmediğimi görünce.
"Hiç, herkesin mutlu olduğunu görmek güzel." Dediğimde gülümsedi.
"Biz de mutluyuz ve her zaman olacağız." Dediğinde başımı salladım.
Biz de mutlu olacaktık.
Nikah masasına doğru ilerlediğimizde herkesin bakışları bizi bulmuştu.
Nikah memuru da bizi gördüğünde hemen nikah masasına ilerledi. Üzerinde uzun,bordo ceket vardı.
"O zaman başlıyorum." Dedi nikah memuru,biz yerlerimize geçtiğimizde.
"Siz Hakan Aksoy'un oğlu, Savaş Aksoy,Kemal Günay'ın kızı Ayçin Günay'ı karılığa kabul ediyor musunuz?" Diye sordu.
Savaş önce gözlerime baktı ardından mikrofona doğru,"Sonsuza kadar Evet," diye bağırdı.
Herkes son ses alkışlarken sıra bana gelmişti.
Nikah şahidim Burcu idi ve hemen onun yanında Savaş'ın nikah şahidi Arslan duruyordu.
Nikah memuru bana dönerek sorusunu yeniletti.
"Siz Kemal Günay'ın kızı Ayçin Günay,Hakan Aksoy'un oğlu Savaş Aksoy'u kocalığa kabul ediyor musunuz?" Diye sordu.
Önce salondaki herkese baktım, ardından Savaş'a,sonra babama ve daha sonra anneme. Yüzleri gülüyordu.
Sessiz kaldım.
"Ayçin?" Dedi Savaş, sessizliğimi yanlış anlayarak.
Başımı ona çevirip iki yana salladım.
"Ne oldu?" Diye sordu, yüzümdeki ifadeyi yine yanlış anlayarak.
"Evlenmek mi istemiyor musun?" Diye sordu.
Tekrar başımı iki yana salladım.
"Hayır," dedim ardından mikrofona doğru yüksek bir sesle
"Tabi ki de Evet!" diye bağırdım.
Herkesin korktuğu şey olmadığı için nefeslerini verdiler ardından alkışlamaya başladılar.
"Bir an aklımı alacaktın Ayçin." Dedi Savaş.
Gülerek,"Alırım." dediğinde o da güldü.
Nikah memuru şahitleri de kabul ettikten sonra imzalamamız için defteri uzattı. İmzaladıktan sonra Arslan ve Burcu da imzaladı.
"O zaman sizi karı koca ilan ediyorum, hayırlı uğurlu olsun."
Nikah cüzdanını elime verdiğinde topuğumu Savaş'ın ayağına geçirdim. Sesli bir şekilde inlerken bunu beklemiyordu.
Her ne kadar da zengin olsakta gelenekleri bilirdik ve bundan kaçış yoktu.
Nikahtan sonra dans etmeye başladık. İlk dansı biz yapacaktık.
Şarkı Gelemez Kimse Yerine- Bendeniz
Şarkı çalarken Savaş'ın bir eli belimi diğer eli,elimi bulmuştu. Benim de bir elim omzunu diğer elimi de eline bırakmıştım.
Yavaşça şarkının ritmi ile dönerken gözlerim bir tek onun üzerinde. Sanki etrafımda kimse yokmuş gibi. Onun da gözleri benim üzerimdeydi.
"Hayatım sensin, başkası olamazdı." Diye fısıldadı Savaş.
Gülümsedim, başımı onun göğsüne yatırdığımda gözlerimi yumdum.
Onun kokusunu içime çekerken huzuru hissetim.
Burnunu saçlarıma gömüp saçlarımı öpüp kokladı. Farkında olmadan birbirimizi biliyorduk ve her hareketimiz benzerdi.
Birkaç kişi daha dansa kalktıklarıní hissettiğimde gözlerimi açıp baktım. Burcu ve Taylan,Annem ve babam, Betül ve konuştuğu adam dans ediyorlardı etrafımızda.
Dans birkaç dakika sürerken biz yerimize geçmek yerine eğlenceli bir şey ararken Savaş'ın aklına kaçmak geldi. Düğünde bir şey eksikti ve onlarda bizdik.
Otelin merdivenlerinden hareket ederken herkesin şaşkın bakışları üzerimizde olduğunu biliyordum.
Bize tahsis edilen odaya geçtiğimizde Savaş telefonunu açtı ve müzik odayı doldurduğunda şaşırdım.
"Dans etmek isteseydin aşağıda ederdik?" Dediğimde 'cık' dedi.
"Ben seninle dans etmek istiyorum ve başkasının yanında dansı istemiyorum." Dediğimde ona ilk dansı hatırlatmak istedim ama o kadar hevesliydi ki susmak zorunda kaldım.
Herkes aşağıda dans ederken biz otel odasında dans etmeye başladık.
İlk önce aşağıda yaptığımız gibi yavaşça dans ettik ardından başka bir şarkı,ki bu şarkı hareketli bir şarkı idi.
Yatağın üzerine çıkıp dans ederken Savaş gülerek beni izliyordu. Eteğimin ucunu kaldırıp ona şov yaparken kahkaha attı.
"İşte benim bebeğim," dediğinde yüzüne bakıp güldüm.
"Nasıl,Sugar daddy'im?" Diye sordum hâlâ gülerken.
Arada bir dönüyor,roman havası gibi oynuyordum.
"Güzelsin, çok güzel. Sugar daddy diyen ağzını seveyim." Dedi kahkaha atarak.
"Sev ulan, ağzımı da sev de bence daha farklı bir şey de yapabiliriz?" Derken hâlâ oynadığım için ve müzik arkada çalmaya devam ederken nasıl bilmiyorum ama bunu duydu ve bir küfür savurdu.
"Siktir Ayçin, şimdi o ağzını becermek istiyorum," dediğinde kendini tutuyor gibiydi.
"Şimdi değil," dediğimde kaş çattı.
"Karımsın." Dedi.
"E sen de kocam?"
"Yaparım, karım değil misin?"
"Yapmam,kocam değil misin?"
"Delirtme beni kadın, yapacağız."
"Delirtme beni adam, yapmayacağız."
"Ayçin?"
"Savaş?"
"Beni taklit etmeyi bırak "
"Beni taklit etmeyi bırak."
"Ulan var ya,"
"Ulan var ya,"
"O ağzını öperim,"
"O ağzını öperim."
"Öp o zaman." Diye atıldı Savaş, Ayçin'in dudaklarına. Ayçin şaşırsa da kendine çeken bu adama karşı çıkmamış aşağı indikten sonra dudaklarını iştahla öpmeye devam etmişti.
Ayçin Günay Aksoy:
Dudaklarımız yetmeyince diller buluştu. İkimiz de inlerken kendimizi yatakta bulmuştuk.
Sanırım bizi bulamasalar bile anlamıştır diye düşünüyorum.
Umarım,babam odayı basmazdı.
Yoksa bu manzarayı açıklamayamazdık.
O geceden sonra karı koca olmuştuk ve daha sonraki yıllarda da birlikte olacaktık.
Düğün o geceden sonra biterken biz de balayına,New York'a gitme kararı almıştık...
İşte hikayemiz burada biterken mutlu bir şekilde ayrıldık.
Gelecek olan kurgularda görüşmek üzere...
Kendinize iyi bakın,yeni kurguyla görüşmek üzere...
Hoşça kalın...
Ayçin Günay ve Savaş Aksoy
Hikayesi son.
-SON-
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 40.85k Okunma |
1.04k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |