Yeni Üyelik
1.
Bölüm

"Amine Başyiğit"

@nisa_oget

Yoruldum sadece yoruldum ne zamandır açım. Kaç gün olmuştu acaba annem merak etmiş miydi? peki ya öğrencilerim ne yaptılar kim bilir. Ben size en baştan anlatayım, en azından biraz zaman geçer...

 

Ben Amine Başyiğit annem emekli öğretmen babam ise emekli polis bende annem gibi bende öğretmen oldum. Sabah kalktım bugün tayin yerimin nereye çıkığını öğreneceğim. Baya heyecanlıyım doğrusu, son kez şalımı düzeltip yola çıktım. Sonunda konferans salonuna geldim ve her yer dolmuştu. Bir yere oturup sıranın bana gelmesini bekledim.

 

Zamanın nasıl ilerlediğini bilemeden tayin yerimin istediğim yere gelmişti. Müdür son kez de ikazda bulundu "Arkadaşlar mezun oldunuz ve bazılarınızın yeri uzak ve o ortama alışmak için erken gidebilir oraları görebilirsiniz. Çıkabilirsiniz kendinize dikkat edin."

 

Konferans salonundan çıkarken aklım hem ailemde hemdeburadaki arkadaşlarımda kalacaktı. Otobüs durağına doğru yürürken içim bir garipti hem mutlu aynı zamanda da hüzünlüydüm ama eğitim için her şey veda edilebilir. Duygularım aşırı değişikti.

 

Mutluydum istediğim yer gelmişti aslında ama yine de baya uzaktı. Erken gidecektim yolda otobüste araştırmama göre baya eski bir köydü ve normal olarak okulu da eskidir. Kafamda kurduğum kadarıyla 3 hafta sonra gitsem orayı görüp tanısam tadilat felan varsa yapsam okulların açılmasına kadar yetiştiririm herhalde ya ama ailemle de konuşmak zorundayım.

 

Eve doğru yürüyordu son kez eve doğru yürüyor hissi vardı bende yani yakında eve gelip annemin yaptığı yemeklerden yiyemeyecek miyim?

 

"Anne baba tayinim çıktı." diye kapıdan içeri girdim annem ile babam anında bana dönerken "Nereye gidiyorsun?" diye sordu annem telaşlı bir şekilde, "Şırnak'ın Silopi ilçesine tayinim çıktı." Babam endişeyle "Kızım çok uzak nasıl yapacaksın." diye babam söyledi bu sefer "Ama böyle yapmayın." diye sarıldım ikisine de "Ama kızım gerçekten de uzak nasıl yaparsın oralarda tek başına." ah be babam beni ne kadar sever ve sahiplenir hani derler ya kızlar babalarını daha çok sever diye galiba babam birazcık daha çok seviyorum ve ona küçüklüğümden beri aşığım iyiki babam olmuş ne kadar sert görünse de o kadar da iyidir.

 

"Ee nasıl yapacaksın ne zaman gidiyorsun?" diye sordu annem ağlamaklı gözleriyle aşırı duygusal bir annem var "3-4 hafta sonra gideyim diyorum köyü araştırdım eski okulda eski haliyle düzenlerim." Bu sfer babam atağa geçti "Kızım o kadar erken değil mi?" hemen fikirmi ince ayrıntısına kadar anlattım "Erken zaten geri geleceğim 3 hafta sonra gideceğim 1-2 hafta orayı hallederim bir daha gelirim sonra okulların açılmasına 1 hafta kala giderim anne." "Mantıklı aslında hem sonbahar gelmiş olur okulların açılmasına yakın uğraşmaya değmez." diye dedi babam benim yanımda durarak

 

'3 hafta sonra'

 

Yola çıkıyorum bir yarım eksik ve hüzünlü ama gitmem gerekiyor hem geri geleceğim ki. İhtiyacım olabilecek her şeyi aldım fazlasına gerek yok hem geri geleceğim için.

 

Ailem, onları bırakmak beni çok üzüyor ama alışacağım. Bu arada ben Kütahya'lıyım.

 

Uzun bir yolculuk beni bekliyordu uçak otobüs derken sonunda öğretmenlik yapacağım yere geldim. Sora sora okulu buldum ve buranın insanı çok güzel, beni çok sevdiler. Çok büyük değil eski ama idare edebileceğim şekilde bir okul.

