Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Ceylan & Mert

@nisa_oget

30 Ekim 1989 Pazartesi

 

Çok heyecanlanan Mert evinin önünde verdiği parti ile aslında daha başka bı amacı vardı. Uzun zamandır nişanlı olduğu kıza evlenme teklifi edecekti. Karşısındaki bembeyaz elbise ile duran siyah ve uzun saçlara baktı kahverengi gözlere baktı merak ediyordu ya ters cevap verirse diye ama ne olursa olsun evlenmek istiyordu.

 

O sırada Ceylan ise zaman derken üniversitesi sonu diyordu ve artık o son gelmişti. Üniversiteleri bitmişti. Mert askere de gitmişti ama askerden gelince uzman olmak istemişti o yüzden biraz da korkuyordu. Partiye gelince Mert'in askerden gelince yapılan bı parti ama o asıl sürprizi bilmiyordu.

 

Mert'in arkadaşları artık herkesin geldiğini ve operasyona başlamaları gerektiğini söyledi Mert'e evet bu operasyon evlilik teklifi idi. Mert'in arkadaşlarından biri müziği kesip sahneye çıktı.

 

"Merhabalar arkadaşlar eğlencenizi bozduğum için özür dilerim ama arkadaşım birşey diyecek onu dinleyebilir miyiz?

 

"Evet" diyen herkes ile birlikte Ceylan heyecanlanmıştı biliyordu çünkü artık zamanı gelmişti.

 

Mert yavaşça yürümeye başladı Ceylan'a doğru Ceylan gerilmiş heyecan basmış elleri ayakları titriyordu aslında bunları Mert'e hissediyordu Ceylan'ın tam karşısına geçti.

 

"Hayatıma girdikten ilk andan itibaren beni kendine aşık ettin ve etmeye de devam ediyorsun. Seni her daim seveceğim, her kararımda arkamda durdun beni hep motive ettin ve artık sensiz olmam mümkün değil? Küçük ceylanım ilk sevgilim BENİMLE EVLENİR MİSİN? Benim karım, çocuklarımın annesi olur musun?

 

Ceylan bı an duraksadı hep bu anı beklemişti ve o an geldiğinde de tek bir elime edemiyordu. Neydi bu içindeki kelebekler, içindeki sevinç aşk. Ona duyduğu sevgi...

 

Arkadaşlarıyla beraber günlerce provasını yapmışlardı Ceylan'ın arkadaşlarından bir tanesi Mert rolünü oynayıp evlenme teklifi ediyordu ve Ceylan da 'Evet' diye havalara uçup teklifi kabul ederdi diğer akadaşalrı da sanki gerçekmiş gibi alkışlardı ve çok mutlu olurlardı Celan için hayali bile kalbinin hızla atmasına sebep oluyordu.

 

"Evet" diye bağırdı heyecanla, alkış tufanı kopmuş o sırada ikilinin en sevdiği şarkı çalmaya başlamıştı. Nazikçe Ceylan'ın elini tutup yüzüğü taktıktan sonra elini bırakmadan piste çekti ve dans etmeye başladılar. Ceylan ne kadar heyecanlıysa Mert de o kadar heyecanlıydı zaten herkes bu ikilinin en yakında evleneceği biliniyordu.

 

Herkes sessiz olurken sadece ışık onlaın üzerindeydi "Meyhaneler sen, içtikçe bitten ben Senden vazgeçersem haram olsun." Diye fısıldadı Mert Ceylan'ın kulağına "Tüm kadehler sen, kırılıp düşen Beni mahveden sen, helal olsun"

 

17 Mayıs 1990 Perşembe

 

Ceylan evden çıkıyordu mutlu ama hüzünlüydü. Nikahlar kıyılmıştı ve artık her gece birlikte uyuyacaklardı ikisinin de içinde değişik duygular vardı ve bu duygu mükemmeldi.

 

Evleniyorlardı artık mutlu mesut olacaklardı. Ama bilmiyorlardı ki bu mutluluk az sürecek.

