Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Bölüm 5

@nillys_perrie

Karşımdaki manzara 2 şeyi ifade ediyordu. Ya gerçekden delirmiştim yada bu içerdeki ruh hastaları doğruyu söylüyordu onlar farklı evrenin insanlarıydı. Karşımda eve gelirken emin olduğum o bahçe o ev yoktu. Etrafı kumlarla çevrili belirli bi yerden sonra etraf ucu bucağı olmayan deniz olduğunu tahmin ettiğim sonu belli olmayan deniz vardı. Sanki denizin ortasına çok ufak ada vardı. Kapıdan çıkar çıkmaz sadece 5 adım atmıştım 5 adımda ayaklarım denize değiyordu. O gördüğüm ağaçlar yollar demir kapı hiçbirşey yoktu. Gökyüzü simsiyahtı ne bir yıldız ne bir ay vardı. Bu nasıl olabilirdi böyle birşeyin imkanı varmıydı. Attığım çığlıktan sonra boğazım öyle bir ağrımıştı ki bu bile şuan umrumda değildi. Asel donmuştu resmen ne mimik ne hareket hiçbirşey yapmıyordu. Arkamda sesler işittim ama dönmeyecektim. Kimlerin olduğunu tahmin edebiliyorum. Aralarından biri yaklaşıyordu bunu hissedebiliyordum. Tam ensemde bir nefes hissettim. Adeta donmuştum. Şuan önümdeki manzaraya bir anlam veremiyordum.

"Kızlar hava almayamı çıktınız?" Hemen arkamdaki sormuştu bu soruyu. Bu ses Williama aitti. Sesinde bir alay havası vardı. Gözlerimden ne zaman akmış olduğunu bile anlayamadığım yaşlarla ona doğru döndüm göz göze geldik. Fazla yakınımdaydı hemde çok fazla. Az önce enseme vuran nefesi şimdi yüzüme vuruyordu.

"Bu nasıl olur" sesimin çıktığından emin değildim. Kendi sesimi kendim zor duyacak konuma gelmiştim.

"Bize inansaydın şuan bu kadar korkmazdın" demişti. O an öyle emin olmuştum ki bu insanlar doğruyu söylüyordu bunun en büyük kanıtı arkamdaki manzaraydı. Gözlerimi yumarak ellerimi onun omzuna koyup başımı eğdim.

"Yapmayın" dedim ağlayarak. Ellerimin altındaki omuzları benim bu hareketimle kasılmıştı.

"Yapmak zorundayım" dedi.

"Bunun hiçbir zorunluluğu olamaz" diye karşılık vermiştim.

"Gerçekler bu bize lazımsınız senelerdir bu evrende kaldık gerekli bedeni bulabilmek için mavi dolunayı kaçırdık artık buna izin veremem geri dönmek için lazımsın seni almadan gitmeyeceğiz" demişti. Sesi ifadesizdi. Yumulu gözlerimi açıp bakışlarımı yüzüne kaldırdım. Bakışlarıda sesi gibi ifadesizdi. Başımı Asele çevirdim hâlâ donmuş şekilde etrafa bakıyordu hiçhir tepki vermemişti. Arkama dönüp yanına gittim.

"Asel" diyerek ona dokundum. Hiçbir tepki vermedi. Sanırım delirmişti. Bu sefer bakışlarımı evin kapısına çevirdim. Geri kalan üyeler kapının önünde yan yana dizilmiş bize bakıyorlardı. Buse hariç hepsi ifadesizdi düz bakıyorlardı. Buse ise acıyarak bakıyordu. Bir anda içimde dolan öfkeyle Buse'ye doğru yürüdüm.

"Neden yaptın" diyerek omuzlarından ittim. Alize müdahele edecekti. Buse elini hafif kaldırarak Alizeyi durdurdu.

"Sana güvenmiştim. Bir anda hayatıma girdin herşeyimizi paylaştık yada ben öyle sanıyordum. Kimsem yoktu bunu bile bile çektin beni bu çukura yaralarımı bilerek yaptın. Sana kendimi anlattım hiç düşünmeden arkanı döndün burdakilere acımı anlattın" ellerimi başıma dolamış ona sitem ediyordum o ise acıyarak sadece izliyordu beni.

"Aslında anlamalıydım biliyormusun hayatımda kimse yüzüme bile bakmazken annem babam dahil bir anda hayatıma girip beni düşünen tek insan olmandan anlamalıydım birşeylerin yolunda olmadığını çünkü kimse bu kadar mükemmel olamaz" artık ellerimi yüzüme kapamış hıçkırarak ağlıyordum. Yere çökmüştüm.

"Aselin bir hayatı var benim hayallerim var ne olduğu belirsiz yere başıma ne gelecek nedenlerini bilmeden gelmek istemiyorum. Beni seven bir annem olmasa bile benim kendisini sevdiğim bir annem var benim" ağzımdan dökülen son cümlelerimdi bunlar gerisi ağlama krizleri ve derin bir uykuyla kapanmıştı.

