Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Karadeniz'e Doğru

@nisaa_nurr

Evlenme teklifinden sonra odaya doktor geldi. Taburcu işlemini yapıp tekrar kapıya doğru yönelip gitti.

Duha'ya doğru yönelip:

-Artık hayatımın kadınısın. Yatak odası bir tane olacak. Tüh boşa masraf yaptık.

-Hiç boşa masraf olur mu? Evlenmeden aynı yatakta yatmam ben.

-Ya ama olmaz ki böyle.

-Bal gibi de olur valla. Dinimiz de haram böyle nikah olmadan aynı yatakta yatmak.

-Bak bak sen şimdi de başımıza imam mı kesildin?

-Evet komutanım, isterseniz bir de hutbe indireyim?

-Komutanın mıyım?

-Hem de kalbimin.

Böyle ufak ufak şakalaşırken annem aradı:

-Guzularım ne edersiniz? Bak gelinimin yatağını ettim bile.

-Anam niye zahmet ettin daha yarın gelmiyoruz, yarın uçağa biniyoruz.

-Olsun paşam sen bana gelinimi getir de ben ona karadenizi alırım.

Babam annemin arkasından seslendi:

-Gene kiminen konuşursun Hanife?

-Gel Yusuf gel. Alaz'ım bize gelin getirecek.

-Bakayım bi gelinime kimmiş?

-Baba yarın oraya geliyoruz. Gelinin adı Duha pekte datlu bişi. Gelince görecen zaten.

-Yav sen dur ben gelinimle gonuşacam.

-Buyrun efendim.

-Ne edersin gül kızım?

-Ne yapayım efendim. Uğraşıyoruz işte Alaz işe ben evdeki işle oradan oraya koşuyoruz.

-Tamam Duha gızım ben sizi yormayım kapatayım. Hadi görüşürüz yarın.

-Tamam baba hadi selametle.

Telefonu kapattıktan sonra toparlanmaya başladık.

Arabaya doğru ilerledik. Yanımız da bulunan malzemeleri bagaja yerleştirdim.

Arabadan inince direk eve girdik. Kapıyı açıp ikimiz de kana kana su içtik. Yol da o kadar fazla trafik vardı ki bir de sıcak adamın gücünü bastırıyordu.

İkimiz de oturma odasına koşup televizyon karşısında ki koltukları kapmaya çalıştık. Ama ben kazandım tabi ki bir centilmenlik yapıp sıramı tom ve jery izlemek için Duha'ya verdim. Ve arkasından şu sözleri sıraladım:

-Eğer kıyafetlerini hazırlamazsan yarın ki uçağa geç kalacağız jery hanım.

-Ay ben onu unuttum ya. Devecim benim yerime de sen koy kıyafetleri ya.

-Oldu başka isteğin canım?

-Geliyorum tamam.

Ertesi Gün

Duha TEZKAN

Sabah yine erkenden kalkıp Alaz'ı uyandırdım. Yine uykucu deve uyanmamıştı. Bu sefer de geç kalacağımızı söyleyince yataktan fırlayıp üstünü başını değiştirmeye başladı.

İlk defa bu evde sabahleyin çay koymadım. O yüzden kendimde bir boşluk hissetim. Alaz'ın odasından çıktıktan sonra bütün balkonların kapısını kilitleyip perdelerini çektim. Kendi odamı da güzelce toplayıp onunda perdesini indirdim.

Alaz ile kapının önüne inip arabaya doğru yol aldık. Hava alanına yaklaşmıştık uçağın kalkmasına 10-15 dakika vardı. Görevliler bir simit ve sıcak çay getirdi.

Kahvaltıyı yaptıktan sonra Alaz'ın omzuna yaslandım. Erken uyandığım için uyumuşum hemen. Uyandığımda gelmiştik karadenize.

Şimdiden o kadar ferah bir nefes almıştım ki içim açılmıştı. Biraz serindi burası o yüzden üşümüştüm. Alaz montunu verdi biraz yürüdükten sonra şirin, tahtadan yapmılış, dış balkonu olan bir evdi.

Bizi Hanife ana karşıladı. Pek şirin pek nazik bir kadın. Nefesimiz kesilinceye kadar sarıldık. Ardından babası Yusuf efendi geldi. Pek iyi pek namuslu adammış Alaz'da galiba babasına çekmiş.

Soğuktu ve yağmur yağıyordu içeri girdik. Anlatılamayacak kadar güzel bir evdi.

Eşyalarımızı Hanife ananın bize ayarladığı odaya koyduk. Geldiğimiz de saat öğleden sonra 4'e geliyordu. Biraz dinlenmek için bize verilen odaya geçtim. Daha doğrusu bana çünkü Alaz'ın 18 yaşından önce kalma odası vardı. O orada kalacaktı. Akşam olmaya yakın Hanife ana:

-Güzel gızım eğer istersen gel de az geçi sev. Bak iyice şehirde kala kala bembeyaz olmuşsun.

-Tamam geliyorum Hanife ana.

-Gel gızım bekliyorum.

Koyunlar, keçiler derken gün geçmişti ve ben yorgunluktan bayılacaktım. Çünkü hem koyun hem de keçi sağmıştım.

Canlarım bu bölüme oy verip takip edip yorum yapmayı unutmayın♡♡☆☆

Loading...
0%