 

Müstakbel karısının koluna girmesiyle yürüyen Mert artık mutluydu nikah masasına yürürken

 

"Bu gece çok uzun sürecek hazır mısın karıcığım." Dedi muzip bir gülümsemeyle ama Ceylan anlamamış ve saf bir şekilde "Nasıl?" derken aynı zamanda da mekana giiş yapıyorlardı.

 

"Gece diyorum, uzun olacak." Ceylan anladıktan hemen sonrası yanakları kızarırken makyajın etkisiyle daha da kızarmıştı "Tamam tamam sakin ol. Yanakların domates oldu." İlk danslarını yaparken kimseye bakmadan sadece birbirlerine bakıyorlardı yalnızca birbirlerine...

 

Ortam daha da eğlenceli hal alırken gün bitiyor ve Ceylan'ın özenle dizdiği eve gideceklerdi. Ceylan naif bir kızdı omuzlarından biraz uzun kahverengi saçlı, güzel elamsı gözleri olan bir kız.

 

Gece yarısına gelmiş herkes giderken el ele herkesi uğurlayan Mert ve Ceylan odalarına gitmek için sabırsızlanıyorlardı son kişileri de geçirdikten sonra bira bahçeye bakındı Ceylan, Zaten düğün de Mertgilin evinin bahçesinde olmuştu o yüzden hemen evlerine geçebilme imkanı vardı.

 

Halen bahçedeyken bir anda Mert, Ceylan'ı kucağına aldı Ceylan bir anlık korkuyla Mert'in boynuna sarılırken "Mert ne yapıyorsun sen?" dedi ama bulunduğu durumdan zevk alıyordu ve daha da sokuluyordu eşine "Mert yok bundan sonra eşim, sevgilim, kocacım gibi kelimeler kullanmanı istiyorum." Deyip Ceylan'ın yanağına sulu bir öpücü bıraktı. Mert odalarına kadar ceylan'ı taşırken "Kocacım yeter artık belin ağrıyacak bırak yürüyebilirim." Yatak odasına kadar taşıdı "Sen benim biricik karımsın ay bu ne güzel kelimeymiş ya karımsın artık." Yatak odasının kapısını zorla açtıktan sonra Ceylan'ı yatağa yavaşça bıraktıktan hemen sonra yanağına öpücük bıraktıktan sonra "karıcığım" dyip muzipp bir şekilde gülümsedi Ceylanın yanına oturup "sevgilim uyyalım mı çok yorulduk?" dedi Ceylan utangaçla karışık "Olur da, bir şey eksik hatta fazla" Mert anlamaz bakışlarla Ceylan'a bakarken "Noldu güzelim çok mu? Üzerine geldim istemezsen olmaz valla bak." Diye telaşlanmıştı Ceylan üstünde baskı hissetmiyordu uzun süre sevgili olduğu adamla evlenmişti ve mükemmel bir evlilik yaşayacaktı nasip kısmet olursa.

 

"Mert" dedi üzerindeki hala çıkmamış olan gelinliği işaret ederken "hm o da vardı değil mi?", ceylan kıarmaya başladı ve bu sıcaklık tüm vucuduna yayıldıktan sonra kalbi daha da hızlı atmaya başladı bugün heyecandan ölmezse hiç ölmezdi artık. "Evet bu da var ve senin çıkarman gerekiyormuş." Dedi Mert bir şey demezken Ceylan'ın arkasına geçer "O zaman görevimi yerine getireyim." Dedi ve yavaş yavaş kuaförde yüzden fazla düğüm atılmış gelinliği çözmeye başlamıştı. Sona geldiğinde derin bir nefes aldı Ceylan ne zamandır nefesini utuyordu bilmiyordu aslında. "Hazır mısın?" dedi sessiz çıkan sesiyle "hıhı" dyebildi sadece kendi bile duymamıştı sesini mert duymuş muydu?

