@nilanka
|
Aydoğan'ın uzattığı güller solmuştu. Önce yerinden çıkardığı için kızdım ona bırak dedim ait oldukları yerde mutlu yaşasınlar. Ama yine de gülümsedim ve aldım onları. bazen dedim bazen ayrıntıları düşünmemek gerekir. En son ne zaman ayaz yediğini, duygularının öldüğünü her şeyi unutman gerekir. Yoksa yaşamazsın. Banu'ya sarıldığımda da tek düşündüğüm buydu. zaman ne acıydı, öldürürken bizi bir şeyler götürüyor aynı zamanda veriyordu. Aşk bu dedim kendi kendime kendini bile feda etmek. Yok olurken gülümsemek. İşte şimdi Aydoğan tam da benim için bunu yapacaktı. Birini öldürecekti. Tıpkı onu öldürdükleri gibi. Ruhunu çalan her rengi siyaha boyayacaktı. - sıra sende Aydoğan hadi öldür onu. Hatırla intikamını al. Aydoğan'ın karşısındaki kadın o sandalyede oturmuş bağlanmış halde onu bekleyen kadın onu sokağa atan teyzesiydi. - o onu nereden buldun! Diye bağırdı Aydoğan sesi öyle kırık aynı zamanda öyle güçlü çıkmıştı ki bende şaşırmıştım. - seni görmeye geldi. Seni bıraktığı yere ona kızgın değil misin? Diyordu adam yüzünde bundan memnun bir ifade vardı. - yapma Aydoğan sen katil değilsin. Dedim onu durdurmak istiyordum. - eğer burada bu duvarların ardında yaşamak istiyorsan kendini korumayı öğreneceksiniz her biriniz! Ruhunuzu öldürenleri öldürün bu kadar basit. - hayır hayır hayır yapamam. Sürekli bunu tekrar ediyordu Aydoğan ellerini kulaklarına götürüyor korkuyordu o daha on üç yaşında eline bir silah tutturulmuş bir çocuktu. Bende onu korumaya çalışan bir çocuktum. Safirdik çocuktuk. Anlam kelimesine o kadar yabancıydık ki. İntikam mı? O da ne demekti. Ve silah patladı. Tüm umutlarımızla beraber. Ellerindeki Gül soldu çocuk haydi şimdi ağla. |
0% |