@nilanka
|
Kalbimizin sesi en derinden duyulur, kelimeler gözler bazen anlatamaz içimizdekileri. Yürürüz ama o yol engebelidir. Belirsiz safirizdir ismimiz var ama dünyada bir cismimiz sevdiklerimiz yoktur. Gitmişlerdir kuş olup sonsuzluğa uçar herkes. Kopar ve koparılır. Kalbinin sesi duyulur, bazen ağlayan bir bebeğinki gibidir. İşte ben Safir Ay bu hikayenin başlangıcıyım. O ise sonu. Benim mutlu sonum olmalı. O kahve saçları karmakarışıktı. Sokakta yaşayan çocuklar olarak temiz değildik. Tüm bunlar doğruydu. Sonra temizlendik. Herkes gibi olduk. Ama ruhumuz her zaman safirdi. - şimdi intikam zamanı. Diyordu Aydoğan, önündeki sersemlemiş adama bakıp ne yapmak istediğini anlamamıştım. - ne oluyor? - bu pezevenk dükkanından bir ekmek aldığım için beni dövmüştü. Utanmadın mı? Boğazından nasıl geçti o ekmek. Boğazında kalmadı mı ha! Söyle! - sakin ol. Dedim Aydoğan'ın eli elime değerken, tuhaf bir Histi bu. Haklıydı bir çocuğun ekmeğini, hayalini çalmayı huy edinmişti insanlar. - olamam olamam safir ben bunları yaşamak zorunda değildim. ağlıyordu önce ne yapmam gerektiğini bilmeyerek öylece bekledim sonra sarıldım ona. - gidelim, evimize. Dedim sessizce Aydoğan yüzüme gülümseyerek baktı. - benim evim sensin ama peki gidelim. Yüreğim yerinden çıkacakmış gibi olmuştu. - kalbinin sesi duyulur dışarıdan öylece... bu adam bu kelimeleri nereden buluyordu. Yürüdük depodan çıktık. Yağmurda yürüyorduk. Sonunda amcamın evine gelmiştik. Bizi atan amcam şimdi bize arka çıkıyordu. Yaptıklarından pişman gibiydi. - hoşgeldiniz. İçeri girdik ve odalarımıza çıktık. Anımsıyordum her şeyi ama susuyor olması gerektiği gibi yapıyordum. Gözlerimi kapattım. |
0% |