 

Kocasının yanağından öperek uyandırmaya çalışan ceylan dünün verdiği yorgunluk ile geç uyanmıştı ama ondan daha uykucu olan eşini gördü. Kalkıp mutfağa gitti kahvaltıyı hazırlarken birinin sarılması ile sıçradı. Kocası sarılmıştı oysa ki "Güzel karım bana kahvaltı mı hazırlıyor?" diye yanağından öptü "Evet kocacım." Dedi sarlan kocasına "Kocacım mı ımm çok iyi çok sevdim."

 

20 Ekim 1990 Cumartesi(5 ay sonra)

 

Ceylan ağladı yatak odasında yatağına otururken elindekine bakarak daha da şiddetli ağlamaya başladı o sırada Mert gelmişti ve Ceylan'ı arıyordu odanın önünden geçerken Ceylan'ın hıçkırıklarını duydu, hemen de odaya daldı.

 

Ceylan korku ile testi sağlarken "Ceylan'ım noldu niye ağlıyorsun?" diye elleriyle yüzünü avuçladı. Ceylan'ın ağlaması daha da şiddetlenirken arkasına sakladığı testi eşinin eline verdi.

 

Ağlaması biraz durulmuş ama iç çekmeleri devam ediyordu "Bu ne ki?" dedi elindekini incelerken "Burada iki tane çizgi var ama biri daha da soluk neden?" dedi Ceylan'a bakarak "Hamilelik testi" diyebildi "Gerçekten mi?" diye sorguladı elindeki teste bakarak daha çok küçük olduğu için teste bile varla yok arasındaydı. "Mert, sen baba oluyorsun." Dedi Ceylan sonunda Mert sakin duruken afallamıştı beklemiyordu. Elindekine bir ke daha baktı "baba mı oluyorum?" Ceylan Mert'in surat ifadesine küçük bir tebessüm etmişti. "ALLAHHHH BABA OLUYORUM." Deyip Ceylan'ı kucaklamıştı havada döndürürken "Dur dur senin dikkatli olman lazım." Deyip nazikçe yatağa yatırdı "Karnın aç mı ya da doktora mı gidelim ya da alış verişe mi gitsek ne dersin minik minik eşyalar alırız." Ceylan bu sefer kahkahalar ile gülerken "Mert sakin ol daha çok küçük ve cinsiyetini bile bilmiyoruz." Mert ve Ceylan sarılırken "Ben doktora sıra alayım, görevin olmazsa beraber gideriz olmazsa tek giderim."

 

"Anneler hissedermiş sence cinsiyeti ne olacak hissediyor musun?" Ceylan elini koyduktan sonra "Bilmiyorum ama sağlıklı olsun o daha önemli." Mert de yatağa oturmuş bir elini de Ceylan'ın karnına koymuştu "Tabi sağlığı daha önemli de düşünsene sana benzeyen bir kızımız olsa görevden yorgun geldiğimde baba diye koşarak gelse tüm yorgunluğum geçer." Ceylan hafif bir gülümseme ve sahte kıskançlıkla "ee o zaman sen hep onunla ilgilenirsen seni kıskanırım ben."

 

Mert de güzel bir kahkaha attıktan sonra "Aa öyle olmaz ki o benim biricik kızım olacak." Ceylan da o sırada Mert'in yanağını okşadı "Ya sana benzeyen oğlumuz olursa..."

 

Kısa süre sonra doktoraa giden ceylan çok heyecanladır eşi görevde olduğu için gelememişti ama Ceylan en başından beri biliyordu düştüğü halde düştüğünü kimse göremeyecekti. Hastanenin bahçesinden hastaneye baktı ve hemen doktorunun yanına gitti.

 