 

Tek sınıflı ve lavabosu olan bir okuldu bu arada kalorifor yoktu yani demek oluyor ki ben yakacağım. Yarın tüm köyü dolaşıp çocuklarının okula gönderip göndermeyeceklerini soracaktım. Yol yorgunu olduğum için sınıfa hemen yatağımı yaptım uyumaya çalıştım. Ara ara soğuktan uyansam da tekrar uyumaya çalıştım. Burada baya uyamakta zorluk çekecektim anlaşılan.

 

Uyandığımda saat daha 10'du ve hemen kahvaltımı yaptıktan sonra hem köylüleri hemde çocukları tanımak için tanışmaya gittim.

 

Köy meydanına gidip rasgele bir evin kapısını çaldım ve kapının açılmasını bekledim. Kapıyı yaşlı ve tonton bir kadın açtı. "Merhabalar ben yeni Öğretmen Amine Başyiğit acaba 7-15 yaş arası çocuğunuz veya torununuz var mı?" kadın güldükten sonra "Yok evladım, burada bi ben bide benim bey yaşar gideriz." Bende kadına gülümsedim "Tamam teyze iyi günler size" kadın kapıyı kapatırken bende başka bir kapıyı çaldım. "Merhabalar ben yeni Öğretmen Amine Başyiğit acaba 7-15 yaş arası çocuğunuz veya torununuz var mı?" kadın düşündü bir an sonra dudaklarını araladı "Aslında benim 7 yaşında ikizlerim var babalarına sorup haber veririm öğretmen hanım." Aynı şekilde gülerek "iyi günler" dedim ve "Tabiki okulda olurum, beklerim." başka bir eve doğru giderken bir çocuk koşarak ve bağırarak köyün derinliklerine doğru koştu.

 

Bağırarak söylediği şeylere ise anlam veremedim. "Ana baba terörisler geliyor." ve sonrası bir felaket...

 

... 

 

İşte böyleydi ve ne zamandır bu mağara gibi yerde kaç gündür ellerim ayaklarım bağlı şekilde bekliyordum. Beni ne yapacaklarsa artık.

 

Günler sonunda odaya birileri girdi. Ben polis kızıydım kolay kolay korkmazdım en fazla öldürürlerdi ama içim çok huzursuzdu şuan. Meğerse insanın anne babasının yanından başka yer ne huzursun ne kadar da soğukmuş. Emindim buradan kurtulacaktım ama iki seçenek vardı ya ruhum ölecek yada ölü bir beden çıkacaktı. Odaya giren kişiler bilmediğim bir dil ile konuşuyorlardı arada gözleri bana kayıyor pis pis sırıtıyorlardı.

 

"Büyük bey sonrasında öldürmek şartı ile istediğimiz yapabileceğimiz söyledi." Bu sırıtış hayra alamet değildi bana yaklaştı ve dibime girdi omzuma dokundu o dokunduğu yeri yakmak istedim yada dokunan eli.

 

Kızım sakin ol, hem şanslısın sen, baban sana bir sürü yöntem öğretti.

 

Ben kendimi sakinleştirmeye çalışırken en saçma hareketi yapıp ellerimi ve ayaklarımı çözdüler yani küçük bir şey de değildim. Tek tekmemle yere yıkardım ikisini.

 

Ellerimi çözükleri an kafalık yapıştırdım omzuma dokunan şerefsizi, tek tek geldiklerinde hepsini hallettim nasıl olduysa dışarıda da kimse yoktu ve hemen kimseye görünmeden arkadan kaçmaya çalıştım ama galiba yine yakalandım o an ki şok ve korku ile gözlerimi kapatmıştım.

 

Güzel ve bi o kadar da sert bir ses bana "Gözlerini aç." dedi sanki hipnoz olmuş gibi dediğini yaptım. Hani demiştim ya yakalandım hemen felan diye ama bu üniformalı asker tabiri caizse mal gibi baktım askerin gözlerine asker de anlamsız bir şekilde sert bakıyordu.

 

"Öğretmen sen misin?" cevap vermedim çünkü hala eli ağzımı kapatıyordu o yüzden kafamı salladım. "Ahh pardon" dedi ve elini ağzımdan çekti "Nasıl kaçtın?" diye sorarken biraz ego ile "Babam polis bir şeyler öğretmişti onlar sayesinde" dedim sadece.

