@nillys_perrie
|
Güneş yeni yeni doğmaya başlamışken başımı gökyüzüne doğru kaldırdım. Karşımdaki bu eşsiz manzaram eve gitmemi engellemişti bu gece. Sadece kafamı dinlemek istemiştim. Annemden kaçmak istemiştim, beni üzmelerinden kaçmak istemiştim, beni anlamamasından kaçmak istemiştim. Ben aslında karşımdaki manzarayı bahane ederek annemden kaçmıştım bu gece. Neden diye sorduğunuzu duyar gibiyim merak etmeyin hikayem için buradayız. Babam ben 2 yaşındayken annemle boşanıp bizi terk etmiş annemin söylemesine göre babam bizi bir kadın yüzünden terk etmiş hiçbir zaman annemi sevmemiş işte burda annemin bana olan nefreti başlıyor nedenmi hemen cevaplayayım babam bana bizi bırakıp kaçmasına neden olan kadının adını vermiş "LEYAL" koymuş adımı. Hiç unutmam annem bana bakarak "babana kendini sevdirseydin baban bizden gitmezdi" demişti. Ama anlamıyordu henüz 2 yaşındaydım ben daha anne kucağına muhtaç bir bebekken elimden ne gelebilirdi. Annem babamı unutamıyordu zeki bir kadındı iş konusunda başarılıydı aynı zamanda çokda güzeldi ama babama takılı kalmıştı. Düşüncelerimi çalan telefonum böldüğünde kimin aradığına bakmak için çantamı elime aldım. Arayan annemdi bu saatte uyanık olup beni araması şaşırttı beni doğrusu. Ekrana bakarken açıp açmamam gerektiğini düşünüyordum sonra ısrarla aramaya devam ettiği için açmak zorunda kaldım. "Efendim anne" diyerek yanıtladım. Sinirli bi nefes verdi önce. "Neredesin sen neden evde göremiyorum seni?" Sorduğu soruya sadece gülümsedim senelerdir suratıma bakmayan kadın baktığında ise sadece tartışmak icin bakan kadın beni merak mı etmişti yani. "Buselerde kaldım" diyerek yalan konuştum. Buse benim en yakın arkadaşımdı universite hazırlık zamanında tanışmıştık. Şuan yaz tatilinde olduğumuz için hanfendi tatile çıkmıştı dört gözle dönmesini bekliyordum. Tabiki annemin bu tatil olayını bilmesine gerek yoktu. "Bu evde benim kurallarımla yaşaman gerektiğini unutup duruyorsun kime sordun bu gece eve gelmemek için" diye sorduğunda derin bir nefes aldım başlıyordu yine ama dinleyecek mecalim yoktu telefonu suratına kapatıp telefonumu uçuş moduna aldim. Sonra başımı tekrar karşımdaki deniz manzarasına çevirdim. 2 saat daha oturup düşündükten sonra eve gitmem gerektiğini düşünüp ayağa kalktım. 1 saatin sonunda eve gelmiştim. "Anne" diye seslendim ama evde yoktu işe gitmişti muhtemelen. Odama çıktım üzerimdekileri çıkartıp pijamalarımı giyindim tüm gece uyumadığımdan olsa gerek üzerimde bir ağırlık vardı. Yatağıma uzandım elime en sevdiğim şiir kitaplarından birini alıp okumaya başladım. Karanlık boş bir odaya gözlerimi açmıştım. Etraf bomboştu rutubetli duvarlar dışında hiçbirşey yoktu etrafta. "Kimse yokmu" diye bağırdım korkuyordum burada ne işim vardı anlayamıyordum. "Leyal" bir erkek bana sesleniyordu "kimsin ben neredeyim?" Bağırarak karşılık verdim. Terlemiştim ve korkuyordum. Bana seslenen gür ve kulaklarımı sağır edecek derecede kahkaha attı. Kahkası o kadar içten ve gürdü ki gözümden aniden yaşlar akmaya başladı. "Kurtuluşun benim" dedi sadece. Artık hıçkırarak ağlıyordum. "Leyal uyan" annemin sesiyle yataktan resmen fırladım. Kabustu en son kitabım elimde uzanıyordum yatağımda uykuya dalmıştım demekki. Ter içinde başımı cama doğru çevirdim hava kararmıştı dün gece uyuyamadığım için olsa gerek uzun süre uyuyordum. "Bir delirmediğin kaldı ne bağırıyorsun uykunda deli gibi" söylenen anneme baktım. Birşey demedim kabus gördüm diyemedim bakışlarımdan anlasın istedim. Bir kez olsun geçti yanındayım demesini istedim. Demedi söylenerek bana bakıyordu sadece ben ise gördüğüm