@nisaa_nurr
|
Bu sözleri komutanıma anlattıktan sonra Duha'yı götürdükleri yoğun bakıma gittim. Nasıl boşanacaktım ben. Bir taraftan bu kararımı gerçekleştirmek istiyor bir taraftan da istemiyordum. Aslında Duha'yı kaybetmek asla istemem. Ama benim gönlüm rahat askerlik görevimi yaparak o pislik adamın elinden kurtarmıştım karımı. Doyamıyordum kadınıma ama başaramıyodum da. Daha fazla Duha'nın hayatını kirletmekte istemezdim. Yanıma hemşire gelerek Duha'nın durumunu anlattı. Çok kötüydü durumu. Anlaşılan bu kararımı bir iki hafta sonra ona açıklayacaktım. Biliyorum bu ikimiz için de zor olacaktı. Anlamsız bir yaşlar süzüldü gözlerimden. Başaramıyordum... Doktor gelip: -Karınızın durumu şuan çok kötü gözetimi elden bırakmak istemiyoruz. Aynı zamanda yaşadığınız durumuda en kısa sürede atlatmanızı istiyoruz. Bir isteğiniz var ise hastamız Duha Hanım''ın bilinci açıldığında aktarabiliriz efendim. -Nasıl söylesem bilemiyorum ama... En iyisi siz beni bilinci açıldında çağırın. -Tamam, geçmiş olsun. Konuşmayı bitirdikten sonra tekrar bulunduğum yerde bu işin içinden nasıl çıkacağımı düşünüyordum. Tekrar aynı doktor yanıma gelerek: -Hastamızın durumunu az önce inceledik. Bilinci açıldı. Eğer görmek isterseniz. Bir saat sonra normal odaya alacağız. Orada görebilirsiniz. Tekrardan geçmiş olsun. -Tamam, teşekkürler bilgi verdiğiniz için. Doktor gittikten sonra kararımı vermiştim. Tam zamanıydı söylemenin. 1 Saat Sonra Duha'yı normal odaya aldıktan sonra yanına geldim. Boş boş yan pencereden dışarıyı izliyordu. Bana döndükten sonra: -Duha sana bir şey söylemem gereken şeyler var canım. -Neymiş canım? -Biliyorum söylemesi çok zor ama söyleyeceğim... Duha... Ben... -Söyle hayatım. -Duha ben ayrılmak istiyorum. -Ne... Gözlerimizden ikimizinde yaş süzüldü keşke söylemeydim ama eninde sonunda söyleyecektim. Tekrar cevap verdi: -Neden? -Ben... Duha ben sana bakamıyorum, göreve gittiğim için yalnız kalıyorsun. Aklım sende kalıyor. Lütfen sen de beni anla. -Tamam ben senin bildiğin ısrarcı insanlardan değilim. Yarın getir kağıdı imzalayım. Ondan sonra ne yapıyorsun yap. Hoş ben artık birine güvenebilirim sanıyordum. Ama yanılmışım. -Öyle düşünme diyeceğim ama haklısın. Ben çıkayım artık. Gideyim de kağıtları çıkartayım. 2 Gün Sonra Ne geçse de aramızdan o bana ben ona alışmıştım. Kıyafetlerimi giyip Duha'ya seslendim: -Hazır mısın? -Evet. Üstüne fevkalade bir siyak elbise giymiş. Fazla abartılı bir elbise değildi. Düz, desensiz ve diz kapağının altın da bir elbiseydi. Yanıma gelerek: -Açmısın? -Yok sadece biraz fazla karnım ağrıyor. -Eminmisin hazırlayayım mı bir şeyler? Gerçi bende ki de sorumu. Zaten ben gidince kendin hazırlayacaksın. Şu yatağıda al fakir fukaraya ver. Yazık etme. -Duha yapma lütfen. -Tamam hadi ilerle gidelim. Geç kalacağız. Aşağı indikten sonra ben arabaya doğru yöneldim. Duha ise önceden ayarladığı taksicinin yanına gidiyordu. Durdurdum: -Sen ne yaptığını sanıyorsun ya? -Ne yapıyormuşum Asker Bey? -Bak gel bin işte şu arabaya. Adamı dellendirme. -Dellendirisem ne olur? -Ne mi olur? Kucağıma alıp arabaya getirdim. Artık karım olmayabilirdi ama beni rezil asla edemezdi. Sessizce gidiyorduk zaten. Asla çıt çıkmıyordu ikimizden de. Aklıma bir soru takılmıştı. Duha Eyşan arkadaşının yanın da kalacaktı ama ne ile geçinecekti? Hemen bir soru patlattım: -Duha mesleğin var mı senin? -Yok ne yapacaksın? -Destek olabilirim istersen? -Yok anastezi bölümü okuyordum ama annem ile babam ölünce bıraktım. -Sana destek olacağım. İtiraz edemezsin. -Tamam, teşekkürler.
|
0% |