 

"Gürkan al öğretmeni uzaklaşın Ali sende onlarla git geriye kalanlar patlatmadan gitmeyeceğiz buradan" o arada o adamların sesini duydum borazan sesli iğrenç adamlar. "Kız kaçmış hemen bulun gebericek." Ben korku ile arkama bakarken "Hadi Gürkan." Ali ve Gürkan ile birlikte hızlı ama koşmadan uzaklaştık ve silah sesleri başladı. Ben sık sık arkama bakarken Ali

 

"Öğretmen onlar için endişelenme."dedi rahat bir tavırla "Neden onlar da insan, ya benim yüzümden bir şey olursa onlara." Dedim suçlu hissederken "Sen onları tanımıyorsun öğretmen hele komutanım da onların başındaysa 5 dakika sonra gelirler ve ardından orası patlar."

 

"Çok mu iyiler?" diye sordum masumca "İyinin de iyisi." Dedi tabi ya onlar Türk Askeri.

 

Biz giderken askerin dediği zamandan önce oradan bir patlama oldu ben arkamı dönüp dehşet içinde oraya bakarken Ali ve Gürkan normal bir şekilde devam ediyorlardı.

 

"Öğretmen hadi." Dedi hç konuşmayan Gürkan "Ama onlar, batladı orası."

 

"Öğretmen" diye bağırdı ağzımı kapatan komutan ama nasıl bizim önümüzde olabiliyorlardı ve nasıl hemen patladı ve eş zamanlı olarak indiler

 

"Ögretmen fazla sorgulama." cidden bana bunlar fazlaydı ve artık dizlerim bedenimi taşıyamaz hale geldi kendime zor sahip çıkarken dik durmak zorundaydım.

 

"İyi misin?" diye sordu komutan tir tir titreyen bana "Bunlar bana fazla ama iyiyim" Askerlerle beraber bir süre yürüdükten sonra bir yerde durduk ve beklemeye başladık o sırada bana biraz su ve atıştırmalıık verdiler. Bir ses geldi uzaklardan ve gittikçe yaklaştı meğerse helikopteri bekliyormuşuz bindik ve hemen havalandı.

 

Kafamı koyup birazcık uyumaktan birşey olmaz değil mi? Ne kadar uyudum bilmiyorum ama baya rahat bir yerde yatıyordum gözlerimi açmaya bile mecalim yoktu büyük bir ihtimalle sedyedeydim ve odaya götürüyorlardı. Zorlansam da gözlerimi açtım önce sakalları yeni çıkmaya başlayan bir çene karşıladı beni, ben hala bakarken annem ve babamın sesini duydum. Ben uyandığımı belli eden bir ses çıkardım ve komutan "İyiysen indireyim mi? yürüyebilecek misin?" diye sordu hem yürüyor hemde bana bakıyordu. "Hıhı" dedim sadece ve beni indirdi annem ve babam koşarak bana geliyordu. O kadar yorgundum ki sadece onların gelmesini bekledim bir adım atarsam yere yapışacak gibi hissediyorum.

 

Babam bana öyle bir sarıldı ki, artık dedim güvendeyim, artık dedim bana kimse bir şey yapamaz bana, annemin başımı okşayışı benim sessizce akan gözyaşlarımla birlikte beni kurtaran komutan ve askerlerinin gidişini görmem daha doğrusu gözyaşlarımdan göremem.

 

Her zaman onlar için dua edecektim aklıma geldikleri her saniye, her gün boyunca

 

...

 

Ben biraz dinlendikten sonra albayın odasındaydık. Albay beni kurtaran timin baş komutanıymış.

 

"Ee Amine öğretmen hala burada mı kalacaksın?" babam benim cevaplamama izin vermeden "Hayır albay bizimle gelecek." Dedi babam kararlı bi şekilde "Ama baba buradaki çocuklar ne olacak? Ben gelmeyeceğim o gelmeyecek kim gelecek? O çocukların da okumaya hakkı yok mu?"

 

"Var kızım ama olmaz seni buradaki..." diyecekken annem babamı susturdu "Harun."

 

"Tamam hanım ama kızım sen bize ne yaşatmak istiyorsun?" bira düşününce hak vermiştim aslında tek evlatladıydım "Ben..." dedim devamını getiremezken "Geleceksin son kez söylüyorum.", "Kütahya'ya gelmek istemiyorum." Dedim çekingen bir tavırla "Tamam ben hallederim onu nereyi istiyosan elbet bir iş buluruz Allah'ın izniyle." Dedi bazen bazı insanlar için zor olanlar babam için kolay olabiliyordu.