rüyayı düşünüyordum ne anlama geliyordu bu. Kabus aklıma gelince yine daraldım. "Duşa gireceğim" diyerek ayaklandım. "Baban avukatıyla haber yolladı seni görmek istiyormuş" annemin dedikleriyle dona kalmış vaziyette anneme bakıyordum. Yıllar önce bizi terk eden adam benimi görmek istiyordu. "Belki bu sefer babana kendini sevdirirsin" annemin cümlesiyle ruhuma öyle bir acı saplandı ki ölüm gibiydi sanki ben kendimi yıllardır sana sevdirememişim yıllardır beni görmeyen adamamı kendimi sevdirecektim. Anne beni gör artık dercesine baktım gözlerine. Gözlerim dolu dolu baktım görsün artık beni diye bende burdayım anne dercesine baktım. Baktım baktım baktım... Derin düşüncelerimle girmiş olduğum duştan çıktım. Pembe bornozu üzerime geçirerek aynadan yansımama baktım. Siyah saçlarım ve iri kahverengi gözlerimle anneme benziyordum. Dudaklarım annemin dudakları aksine inceydi. Babama benzeyen bir tarafımı aradım onu hiç hatırlamıyordum fotoğrafi dahi yoktu elimizde. Beni görmek istemişti seneler sonra aklına gelmiştim. Hiç unutmam ilkokuldan tut tüm mezuniyetlerime kadar girmiş olduğum her ortamda babalarıyla olan çocukları her anı kıskanmıştım. Ben bırak babayı hiçbir anımda annem bile yoktu yanımda. Zaten dadılarla büyümüştüm. Zehra dadım vardı tek anne sıcaklığını hissettiğim kadındı. Lise 2 ye geçiş yaptığımda ani kalp krizi sebebiyle hayatını kaybetmişti. Sonrasında annem "büyüdün artık dadıya ihtiyacın yok" demişti. Yalnız biri değildim. Busem var bir kere en yakın dostum herşeyim. Annem yüzünden ağladığım her anda "ağlama artık gerekirse ben sana annede olurum dostta olurum" diyerek benimle ağlamıştı. Buseninde babası vardı annesini kendi doğumunda kaybetmişti. İkimizde yarımdık aslında bir araya gelince kendimizi tamamlıyorduk. "Leyal duştan çıkmayı düşünmüyormusun" annemin seslenmesiyle banyodan çıktım. Kapıyı açtığım anda annem karşımda bekliyordu. Babam konusunda diretecekdi eminim ama kendimden emin değildim. Beni bebekken terk eden adam hakkında ne düşünmeliydim bilemiyordum açıkcası. "Babanın avukatı geldi seninle görüşmek için aşağıda bekliyor çabuk giyin gel " annem heyecanla konuşurken gözlerimi devirdim. Babamın geri döneceğini kendisini seveceğini düşünüyor olmalıydı. Kafamı onaylarcasına sallayarak odama yöneldim. Üzerime salaş beyaz tişört altınada siyah tayt geçirdim. Başıma havlu sarıp odamdan çıktım. Bakalım seneler önce beni terk eden biyolojik babam benden ne istiyormuş. Salona giriş yaptığımda annem bana utanırcasına baktı. Baştan aşağı beni süzerken muhtemelen misafirimizin yanına özensiz geldiğim için utanıyordu. Bakışlarımı avukata çevirdim. "Hoşgeldiniz" diyerek elimi adama uzattım. " Merhaba hoşbuldum" gülümseyerek cevap verdi. Aşağı yukarı 40 yaşlarındaydı. Bakışları çok yorgundu. "Birşey içmek istermisiniz?" Diye nezaketen soru yönelttim. Biyolojik babamla ilgili hiçbirşeye tahammülüm olmadığı gibi onun avukatınada tahammülüm yoktu. "Fazla vaktim yok hızlıca konuya giriş yapmak istiyorum" dediğinde onaylayıp koltuğa karşısına oturdum. "Açıkcası konunun ne olduğu beni pek ilgilendirmiyor" konuya girdiğimde annem yalandan öksürerek beni bi uyarma girişiminde bulundu. Avukat gülümsedi. "Sizi anlıyorum sinirinizde haklı olduğunuz konular elbet var fakat" cümleye başladığı zaman sözünü kestim. "Eminim anlıyorsunuzdur ve evet haklıyım şimdi konuyu uzatmadan biyolojik babamın derdini söylemeyi düşünürmüsünüz?" Soruma gülümsedi neden gülümseyip duruyordu. Aşırı gerilmiştim şuan nefes almakda zorlanmaya başladım. Her ne kadar o adam umrumda olmasada insanoğluyum haliyle merak ediyordum