@nilanka
|
Bizden çalınan her duygunun hesabını sormak istiyordum. Gittiğim her sokakta yaşadığım acılar beni bırakmıyordu. Aydoğan vardı. Benim gece çıkan ayım. Tek umudum ve tek benliğim. Amcam sinirle bakıp gitti. Hiç bir şey demedi. Biz onun kurbanlarıydık. O ise Aslan postu giymiş biriydi. Kapı çaldı açtım. Karşımda gördüğüm kişi Banuydu. Bizim sokaktan arkadaşımız. Artık kocaman insanlardık. Ama bizi birbirimize bağlayan görünmez bir ip vardı. - iyi misin? Dedim ona üzgün görünüyordu. - benim hala bir evim yok. Sen bulmuşsun. Ne mutlu senin adına çok mutluyum. Diyordu Aydoğan'a bakarak, sanırım ev derken bizim aşkımızdan söz ediyordu. Banu küt kısa saçlı simsiyah saçları olan bir kızdı. Bakışları ise her zaman mahrur ve yumuşaktı. - o geldi mi? Derken amcamdan bahsediyordu. - evet ama cevabını aldı. Dedim hiddetle Banu gülümsedi. - yürü be kızım. Derken kıkırdıyor ve bana sarılıyordu. Banu bizimle kalıyordu artık ona çok üzülmüştük onu bırakamazdık . odamıza çıktık. Aydoğan bana bakıyordu. Değerli bir şey gibi. Sonra birden dudaklarımız birleşti ve ben şaşkınlık ve hayranlıkla öptüm onu. Utandım. - utanma Safirim. Rahatsız olduysan bir daha yapmam sorun değil. Derken saçlarımı okşuyordu. Bu his tıpkı bir annenin saçlarını okşaması gibiydi biz nereden bilebilirdik ki bu hissi. - seni seviyorum. Dediğimde Aydoğan - bende dedi. İşte o an zamanın durmasını istiyordum. Sadece bu çizgide acı olmadan akmasını. Sonuçta artık yetişkindim. 20 yaşındaydım ve bu artık normaldi. Aydoğan uyumuştu. Ona dikkatlice baktım. Gördüğüm en güzel yüzdü. En güzel şiir. telefonuma mesaj geldi bu amcamdandı. - senin tek varlığın benim bunu yakında anlayacaksın. Yazıyordu. küfür ettim içimden ve Aydoğan'a daha çok sarıldım. Şiirler hep kötü adamların elindeydi ve yırtıp atıyorlardı insafsızça ama biz birleştiriyorduk o sözleri. Tekrar tekrar. |
0% |