 

"Tamam baba' babamın bu kadar israrcı olmasına inanamıyorum egolu olacağım ama galiba beni çok seviyor.

 

"Benim yapabileceğim bir şey var mı?" diye sordu albay annem ona minnetle bakerken susuyordu çünkü konuşsa göz yaşaları da dökülecekti "Ne yapacaksın albay beni kızıma kavuşturdun."

 

"Ben bir şey yapmadım bizimkiler yaptı." Dedi albay büyük bir gururla "Allah onlardan da razı olsun." diye araya girdi kendini toparlamış annem.

 

Yazarın anlatımıyla

 

Amine anne ve babası ile birlikte Kütahya'ya geri dönerler. Babası Amine'nin tayin işini hallederken Amine de daha iyi olmaya çalışıyordu. Arada tek arkadaşı olan Kamer ile konuşuyor bazen de tek başına odasından çıkmıyordu. Bazı geceler bir çok defa kabus ile uyanırken annesi hemen yanına gelirdi. 2 ayı böyle geçiren Amine artık hayat dönmeye karar vermişti ve odasından çıktı annesi onun dışarı çıktığına şaşırdı. Çünkü Hamide kızını en son ekmek almaya yolladığında ağlayarak ve perişan bir şekilde eve dönmüştü. Kızı için çok üzülmüştü tek evladı için.

 

Okulların acılmasına 1-2 hafta kalmış. Artık Amine'nin İzmir'deki evine yerleşme zamanı gelmişti.

 

Amine'nin gitmesinden sonra uzun bir süre göreve çıkan komutan ve timi kısa süre içinde bir sürü görev başarmıştı. Genç adamın aklı hala genç kadındaydı. Ama dedi ben nasıl yaparım o güzel ve mükemmel gülen kadına onun yüzündeki gülümsemeyi nasıl alırım koparırım yüzünden.

 

Metehan...

 

Garibim küçük yaşta gelmişti herşey başına babasız kalmıştı küçüçük bir çocukken üstelik kardeşi daha da küçüktü. Babasını bile tanımıyordu kardeşi öyle mi olacaktı yani.

 

Metehan minik kuşum, kartal olmuş ülkesinin tepesinde onu koruyordu şimdi de...

 

Asker olacağını annesine söylediğinde annesi evden kovmuştu kıyamamış hemen almıştı eve.

 

Metehan daha 3 yaşındayken vermişlerdi eline ay yıldızlı bayrağı, kardeşi 1 yaşında anlamayan gözlerle bakmıştı evdeki yabancılara annesini yere düştüğünü görünce ağlamayı koyvermişti.

 

...

 

Artık kendine geldi derin bir nefes aldı hadi dedi içinden bir ses "amine kalkıyoruz." dedi ve ona ayak uydurdu ve odasından çıktı sonra geri geldi ve ne zamandır kapalı olan perdeyi ve pencereyi açtı.

 

Tekrar çıktı sabah saat 9 civarıydı hayat ona yeni nefes alması için dışarı itiyordu. Yürüyüş yapacaktı üzerine rahat bir şeyler giydi, eline suluğunu alıp çıktı evden.

 

Saatlerce yürüdü belki de kimse umrunda olmadan kimsenin de umrunda olmadan, ara sokaklardan evine gitti kapıyı çaldı anahtarı almamıştı yanına telefonunu da almamıştı kesin annesi çok merak etmişti.

 

Telaşla açtı kapıyı annesi merak etmemişti ama dünyada en güvendiği iki göz izlediği için de iyiydi "Kızım sen neredesin?" diye sordu kızı hala fark etmemişti "Annecim hani ne zamandır odama kapanmışım ya yürüyüşe çıktım."dedi sevecen bir ifade takınarak "Beni niye uyandırmadın beraber çıkardık."