seneler sonra bana ulaşma nedenini. "Babanız sizi görmek istiyor" gözlerimin içine bakarak söyledigi cümleyle bıkkınca bir nefes verdim. Seneler sonra beni görmek istemişti. Ne düşünmeliyim bilmiyordum. Bir yanım deli gibi öfkeliyken diğer yanım deli gibi merak ediyordu. Sormak istiyordum neden demek istiyordum neden terk ettin bizi. Ben daha küçüktüm. Merak edip aramadın bizi. Bunları bir gün yüzüne sorma hayalleriyle yaşamıştım. Şimdi ise ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. "Bana biraz zaman verirseniz düşüneceğim" dediğimde annem bana hayal kırıklığıyla baktı. Hep öyle bakardı ben onun için hayal kırıklığıydım. "Sizi anlıyorum fakat bu kararınızı acele verirseniz çok iyi olur. Yoksa" dediğinde beklentiyle yüzüne baktım avukatın. "Babanıza geç kalabilirsiniz babanız ölüyor" dediğinde nefesim kesilmiş gibi kalakaldım. Annemin ise "hayır çığlıklarıyla saçlarını yolmasina başlamasını sadece izliyordum. Ne yapmam gerekliydi bilmiyorum. Ben bu saatten sonra ne düşünüp ne istediğimi inanın ki artık bilmiyordum. Annem için hemen ambulansı aradım sinir kriziyle kendisine ciddi anlamda zarar vermişti saçlarını yolmuş yüzünü tırnaklarıyla çizip kanatmıştı. Şuan hastanenin odasında sakinleştiricinin etkisiyle uyuyordu. Avukattan çıkar ayak telefon numarasını almıştım annemin iyi olduğuna emin olduktan sonra sakin kafayla düşünecektim. Senelerdir görmediğim biyolojik babam ölümle cebelleşiyordu. Üzgün değildim sanki tüm duygularım alınmışcasına nötrdüm. Telefonum çalmaya başlayınca kim olduğuna bakmak için oturduğum yerden ayaklanıp çantama doğru ilerledim. Arayanı görünce yüzüm samimi şekilde gülümsedi. Buse arıyordu. Şuan bana iyi gelebilcek en iyi kişi arıyordu beni. "Buseee" diye ciyakladım. "Bak sen birileri yolumu mu gözlüyor banamı öyle geldi" diyerek şakıdı karşımda. "Buse sana en ihtihacım olduğu anda aradın" dediğimde önce sessizleşti. "Bir problemmi var" diye sorduğunda az önceki mutlu halinden eser kalmamış gibi geliyordu sesi. "Ne zaman dönceksin yüz yüze anlatmak istiyorum" dedim. "Bende bunun için aramıştım ben şuan izmirdeyim geldim" dediğinde resmen çığlık atmıştım. "Sen mükemmelsin zamanlaman harika" diyerek derin bir nefes alıp anneme baktım. Uyanmıştı. "Buse akşam 8 de her zamanki cafede buluşalım anlatcam herşeyi" diyerek telefonu kapattım. "Uyanmışsın" diyerek anneme baktım. "Baban" diyerek yine ağlamaya başladı. Onu bu kadar düşünmesi normalmiydi bilemiyordum. Belkide çok aşıktı ve yıllar geçsede aşkı bitmemişti. Hiç aşık olmadığım için bu duyguyu bilmiyordum. "Merak etme nesi olduğunu öğreneceğim" dediğimde gözleri parladı resmen. "Önce seni sağ bir şekilde eve bırakmam gerekiyor. Gece yola çıkacağım. O adam izmirde değilmiş çünkü" dedim. Bu bilgiyi avukattan öğrenmiştim. Ona mesaj atıp adresi istemiştim. Ne hikmet ki o adam her zaman hayalini kurduğum görmek istediğim istanbuldaydı. Buseyle biraz dertleşip kendimi rahatlattıktan sonra yola çıkacaktım. "Neredeymiş" diye sorduğunda baygın şekilde baktım ona. Cevap verme gereksiniminde bulunmadım. Bi süre sessiz kaldıkdan sonra serumunun bittiğini gördüm. Ayaklanıp hemşireyi çağırmak için odadan çıktım. Eve geldiğimizde anneme yemesi için birşeyler hazırlayıp odama çıktım. 