@nightdarkgirl344
|
TANITIM:
Ünlü Holding sahibi Kemal Günay kızı için özel üniversite'nin yeni ortağı olmuştur. Ailesine düşkündür. Karısı Menekşe ona iki tane kıymet vermiştir. Ve okulun diğer ortağı... Hakan Aksoy. O da holding sahibi ama daha çok araştırma ve eğitim ile ilgilenir. Okul'un ortağı olması bir nevi buna bağlanabilir. Karısını yeni kaybetmişti. Bakalım neler olacak. Umarım yeni kurguyu begenirsiniz . Teşekkürler. GEÇMİŞ BIR ZAMAN: Geçmiş ile giriş yapıyoruz. 14 Yıl önce: Okuldan çıktığımda şoför abi ben bekliyordu. Ama onu görmek istemiyordum. Zaten abim de geç gelecekti. Arkadaşlarım hep okulun yanında parka gidiyordu. Ama benim ailem tehlikeli olduğunu savunup beni göndermek istemediler. Arkadaşlarımla koşturarak parka doğru gittik. Şoför abi bekliyordu okul kapısında anca bekler zaten. Parka girdiğimizde her birimiz başka tarafa dağıldık. Bu park çok büyüktü. Bizim gibiler gitmesi yasaktı ama hepimiz zengindik bize ancak uyarıda bulunurlardı. Gözlerim boş olan salıncağı buldu. Hemen koşarak oraya gittim. Sonuçta birisi kapardı. Istemiyordum onların kapmasını. Benim olan hep benimdir. Salıncağa koşarken birden yerdeki taşa takılıp düştüm. Acıdan inerken ellerim sürtünmeden kabuk soyulmuştu. Gözlerimden yaşlar aktı. Önümde beliren bir çift şık ayakkabı ile bakıştım. "Kalk ufaklık. Bu kadar ağlama." dedi sert sesi ile irkildim. Gözlerim yine doldu ve aktı. "Ağlama diyorum. Ailen nerde senin?" Diye sordu. Bu kez sesi bir tık sakindi. Ayakkabısı ile bakışmayı bırakıp kafamı kaldırdım. Çocuğun gözleri simsiyahtı. Göz bebekleri bile belli değildi. Ben ona şaşkınlıkla bakarken o eğildi. "Ne oldu ufaklık nereye daldın?" Diye sordu. Gözlerimi kırpıştırarak gözlerine bakmayı bırakıp ayağı kalktım. "Ben dalmadım ki. Deniz yok burda." dedim anladığım şekilde. Çocuk güldü. "Dalmak bir tek denize girmekle olmuyor. Bir yere takılmak gibi... " dediğinde takıldığım taşı eğilip aldığımda başka bir yere fırlattım sinirle. "Artık takılmam ki." dedim. Çocuk ayağı kalktı. "Tamam. Artık takılmazsın. Ailen nerde ufaklık?" Dediğinde kaşlarımı çattım. "Ben ufaklık değilim!" Yüksek sesle bağırdım. "Küçüksün ve ufaksın. Bu yüzden ufaklıksın." dedi ve güldü. Elimi yumruk yaparak bilmeden kasıklarına vurdum. Inledi. Iki büklüm oldu resmen. Ben birkaç adım geri adımlar atarak ondan uzaklaştım. Acıyla gözleri doldu onun da. Galiba çok iyi vurdum. Güldüm. Çocuk doğrulanıp sinirli bakışlarını bana dikerek üzerime yürüdü. "Sen!" Dedi. Korktum. Geri geri gitmeye devam ettim. "Bunun hesabını vereceksin ufaklık." dedi yüksek sesle "Bana bir daha ufaklık deme!" Dedim kısık sesle. Ben geri geri giderken o ısrarla üzerime geldi. "Gelme dedim. Abime söylerim seni döver Bak!" Çocukça onu şikayet ettiğimi söyledim. Bunun karşılığında güldü ve tekrar