 

"Annecim çok yordum seni biraz dinlen diye fena mı yaptım işte dinlendin." Amine evdeki yokluğu fark etmişti ve annesine sordu "Babam nerede bu arada?" güldü Hamide hanım "Gelir şimdi." o arada kapı çaldı ve babası geldi soluk soluğa gelmişti babası "Kızım sen ne kadar da hızlı yürüyorsun." Diye sitem etti "Sen nereden biliyorsun? Baba." Derken hala anlamamıştı Amine "Sen çıkarken bende senin arkandan geldim bir şey olmazsın diye." Dedi babası anlamayan kızına açıklama yaparken "Ben niye fark etmedim ki." Dedi şaşkınlıkla "Ben neyim kızım?" dedi babası Amine cevap verecekken sırıtarak "Baba ve polis" dedi onu yalnız bırakmamıştı ve asla da yalnız bırakmayacaktı.

 

Okulların Açıldığı Günün Sabahı İzmir

 

Geç kalmamak için hızla hazırlnıp okula giden Amine çekinerek girdi öğretmenler odasına. Bir kadın öğretmen yaklaştı. "Öğretmen misiniz yoksa veli misiniz?" dedi gülümseyerek "Öğretmenim yeniyim." Diye karşılık verdi Amine. "Aa öyle mi?" dedi kadın şaşırmıştı bu kadar genç bir üğretmen ve burada. "Evet" dedi Amine "Sınıfını biliyor musun?" dedi kadın öğretmen "Bilmiyorum" dedi Amine "Müdüre gidip sorabilirsin buradan çıkınca karşı taraf." Diye tarif etti. "Tamam teşekkür ederim."

 

Amine kadın öğretmenin tarif ettiği yere gider kapıyı tıklatır ve içere girer.

 

"Aramıza hoş geldin" gülümseyerek cevap verdi "Hoşbuldum' dedikten sonra cevap verdim ve "Ben Amine Başyiğit" dedi müdür de gülümseyerek "Geldin mi? hoş geldin", "Hoş buldum benim sınıfım neresi" dedim heyecanlı "1/A başarılar" genişce tebessüm etti Amine ve "Teşekkürler"

 

Amine müdürün odasında çktıktan sonra hemen tekrar öğretmen odasına gitti bir tane erkek öğretmene "Merhabalar benim de dolabım var mı? ve nerede?" di sordu çekingen bir tavırla "Kimsin?"dedi genç adam "Amine başyiğit yeni geldim" dedi kendini açıklayarak "Bende Tunahan Özsoy, dolapların üzerlerinde isimler yazıyor bulabilirsin." Diye yardımcı oldu tunahan genç kadına "Teşekkürler" merakla ıza döndü Tunahan genç kıza sorusunu sordu "İlk yerin mi?" biraz karışık baktı Amine ne söylemesi gerekiyodu en azından tanımadan anlatmamaya karar verdi. "Oralar biraz karışık" diye cevaplar verdi "Sınıfını öğrendin mi?" diye sordu tunahan "Evet 1/A senin neresi" dedi biraz fazla samimi olduğunu düşündü sonra mesafe koydu. "3/C" dedi tunahan da konu konuyu açtı ve konuşmaya başladılar. Tunahan eşini ve çocuğunu gösterdi imrenerek baktı Amine de ailesi hakkında konuşurken zil çalmış ve öğretmenler de sınıflara dağılmıştı.

 

Sonunda kendi sınıfına girdi içeri de 21 kişi vardı. Herkes garip gözlerle Amine'ye bakıyorladı.

 

"Merhaba çocuklar ben sizin öğretmeninizim uzun bi süre beraberiz burada hem ders yapacağız hemde oyun oynayacağız tamam mı?" Hiç kimseden ses çıkmazken "o zaman ilk ders ne yapalım?" Yine kimseden ses çocukarı hassas noktadan vurmak için ağzını açtı Amine

 

"Şarkı söyleyelim mi? sonra da tanışırız nasıl ama"

 

"olur." dedi içlerinden bir kaçı sonrada zaten ders akıp gitti.

 

Tenefüs zili çalmışken çocuklar bu zil ne diye bakıyordu.

 

"Bu zil dersimizin bittiğini belirliyor şimdi isteseniz bahçeye çıkabilirsiniz ama burada da durabilirsiniz ama bir daha bu zilden çalınca herkes burada olacak anlaşıldı mı?"

 

 

... 

 

Merhabalar ben Nisa, 19 yaşındayım. Wattpad'de 50 bin okunma alan Asker'im kitabımı buraya da yüklemek istedim.

İnstagram @nisa.diyolar.iste takip ederseniz sevinirim.

 

 

Loading...
0%