@nightexpress
|
İyi okumalar🙏🏻 lütfen yorum ve beğeninizi esirgemeyin benden. //////////////////////////////////////////// Bazen hayat istediklerinizi sizin önünüze altın tepsi ile sunar. Kalbinizin atma sebebi o tepsi içinde ellerinize koyulur. Bazense o tepsiden çıkan bir makas kalbinizi paramparça eder. Benim kalbimi parçalayan da onun oluşmasını sağlayan da aynı kişiydi. Araf Boran birkaç gün sonra nişanlanacağım adamdı rüyalarımın, hayallerimin, çocukluğumun pembe güzel hayal bulutu. Ona sevdalı kalbim heyecandan çarpıyor yüreğime sığmıyordu. Daha birkaç ay öncesinden gizli gizli izlediğim adamın nişanlısı olacağım haberini duyduğum da da aynı his vardı adeta kalbim sağa sola koşuyor, ordan oraya çığlık atarak Araf'ın kalbiyle birleşmeyi bekliyordu. Bu his Araf'ın bana olan bakışlarını görünce ortadan kayboluyordu. Araf Boran benden deli gibi nefret ediyordu bunu soğuk bakan güzel kahverengi gözlerinden bile anlayabiliyordum. İki ailenin yakınlığı ile kurulan bağ boğazıma dolanıyor aldığım nefesi zehir ediyordu. Hoş ya sevdiğin insanın senden nefret etmesi de başka nasıl tarif edilirdi ki? GEÇMİŞ... Bir kış akşamı okuldan dönmüş ödevlerimi yapmış, belki Araf yapmamıştır diye onun yerine de yapmıştım ödevi, ödevleri yaptıktan sonra kapı çalmıştı annem "Bukle kızım kapıya bak" diye seslenmişti. Yavaşça oturduğum yerden kalkıp kapıya doğru giderken kapı bir daha çaldı. Kapıyı çalan Araftı o böyle çalıyordu sadece kapıyı, yavaş olmayı bırakıp hemen kapıya koştum. Kapıyı açtığımda tam düşündüğüm gibi karşımda Araf vardı. Araf hoşgeldin, İçeriye gelsene, hatta odama gidelim sana göstereceğim şeyler var dedim. Nefes almadan konuşuyordum heyecandan. Araf bana gülerek Bukle sakin ol der gibi eliyle ağzımı kapatmıştı sonra da sakin misin diye sorarak cevabımı bekledi. Evet der gibi kafamı salladıktan sonra elini ağzımdan çekti. Konuşmaya başladı: "Beni annem gönderdi evde limon bitmişte babam çayı limon sıkmadan içemiyor biliyorsun." Dedi ona "hemen dolaptan limon getiriyorum sen istersen içeriye geç üşütme hava soğuk" dedim. Sonra mutfağa koştum dolapta ne kadar limon varsa kucaklayıp Araf'a doğru götürdüm Araf beni gördüğünde şokla bana bakmıştı."Bukle sence de bu çok fazla değil mi?" Dediğinde "fazla mı olmuş ben sende öyle içmeyi daha çok seviyorsun hem daha faydalı diye şey ettim.." dediğimde yanaklarım kızarmıştı. Bana doğru yaklaşıp üç tane limon aldı ve yanağıma öpücük bıraktı ve evden çıktı ben kucağımdaki limonları bi anda düşürüvermiştim, öylece kalakalmış bi şekilde karşı duvara bakıyordum. Öptü.. beni öptü, o da beni seviyor, tek taraflı olmadığını biliyordum. Allahım lütfen Araf'la evleneyim 10 tane çocuğumuz olsun, hepsi Araf'a benzesin çünkü o çok yakışıklı gözleri kahvenin en güzel tonu ten rengi dünyadaki hiç bir esmerin ten rengine benzemiyor eşi benzeri olmayan bir renkti o... O gece asla uyuyamamıştım ve asla unutamamıştım. Günlerce o anı düşünüp zihnimde tekrar tekrar canlandırdım. Bu olanlar takıntı mıydı yoksa aşk mı bilmiyorum ama sürekli onu düşünüyorum