"Hoşgeldin Ceylan Özsoy değil mi?" ceylan'ın heyecanı daha da artarken başını salladı "Şöyle otur bakalım, bebiş nasılmış?" ceylan dediği yere uzandı ve karnını açtı aslında biraz da ürperdi "Hamile olduğunu test ile mi öğrendin?" derken de Ceylan'ın karnına şeffaf ultrason jelini sürdükten sonra da elindeki aleti Ceylan'ın karnına yaklaştırdı her hareketinde Ceylan daha da heyecanlanırken "Test yaptım öyle öğrendim." Kadın geç gelen cevaba gülümsedi "ilk kontrolse eşin nerede?" Ceylan'ın hemen gözleri dolarken "Yanlış anlama parmağında yüzük varya o yüzden yani." Ceylan hayır anlamında kafasını sallarken "Eşim asker görevde gelemedi o yüzden." Doktor gülümserken "Asker eşisin zor bir görev her şeyde tek olacaksın." Ceylan'ın yüzünde buruk bir gülümseme oluşurken "Olsun yanındayım ya tek olsam da bana yeter." Doktor ekrana bakarken " 8 haftalık bebeğin yani iki aylık oluyor şuan gayet iyi ama ilk aylar dikkatli olman gerekiyor ani baş dönmesi olabilir ve yalnız olursan hemen bir yere otur gözlerini kapat ve en mutlu olduğun anı hatırla..."

 

17 Haziran 1991 Pazartesi

 

Günlerden 17 Haziran saat 21.27 Cumartesi Ceylan doğumhanede eşi Mert ise görevde yalnız gitmişti ilk kontrele, yalnız öğrenmişti oğlunun olacağını, yalnız almıştı eşyalarını bebeğinin, belki de yalnız büyütecekti ama o çok seviyordu eşini sevgi her şeyi örtüyordu. Ceylan oğlunu sapasağlam doğurmuş ve şuan dinleniyordu Mert görevden gelir gelmez direk hastaneye koşmuş ve odaya girmişti.

 

Odada mükemmel bir manzara bulmuştu Ceylan kırmızı takımlar içinde uyurken hemen yanında da minicik bir beden görmüştü, oğlunu...

 

Metehan sanki babasının geldiğini anlamış gibi gözlerini açmış ve ona pür dikkat bakıyordu "Sen benim oğlum musun?" dedi sakince onu ürkütmeden yanaklarını okşadı o sırada da Ceylan uyandı "Mert sen mi geldin?" mert sakince kafasını sallarken Ceylan'ı alnından öptü "Teşekkür ederim güzelim.", "Ne kadar da yakışıklı değil mi?"dedi ceylan doğrulurken "Evet çok güzel" mert metehan'ın başını okşarken "Kucağına almak ister misin oğlunu?" der Ceylan.

 

Mert dolmuş gözlerle kafasını sallar ve baba oğlunun kucağına ilk defa geliyordu. "Metehan oğlum önce anne ve babana sonra vatanına hayırlı bir çocuk ol."

 

9 eylül 1995 Cumartesi

 

"Mert koşturma çocukları, yemek yiyecekler" diye bağırdı bahçede oynayan eşine ve iki oğluna bakarak "Futbol oynuyoruz Ceylan tabi ki de koşacağız." Ceylan gülümserken "Metehan oğlum aç değil misin?" diye sodu o arada da Tunahan abisinin ve babasının arkasından düşe kalka koşmaya çalışıyordu "Ben aç değilim anne." Diye bağırdı babasıyla oynayan metehan. Tunahan yorulduğu için otururken "anne süt!" Diye pes etti Tunahan ve annesinin ona gelmesine izin verdi "Gel benim küçük oğlum gel ben seni doyurayım." Diye oğlunu kuçağına aldı ve eve doğru giderken kardeşini kıskanan Metehan "Bende açım ben de yemek yiyeceğim annee"diye annesinin arkasından giderken Ceylan da hafif koşuyormuş gibi yaptı o sırada Mert "Koşun koşun anneye hücum" der ve bu sayede de herkes eve girmiş olur Mert Metehan'ın elini yıkamasına yardımcı olurken, Ceylan da Tunahan'ı emziriyor. Biraz emzirdikten sonra hazır olan sofraya yaptığı yemekleri taşırken eşi de gelmişi ve ona yardım etmişti. Mert, Metehan'ın yemek yemesine yardımcı olurken, Ceylan da Tunahan'ı doyuruyordu.