sinirlenip "Çağır abini ufaklık." dediğinde ağladım. "Abi! Abi !ABİ!" Diye bağırdım. "Ne oldu? Hani abin?" Kahkaha attı. Bu çocuk çok deli biri. "Git yanımdan. " dedim ve kollarımı göğsümde bağladım. Adım atmayı bıraktım.O da bırakmıştı. "Gitmiyorum, ne yapacaksın?" Diye sordu alayla. "Seni yine döverim. " dedim. "O boyunla mı döveceksin ufaklık?" Dedi dalga geçer gibi. Sinirlenerek bu kez ben onun üzerine doğru gittim. Kollarımı iki yanda tutarak yumruk yaptım ellerimi. Geri gitmedi. Yerinde durdu. Tam önünde durduğunda kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Yumruk olan elimi tekrar kasığına vurdum. Neden hep orası derseniz ki çocuğun acı çektiğini gördüğümde orasına karar verdim. Geri çekildi. Yumruğumdan kurtuldu. "Bak bu iki etti ufaklık. Beni erkeklikten men mi edeceksin?" Dediğinde ne dediğini anlamadım. Erkek cinsiyet diye algılayıp "evet, sen erkek olmayı bırakıp kız olacaksın. " dedim. "Kız olsam o zaman saçını çekerdim ufaklık." dedi yine sinir bozucu sesiyle. "Saçımı çekersen bende çekerim." Kızgın bir ses tonuyla. "Benim senin gibi saçlarım uzun değil. Tutamazsın ufaklık." dedi ve güldü. "Tutarım ki!" Diye bağırıp zıpladım. "Bırak ufaklık,bırak!" Diye bağırdı. "Kafanda saç bırakmayayım da gör gününü." dedim ve daha sert çektim saçını. Sonra bir ses duydum. "Savaş,kıza kendini oyuncak mı ettin? İnanamıyorum sana " diye bağırdı bir kadın sesi. Saçına yapıştığım çocuk kafasını yana eğerek kadına baktı. "Ben bu kıza zarar vermek istemiyorum. Daha küçük." "Seni ruh hastası ufaklık!" Dedi. Birkaç adım ondan uzaklaşarak geri gittim. "Bana karışmayacaktın saygısız çocuk." diye yüksek sesle yine ona bağırdım. "Ben saygısız değilim! " saçını ovmayı bırakıp sinirli gözlerini üstüme dikti. "Saygısızsın." dediğimde sinirden dişlerini sıktı. Onun konuşmasına engel olan şoför abinin telaşla buraya doğru koşması oldu. "Ayçin hanım neredeydiniz? Korktum." Diye soludu havayı. Çocuk şaşkınlıkla baktı. Sanırım bu yaşta bana hanım demesi tuhafına kaçtı. "Parka gelmek istedim ama zafer Abi!" Diye huysuzca söyledim. "Lütfen bir daha benden habersiz gitmeyin Ayçin Hanım." diye telaşla emir verdi. Ona başımı salladım. Çocuğa dönüp " Saygısız çocuk bana ufaklık deme bak zafer Abi bana hanım diyor. Sende diyeceksin." dediğimde kaşlarını çattı. Eli yumruk oldu. "Saygısız değilim, dedim." diye bağırdı. Zafer abi elimden tuttu ve arkamıza döndük. "Saygısız çocuk." diye fısıldadım .O da bunu duydu ve gözleri karardı. En son onu arkamda sinirlendiğini gördüğümde yüzümde kocaman bir gülümseme ile parktan ayrıldım. Baş karekterlerin tanıtımı ve çocukluğuna değindik. Şimdi gelelim en önemli kısmına yani yetişkin hallerine. İlerden böyle bir geçmişle yüzleşme olacak. Benden size bir spoi olsun. Yeni bölümle görüşmek üzere:) |
0% |