Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2.Bölüm Yalanlar

@nilanka

Çınar gitmişti. Bende oturduğum yerde öylece kaldım dün konuştuğum teyze yanıma geldi. Hala bir koku olduğunu söylüyordu. Bu işin içinden nasıl çıkacağımı asla bilemiyordum. Benliğim yalana boyanmıştı. Ne berbat bir durumdu bu. Yerimden kalkıp kısa siyah eteğimi düzelttim. Buraydan yardım almam gerekiyordu. Evet düşmanımdı ama başka çarem de yoktu. Ya batacak ya da çıkacaktım. Burayın mekanına doğru yürüdüm. Yağmur biraz atıştırıyordu ıslak saçlarım yüzüme yapışmıştı. Ruhumu bu yağmur bile temizleyemezdi. Zaten beyaz olmak istemiyordum siyah beni kucaklıyor, yaralarımı görünmez yapıyordu.

 

“Ne oldu lan yolunu mu şaşırdın?” güldüm “çok komiksin, bana yardım etmen gerek. Denize düşen yılana sarılır hesabı.” Çarpık gülümsemesi, parlayan gözleri bana tanıdık bir şeyler hatırlatıyordu. Kendimi.

 

“Peki ederim ama senden istediklerimi yapacaksın kaçışın yok.”

 

“Ne istiyorsun?” dedim merakla o da bana “çeteni dağıtacak çete liderliğini bırakacaksın.”

 

“Oldu amına koyayım iyilik meleği mi olayım?” kahkaha attı. Psikopat gibi gülüyordu ama kahkahası kulağa hoş geliyordu.

 

“Olamazsın zaten Mahi ama yardım istiyorsan yapacaksın herkese Buray başınızda olacak diyeceksin.”

 

“Tamam lanet olası! Gece olunca çocukları toplarım sende cesedi apartmandan çıkarmaya bak.”

 

“Orayı yakacağım. Cesette kül olacak. Yani ben değil çocuklar yapacak plan bu.”

 

“Onları maşa olarak kullanamazsın Buray.” Güldü “başka çare yok. Apartman boş olmalı.”

 

“İçindeki insanlar! Onlar ne olacak.”

 

“Başka yol yok Mahi. Sevdiklerini dışarı çıkar bu gece bu iş bitecek.” Çınarı oradan çıkarmalıydım. Burayın adamları vardı suç onların üstüne kalırdı.

 

“Merak etme, yangını çocuklar çıkaracak ama suç benim adamların üstünde olacak. Anladın.”

 

“Anladım şeytansın sen vallahi.”

 

“Beni sen yarattın güzelim.”

 

“Bana böyle demeyi kes.” Saçımı eliyle geriye atınca ona kızgınca baktım.

 

“çek lan elini sokarım bir tarafına!”

 

“Biraz rahat ol seni öpecek değilim.”

 

Hızlıca o depodan çıktım. Çocuklar benim yüzüme bakıyorlardı. Onları Buraya emanet etmek zorundaydım. Tek yanlışında onu da indirecektim. Yürüdüm hava baya soğumuştu. Apartmana girdim. Çınarın kaldığı eve gittim.

 

“Sinemaya gitmeye ne dersin?” dedim hızlıca ve içimden kabul etmesi için dua ettim.

 

“Olur bayadır çıkmıyordum.”

 

Çınar her zaman su gibiydi. Dalgalı ama yavaş. Temiz bir su. Ona karşı hissettiğim her şey çocuk benin duygularıydı. Şimdiki Mahi yalnızca kendini düşünüyordu ama Çınar benim hassas noktamdı. Annem öldüğü gece üzerimi örtmüş uyuduğum yerde tüm gece beni beklemişti. Üstelik o zaman kar yağıyordu. Çınar üstünde bir deri ceketle çıkmıştı. Altında siyah pantolunu ve içinde kısa kollu tişörtü vardı. Sarı saçları özenle taranmıştı. Çok masum incitilmez görünüyordu. Sinema salonuna onun arabasıyla gittik. Romantik komedi seçmişti. Birden elime dokundu ama ben geri çektim. Bunu ona yapamazdım ben bir katildim. Telefonuma mesaj gelmişti yavaşça çıkardım ışığını kıstım.

“İş tamam hadi neredeysen gel konuşma yapacaktın. Sakın beni hafife alma.” Sinirle telefonu kapattım.

 

“Piç kurusu.” Diye söylendim. Umarım duymamıştır. Sinemadan çıktığımızda Çınara işimin olduğunu söyledim. Neyse ki Çınarın ailesi başka bir yerde yaşıyordu.

 

“Geldim. Çocuklar beni iyi dinleyin artık lideriniz Buray Kara. Üzgünüm.” Dar bir sokaktaydık. Buray kafama bir silah dayamıştı.

 

“Eğer yaşamak istiyorsan koş.”

 

“Saçmalıyorsun! Dediğini yaptım daha ne istiyorsun?”

 

“rezil olmanı.” Peki dedim ve onun dudaklarına yapıştım. Şimdi rezil olan ikimizdik.

 

“oldu mu? Ha “ sonra dudağımı sildim ve yere tükürdüm.

 

“Merak etme bizim hikayemiz Kanla son bulacak. Buray Kara."

 

“Göreceğiz Mahi Karadağ.”

Loading...
0%