 

"Baba kardeşim ne zaman benim gibi olucak?" diye sordu küçük metehan, "Nasıl senin gibi olucak oğlum." Metehan kardeşine baktı "Baba baksana onun gözleri kahverengi benim siyah onun saçı da toprak rengi benim siyah yoksa büyüdükçe değişecek mi?" Ceylan kahkaha atarken "Hayır oğlum sen bana benzemişsin bak benimde saçımın ve gözümün rengi siyah ama annenin açık kahverengi kadeşin de annene benzemiş." Metehan'ın kafası arışırken "Yani Tunahan da mı büyüyünce anne olacak?" bu soru anne ve babasını kahkahaya boğarken "Hayır öyle olmayacak sen ve kardeşin erkeksiniz ve anne değil baba olacaksınız benim gibi. Eğer kız kardeşiniz olursa o anneniz gibi anne olacak." Tunahan sessizce yemeğini yerken babasının cümlesiyle "Kış kaydeş iştiyoyum ama oyuncaklayımı veymem!" dedi "Mert yaptığını gördün mü?" diye kızarmış gibi yaparken Ceylan, "Fena da olmaz yani sana benzeyen bir kızımız olsa, onunla da evcilik oynarım."

 

Hayranla baktı çocuklarına seçtiği kişiye bakarak ve onunla olan çocuklarına evlilik yıl dönümlerine az kalmıştı ve o gün Mert'in evde olması için çok dua ediyordu. 3-4 ay kalmıştı kesinlikle Mert bir şeyler planlıyodur diye düşündü görevde bile olsa hediye gönderirdi bu bazaen en sevdiği çiçek bazen de takı olurdu.

 

Eşi yakında göreve çıkacaktı ve kim bilir ne zaman gelecekti aslında çocukları olduğu için fazla yalnızlık çekmiyordu ama babalarını sorunca açıklamak gibi büyük bir yük omuzlarında baş gösteriyordu. O da Mert'in gözlerine, yüreğine bakınca geçiyordu onu çok fazla seviyordu bu aşk ya masallarda ya da efsanelerde olurdu.

 

20 Aralık 1995 Çarşamba(3 Ay Sonra)

 

Ceylan'ın son günlerde yüzü daha da mutluydu nedeni belliydi zaten yeni bir ev toplama seansından sonra Metehan ve Tunahan salondaki oyun odasında oynarken Ceylan da Mert'e göndereceği hediyeyi yapıyordu özenle aldığı kutunun alt kısmına biraz şekilli kağıt koyduktan sonra sipariş ettiği eşyaları düzgünce dizdi, birkaç şey de ekledikten sonra ağlayarak da notunu yazdı. Son kez baktı düzelmesi gereken yerleri düzelttikten sonra kapağını kapattı.kurdele ile de güzel bir şekilde bağladıktan sonra korgoya vermek için hazırdı.

 

Mert göreve gideli 3 hafta olmuştu ve her saniye de daha çok özlüyordular tek çocuklarına üzülüyordu onlar daha çok küçüktü ve bazen babalarını uykuda sayıklıyorlardı. Gecenin daha da öok çökmesiyle iki erkek çocuğunun da uyku saati gelmişti.

 

"benim küçük ve büyük oğlum hadi yataklara uyku zamanı" Metehan ve Tunahan'ın odaları aynıydı babalarının isteği üzere asker yeşili tonlarda dizayn edilmişti duvarında annesinin çizdiği bayrak vardı. Bayrağın gölgesinde insanlar varken gölgelik olmayan yerde de askerler vardı ve biri de babasına benziyordu bunu Mert istememişti tabiki de ama o da Ceylan'ın hayal gücüydü...

 

"Anne biyaz daha lüfenn" dedi Tunahan elindeki polis arabasıyla oynarken "Anne biraz daha oynayalım ne olur?" diye Metehan da diretince Ceylan kıyamadı ve biraz daha müsade etti.

