Çok acıktığımız için Hanife anayla yemek hazırlamaya başladık. Alaz'da içeride Yusuf efendi ile sohbet ediyordu.

Ben sofra sermek için içeri girdim. Sofrayı serip üzerine ufak bir masa koyarak mutfağa doğru yöneldim. Tam ayağa kalktım gidecektim ki kapı kırılırcasına çalınmaya başladı.

Alaz kapıya doğru yöneldi. Kapıyı açtığımızda Yusuf efendi yaşlarında bir adam elinde bir silah ile bağırmaya başladı:

-Ey Yusuf efendi ey. Sen oğlunu mesleğini yapıp gelsin diye goca şehirlere göndermedin mi?

-Ula Mehmet adamın canını sıktırma oğlum işinde gücünde sadece buraya gezmeye geldi. Sağamı galdı hesap sorması.

-Ondan bahsetmiyorum Yusuf efendi. Ben senin oğlunun beşik kertmesinden bahsediyorum. Hani benim güzel gızımla beşik kertmesiydi senin oğlun?

-Ben o sözü sen 15 yıl önce komadayken bozdum. Gafası gidik karın Hatçe söylemedi mi?

-Şimdi ben Hatçe'yle gızım Neriman'ı çağırmazmıyım.

-De get çağır el mi yaman bey mi yaman görsünler.

-Yarın saat öğleden sonra 3'te geliyok. Bekle bir yere kaybolma.

-Git işine ya ama ben her daim buradayım. Deli gızını Neriman'ı al gel bekliyorum.

Adam kapıyı çarpıp gitti.

Hemen ardından Alaz'ı kendi kullandığım odaya çektim:

-Eğer o kadın gerçekse beni kendin de değil bu kocaman karadeniz de bulamazsın aslanım.

-Öylemi civcivim çok korktum.

-Kork korkma sen ne anladıysan kocam bey.

Aslında bu adama çok aşıktım o yüzden kızamıyordum da. Tam odadan çıkarken yanağına bir öpücük bıraktım. Tabi ki o da bana. Bir sözüyle beni mest etti:

-Yarın işleri çözüp nişanlanacağız. O teyzeni de bul, eniştene de söyle isteyeceğim kızım seni, aşığım sana kadınım.

-Tamam kocam numarası ikisininde var bende. Halledeceğim, seni seviyorum.

-Ben de seni. Hadi içeri gidelim artık babam kızar.

-Tamam.

İçeri girdiğimizde Yusuf efendi hala çok kızgındı o yüzden Hanife anaya karşı:

-Hanife ana Yusuf efendiye ne oldu?

-Gızım o Mehmet denen gafası gidik adama kızıyor. Takma sen onu.

-Tamam biraz korktum da o yüzden. Benim babam sinirlendiğinde her zaman birimize sarılırdı. Alışkın değilim özür dilerim.

-Boş ver kızım Alaz'da eskiden öyleydi sonra askere gidince daha beter oldu ben ona dedim yapma şu mesleği. Dinlemedi illa onu yapacakmış, babası ne diyorsa o da onu yapıyor. Laf anlatamıyoruz. Bildiğin inatçı keçi. Allah sana ilerde sabır versin.

-Yok evdeyken süt dökmüş kedi gibi. Öyle insana bir zararı yok.

-Küçükken hep şey derdi" Ben karıma ölürüm ona asla kötü davranmam" derdi. Demek ki o şanslı kız senmişsin.

-Allah'ımın bizi karşılaştırdığı güne şükürler olsun valla Hanife ana. Ama ilk karşılaştığımız gün köpürüyordu resmen ama sonra o bana ben ona alıştım.

-Neyse gızım boş ver yemeğini ye sen.

Ertesi Gün

Kahvaltıyı yapmış Hanife ana ile dışarda komşular ile sohbet ediyorduk. Alaz'da babasıyla içeride haber izliyordu. Birden Mehmet denen adam geldi. Yanında karısı ile dünyalar güzeli dediği kızı ile içeri girdi. Adam Alaz'a bir tokat indirdi.

Alaz büyüğü diye bir şey yapmadı ama adam köpürüyordu:

-E geldik biz Yusuf efendi oğlun her şeyi anlatsın. İnşallah sevdiği gız yoktur?

-Mehmet adamı dellendirme Alaz karşında ne söyleyeceksen söyle.

Alaz konuşmaya başlayacakken Mehmet denen adam lafa atıldı:

-Oğlum sen 5 yaşındayken Neriman 3 yaşındaydı. Bizde münasip görüp sizi beşik kertmesi yapmak istedik. Sonra sen büyüyüp gidince bizde bir şey yapamadık.

-Amca ne desen de ne yapsan da beni ilgilendirmez. Benim sevdiğim kız var. Duha TEZKAN ama artık Duha KURTOĞLU anlaşıldımı. Eğer Neriman denen kızını evlendirmek istersen karadenizin pek deli erkekleri var git onlarla ever ama benle değil. Geçen sene konuştuklarınızı duydum. Sırf asker diye evlendirmek istediğinizi de biliyorum. Ama yanımdaki bu kız bana elinde ki bütün seçenekleri sundu. Bende onu en layık şekilde müstakbel karım yapacağım.

Neriman söze atladı:

-Sevdiğin kız buysa ben bir şey bilmiyorum. Alaz'ım sen bunları boş ver ben sana gül gibi bakarım sen elitlere mi kaldın sanki. Bak birde elini tutmuş. Benim gibi balık etlisini buldunda buluyorsun. Bu çöp gibiyi ne yapacaksan.

-Neriman sana laf düşmedi ben Duha'yı seviyorum bitti.

Alaz elimden tutarak eski odasına getirdi beni hemen kimliğimi istedi:

-Duha ver kimliğini teyzenin ve eniştenin numarasını söyle arayalım yapalım şu nikahı. Karım yapacağım seni prensesim.

-Alaz biraz sakin olsan bir tanem bak acele işe şeytan karışır.

Çok geçti elimi elinin içine alarak ev ahalinin yanına geldi ve vedalaşıp evlilik dairesine yol aldık. Çok saçmaydı ama Alaz ile evleniyordum.

Canlarım oy verip, takip edip, yorum yapmayı unutmayın. Öpüldünüz ♡♡☆☆