kime anlatıp sorsam bu yaşta ne aşkı diyip bana gülüyordu... Herkesten gizliyordum ama yatağımın altında onun resimlerini saklıyorum. Okulda çöpe attığı eşyaları saklıyorum, onun elinin değdiği her şeyi saklamak istiyorum onun kokusunun olduğu her şeyi saklayıp sürekli koklamak, görmek istiyorum. Bi insan nasıl böyle hissedebilirdi bilmiyorum. Bir gün biz yan yana otururken derste bana "çok sıkıldım" demişti hemen ona "lavaboya diye kalk bende arkandan gelicem zaten dersin bitimine 10 dakika var tenefüssle birleştirir bahçede gezeriz" demiştim. Gözlerinin içi güldü işte o an içimdeki kelebekler havalandı dört bi yana dağıldı. Planımızı başarıyla gerçekleştirmiştik bahçede yürüyorduk. Biz bahçede yürürken bir anda kulağımda bi el hissettim arkamı döndüğümde gördüğüm ise öğretmenimizin bizim kulaklarımızdan tutmuş ne yapıyorsunuz siz diye cırlamasıdı. Her şey benim yüzümden olmuştu işte planı böyle yapmamalıydım yakalandık işte hepsi benim suçum... Öğretmenimiz bize "kimin aklından çıktı bu fikir çabuk söylesin." Dediğinde Araf'la bakıştık ben ağlamaya başlıyordum gözlerim kızarıyordu. O anda Araf söze başlayıp "Ben yaptım öğretmenim her şeyi ben planladım Buklenin bi suçu yok ne yapıyorsanız bana yapın." Demişti şok geçirmiştim o an ama tüm planı ben yapmıştım neden böyle bişey yaptı, neden tüm suçu üstlendi. Öğretmenimiz beni sınıfa gönderip Araf'ı başka bi yere götürüyordu. Buna izin veremezdim bişey yapmalıydım. Geri döndüm öğretmenimizin Arafı götürdüğü yere doğru koşuyordum... sonra bi kulübe de ses duyuyordum Araf'a bağırıyordu. "Sen benim dersimden kaçabileceğini nasıl düşünürsün şimdi bu acıyı çekte aklın başına gelsin küçük bey!" Diyordu Araf'ın acı içinde ufak inlemeleri geliyordu. Ağlayarak kapıya vurdum Araf! Araf! Diye bağırıyordum tüm okul başımıza toplanmıştı Araf geldim, Araf! Diye kapıya vururken kapı açıldı okuldaki tüm öğretmenler toplanmıştı. En sonunda kapı açıldı içeriden Araf ve Öğretmenimiz çıktı direk Araf'ın boynuna sarıldım. "Geçti Araf geçti. Çok özür dilerim benim suçumu üstlenmek zorunda değildin." Dediğimde Araf bana baktı gözleri doluydu "konuşma bunu şimdi Bukle" dedi. 3 gün sonra: Öğretmenimiz işten atılmıştı 3 gün boyunca Araf'ı hiç görmedim okula da gelmiyordu evden de çıkmıyordu. Evlerine gittiğimde de kapıya çıkmıyordu, konuşmak istediğimde o istemiyordu... bu durum beni çok üzüyordu, benim bi suçum yoktu ya da vardı benim yüzümden böyle olmuştu her şeyin suçlusu bendim. 1 hafta olmuştu Araf'ı görmeyeli yemekten kesilmiştim hiç bir şey yemiyor hiç bir şey içmiyordum. Kalbim sıkışıyordu düşündükçe o acı içinde kendini bastırarak inlemeleri... içimi paramparça ediyordu. En sonunda bünyem kaldırmayıp hastaneye kaldırıldım. Yetersiz beslenmeden dolayı olmuş, iki gün hastanede yattım canım hâlâ bir şey istemiyordu içim Araf'ı istiyordu onu görmek, ona sarılmak, onun kokusunu içime çekmek istiyordum... Herkes ne olduğunu anlamayıp o olaydan etkilendiğimi sanıyordu ben ise o yaşta neyin ne olduğunu anlamıştım... Ben Araf'a aşıktım... Aşık... |
0% |