 

Saatin ilerlemesiyle bir kovalamaca başladı önce Tunahan'ı yakaladıktan sonra Metehan da diretmeden annesinin arkasından odasına gitti annesi kardeşini emzirdikten sonra üzerini örterken "Anne masal anlatsana bize." Ceykan Metehan'ın yatağının kenarına otururken "Masal değil aslında gerçek insanların hikayeleri, söyle bakalım bu sefer kadın kahraman mı erkek kahraman mı?" Metehan biraz düşündükten sonra "Bu sefer kadın olsun." Ceylan, Metehan'ın saçını okşarken "Bu seferki askerimizin adı Satı Çırpan kendisi Türkiye Cumhuriyetinin ilk kadın köy muhtarlarından ve ilk kadın milletvekillerindendir. Ayrıca Satı Çırpan da bir asker eşi ve eşi de Balkan Harbi'nde yaralanmış. Mustafa Kemal Atatürk'ün isteği ile ismini Hatı Çırpan olarak değiştirmiş ama kamuoyunda Satı Kadın diye geçiyormuş. Kurtuluş Savaşından önce çiftçilik yapıyormuş savaşta ise cepheye silah taşıyarak mücadeleye yardım etmiş, savaş sonrasında da köyünün muhtarlığını yapmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne milletvekili olarak girmiştir. Satı, Atatürk'ün verdiği isim ile Hatı Çırpan'ın hayat hikayesi de böyle oğlum kimsenin bilmediği ne analar var bebeğini son kez emzirip allaha emanet eden evde çcuğum var deyip gitmemezlik yapmayan yoruldum demeden savaşan..." Metehan çoktan uykuya dalmışken annesi aldından öpüp saçını okşadıktan sonra "Tıpkı babana benziyorsun." Deyip bir kez daha öper Tunahan'ı da öptükten sonra odadan çıkar ve kendi odasına gider. Ertesi gün o yaptığı kutuyu kargoya verecekti. İçindeki mutluluk ve heyecan git gide artarken uyumakta zorlandı.

 

Ertesi Sabah

 

Ceyla biraz geç uyanmıştı çocukları geç uyuduğu için hala uyanmamıştı ve Ceylan da bu süre zarfında kahvaltı hazırlıyordu. Masaya son kez baktıktan sonra artık herşey hazırdı ve çocuklarını uyandırabilirdi.

 

Metehan daha annesi odaya girmeden uyanmış ve kardeşini izliyordu o kadar güzel uyuordu ki kardeşi onu izlerken o da uyumak istiyordu. Annesi içeri girince şaşırdı tabi ceylan da beklemiyordu. "Annecim ne yapıyorsun?" Metehan, Tunahan'ı izlemeye devam ederken "Anne kardeşim çok güzel uyuyor." Ceylan oğlunu sulu sulu öperken "Sen yüzünü yıka bende kardeşini alayım mutfakta buluşalım olur mu?" Metehan annesinin sözünü dinleyip odadan çıkarken Tunahan da gerilip uyanmaya başladı "Ayye" dedi direk annesini görünce "Oğlum" Tunahan annesine kollarını uzatınca Ceylan almıştı altını değiştirdikten sonra biraz emzirir ve mutfağa gider o sırada Metehan mutfağa gelmiştir. Kucağındaki Tunahan'ı mama sandalyesine yerleştirdikten sonra Metehan'ın sütünü koyar ve önüne koydukta sonra Tunahan'ın da tabağını doldurduktan sonra "Kahvaltınızı düzgünce yaparsanız sizi parka götürürüm." Dedi annesi iki oğluna iki saat sonra ne olacağını bilemeden...

 

Kahvaltı bitmiş ve masa toplanmıştı anne ve oğulları yavaş yavaş hazırlanmaya başlanmıştı ki o sırada kapı çaldı. Ceylan kapıyı açarken olacakladan habersizdi "Ceylan Özsoy değil mi?" dedi kapıdaki asker üniformalı adama bakarak cevap verse de haberi alacaktı. Yutkundu başka ne yapabilirdi ki karnını tuttu daha ne olduğunu bilmiyordu bile kızımız olsa demişti "Vatan sağolsun." Dedi komutan o an sesi çıkmadı içine kaçmıştı korkuyordu karnına ağrı saplandı, başı döndü, midesi bulandı ve son hatırladığı oğullarının korkulu bakışlarıydı.

 

... 

 

 

Loading...
0%