Gözlerimi açmaya çalışırken burnuma gelen iğrenç küf kokusuyla böğürmeye başlamıştım. Gözlerimi hafif kırpıştırıp açmaya çalıştım. Bulanık görüyordum. Net görmeye başladığımda penceresiz bir odada ellerim yukarı zincirlenmiş şekildeydim. Ayaktaydım biri beni kollarımdan zincilemişti tavana. Başım çatlıyordu. Bulunduğum ortam aydınlıktı. Fakat oda bomboştu. Duvarlar rutubetli yerler sanki bitmeyen bir inşaatın yeriymişcesine toz toprak içindeydi. Burnuma dolan küf kokusu midemi bulandırmıştı. Burada hayvanı bağlasan durmazdı. En son neler yaşadığımı hatırlayarak ağlamaya başladım. Sonum ölümdü buna emindim kapana kısılmıştım. En kötüsü halen amaçlarını bilmiyordum. Kapıya çevirdim bakışlarımı tahtadan bir kapı vardı seslensem gelirlermiydi onlardan yardım istemek ne kadar mantıklıydı bilmiyordum. Fakat bu şekil duramazdım kollarım uyuşmuş bedenim ağrımaya başlamıştı. Seslenmek istedim fakat konuşamıyordum halim hiç yoktu üşüyordum. Titriyordum dişlerim gıcırdıyordu. Nefes dahi zor alıyordum. Aradan geçen yarım saatten sonra kapıda ayak sesleri işittim.

Kapı gıcırdayarak açıldı hepsi tek tek içeri girdi. Etrafımda çember oldular. İlk 5 dk süren sessizlikten sonra Buse sessizliği bozdu.

"William o şuan çok kötü döngüye hazır değil kaldıramaz" demişti. Döngüde neydi bilmiyordum fakat bunu sorgulayamıyordum şuan. Nefes almaya halim kalmamışken bunu elbette sorgulayamazdım.

"Ama döngüye artık bir yerden başlamamız lazım gün geçtikçe mavi dolunaya yaklaşıyoruz biliyorsunuz" bu sefer Alize sözü devre almıştı. Şuan kendimi bir ayinin ortasında başrol gibi hissetmiştim. Hepsi etrafımda çember olmuş hakkımda döngü falan diyorlardı. Hiçbiri umrumda değildi şuan canım öyle bir yanıyordu ki yapcakları şeyi yapsınlar bitsin istiyordum.

Biri tarafından bağlı olduğum zincirlerden kurtuldum. Fakat bedenimi ayakta tutamadığımdan birinin kollarına yığıldım.

"Kendisine gelince döngüye başlayacağız" gözümü kapatmadan önce duyduğum son cümle Williama aitti.

Gözlerimi açtığımda kendimi çok dinç hissediyordum. Herzamanki mahsur odamdaydım. Derin bir nefes alıp aldığım nefesi tutmam bir olmuştu çünkü tam arkamda bana sarılmış biçimde biri yatıyordu. Bu ne cüretti bu ne terbiyesizlikti bunca yaşattıkları arasında beni birde tecavuz ile mi sınayacaklardı. Düşüncesi bile beni delirtmişti. Aniden arkamı dönüp bana sarılmış olanı bedenimden itip bağırmaya başladım.

"Hayvan hayvaaaan" diye bağırıp kim olduğunu aldırmadan ellerimle vurmaya başladım.

"Dur be delirdinmi" sesinden William olduğunu anlamıştım. Bağırışlarımla odaya biri koşarak girdi ardından kapıyı kapattı. Buseydi gelen.

"Ne oldu neden bağırıyorsun" diye endişeyle sordu. Bakışları bir bana bir yerdeki Williama dönünce endişeli bakışları şaşkınlığa dönmüştü.

"Abi?" Dedi sorarcasına.

William ciddiyetle "ateşi vardı başında ölmesin diye beklerken içim geçmiş yanına kıvrılmışım. Yaptığı açıklamadan sonra dahada sinirlenip vurmaya devam etmiştim.

"Kıvrılmak sarılmakmı oluyor" bağırarak vuruyordum. Buse araya girip beni tutmaya çalışıyordu.

"En huzurlu uykum olduğunu inkar edemiceğim" alayla kurduğu cümleden sonra son bir kez daha vurmak için yeltenmiştim fakat Buse tarafından engellenmiştim.

William alaylı tavrından çıkıp ciddileşmişti.

"Otur ve sakince beni dinle ölümlü" dediğinde inatla oturmayıp tepeden ona bakmaya başladım. Elleriyle yatağın kenarına tutunup karşıma dikildi.

"Bazı şeylerin cevabını istiyorsan otur" dediğinde bu sefer hiç düşünmeden oturdum yatağın üstüne. Gülümseyip karşımda Buseyle beklemeye başladılar.

"Şimdi tek bir lafımı kesmeden dinle kestiğin takdirde bende anlatmayı keser bu odadan çıkarım" dediğinde başımı yavaşca aşağı yukarı salladım.

"Benim evrenimde işler ölüm ve doğumla sürmüyor. Bizim ruhlarımız göç yollarıyla reenkarnasyona uğruyor. Ben mesela bu 4. Bedenim Busenin 2. Diğerlerininde aynı şekil. En büyük örneği biz öz kardeşiz fakat birbirimize hiç benzemeyiz çünkü ruhumuz bir çok bedende yer aldı." Dediğinde dehşetle ona bakıyordum. Ben bu olayın neresindeyim dememek için zor tutuyordum kendimi araya girsem sanki dediği gibi çıkıp gidecekti bu kapıdan.

"Sen bana nişanlım Kurretulayn için lazımsın. Uzun süre önce vefat etti ruhu bizim tapınaklarda ilahlar tarafından korunuyor ve bedenini bekliyor onun bedeni artık sensin kurretulayn bedeninde yeni yaşıyla tekrar yaşama başlayacak" dediğinde duyduklarımla ayağa fırlamıştım. Dehşetle ona bakıyordum. Buse tedirgin halde bana bakıyordu William ise ifade yoktu yüzünde.

Bedenimi nişanlısı için istiyordu adlarına reenkarnasyon diyorlardı.

Peki ya benim ruhuma ne olacaktı?

"Ya benim ruhum sonrasında?" Sorduğum soruyla aldığım cevapla beraber delirdiğimi hissetip kafamı duvarlara vurmaya başlamıştım...

   

Loading...
0%