2 saat sonra buseyle görüşüp yola çıkacaktım. Şansım yaver giderse otobüs bileti umarım bulabilirdim. Hemen gidip gelip üstümdeki bu yükten kurtulmak istiyordum. Üzerimdekileri çıkarıp mavi bir bluz ve kot şortumu üzerime geçirdim. Yanıma çanta hazırlamayacaktım. Hemen işimi görüp aynı gün dönecektim. Çantamı ve telefonumu alıp anneme gözüküp evden ayrıldım. "Bana hayırlı haberler getir çok hastaysa getir biz bakarız" demişti annem beni uğurlarken. Bir cevap vermeden ayrılmıştım evden. Halen içinde umut olması açıkcası sinirlendirmişti beni. Düşüne düşüne buseyle buluşacağım cafeye girdim. Etrafı süzdüğümde henüz gelmediğini farkedip boş bir masaya kuruldum. Karşısına çıktığımda ne diyeceğimi bilemiyordum. Neden diye sormalımıydım. Ölüm döşeğinde olan bir adama nasıl bir hesap sorabilirdim ki. Hayattaydı ama hayatımda değildi. Şimdi ise tamamen hayatımdan çıkacağını bile bile karşıma çıkıyordu. Helallikmi isteyecekti. Amacı neydi. Anlayamıyordum. Düşüncelerimle tartışırken aniden beni korkutacak birşey oldu. Biri sırtıma resmen atladı. Kollarını boynuma doladı sanırım boğuluyordum. "Leyaaal" duymayı özlediğim o ses. Busem gelmişti. Gülümseyerek ayağa kalkıp ona sarıldım. Sarıldığım anda tuttuğum gözyaşlarım hıçkırıklarım eşliğinde gözümden akmaya başladı. Buse kafamı sarılıp gömülmüş olduğum boynundan çıkarıp endişeli gözlerle izlemeye başladı beni. "Hey neler oluyor sakın beni görüp mutluluktan ağladığını söyleme yoksa beni korkuttuğun için dayağımı yiyeceksin." Dediğinde buğulu gözlerimle ona baktım. Esmer güzeliydi buse kalçasına inen siyah saçları simsiyah gözleri sivri çenesi ufak bir burnu vardı. Dudakları oldukça dolgundu çok güzeldi. İç cekerek masaya oturdum. Karşıma yerleşip endişeli gözlerle beni izleyip bir açıklama beklemeye başladı. Olanları baştan aşağı anlattım. "Ne yapacağımı bilmiyorum" dedim iç çekerek. "Ne yapıyoruz biliyormusun hemen şimdi gidiyoruz seni ben götüreceğim" dediğinde sevinmiştim. Şans benden yana olmalıydı ki bilet bulmakla uğraşmayacaktım. Busenin arabası vardı. Busenin babasıyla hiç tanışmamıştım ama durumlarının iyi olduğunu biliyordum. Beraber kalkıp cafeden çıktık. Arabası karşı taraftaydı. Karşıya geçip arabaya kurulduk. Yol boyunca buse tatilini anlatmıştı. Neyseki birileri yazı iyi değerlendiriyordu. O kadar uzun süre arabada hareketsiz oturuyordum ki heryerimin tutulduğunu hissettim. Lavabo ihtiyaçları dışında hiç dinlenmeden yolda devam etmiştik. Buse sonunda istanbula girdiğimizi söylediğinde avukatın atmış olduğu adresi gösterdim. Buse sadece ekrana bir kere bakıp yolu sanki ezbere biliyormuşcasına sürmeye başladı. 1 saat daha ilerledikden sonra etraf çok ıssızlaşmıştı. Şehirden uzaklaşmış gibi tenha bi yere gelmiştik. Anlaşılan biyolojik babam sakinliği seviyordu. Araba demir bir kapının arkasında durdu. Buseye göz attım kendisinden çok emin bakıyordu etrafa. Kornaya bir kere basması sonucu demir kapı açılmaya başladı. Busede bir gariplik fark etmeye başlamıştım. İçime düşen sıkıntıyla arabadan indim. Etrafı incelemeye başladım. Önümde 3 katlı beyaz bir villa vardı bahçe ise büyük ağaclarla kaplıydı o kadar çok ağaç vardı ki bir ormanı andırıyordu. Ev ise ormanın içine gizlenmiş gibiydi. Buse emin adımlarla eve çıkan merdiveni tırmanmaya başladı bende peşinden ilerledim. Buse kapıya bir kere vurduğu anda kapı açıldı. Şaşırmıştım. İçeri girdi peşinden ilerlediğimde bizi içerde 1 kız 3 adam karşıladı. Hepsi ifadesizce bize bakıyordu. İçlerinde bir adam öne doğru adımladı. Sarışın bir adamdı saçları sarının en güzel tonuydu boya olup olmadığını sorgularken buldum kendimi. Gözleri yeşildi acaba lensmiydi. Belirgin elmacık kemikleri vardı. Bir anda sanki yabancısı olmadığım ürkütücü bir kahkaha atıp beni şoka uğratacak bir cümle kurdu. "Buse kardeşim sonunda yıllardır izini sürdüğümüz avımızı getirmişsin" diyerek yine bana yabancı gelmeyen bir kahkaha patlattı. Bir saniye buda ne demekdi böyle??? |
0% |